ben bu yazıyı sana yazdım

entry31009 galeri293
    1828.
  1. ''madem cumhuriyet kuruldu o halde bu yeni döneme damgamı vurayım'' edebiyatçıları tadında coşmadan yazıyorum sana, basitçe ve özetle; aslolan hep sendin, saçma sapan eğlencelerin içinden çıkan gereksizler, bozuk psikolojiler içinde kıvranırken yanıltıcı heyecanlar yaratan fahişe ruhlar, hatta bu saçma sapanlıklara gözlerimi açıp senin kalbini kıran ben... ve bütün bunları bildiğin halde, nasıl hataların içinde yüzdüğümü seyrederken ellerinde havluyla beni bunlardan arındırmak için kıyıda bekleyen aziz bir kadın gibi şimdi secde ettirdin beni kendine.

    aslolan hep senmişsin, o kutsal sıcaklığında hala koca bebeğine bakıp ona sarılarak gülümseyen sen. benim gibi güvenmeyi misket oyunlarında terkedip çocukluğunda bırakmış bir adamın ömrünü gözlerini kapayıp emanet edeceği kadın, sen.

    ben bu yazıyı sana yazdım, sevgili nişanlıma.
    4 ...
  2. 1827.
  3. 1826.
  4. bir nokta ver bana, istediğim anda koyabileceğim,
    bir kibrit bir de sigara yanında, son nefesimde çekip vereceğim.

    hayrolsun denmeyen bir doğum sancısı sonrasıydı ilk buluşma, son bulmayan tek rüya. kıçım pışpışlanırken haykırışımda, gözyaşlarımdaydı "neden". anlatamadım, engel olamadım. beyin damarlarımın kabarışı hiç eskimeyen, alın yazımın tam ortasında. gözlerim vardı bir de, gündüzün ışığını şimdiki gibi karanlık odasında hapsetmeyen, görebilen...

    o noktayı ver bana ama "bana ver" bu sefer, virgülle uğraşma artık. çekip çevirme de ben koyayım durgunluğun tam ortasına, gecenin sessizliğine. al beni, kendi noktamla ve son dumanlı nefesimle. al beni.
    5 ...
  5. 1825.
  6. beni özle
    bencilliğimi özle, herşeyi her zaman hep istememi özle, çocuk olmamı özle, aldatmak karakterim olmuşya onuda özle, sadece sana özel yazdığım entryleri özle, seni özlediğimi söylememi özle, seni sevdim eskidendi bunu hatırla hatırla dahada hatırla hiç tutamadığın ellerimi özle...
    7 ...
  7. 1824.
  8. yazmak rahatlatır mı insanı? üzmek, üzülmeye sebep olmak gibi şeylerle kafa doluyken ve bu yüzden sen kendi kendini yiyorken yazmak bir işe yarar mı? rahatlatır mı seni? kendi acılarından bu şekilde kurtulmaya çalışıyorsun, kurtulacak mısın yoksa sadece kendini mi kandıracaksın? engelleyecek mi yazmak, düşündüklerini kelimelere dökmek azaltacak mı acını? yoksa sadece kendini mi kandırıyorsun? sen ne yapıyorsun? neden kendini kandırıyorsun? neyden korkuyorsun bu kadar? neden bu kadar korkaksın? neden yüzleşmiyorsun kendinle, derinlerde olanla, bulunması gerekenle? tek istediğin içindeki acıyı dindirecek bir şey. çok korkaksın kendi acından bile korkuyorsun. onunla yüzleşmek yerine bitirmeye çalışıyorsun. onunla yüzleşmek onu zaten bitirecekken, sen korkuyorsun! korkaklara mutluluk yok ama aklında bulunsun. güneşten korkarak gölgelerde yaşamaya devam et, güneşten korkmayan insanlar aydınlığı görebiliyor; her şey daha net!..

    korkma, her bitiş başlangıçtır aslında. başlaması için bitmesi gerekiyordu. bitti her şey gibi bu da. iyi veya kötü, o veya bu önemsiz. 'bitti' sadece... şimdi başlama vakti, hadi kalk.

    -ben bu yazıyı kime yazdığımı cidden bilmiyorum, öylesine yazılmış diyelim. *
    4 ...
  9. 1823.
  10. ''yitirdiğin her şeyde kazandığın bir şey var, kazandığın her şeyde biraz yitirdiklerin.
    bu yüzden birileri hep ısınıp dururken dinmez üşümelerin...''
    5 ...
  11. 1822.
  12. üzerinden çok zaman geçti ve buraya yazdığım günden beri evet o günden beri baya şey değişti
    sen bittin! ve hayatıma birisi girdi.
    senin o sesin varya hani sessiz bir kar gibi üzerime yağan , işte o sesin kayboldu, kaybettim onu!
    yerine bambaşka bir ses geldi. dudaklarına dudaklarına değdirdiğim,onunla deliler gibi sevişmek istediğim bir adam.
    bu yazı sana değil aslında . ona! onu seviyorum ve senden nefret ediyorum.
    6 ...
  13. 1821.
  14. 1820.
  15. 1819.
  16. ''Ben ki son üç gecedir intihar etmedim hiç...''
    6 ...
  17. 1818.
  18. Ey sevgili !
    bu zamansız mektup yüreğimde büyüyen amansız acının bir kör kurşun gibi dönüp dolaşıp her köşe başında gelip seni bulmasıdır. Bu bir arzuhal değil , yandıkça büyüyen bir yangının rüzgara kapılıp kapına dek ulaşan külleridir.
    Sen rüyalarımda tepelerin ardındaki vatanım , o tepeler ki bin umutla birini aşıp diğerini aşamadığım; vatanınım hep başka dağlar ardında kalması gibi , ne kadar koşsam, dağlar aşsam da yine varamadığım, ulaşılmazımsın.
    Sen bir gökkuşağı koştukça kaçan , sonra birden yok olup vuslatı başka yağmurlara bırakan...
    Ve sen susuzluktan kavrulduğum çölde önümde çağlayan olan serabım...
    ne zaman sofrasına bağdaş kursam, hep acı lokmasını tattım sevmenin.
    Lügatımda acı geçer sevmek denince, hüzün geçer, sızın geçer.
    Anlamsız mısralarla doldurmuşum sevda kitabını...
    hep boş kağıt vermişim vuslat sınavında...
    Ve zaman gelmiş unutmuşum bir zamanlar ne çok unutulduğumu , ah ! bu tekerrür eden sevipte sevilmemek, bir tokat daha atsın suratıma, çok geçmez düzelirim...
    29 eylül 2007 cuma
    5 ...
  19. 1817.
  20. anlaşılmak ne güzel gelirdi senin ellerinin dokunduğu kadarında. hastalıklı karıncalanmalar gezinirken üstelik bedenimde ve konuşamadığımız anlarda başlarken bütün sevişmeler...

    ve şimdi 40 derece ateşle yanan yanaklarımda, sancıdan kavrulan gözlerimde görüyorum seni.

    havale geçiriyor iki kişilik yalnızlığım(ız),

    duyuyorsun - ben de biliyorum.

    öyle seviyorum seni,

    sahici...
    5 ...
  21. 1816.
  22. nefes alıyordu uzun caddede. çok hızlıca... kalbi çıkacak gibi adeta. bir tabela arıyordu o karlı havada. her içine çektiği hava zerreceği ciğerlerinin donduruyordu sanki. ...kitapçı, restorant, tuhafiye... bunlar değil ve hala hızlıca bir aşağıdaki caddeye bir ara sokaktan geçti. ona fısıldanan saatte orada olmalı idi...*
    5 ...
  23. 1815.
  24. ulen hortacsu.. bir sayfalık yazıya 4 puan verilir mi lan.. emege saygısızlıktır bu resmen.. neredeyse kınayacaktım seni..
    4 ...
  25. 1814.
  26. unutursun diyenlere inat, unutmuyorum. evet kasıtlı olarak içimi acıtmana izin veriyorum. sana söyleyemesem de kendime itiraf ediyorum. seni hala seviyorum. hayatım boyunca en çok sevdiğim kişi oldun ve unutulmayan, unutulmayacak olan.

    evet zamanında kahrediyordum, nefret ediyordum, lanet ediyordum kendime, sana olan sevgime. artık itiraf edebiliyorum. yaram kabuk bağladı belki ama bu gerçekleri görmemi sağladı. belki de daha çok seviyordum seni, ondandı büyük nefretim. senin de suçun yok muydu, tek suçlu ben miydim? hayır, ikimiz de suçluyduk. olmadı, yürümedi. hak etmedik belki birbirimizi. ama sevdik, ikimiz de sevdik...

    her şeye rağmen mutlu ol olur mu? kimsenin seni üzmesine izin verme asla... nereye gidersen git, ve nereye gidersem gideyim içimdesin, unutulmazsın, ilksin teksin... başkasıyla da olsan hep benimsin. başkasıyla da olsam tek seninim...
    6 ...
  27. 1813.
  28. - bugün eski sevgilimi aradım.
    + wuhoowww neden?
    - henüz spora başlamadığım ve yapacak başka bir sosyalitem olmamasından dolayı, sözlükte takıldığımı ve çokoprensiyle ulu orta sevişmemesinin sinirlerime dokunduğunu söyleyecektim.
    + söyleyecektim? ne oldu ha? sesini duyunca konuşamadın mı?
    - hayır, sadece konuşabilmem için söz vermesini istedim.
    + eee?
    - her aradığımda küfür edip kapattı telefonu.
    + ahaha dostum, çok üzülmüş olmalısın. ahahha.
    - gülme lan. ne üzülücem. sinirlendim tamam mı? hepsi bu.
    + yüzünden okunabiliyor sinirli olduğun. peki ne yapmayı düşünüyorsun?
    - söylemek istediklerimi sözlük yoluyla ulaştırmayı.
    + iyi fikir.
    - sakın iyi bir fikir olduğunu söyleme çünkü, inanılmaz derecede onu aşağılayacağım.
    + yapma!
    - sevgili eski sevgilim. biliyorum bana söyleyeceğin sözler yalnızca küfürlerden ibaret. bana seni terkettiğim için çok sinirlisin ve konuşmama bile tahammülün yok. bu sebepten dolayı sesimi sana duyurmayı sözlük yardımıyla başarmayı umuyorum (ummak ne kesin okuyorsundur yazılarımı). inanılmaz güzel anıların sahibisin. mideme giren krampsın. gözyaşlarımın nedenisin vs. yapmanı istemediğim tek şey, gözümün önünde henüz seni terketmeden bulduğun çokoprensinle sevişmemen. ne kadar zoruma gittiğini zaten biliyorsundur. umarım sözlüksel sevişmeni bu yazıyla sona erdirirsin.
    + lan kro! ahahaha. hani lan aşağılama. ben daha fazla performans beklerdim senden.
    - bak dostum ben bu kıza bir zamanlar aşıktım tamam mı? hatta hala aşığım. kıyamıyorum lan, anlamıyor musun? gerizekalı dostum, aşk nedir biliyor musun?
    + nedir iblis?
    - bilmiyorum lan. ona sor. ona olan aşkımın izahını eminim benden daha iyi yapacaktır.
    5 ...
  29. 1812.
  30. sana sana, bi su getirir misin? bi biskrem verir misin? sakızımı çöpe atar mısın? bana falım alır mısın? bana küfür eder misin? eksi verir misin? masaj yapar mısın? sırtımı ovar mısın? uvar mısın? oğar mısın? lambayı yakar mısın? çorabımı yıkar mısın? bardağımı uzatır mısın? uzatmaz mısın? kıl mısın? manyak mısın? sensin. sen misin? misin misin? musun musun? çorabımı koklar mısın? kokladıktan sonra yerine koyar mısın? tuzu uzatır mısın? çayın altını yakar mısın? tost yapar mısın? baharatlardan neyi seversin? dondurma yer misin? çekirdek kabuğunu suratıma üfler misin? şimdi çekilebilir misin?
    4 ...
  31. 1811.
  32. 1810.
  33. gözlerin sadece ıslandığında mı daha inandırıcıdır ya da hüngür hüngür ağladığında mı? ya da inandırmak gibi bir çaban mı vardır gereksiz? kime gösterebilirsin asıl yüzünü, kim inanır? kim inanmalıdır? hangisi ister? bunların önemine hangi ten değer?!..
    avuçlarına döküldüğünde hissettiğin sıcaklık nasıldır? yakıcı mıdır? sonunu bilmeden koştuğun maratonda göğüs numaran yırtık mıdır? iğne batışında mıdır acı ya da daha fazlasını aradığında bulduğun eski batışların mıdır?! gemilerden atlayamayışın mıdır?
    giden, kaybolan yok olan...
    unutulmaya yüzsüzce yüz tutulan...
    biri var! orada! karşıda! denizaşırı!
    ve bana bunları yazdıran, "yazısız" ...
    4 ...
  34. 1809.
  35. "ne ikna edici bir intihar girişimidir şimdi göz göze gelmek."
    6 ...
  36. 1808.
  37. unutmuştum seni. kafamdaki tüm soru işaretlerinin içini doldurup raflara kaldırmış ve seni unutmuştum. kendi yollarımızda ilerliyor olmamız, hayatımızdaki diğerleri umrumda değildi artık. kimin nerede durması gerektiği belirlenmişti, herkesi ait olduğu yere yerleştirmiştim. ve aramızdaki fay hattına rağmen bir an bile tereddüt etmemiştim bunları yaparken. o kadar kararlı ve emindim ki bittiğinden. canıma tak etmişti en nihayetinde. senden nefret etmemem için hiç bir sebep yoktu. bana yaptıkların affedilemezdi. bu kadar basitti herşey. çocukluğumdan , yıllarımdan vazgeçip senin dahil olduğun, hayatına dokunmuş olan herşeyi kenara atmakta bir beis görmedim. derhal uyguladım. pişman değildim. sensiz hayat omuzlarımdaki bütün yükümü almıştı. yeniden doğmuş gibiydim. ferahlamıştım , neşeliydim. hayatına giren diğerleri artık bana herhangi bir acı vermediği gibi hayatıma giren diğerlerine kapılarımı sonuna kadar açtım. beni aldatmalarını ,güvenimi sarsmalarını bile dert etmedim. hayatın gerektirdikleriydi bunlar ne de olsa. tolere ettim. sensiz olmamamı suçlamadım bunlarla ilgili. sensizliği aklıma bile getirmedim yaşadığım yeni acılarda. yalnız kaldım; ve sensiz kalana dek yapmadığım bir şeyi yaparak umursamadım. ta ki o güne kadar.o gün ne oldu dersen.. hiç bir şey olmadı elle tutulur.bir sabah uyandım,rüya görmeden uyuduğum huzurlu uykulardan birinden. ama kalkamadım yerimden. göğsümün üzerine koca bir kaya monte edilmişti sanki. ne olduğunu anlayamadan yattım bir süre, yerimde tavana bakarak. yavaş yavaş uyku dağıldı gözümden ve o an anladım. yoktun sen. aylardır hayatımda yoktun. sen gittiğinde omuzlarımın üzerinden kalkan o tüm yük birleşmiş göğsümün üzerinde duruyordu sanki.seni unuttuğumda hayatımdan çıkarttığım sana dair ne varsa, geriye bana dair hiç bir şey bırakmamıştı. bomboştum onca zamandır.yıllardır tek gayemdi içimdeki tutkuyu yaşatmak. seni mutlu edebilmek güne başlamamdaki tek hedefimdi. yokluğunda ise yok kalmıştım. kime neye tutunacağımı bilmeden geçen zamanın şokunu üzerimden o gün atmıştım. aramayı düşündüm seni hemen. hiç bir şey olmamış gibi. ama aramızdaki uçurum o kadar yabancılaştırmıştı ki bizi geri dönmek imkansızdı artık. çaresizce kaldırıyordum senin cenazeni. gerçekten cansız bendenin toprağın altında kaldığında yaşayan seni geri getirmek ile şu an geriye dönmek arasında hiç bir fark yoktu artık. nefes alamadım. gözlerimden süzülmedi yaşlar. göğsümdeki taş ıslandı. ağırlaştı biraz daha. sana benzedi. sarıldım sana. ömürlük uykuma daldım.

    ps: if you could kill us we'll stay forever alive.
    8 ...
  38. 1807.
  39. Bugün yine sıradan bir gündü. hani sorarsın ya hep günlerin böyle mi geçer diye, öyle işte. tek bir farkla, doyasıya güldüm bugün. sanki ilk defa gülüyormuşçasına. ya da büyüklerinden hediye alan bir çocuk gibi. uzun zamandır böyle kahkaha atmadığımı farkettim. kahkaha atmanın güzelliğini. insanları güldürmenin neşesini. mutluluğu. belki eskisi gibi değil, ama yine de gülmeyi özlediğimi anladım.
    eve giderken bir huzur hissettim içimde. sanki yıllar önce kovalanmış, yüz bulamayıp yine gelmiş arsız bir huzur. o iki yani yeşilliklerle kaplı yolda yürürken bunu hissettim işte. dinlediğim müziğin güzel melodisiyle fazla uyuştu bu huzur hali. yolun ortasından sanki yol sadece benimmişçesine yürümek hoşuma gitti. bu karmaşanın içinde sessizliği hissettim, etrafı seyrettim. insanlar yanımdan bir hayal gibi geçerken yüzlerine dikkat etmedim bile. çoğu evine yetişmeye çalışan insanlardı. hallerinden belliydi. karanlık bir kabus gibi çöktü sonra. yine de akşamın o karanlığına aldırış etmeden huzur içinde yürüdüm o yolları. bir sonsuzluğa yürüyormuş gibi. fondaki hareketenen müzikle birlikte hayatımı gözden geçirdim. yaptıklarım, yapamadıklarım, yapacaklarım. hayatı bir düzene sokmak gerek dedim en sonunda. sanırım düşündüğüm şeylerin içindeki en mantıklı şey buydu. son zamanlarda saçmaladığımı farkettim, bana hiç de yabancı olmayan bir duygu bu. hayatımda değiştirdiği şeyleri düşündüm. bana nasıl zarar verdiğini. bu hayattan kurtulmak değil, kesinlikle, sadece bazı kurallar koymak, kendi kurallarıma göre oynamak bu oyunu. av değil avcı olmak. ya da bunun gibi bişeydi unuttum. bunu hayata geçirirken nasıl başlamam gerektiğini düşündüm. fikrim yok. zaten ne için fikrim oldu ki daha önce. hayatımdaki tek gerçek hiç bişey bilmediğim gerçeği, bunu düzeltmeye çalışmadım. yürüdüm, bunları düşünerek devam ettim yoluma...
    4 ...
  40. 1806.
  41. bir daha gecenin yarısı kulağıma küfür etme ayu! sen edersen ben de ederim, elimi belime bir koydum mu, görürsün hanya'yı konya'yı. kompleksli şey seni. yerim ben oğlum seni, git pişik kremi sür ağzına sen önce.
    editeyşın: anlaşılmamışmış. kızmışım işte o kadar. hem ben bu yazıyı sana yazmadım, ona yazdım.
    5 ...
  42. 1805.
  43. bir kalp çiziyorsun kırmızı kaleminle. kan içinde yok olan, yaralar içinde boğulan, sana feda edilmiş bir kalp. yorgunluğumun peşinden koşup, sıcak nefesini ensemde hissettiren duygular hızlandı damarlarımda. yıldırımların şakaklarıma yağdığı, ciğerlerime dolamayan nefesimi sıkıştırdığı, bir pencere kenarında ağlamaklı olduğum, cadde ışıklarıyla ısındığım bir sürecin ortaları.

    en vazgeçmiş anlarımda tutuyorsun yakamdan. tövbelerin kaçıncı defa çiğnenebileceğini seninle öğrendim. sonsuz yolları yürüyorum adım adım. şarkılar birer birer adını haykırıyor sessizliğinde gecenin. koridorların karanlığından geçerken ismini haykırıyor kulaklarımı çınlatan duvarlar. bir ayna var yolun sonunda ve gözlerim görünüyor yaşlar dökerken. bitmeyecek gibi son verişler, yok oluşlar. tozlanıp kuru bir öksürüğe yar olacak sayfalara yazıyorsun adımı sensizliğin alışkanlığa dönüşmesini beklediğin günler dahilinde.

