bazen geçmiş bir film şeridi gibi geçer gözlerinin önünden. şeridin bazı yerlerini kesip atmak, hiç olmamış, hiç yaşanmamış gibi davranmak istersin. o film şeridi hep güzel anlardan, güzel anılardan ibaret olsun istersin...nafile...yaşanmış yaşanmıştır, hepsi o film şeridinde yerlerini almıştır. yaşadığımız şeylerin montajı, sansürü yok ne yazık ki, her şey olduğu gibi kaydediliyor...
bazen hayat karşımıza olanları ve olduracaklarımızı çıkartır. bizse her zaman olanları olduracaklarımıza inandıklarımız için çiğneriz. mutluluğu olanlarla paylaşmak yerine olduracaklarımızı ile mutlu olmak için dilenmeyi seçeriz.
anlatmak istersin hiç bilmeyen insanlara tüm hikayeni ancak sonra şahit sayısını arttırmamak adına içine gömülmenin daha yerinde bir karar olduğunu anlar yoluna devam edersin.
Arapça bad(z)-an kökünden gelen kelime. Bad kısım, parça, biraz gibi anlamlara gelir. Ancak bu kelimenin zaman zarfı haline getirilmesi Arapçaya ait değildir. Bad'ı an ile kullanıp zaman zaman, biraz zaman gibi bir anlamda kullanmanın ilk örneği Osmanlı'dadır. Zamanı uzay nicelikleriyle betimleme yeni bir şey değil ama özgün örneklerinden.
bazen hayat çok üzerine gelir her konuda insanın.
bam telinin her teline dokunur sorunlar.
sıkılır , hayatın adaletini sorgularsın.
ben bu kadar iyi olmaya çalışırken, hayat neden bunu bana reva görüyor dersin.
hayat der olur be dersin, bir sıkıntının tokadıyla kendine gelirsin.
hayat bu her zaman beterin beteri var.
yorulabilirsin.
ama tutunacak hep bir dal bulabilir insan.
işte o zamanlarda tutunacağın bir dalın olması çok önemli.
bazen çaresiz hissedersen, derin bir nefes al ve devam et.
bazen çok düşünürüm hayatı sorgularım hep. aslında tehlikeli bir şeydir bu. çok düşünmek delirtebilir insanı. deliler hastanesinin önündeki düşünen adam sanırım bunu gösteriyor.
bazen çok düşünürüm hayatı sorgularım hep. aslında tehlikeli bir şeydir bu. çok düşünmek delirtebilir insanı. deliler hastanesinin önündeki düşünen adam sanırım bunu gösteriyor.