kaç sene uğraştım, o yayı yapmak için.
en en uzağa atabilen, en isabetli nişangahı olan yay. işle, işle, işle. en kusursuz hale getirene kadar ayar yap.
kaç sene uğraştım, oklarımı yapmak için. en uzağa gidecek, hedefinden sapmayacak. sivrilt, sivrilt, sivrilt. kalibre et.
zaman, okları hedefe atma zamanı.
korku
oklarım ya hedefi bulmazsa?
korku
nişanladığım hedef, istediğim değilse?
korku
bir rüyadayım sanki sadağından çıkarıp okları hedeflerine göndermek için harekete geçemiyorum.
her harekete geçmediğim gün ölüme 2 gün yaklaşıyorum.
Yağmur yağıyor, kulaklarımda yalnızlığın getirdiği alışılması güç bir sessizlik.
Alışılması güç satırlarımda hayaletini dolaştırdığım sevmek.
Türlü oyunlarla alt etmeye çalışan hayata henüz daha son oyunu oynamamışken ben, güçlü sanıyordum kendimi. Henüz dizlerim iyileşmemişti, henüz tümseğinden kaldırmak için birileri bileğime ilişmemişti oysa.
Yağmur yağıyor, toprağından çıkıyor kötü fikirlerim. Vazgeçmeye yakın düşünmüşlüklerim prangalıyor hayallerimi. Prangalıyor yapmak istediklerimi yapamadıklarım.
Sonra karanlık oluyor uykularım, günaydınlarım azalıyor, akşamlarıma hazırladığım süslü cümlelerim azalıyor. Eksiliyor balkonumdan sırasıyla menekşelerim.
Sonra yakın çağ hastalığı gibi cüzamlı bir yalnızlık bulaşıyor suskunluklarıma. Kimse görmesin, kimse duymasın ve kimse bilmesin diye çırpınıyorum.
Yağmur yağıyor, bir iskelede atıyorum kendimi sularına, alarmım çalıyor uyanıyorum.
Bir yaşamak tutturmuşuz yaşıyorum. Daktilo tuşları gibiyim ortaya koymak zorunda oldukları için kendisine derin bir tınıyla çarpan. Duvarımda asılı saatim bazı bazı, Hep akrebi kovalayan. En çok masa üstünde duran fanusum kendi suyunda boğulan.
Yağmur yağıyor, tırnak aralarımda kendi etimi buluyor kazımışlıklarım.
Boşuna diyor, her şey boşuna. Bu kurbanlık hal boşuna.
Yağmur yağıyor bir yerlerde gökkuşağı elbet çıkar biliyorum. Bilmediğim bir sokakta rengarenk çizgilerin altında diliyorum dileğimi. Elbet duyan olur biliyorum.
Yağmur yağıyor, soldukları yerlerden filizleniyor menekşelerim, güneş bir gün mutlaka doğar karanlıklarıma biliyorum.
Edit: bazen güzel bakmak, güzel düşünmek yetmez, güzeline sebepsiz inanmak gerekir.
(bkz: Fuket adasi)
ruyamda her gece yine atacani gormeye basladim. Halbuki eskisi kadar sallamiyorum. Gidip yakin arkadasina sacma sapan konustum ne bekliyodum ki. Kizim kendi beynini sikebiliyosan sik kurtul.
Öyle bir izlenim yaratmışsın ki etrafına dünya yansa sigaranı yakarsın, sel bassa plastik ördek yüzdürürsün; öyle bir umursamazlık, gamsızlık.
Ama birçok insan senin kafanın içinde bir gün bile geçiremez, öyle de bir kargaşa var içerde. Burnundan kıl aldırmamak için n'olursa olsun içine atıp susuyosun ya, he işte hiç ummadığın anda infilak edeceksin. Hep öyle olur çünkü, dertlerini düğüm yapıp attığın yerin de bir hacmi var elbet bilmelisin.
içimde öyle bir acı var ki sanki regl olmuşum sanki overrated dediğinizi duyuyorum ve sikime takmıyorum ya siz kimsiniz ben sizin fikirlerinize saygı duyayım çok sıkıcısınız keşke hepiniz bir asitin içinde erisek falan ne güzel olur.
(bkz: first world problems)
Diğer spermlerin şansı olsa belki bir bilim adamı ya da iyi bir sporcu olacaktı. Ne boka yararsın ki ? Para yersin, kavga edersin, burnunu boka sokmaktan hiç çekinmezsin. Koca sülalenin yüz karasısın oğlum sen. Gıcık aldım senden.