bir şeyler söyle gitsin

    4.
  1. Durgunum.
    Deliler gibi durgunum. Bir an geliyor, bakıyorum ki içimde bir çocuk... Şımarmak istiyor bazen. Sonra bir anda susuyorum. Boyutlar bir oluyor. aşık mıyım, diyorum. "Bilmiyorum" diyorum. Çünkü, bildiğim her şey hissizlikle doluyor.
    Hem de "hissizleşiyorum" dediğim her andan daha da yüksek bir şey bu. Hissizleşememenin verdiği durgunluk.
    Sanki ben zaten vardım, sanki zaten böylece durmalıydım. Hayatımın planı mimari bir plan gibi gözlerimin önünde. Ben de gidiyorum. Ne olacağını biliyorum, kabullenmişim, sorgulayamıyorum. Sorgulamıyorum.
    Öğrenmek istediğim diller var, kariyer yapmak istediğim bir alan. Okumak istediğim kitaplar... Öğreneceğim, yapacağım, okuyacağım...
    Aradan biri gelecek, ayrı kümeleri bir yapıp tüm kümeleri yok edeceğiz. Hiçbir şey yapmadan, hiçlik ötesinde bir olacağız.

    Olmasını ummuyorum. Olması gereken de bu değil. Sadece, oluveriyor sanki.
    3 ...
  2. 22.
  3. içimde paramparça bir kalp var halâ hissedebiliyorum.. Sanırım ben ciddi ciddi sevmişim, sevgimi haketmeyen alkoliği..

    aslında siktirettim çoktan o kızı, anladım ne bok olduğunu, depresif olduğu yalanlarını..

    aklıma gelmiyor artık düşüncesi ciddiyim. ne bir merak ne de bir önemseme hissetmiyorum.

    sadece bu tarif edemediğim his bir türlü geçmedi .
    Kırgınlık mı desem, güvensizlik mi yada bundan sonra sevemeyeceğim hissi mi..

    Nasıl desem, Sessiz kaldığım gecelerim bitmiyor bir türlü, bazen sebepsiz yere acıyor canım.

    Dahası neden kalbim iyileşmiyor anlamıyorum.

    Bazen Bu dünyadan çekip gitmek istiyorum.

    Boktan insanları düşünüyorum sonra, diyorum dur sen ağlama ..

    Daha yapılacakların var bu rüyada..
    3 ...
  4. 13.
  5. içsiz bir çimenlik kökü
    gölgesiyle canlanacağını bilmiyor

    değse...

    ama adımları izliyor parmaklarının
    yok, koşuşturma hemen
    gölgesine gölge vermek varken...

    parmaklarının ekleminde dur
    hisset
    o yapıyor, sen ağırlık vermiyorsun...
    sanki o çalıyormuş,
    sen duyumsuyormuşsun bu yolun kavşağında
    el ele tutuşmuş çocuklar gibi dönüyormuşsunuz.

    "maybe, one day..."

    o'na...
    kendi'me...
    (bkz: http://www.youtube.com/watch?v=ZX2KJKRViPA)
    2 ...
  6. 9.
  7. hayran olduğum o kişiliğin, düşünce yapısının aslında öyle olmadığını öğrenmek çok kötüymüş ya. içime öküz oturdu resmen.
    2 ...
  8. 19.
  9. Bilincin arafında dolanan uykuya hasret kalanım ruhum mu, zihnim mi ?

    Yoksa aynı şey mi hepsi ?
    2 ...
  10. 14.
  11. "Her düşünce kendisinin de tersini barındırdığından anlamlı da degiliz"

    Karşıtlıklarının barınımında güzelleşen şeylerin yok olması gibi kötülüklerin de yok olması söz konusu değil mi?
    Kalan boşluğun gerçekliğini sağlayalım; belki bu,
    dış dünyaya da izdüşümlenir, uzamı, zamanı, mekanı olur .

    Ve böylelikle, belki,
    anlamın kendisi, anlamsızlığından beslenir. Güzelleşir .
    2 ...
  12. 10.
  13. 12.
  14. belki bir kaç saat sonraki halime sesleniyorum;

    bak, buralarda bir yerlerdeyim ve canım acıyor. nedeni yok. biliyorum söylenme hemen. yiyorsa şimdi gel de iyi et .
    ya da aman be...
    1 ...
  15. 3.
  16. o gün o mektubu almayacaktım o narin güzel ellerinden. ''kesin'' dedim ''kesin bir pislik var'' ama düşün sevdiğin aşık olduğun öl dese öleceğin insan sana bir mektup veriyor. alırsın bile bile hemde. bunu ''eve gidince oku derken'' gözlerinde ki acaba doğrumu yapıyorum'' bakışı hala gözlerimin önünde.

    çok uzun yıllar sonra anlayacaktın o mektubu bana verdiğin anda hayatının en büyük yanlışlarından birini yaptığını. dalga dalga mutsuzluğun umutsuzluğun içinde çırpındığını gözlerimle görüyorum şimdi.

    ve keşke o mektubu alıp hiç açmadan yüzüne atsaymışım. ''sevmiyorsan istemiyorsan yüzüme söyle ulan'' deseymişim.
    1 ...
  17. 23.
  18. Cengiz hakikaten sözünün eriymiş.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük