başıma bir iş gelmeyecekse atatürk ü sevmiyorum

entry373 galeri0
    76.
  1. sadece şekil olsun diye söylenmiş bir söz...
    2 ...
  2. 77.
  3. kavs-i farsi... kavisli seven bir kadının ettiği söz öbeği...
    2 ...
  4. 78.
  5. islamiyet ne zaman zulmü övmüş, zulm edeni "ben şahsen seviyorum" denmesini doğru bulmuştur.
    ne olursa olsun islamiyet akıl ve mantık dinidir.
    o tv programına özgürce katılıp düşüncelerini söylediği için kimse onu taşlamıyorsa * kimin sayesindedir oturup bir düşünmeyende akıl aranır mı tartışılır.
    3 ...
  6. 79.
  7. 80.
  8. ulusalcılar; onu övmek ve yaptıklarını yere göğe sığdıramamak dışında hiç bir faaliyet göstermiyorlarsa; körü körüne atatürkçü oldukları izlenimi vermekten başka bir amaca hizmet etmiyorlar demektir. bu durum aynen; anası ve babası müslüman olup çocuğun nüfus kağıdında da müslüman yazmasına benzer. bu bağlamda, bahse konu bayan'ın şu sözü ulusalcıların kulağına küpe olmalı bence;

    "insanlar bana Atatürkçülük adına zulmediyorlarsa, benden Atatürk'ü sevmemi bekleyemezsiniz."

    edit: an itibarı ile eksi oyda rekor kıran entry'mdir. nedir yanlış olan? 'anlaşılamayan eksi oy butonu' istiyorum...
    8 ...
  9. 81.
  10. bugün bir gazete de hülya avşar'ın rte ile ilgili röportajını gösterdiğinde, hülya avşar'ın 'lafı uzatmadan, şeriat gelecek mi?' diye sordum lafını görünce aklıma 'eminim sormuşsundur eminim... lan ben orda olacaktım, neler sormaz neler söylemezdim ki... ama tabi hakkımda herhangi bir hukuki işlem gerçekleştirmezse...' diye iç geçirmeme neden olayı aklıma getiren talihsiz açıklama.

    Senin gibiler yüzünden, etrafta bekleyen kurtların* : ' işte bak türbanlı değil mi?! hepsi aynı işte !' laflarına maruz kalma riski artıyor. utanç duyuyorum seninle aynı dini paylaşmaktan.*
    2 ...
  11. 82.
  12. 83.
  13. programın amacına ulaştığını gösteren söz öbeği* * *.birçok sözden oluşmasına rağmen içi boştur. amaç dikkat çekmektir. tv programı tuzaklarındandır.

    (bkz: ustsuzle altsizin reyting kavgasi)
    1 ...
  14. 84.
  15. 85.
  16. tanım: canlı yayın heyecanından olsa gerek!!! saçmalamış insan cümlesi.
    birincisi o hanımkız konuşurken yanındaki hanım kızların bakışlarındaki nefreti görmek ilginç.
    ikincisi o hanımkız konuşurken gözlerindeki ateş ve bizlere göre yanlış bi bilgiye ne kadar inandığını görmek daha da ilginç.
    üçüncüsü mahalle baskısı heryerde ve herzaman böyle aşırı tepkiler doğurmaktadır.
    dürdüncücü hanımkızın düşüncesine uygun bi parti kurulsaymış o parti hemen kapanırmış özgüvene bak be kardeşim!!!
    beşincisi keşke bi zaman makinesi olsa da atatürkün yaşadığı zamana geri götürsek bu kızı. öyle facebooklardan canlı yayınlardan ötmek kolay!!! keşke atatürk ün yüzünü görünce bu lafların kıçında nasıl patladığını görebilme ihtimalimiz olsaydı.
    altıncısı ulan madem bu ülke deki çarpık rejimi beğenmiyorsun söyle paşa babalarına seni yurtdışına göndersin. ne o yoksa korkuyorlar mı sen orya gittiğinde götünü başını açarsın diye???
    yedincisi herkes rejimin çarpık olduğunu düşünmekte bende o da başkası da. dünya ne kadara değişik kimsenin istediği olmuyo lakin birileri bizim gbi koyunların üzeründen kasasını dolduruyuo.
    acıyorum hepimize ve hepimizden nefret ediyorum sözlük.
    6 ...
  17. 86.
  18. tek parti zihniyetindeki eksik demokrasilerde tuhaf karsilanan soz. adam allah(c.c)'a kufur ediyor, peygambere saygisizlik yapiyor sahi siz ne bekliyordunuzki?
    6 ...
  19. 87.
  20. (bkz: içimizdeki iranlılar)

    atatürk'ün bir kimse, bir şahıs olduğunu unutan insan saçmalamasıdır. baş örtüsü ekseninde temellendirilen bu içi boş ve cahilce atatürk düşmanlığı gündeme bile alınmamalıydı ama madem gündeme alındı bazı noktaların altını çizmek gerekir. insanlar türkiye'de türlü nedenlerden dolayı sistemden memnun olmayabilirler.

    unutanların unuttukları şu; atatürk sistemi kuran insan değil, devleti yani rejimi kuran insan. sistemin bu hale gelmesinde kim suçlu? atatürk'ün son verdiği derebeyleri ve toprak ağaları olmadan yaşayamacağını anlayıp, yeniden ağaların, şeyhlerin tahakkümüne giren cahil toplumumuz suçlu, ulusal dönüşüm sürecinin tamamlanamasından sorumlu atatürk sonrası iktidarlar suçlu.

    siyasal ihtiyaçtan doğdukları gerçek olsa da ideolojik ve finansal açılardan amerika'dan beslenen merkez sağ partiler suçlu.

    şimdi otorite iki yönlü buyuracak, ya bu hassas dönemde bu kızları affedecek ya da bu kızların hayatlarının uzun bir bölümünü, duruşma salonlarında iflah olana kadar ehlileşene kadar geçirmelerini sağlayacak. ben ikinci seçenekten yanayım çünkü artık kamplaşma çok boyut kazanmaya başladı. herkes cumhuriyetten taraf olmak zorundadır.

    olmayanlar için zamanında gerçekten çok çok az insanın ipe gönderilerek büyük hata yapıldığını şimdi anladığımız,

    (bkz: istiklal mahkemeleri)
    6 ...
  21. 88.
  22. engin ardıç'ın da deyimi ile; (bkz: Vencereis pero no convencereis) durumudur.

