Ben yıllardır bu işin sırrını bulamamışım meğer. Kilo vermek çok zor bi dönem değilmiş aniden küçüleyim istemiyorsan. Çok sıkı diyetler de yaptım sözlük ama hep yarım kaldı. Meğer psikolojik olarak rahat olup küçük sayılara razı olunca akmasa da damlıyormuş. ilk defa mutsuz olmadan zayıflıyorum. Yolum uzun umarım böyle devam eder.
Kimseye güvenmeyin. Hayatınıza aldığınız insanlara dikkat edin. Hep üzülen taraf siz olursunuz çünkü. Güçlü görünmeye çalışmayın. Bir yerden sonra öz kıyım riskini arttırıyor. Kendinizde hata aramayın. Mükemmel değilsiniz ama sizin sizden başka hiç dostunuz yok. Biliyorum insan seveceği kişiyi seçemiyor. Bir söz vardır ya;"ota da konar b*ka da" diye (genelde 2. Kısma konuyor işte) yapacak bırsey yok. Yine de kendinizi yormayın hayat kısa, kuş uctukca genişliyor gökyüzü.
Olmasını istediğiniz bir şey mı var? Harekete geçin. Sevdiğiniz arkadaşınız sizi aramıyor mu? Siz arayın. Karşıdakinin ihmalkarlığından mı yoruldunuz? Onu da öyle kabul edin be.
Hayatı zorlaştıran biziz, son 6 ayda bunun hepten farkına vardım. Hayatımızı bir hapishaneye çeviriyoruz, ellerimizle zindanlara atıyoruz ruhumuzu. Yapmayın. Azat edin kendinizi, çevrenizdekileri. Anlamaya çalıştıkça, sevdikçe güzelleşiyor birçok şey. Hesapsız sevin, her şeyi herkesi.
Neyse şimdi uyuyun, yarın seversiniz. iyi geceler.
bugün gönlümü yakışıklı bir beyefendiye kaptırdım. biraz gözlemden sonra dayanamayıp laf attım kendisine. alt iki dişi çıkmış, arabasında oturan emzik emmenin keyfini doruklarda yaşayan bir beydi göktuğ. çok da cooldu, emzik çekiştirme şakamı umursamadı bile. işaret parmağımla avuç içini sevişimeyse mest oldu. sonra ablalarıyla tanıştım, dünya güzeli kızlardı. son dakikalarımıza doğru ortancı olan ismimi yazıp yanına kalpler çiziyordu, benim için bir şeyler okuyor, resim yapıp bana anlatıyordu falan.
içim nasıl sevgi doldu onlarlayken, saatlerimi geçirebilirdim o şekilde.
etkileniyorum artık böyle şeylerden, yaşlılık alameti.
Birileri hep kendini haklı çıkarmak için en zayıf anlarınızda sizi sizle vurmaya çalışır. Asla onarmazlar. Adınız gibi emin olduğunuz şeylerden şüphe duyar hale gelirsiniz. Oturup kendinizi suçlayarak sorgulamanıza sebep olurlar. Sizi size kırdıranla yürümez, delilik bu.
Gecenin sonlarında bir bardak demli çay ile başbaşa kalınca, anlarsın belki de, yarınların yalnızlıkla, dünlerin yoklukla dolu olduğunu..
Bu anı elbette seviyorum.. bana anlamını bilmediğim gülüşler, aniden ortaya çıkan nefretler sunmuyor. bir başkasını merak ettirmiyor, incitmiyor..
Yitiriyorsun aklını, yitiriyorsun duygularını ve yinede herşeye rağmen sana bunları yaşatan insana karşı hala içinde bir umut var. Yitirmediğin, kalbinin yitirmene izin vermediği tek his. Umut bile sana olan umudunu yitirmiş ama ben hala umutluyum der gibi...
vişne ya da kirazdı. herşey o fötrün içine konulmuş meyvelerle başladı aslında. o fotoğraf bir insanı tanımama ve hayatıma sokmama vesile oldu. olacak ya oldu, hem de neler oldu. sonunu bilemediğim için sonuna kadar gittim. hayatımda hissetmediğim acıları hissediyorum şimdi. pişmanlıklarımın acısını kemiklerime kadar hissediyorum. ruhum artık “ben bu kadar üzülebiliyorum, yeter” diyor sanki. beraberimde üzdüğüm insanlar için de üzülüyorum. bu hüzün hali çok sürecek bunun da farkındayım. demiş ya yazar “yara kendi acısını unutur da kabuğun bıraktığı iz hep konuşur.” diye o hesap hüznüm kederim geçse de o iz hep konuşacak. hayat sillesini her zaman vurmuyor ve vuracağı zamanı iyi kollayıp okkalı bir şekilde vuruyor.
her hatadan bir ders çıkarın. pişman olun, olun ki aynı hataları yapmayın. duygularınızdan emin olun. yerine göre değişen fakat çoğu zaman yaşınızın insanı olun.
bunların hepsi bir kaç tecrübe. iyi geceler.
Farkında mısınız kimsenin hiçbir şeye hali yok uğraşmaya gücü yok o kadar bıkmışız ki hepimiz kendi kendimize oturup üzülmek daha iyi bi seçenek gibi geliyor.
En çok kafam iyiyken kendimle konuşuyorum, en çok o zaman kendimi çekebiliyor, ancak o zaman tahammül edebiliyorum aynı bedende yaşamaya. Dertliyim kederliyim bugün. Sorsan hemen söylerdim bi ara ama artık daha bi ketum oldum. Açıklama yapmak için yeterince gücüm yok. içtiğimde artık karşımdaki bakarak anlasın istiyorum anlattıklarımı, ona bile gücüm yok galiba. Sanırım karşımdaki de aynı şeyi istiyor zaman zaman. Sussa da ben de kendi içindekilerle yalnız kalsam diye. Bir zamanlar meyli sohbetlerin hayalini kurarken, şimdi meyli boş vakitleri kovalıyor oldum. Kaçıyorum her an her dakika daha uzağa, kendimden kaçamayacağımı anlayana dek. Yorulup düşüyorum kendi dizime, saçlarımı okşuyorum. Çok severim çünkü. Bir yudum daha alayım diyorum kendi hayatımdan hiç bir şey sarhoş etmiyor çünkü beni. Bir diz buldum mu uyuyorum hiç derdim tasam yokmuş gibi. Kaçıyorum rüyalarımda hayallerimden. Bir bir soruyorum bir bir buluyorum sorduklarımı ama ne yapacağımı neden sorduğumu bilmedigimden bırakıyorum öylece. Bir yudum daha al, bekletme. Soğuk soğuk yakınsın boğazında inerken. Bir yudum daha yaşa bir yudum daha nefret et tüm yaşananlardan. Yokluk varken, varlığın yok oluşu ne hüzünlü bir şarkı.
sevdiğim hayatımı paylaştığım insanlara asla toz konduramıyorum ve bu kişilerin bir hata yaptığına şahit olunca çok sinir oluyorum bu duruma acil çözüm bulmam lazım.
Yaşadım diyorum ya ben sana,
Birikiyor umutlarım.
Kaldı tortuları en güzel anıların.
Eylül geçmiş kapımızdan,
Süpürmüş kalıntılarını ışıkların.
(bkz: suavi)
Çok sıkkın ve çok üzgünüm sevgili insanlar.
Sebebi belli. Sebebi; insan olamamamız. Sebebi; yetiştirilmeyen vicdanlar. Sebebi; derdini en fazla, kuyruk sallayarak ya da hırlayarak, ya da değişik sesler çıkararak anlatabilen "insan"dan farklı canlılar olan hayvanlara edilen eziyet. Sebebi; bizlere öğretilen "insanla hayvanın arasındaki en ayırdedici şeyin, insanın düşünebilmesi" kuramının "insan böyle düşünüyor ve eyleme geçiyorsa öyle insanın ......" diye başlayan düşüncelerim.
Bir an olsun gözümün önünden gitmiyor görüntüleri o minnacık canın. Ve sanki ben insanlıktan iyice umudumu kesiyorum. Avazım çıktığı kadar bağırarak ağlamak istiyorum, o halde bile umutla bakan gözleri, lıkır lıkır suyu içişini gördükçe. Gerçekten insan olacak çocuklar yetiştiremeyeceksiniz lütfen üremeyin.çok da gerekli değil.
Bütün bu görüntüleri izledikten sonra , gerçekten size hayırlı mı oldu bayramlar?