makedon yonetmen milcho manchevski'nin adini dunyaya duyurdugu, kurgusuyla hayranliktan uyandiran, essiz muzikleriyle, muzigin mekanla uyumuyla, mekanlarin goz alici guzellikleriyle alip goturen, irkcilik karsiti humanist egilimli temasiyla saygi uyandiran, sinema tarihinin gelmis gecmis en guzel, en can alici filmlerinden birisi. rahatsizlik verecek kadar guzel, verdigi rahatsizliktan dolayi guzel.
uc bolumden olusuyor film. bu uc bolum de birbiriyle bagintili ve hersey yagmur yagmadan once oluyor. her sey basladigi yere geri donuyor ama baslangctan farkli olarak geri donuyor. filmde siklikla tekrar edildigi gibi:
"zaman durmaz. cunku cember yuvarlak degildir."
yonetmenin kurgu anlayisi oylesine farkli, oylesine alisila gelmisin disinda ki, hayran olmamak elde degil. hersey bir cemberin etrafinda doner gibi basladigi yere geliyor ama bir farklilik var cunku basa ulasilamiyor, yonetmenin dedigi gibi cember yuvarlak degilmis.
film her seyden once, irkciligi elestiren humanist bir film. osmanli zamanindan beri arnavutlardan nefret eden sirplarin, her zaman duymus olduklari nefret ve hic bitmeyen 500 yillik anlamsiz bir kan davasi filmin temasinin ana hatlarini olusturuyor. tabi hic kuskusuz vurgulanmak istenen (ki ikinci bolumde bu daha cok belli oluyor) insan hayati. siddetin, kan dokmenin igrencligi...
"baris bir istisnadir, kural degil."
manchevski zaman kavramini o kadar harika kurgulamis ki, izleyici filmi izlerken gecmis, simdiki zaman ve gelecek arasinda kayboluyor, nerede oldugunu unutuyor ve herhangi bir yerinden basladigi cemberin ustunde bir turlu basladigi yere geri gelemiyor.
muzikler icin soylenmesi gereken tek kelime ise mukemmel. dom za vesanje'de goran bregovic'ten aldigim o enfes tadi burada da aldim.
daha fazla yorum yapmak sacma olur diye dusunuyorum, yorum yapilmadan dom za vesanje, ladri di biciclette gibi sadece izlemek ve hissetmek gereken bir film. essiz bir basyapit.
herkesin arşivinde bulunmasında fayda var bu filmin. her yerde-her daim "savaş" diye, "barış" diye ahkam kesenlerden, her tür ucuz siyasetten ve dahi ana haber bültenlerinden, büyük büyük gazetelerin iç sıkıcı-kıyıcı-bunaltıcı köşelerinden sonra iyi geliyor.
"barış istisnadır," diyor bu film, "kural değil." demekle de kalmıyor hatta, izleyeni inandırıyor buna, ikna ediyor. üslubu ise bu fikrin acımasızlığının aksine son derece yumuşak. bir şiir gibi hüzünle akıyor hikaye. müzikleri, insana-insanlığa yakılmış bir ağıt.
diğer bir vurgu, zamana: "zaman durmaz. çünkü çember, yuvarlak değildir." filmin bütün övgüleri hak eden kurgusu da işte bu düşünceye paralel gelişiyor. bir çemberi tamamlıyor hikaye ama sona erdiği nokta başladığı yer değil artık. bir zeka gösterisi olarak düşünülmemiş tabii; filmin ruhuna hizmet ediyor bu da.
hem biçim hem de içerikte, savaş temalı filmlerin çoğunda rastlanmayan bir denge var. bir yandan çaresiz bir duygusallığa iterken, bir yandan da fazlasıyla gerçek meseleleri göz önüne getiriyor. sonuçta, ateşin düştüğü yerden seslenen bir film. seslenen, ses isteyen bir film.
"yağmur yağacak" diyor, "bak, orada başladı bile."
konusuna bakınca her film kadar sıradan olan bir film. braveheart da abartıldığı kadar bir film değil, savaş kötüdür tiriviri, diğer tüm filmler de öyle hepsi aynı niye izliyonuz lan bunları? demeden önce sinema hakkında bilinmesi gereken bilgilerle filme genel bir şekilde bakmak gerekir. filmde yönetmenin dehasını gösteren mükemmel kurgu tekniği filmi abartmaya yeter de arta bile. film izlerken sadece konusuna göre izlemek de ne saçma bir akımmış.
birbirleriyle kesişen 3 farklı hikayeden oluşmuş müthiş bir film,mutlaka görülmesi gereken bir başyapıt..''hoşgörüsüzlüğün yarattığı kara bulutlar sadece makedonyanın göğünde değil,tüm dünyanın üzerindedir ''der film bana göre..manuel teran ın kamerası harikalar yaratır ve unutulmayacak kareleri zihninize kazır.
sıralaması, çember oluşturması, bölümlerin bağlanması ve müzikleri eşliğinde kendisini birkaç kere daha izlettirme nedeni olan film.. bir de bir insan neden sessizlik yemini eder ki?
Konusu, müziği, görüntüleri, seçilen mekanlar, çekilen coğrafya ve oyuncular hepsi çok çok iyi. Tam bir görüntü şöleniydi, bir fotoğraf sanatçısının elinden çıkmışcasına güzel manzaralar ve folklorik özellikleri yansıtan bir köy, evler ve figüranlar. Konu içinse bir şey söyleme gereği dahi duymuyorum. Sadece çok etkilendiğimi söylemeliyim, bütün duyguları çok iyi vermiş Manchevski.... Ve şunu da hissettim onca acının içinde, insanların içinde bunca düşmanlık olmasına rağmen sevgi de her zaman var olacak.