    türkçesi şudur; atütürkçülük, laikçilik, chpcilik diye zulmettiğiniz insanların kalbini kazanamazsınız. bu mümkün değildir.
    5 ...
  23. 89.
  24. 90.
  25. 91.
  26. konuşmada takılınası yerin sadece bu cümle olmaması gerekiyor , zira arkadaş keşke ingilizler başımızda olsaydı diyerek türkiye cumhuriyeti'ne genel bakış açısını da tüm açıklığıyla sergilemiştir.
    3 ...
  27. 92.
  28. müslüm gündüz'lerle ali kalkancı'larla basılan sonra da canlı yayınlara çıkıp "ühühü beni kandırdılar" diye ağlayan kızlardandır bu lafı eden kızlar.*
    0 ...
  29. 93.
  30. türkiye'de demokrasinin, türkiye'de insan haklarının, türkiye'de farklı bir görüşe sahip olanların olamayacağını ifade eden cümledir. kimse kimseyi zorla sevmek zorunda değildir. minnet duymak zorunda ya da saygı göstermek zorunda değildir. ama böyle olan birinin hemen dışlandığı bir ülkede yaşıyoruz ne yazıkki.
    2 ...
  31. 94.
  32. Bazen diyorumda Atatürk keşke kurtarmasaydı şu ülkeyi silah arkadaşları ve milleti ile beraber.o zaman kafanda türban yerine rahibe kıyafetiyle manastır veya kilisede öğrenim görürdün.Veya şeriat mahkememelerinde kafan kılıçla kesilirdi.siz böylelerine layıksınız.
    7 ...
  33. 95.
  34. ben bu kapalı arkadaşlarımızdan birine şu her zaman söylenen laflardan birini söylemiştim.
    + atatürk olmasaydı bugün bu ülkede ezanlar okunmaz sende rahat rahat ibadetini yapamazdın. dedim.
    aldığım cevap ise:
    + atatürk olmasaydı başkası kurtaracaktı neden atatürkü bu kadar ilahlaştırıyorsunuzki? allah yazmış zaten bu ülkenin kaderini.
    benim verdiğim cevap:
    + evet atatürk olmasaydı bir başkası olacaktı ama bir başkası atatürk gibi yerinde kararlar alıp bunu yapabilecek miydi? insanlar kaderlerini kendileri çizerler yani yönlendiren sizlersiniz. önünüze birçok seçenek çıkıyor ve bunlardan birini tercih edip kaderinize yön veriyorsunuz. atatürk doğru tercihler yapmıştır ve bugün türkiye cumhuriyeti vardır sende bunun içinde yaşamaktasın.
    ** *
    1 ...
  35. 96.
  36. ulan sanki büyük önder atatürk'ün senin sevgine çokta ihtiyacı vardı. aman sev. sen sevmezsen ne olacak bu ülkenin hali, sen sevmezsen bunca atatürk'ü seven ne durumlara düşecek.

    hem o ne demek lan başıma bir iş gelmeyecekse atatürk'ü sevmiyorum ?

    ne yani başına bir iş gelirse mi seveceksin ?

    o zaman şunu da söyle;

    türban takmak günah ama cehenneme gitmeyeceksem türbanı sevmiyorum.
    6 ...
  37. 97.
  38. Ayrıca böylelerine ülkücülükte yapılabilir. "Ya Sev Ya Terket".
    2 ...
  39. 98.
  40. Çelişkiler yumağı bir diyoloğun içinde geçen bir cümle. Önemsiz, çok da önemi yok burda ne kadar çemkirsen, fikri değişmeyecek, yok da sayamazsın, dedim ya çelişkiler yumağı. Hanım kızımız benim düşüncelerimi savunan parti yok, kurulamaz, kurulsa da kapatırlar diyor. Sonrasında, sizin dininiz beni ilgilendirmez diyor. Ah be canım, senin nasıl bir partiyi kastettiğini petek dinçöz bile anlar. Bilmediğin ya da bilip de yok saydığın ise, o partinin, ilk yapacağı icraatın seni ilgilendirmeyen dinim veya dinsizliğim nedeniyle beni yargılayacağı.
    13 ...
  41. 99.
  42. içimizdeki ingilizler'den kusmuk gibi bir açıklama.
    vefasızların gizli gündemini dünya aleme ilan eden demeç.
    anlamamak için direnenler, artık uyandınız mı? (bkz: tehlikenin farkında mısınız?)
    3 ...
  43. 100.
  44. ortada olan mantık hatasını 18 yaşını doldurmuş herkesin anlaması lazımdır. bilmez mi ki atatürk de sonuna kadar müslümandı ve müslüman olduğunu dile getirirdi. o bayanın cümleleri arasında ingilizler olsa daha özgür olurdum tarzı bir cümle geçiyor. nah olurdun afedersin. bugün ırakta minareleri roketlerlerle yıkan ingilizler mi sana inanç özgürlüğü sunacaktı? işin bu boyutunu herkes biliyor.