    bir anahtar var elimde, sana uzatıyorum. kalbimin kilidini açtığında sana akıyor bütün yıldızlar. bütün bulutlar sana siper oluyor ve güneş her doğduğunda gölgende kalıyor güzelliğinle. zirvelere yağan kar, yokluğundan çok titretiyor zayıf düşmüş bedenimi. teninin kokusu canlanıyor anılarımda git dediğin anda. sarsılıyorum, saçmalayamıyorum bile gidişinde. canım yanıyor hatıralar seni söyledikçe.

    dostuma soruyorum güneş tekrar doğacak mı diye. doğar diyor, aldırma. ben korkuyorum yeniden doğmamasından günün. gözlerine tekrar bakıp, ruhuna karıştığımı hissedip, tenine dokunamamaktan korkuyorum. bu seferki git deyişinde içinden gelen sesle kulak vermiş olma ihtimalin döküyor gözlerimden yaşları. sana tek bir cümle dökebiliyorum paragraflarımın arasında kaybolmuş hayatımdan;

    gitme.

    yalvarırım gitme.
    6 ...
  44. 1804.
  45. aslında nasıl başlasam bilemiyorum her yerim ağrıyor akşamdan beri karnıma ağrılar giriyor ama ben her şeye rağmen bu yazıyı yazacağım senin için.

    hiç aramazdın, bugün aradın öğle saatlerinde aslında ne hoş sürprizdi bu.ama ben bir eşşeklik edip seni tersledim, sana sesimi kötü verdim.sanki beyaz balina katilleri gibi ruhsuzdum.seni boş yere üzdüm, durduk yere canını sıktım.geçirdiğimiz onca güzel günü nasıl da unutmuştum, sanki kabus görmüştüm.bir saat sonra kendime gelebildim ancak öylesine humar içindeydim ki içim ezildi bir an.senin neşene bıçak soktum, hem kendime hem sana haksızlık ettim.oysa sen bir şeyleri paylaşmak için telefonun öbür ucundaki ben e ulaşmaya çalışmıştın; ama pişmanlığım gözlerimden akıyor bir bilsen.insan kendisine hakaret eder mi etmez tabi bir anlık moral bozukluğu işte hay aksi!

    oysa sen en güzel sözlere, en iyi düşlere layıksın, seninle geçen bir dakka dünyanın milyonlarca servetine değişilmez benim nazarımda.dar vakitleri genişleten pencerenle hep yanımdasın, benim nefes almamı sağlayan en büyük etkensin.hani hatırlar mısın beraber dinlediğimiz şarkıların verdiği hüzün var ya işte öyle bir şey var üzerimde, senle doya doya konuşamamak, seni doyasıya dinleyememek bugün nasıl acıttı canımı.nasıl uykusuz bıraktı beni bütün gece gözlerim kan çanağı.beni bir affetsen özrümü bir kabul etsen nasıl sevinirim nasıl hemde...

    yine beraber şarkılar dinleyelim, yine canımızı sıkan insanlardan bahsedelim, yine birbirimize destek olalım yine yine...sigara içmek için aynı anda mutfağa girelim yine birbirimize sıcak olalım...benim her yanım sigaranın ucundaki alev gibi, seni istemeden de olsa anlık bi gafletle kırdım, halbuki geceleyin düşen yastığını başının altına koymak için bir nöbetçiyim ben, her iklimde benim yağmurum, karım bitki örtümsün.sensiz her şey anlamsız ve sönük...gözlerim iflas etmek üzere daha fazla dayanamayacağım, bir nebze de olsa vicdanen dinlendim, seni bir daha üzmeyeceğim söz veriyorum.diğer sözlerimin kilidi gibi bunun da kilidi sende al istediğin yere sakla gösterme bana...

    seninle her şey çok güzel ve özel...beni affet özrümü kabul et lütfen çp...
    11 ...
© 2025 uludağ sözlük