pisliği $ampiyon olmak maç kazanmak için yapmak yerine kendini korumak için yapan hatta genellikle bunda bile ba$arılı olamayan klüptür. ba$arılı olması ne kadar istenir bilinmez fakat nedense her zaman yanlı$lıkla ya da tesadüf eseri her zaman be$ikta$' ımın hakkı yenmektedir. takımlara bok atılırken ya da kendi takımını överken önce tarihine bir bakmak gereklidir.
kırmızı beyazın siyah beyaz dönmesi ise, kurtulu$ sava$ında tün takımın cepheye gitmesi ve tüm takımın $ehit olmasından dolayıdır. be$ikta$lı futbolcular sava$ta $ehit dü$erken, fenerbahçeli futbolcular antreman yapmaktaydı..
süleyman seba ve serdar bilgili zamanı hep akıllarda olan türkiyenin 3 büyük takımından biri. fenerbahçe ve galatasaray ile sürekli yarışsada galatasaray'a daha yakın olmaları nedeniyle aralarındaki maçlar herzaman zevkli(!) geçmiştir.
aşktır... ne sevgiliye duyulan aşkla mukayese edilebeilir, ne anneye duyulan sevgiyle, ne babaya duyulan saygıyla... öyle bir aşktır ki; bütün planlarınızı ona göre yaparsınız...
- abi pazar buluşalım...
* bizim maç hangi gün?
- pazar olması lazım...
* maçtan sonra buluşalım o zaman...
ayrıca da, 1903. entrymi girdiğim başlıktır, bu yüzden ayrıca önem arz etmektedir...
zamanında "ahmet dursun seba gitsin" şeklinde tezahurat yapıp, yıllarını bjk'ye vermiş emektar başkanlarına yol veren taraftara sahiptir. daha sonradan anlamışlardır yedikleri haltı ama çok geç...
bazı cahillerin trabzona rakip gördükleri takım. ulusal bir takımla sehir takımını 100 yıllık bir tarih ile 40 yıllık takımı karsılastırmalarını bir kenara bıraktım bu adamların hafızasından da süphe duyuyorum. 7-1'lerin 5-0 ların konusuldugu bir ortamda karsılastırma olmaz.
uludağ sözlük yazısının yanına eklenen yarım bir beşiktaş ambleminden başka, beşiktaş ile alakalı bir tema olduğunu belli etmeyen tema. gösterip elletmemek gibi olmuş.
galatasaray'lı olmama rağmen sempati duyduğum takımdır.
ancakkkk ;
biz şampiyon olamazsak,fener olacağına bari onlar olsun dememe rağmen ayağına gelen kısmeti tepen ilginç bir takım.
gerek taraftarıyla gerekse gelmiş geçmiş tüm yönetici ve sporcularıyla şanlı bir geçmişe sahip kluptur. öyle ki bizim sevgimiz sadece futbola değil alt yapısıyla, dişiyle tırnağıyla saygın oyun çıkaran her spor dalınadır. sevgimiz taraftarın takımıyla bir olmasıdır, yek vucüt olmasıdır.
bir takımı sevmek demek onunla gurur duymak demektir. tıpkı kendi çocuğun gibi büyümesini, tökezleyip düşmesini izleyerek işte bu benim takımım diyerek yüreğinin çarpması demektir. üzüntüsüyle göz yaşı dökebilmek demektir. içlerinden birine bir zarar gelse yek bir vücut olup kollamak demektir. dün şöle böle diyip bugün yalama yapmak yoktur bizde.
nedendir bilinmez hep ikinci sınıf türk futbolcuları oynatır. asla milli takımın vazgeçilmezi bi oyuncusu yoktur hiç büyük bi klübe giden oyuncusu yoktur (avrupada) ikinci sınıftır ve gene nedendir bilinmez çok iyi yabancı futbolcu alıp onları iyi kullanamaz. hep türkiye liglerine bi numara büyük gelen yabancı futbolcu getirirler ama 1 sene sonra kovarlar o kovdukları adam gittiği takımda efsane olur falan. enteresandır.