    --spoiler--
    Atatürk'e göre, Osmanlı imparatorluğu'nun çöküşünü hazırlayan önemli sebeplerden birisi islamiyet'ten uzaklaşmaktı:

    'Türkler' diyor Atatürk, 'islam oldukları halde, bozulmaya, yoksulluğa, gerilemeye maruz kaldılar; geçmişin batıl alışkanlık ve inançlarıyla islamiyet'i karıştırdıkları ve bu suretle gerçek islamiyet'ten uzaklaştıkları için, kendilerini düşmanlarının esiri yaptılar. Gerçek islam'ın çok yüce, çok kıymetli gerçeklerini olduğu gibi almamakta inatçı bulundular. işte gerilememizin belli başlı sebeplerini bu nokta teşkil ediyor...

    Evet, Türk insanının yaşadığı din gerçek islam'dan uzak, hurafeler ve batıl inançlar üzerine kurulu bir dindi. Bu din, Türkiye'yi karanlığa götürüyordu. Bu gidişi durdurmanın tek çaresi vardı: Gerçek islam'ın halka anlatılması... Yani hurafeleri, batıl inançları içinde barındırmayan, Atatürk'ün, 'akla, fenne, ilme uygun...dediği, dinin özünü teşkil eden Kuran'ın anlatılması gerekiyordu. Atatürk bu amaçla şunları söylüyordu:

    Türkler, dinlerinin ne olduğunu bilmiyorlar. Bunun için Kuran, Türkçe olmalıdır.

    Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu Kitap'ta neler olduğunu Türk anlasın.

    Atatürk, Kuran'a olan bağlılığını onu 'Kitab-ı Ekmel' yani En Mükemmel Kitap diye tanımlayarak dile getiriyordu. Dolmabahçe Sarayı ve Çankaya Köşkü'ne hafızları çağırtarak sık sık Kuran okutmuş, ayetler üzerinde incelemelerde bulunmuş ve hafızlarla meal ve tefsir konularında fikir alış verişinde bulunmuştu.

    Atatürk özel sohbetlerinde pek çok kez dindar olmanın gerekliliğinden, Peygamber Efendimiz'in hayatından, Asr-ı Saadet ve Hülefayı Raşidin (dört halife) dönemlerinden, dinimizin yüceliğinden, Allah'ın kudretinden söz etmiştir. islam Dininin son ve mükemmel din, Peygamberimiz (sav)'in de son peygamber olduğunu her fırsatta vurgulayan Atatürk, ulusuna da dindar olmayı, dinini öğrenmeyi öğütlemiştir.

    Din eğitiminin öneminin de farkında olan Atatürk, bu eğitimin okullarda verilmesi gerektiğini şu sözleriyle ifade etmiştir:

    Her fert din ve diyanetini, imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır. Orası mekteptir. Fakat nasıl ki her hususta yüksek mektep ve ihtisas sahipleri yetiştirmek lazımsa, dinimizin hakikatini tetkik, tetebbu ilmi ve fenni kudretine sahip olacak güzide ve hakiki ulema yetiştirecek yüksek müesseselere sahip olmalıyız.

    Atatürk, dinimizin akıl ve mantığa uygun olduğunu da aşağıdaki sözleriyle belirtmiştir:

    Bilhassa bizim dinimiz için herkesin elinde bir ölçü vardır. Bu ölçü ile hangi şeyin bu dine uygun olup olmadığını kolayca takdir edebilirsiniz. Hangi şey ki akla, mantığa halkın menfaatine uygundur; biliniz ki o bizim dinimize de uygundur. Bir şey akıl ve mantığa, milletin menfaatine, islam'ın menfaatine uygunsa kimseye sormayın. O şey dinidir. Eğer bizim dinimiz aklın mantığın uyduğu bir din olmasaydı mükemmel olmazdı, son din olmazdı.

    islam Dini hakkında bu kadar güzel fikirlere sahip olan ve her ortamda bu düşüncelerini dile getiren Atatürk, açıktır ki Allah'tan korkan, Allah'ın emirlerini elinden geldiği kadar yerine getirmeye çalışan bir Müslümandı.

    Atatürk; Peygamber Efendimizi çok iyi tanımış, onun üstün özelliklerini çeşitli vesilelerle anlatmıştır:

    O, Allah'ın birinci ve en büyük kuludur. O'nun izinde bugün milyonlarca insan yürüyor. Benim, senin adın silinir; fakat sonuca kadar O, ölümsüzdür.

    Tarih, hakikatleri tahrif eden bir sanat değil, belirten bir ilim olmalıdır. Bu küçük harbte bile askerî dehâsı kadar siyasî görüşüyle de yükselen bir insanı, cezbeli bir derviş gibi tasvire yeltenen cahil serseriler, bizim tarih çalışmamıza katılamazlar. Hz. Muhammed (sav) bu harb sonunda çevresindekilerin direnmelerini yenerek ve kendisinin yaralı olmasına bakmayarak, galip düşmanı takibe kalkışmamış olsaydı, bugün yeryüzünde Müslümanlık diye bir varlık görülemezdi.

    'O'nun hak peygamber olduğundan şüphe edenler, şu haritaya baksınlar ve Bedir destanını okusunlar.

    Hz. Muhammed (sav)'in bir avuç imanlı Müslümanla mahşer gibi kalabalık ve alabildiğine zengin Kureyş ordusuna karşı Bedir'de kazandığı zafer, fani insanların karı değildir; O'nun peygamber olduğunun en kuvvetli işareti işte bu savaştır.

    Atatürk'ün Hz. Muhammed (sav)'e duyulacak sevgiyi tarif ettiği sözleri ise şöyledir:

    Büyük bir inkılap yapan Hazreti Muhammed (sav)'e karşı beslenilen sevgi, ancak onun ortaya koyduğu fikirleri, esasları korumakla tecelli edebilir.

    Bizde ruhbanlık sistemi yoktur. Hepimiz eşitiz ve dinimizin buyruklarını eşit olarak öğrenmeye mecburuz. Her fert; dinini, diyanetini, imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır. Orası da okuldur... Nasıl ki, her hususta yüksek meslek ve ihtisas sahiplerini yetiştirmek lazım ise, dinimizin gerçek felsefesini tetkik ve bilimsel ve fenni telkin kudretine sahip olacak güzide ve gerçek büyük alimler dahi yetiştirecek yüksek kurumlara malik olmalıyız

    --spoiler--

    ikinci perdede chp'nin anlaşılamaz tutumları vardır. sadece biz atatürkçüyüz. siz düşmansınız, bölücüsünüz vs vs... ülkücüler de şöyledir böyledir... geriye sizden başka kim kalıyor o durumda. en sonunda insanları atatürk'e karşı cephe aldırmak mıdır amaç? çok düz bir mantıktır. okur yazar olduğunu iddia eden solun kabul edilemez ve savunduğu fikirler ile çelişen bu tutumu ülkemize eksi olarak dönmekte. ben chp'nin insanlar atatürkçü değilim, mustafa kemal düşmanıyım deyince mutlu olacaklarını sanıyordum demekki mutlu olamadılar. o halde bırakın herkes atasını kendi tanısın, yorumlasın...

    Yeni yetme ilahiyatçıları tvlere çıkarıp başörtüsü dinde yokmuş bilmemneymiş tarzında konuşturduklarını görüyorum. islam alimlerinin başörtüsü hakkındaki yorumları sabittir. namazın 3 vakit olduğunu iddia edenler kalkıp islamı yprumlama kalkışmasın. her ne denirse densin başörtüsü allah'ın bir emridir. siz isteseniz de istemesenizde, sevseniz de sevmesenizde... tüm dünya müslüman ülkelerine bakın, müslümanların başı örtülü... burada şu soruyu sorun kendinize; bu kadar 5 vakit namazında müslüman bu işi yanlış yorumluyor, islam alimleri şaşırıyorda, bu işi baykal mı doğru biliyor?
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük