bugün
- dünya türkiye'nin neyini kıskanıyor9
- sjsjsjsjsjsjsjsjsjsjsj sjs8
- 22 mayıs 2024 atalanta bayer leverkusen maçı11
- afganistan yardımlaşma derneği başkanı17
- sokak hayvanları uyutulacak45
- gecenin şarkısı9
- age of empires'in üstüne oyun var mı13
- rusların en iyi olduğu şeyler26
- erkeklerin hep fotoğraf istemesi16
- iran'ın teşekkür mesajında türk bayrağı koymaması14
- erkeklerin sözlükte durma nedeni12
- hangi sözlük erkeğiyle evlenmek istersin8
- spor salonuna gitsem erkekler popoma bakar mı27
- ismail kartal15
- icardi190526
- unutulan ünlüler11
- işid'in bütün yaptıkları meşrudur10
- karınızla gratise gider misiniz12
- sokak köpeklerini isteyen evinde baksın9
- fazla bilinmeyen harika şeyler8
- ankarayı öven tip18
- mert hakan yandaş10
- anın görüntüsü11
- manyak olmaya karar verdim10
- galatasaray9
- kitap okumanın zararlı ve gereksiz olması14
- kaza yerinin tespiti iran ihası tarafından yapıldı8
- bugün üike olarak resmi yastayız12
- şeriat ülkesinde bir kadın nasıl öldürülür8
- arkadaşlar damatlık bakıyorum da sizce bu nasıl20
- türk kızları neden gülümsemiyor9
- bir galatasaraylının kulağına fred diye fısıldamak12
- fenerbahçe büyüklüğü11
- akp'nin fenerbahçe ve beşiktaş düşmanlığı14
- bir şarkı sözü der ki11
- insanlara olan inancınızı ne zaman kaybettiniz16
- icardi1905'i silip atmak20
- akpnin hala bedava kek vaadini tutmaması13
- sevgilinin kız arkadaş lobisi10
- escort ile evlenmek11
- şişmanlar ölünce nereye gider9
- ellerim bos gonlum hos10
- kilo almak için bik bikle evlenmek11
- alex de souza vs fred10
- cumhrbaşkanm sizi dünya yenemedi ben nasıl yeneyim15
- cehennemde türkçe konuşulur8
- 19 mayıs 2024 fenerbahçenin bütün oyunları bozması16
- iran'ın depremde yas ilan etmemesi8
- dondurma yalarken erkeklerin sürekli bakması8
- fenerbahçe'nin attığı golde faul olması17
sosyopat bir kız çocuğu yetiştirmenin altın kuralı olan salak oyuncaktır.
(bkz: acınası yaşam simulasyonları)
(bkz: acınası yaşam simulasyonları)
barbie evi kız evidir, naz evidir.
bir süre sonra yok arabası, yok faytonu, yok barbie'nin erkek arkadaşı, yok balo elbisesi, süsü püsü, çantası, dergisi, kupası, okul gereçleri, parti malzemeleri derken, yavaş yavaş, dipten ve derinden çocuklar kapitalist olmaya yönlendiriliyorlar.. üstelik tüketim kültürünün etkisiz bir elemanı haline getiriliyorlar.. oysa bu sırada dünyanın herhangi bir köşesinde bir çocuk somut bir biçimde açlık, susuzluk, savaş yüzünden ölüyor.
bu barbie/ayşegül kızları büyüdüklerinde de kendilerine barbie tarzı bir hayat stili yaratmak için genelde sürekli rejim yapan, ibadet gibi spor yapan (ama özellikle nedense tenis oynayan), saçları illaha ki platin sarısı, solaryum ve güzellik merkezleri müptelası olan, giyim ve tüketim konusunda birer budalaya dönüşüyorlar.. okula gitmeye başladıklarında olayı bir şov bizinıs tadında algılayıp, özellikle de üniversiteyi bir podyum gibi görüyorlar. defter, kitap ve dosyalarını iğreti -bir kendilerine ait olmayan şey- edası ile taşırken, bir yandan da bu "kostüm ve aksesuarın" barbie'nin beyinlerinin en gizli dehlizlerine kadar işlemiş olan o "şeker pembesi" renginde olmasına özen gösteriyorlar.
tabii ki böyle "prenses" tandanslı bir yaşam sürmenin yolu da hiçbir şey yapmadan, ancak bu koşulları onlar için yaratacak olan zengin, kaslı ve aptal bir koca aramaktan geçiyor.. bu koca genelde ken akıllı olduğundan *barbie yaşlandıkça zıvanadan çıkmaya ve kendisini hep "ken" gibi hissettirecek birilerini aramaya koyuluyor.. ava çıkan sonunda avlanıyor, sonra avlanan avcı olmayı öğreniyor, bu devran böyle dönüp gidiyor.
çocuklarına iyilik etmek isteyenler gerçekten de barbie ve evi ya da diğer mamülleri ile onları karşılaştırmasın ya da karşılaştırıp hemen soğutmaya baksın. bir barbie bu kadar büyük olabilir mi, evet olabilir.. çocukları birbirine yakınlaştırmak şöyle dursun, aralarına nifak tohumu serpen barbie için diyebilirim ki, "çok çirkinsin be barbie.. iğrençsin hatta". "bir barbie bu kadar büyük olabilir mi" diye soranlar olur ise, napolyon'un da dediği gibi "bazen bir kitap bir savaş kadar büyük olabilir".*
bir süre sonra yok arabası, yok faytonu, yok barbie'nin erkek arkadaşı, yok balo elbisesi, süsü püsü, çantası, dergisi, kupası, okul gereçleri, parti malzemeleri derken, yavaş yavaş, dipten ve derinden çocuklar kapitalist olmaya yönlendiriliyorlar.. üstelik tüketim kültürünün etkisiz bir elemanı haline getiriliyorlar.. oysa bu sırada dünyanın herhangi bir köşesinde bir çocuk somut bir biçimde açlık, susuzluk, savaş yüzünden ölüyor.
bu barbie/ayşegül kızları büyüdüklerinde de kendilerine barbie tarzı bir hayat stili yaratmak için genelde sürekli rejim yapan, ibadet gibi spor yapan (ama özellikle nedense tenis oynayan), saçları illaha ki platin sarısı, solaryum ve güzellik merkezleri müptelası olan, giyim ve tüketim konusunda birer budalaya dönüşüyorlar.. okula gitmeye başladıklarında olayı bir şov bizinıs tadında algılayıp, özellikle de üniversiteyi bir podyum gibi görüyorlar. defter, kitap ve dosyalarını iğreti -bir kendilerine ait olmayan şey- edası ile taşırken, bir yandan da bu "kostüm ve aksesuarın" barbie'nin beyinlerinin en gizli dehlizlerine kadar işlemiş olan o "şeker pembesi" renginde olmasına özen gösteriyorlar.
tabii ki böyle "prenses" tandanslı bir yaşam sürmenin yolu da hiçbir şey yapmadan, ancak bu koşulları onlar için yaratacak olan zengin, kaslı ve aptal bir koca aramaktan geçiyor.. bu koca genelde ken akıllı olduğundan *barbie yaşlandıkça zıvanadan çıkmaya ve kendisini hep "ken" gibi hissettirecek birilerini aramaya koyuluyor.. ava çıkan sonunda avlanıyor, sonra avlanan avcı olmayı öğreniyor, bu devran böyle dönüp gidiyor.
çocuklarına iyilik etmek isteyenler gerçekten de barbie ve evi ya da diğer mamülleri ile onları karşılaştırmasın ya da karşılaştırıp hemen soğutmaya baksın. bir barbie bu kadar büyük olabilir mi, evet olabilir.. çocukları birbirine yakınlaştırmak şöyle dursun, aralarına nifak tohumu serpen barbie için diyebilirim ki, "çok çirkinsin be barbie.. iğrençsin hatta". "bir barbie bu kadar büyük olabilir mi" diye soranlar olur ise, napolyon'un da dediği gibi "bazen bir kitap bir savaş kadar büyük olabilir".*
yoğun pembe rengi ve tonlarının hakimiyeti yüzünden insandaki yaşama arzusunu tüketir bu ev baktıkça tiksinirsin tiksindikçe bileklerini kesesin gelir. bu abuk şeylere para vermeyelim cocuklarımızım hayatını karartmayalım.
hiç kimsenin sahip olamıyacağı kadar pembe ev. yazıktır bu çocuklara ilerde bu kadar pembe bir hayatları olmayacak. muhtemelen bu kadar güzel eşyaları, arabaları, erkek arkadaşları olmayacak.
Manken gibi fiziğe sahip olup, ayrıca uzun sarı saçlara ve renkli gözlere, pembe renk şık kıyafetlere sahip, kız çocuklarının çok sevdiği ama bir o kadar da onun gibi olmayı istemelerine neden olan bir bebek. Yine bu bebeğin pembe, görkemli, süslü püslü evi olsa gerek.
her kız çocuğunun başından geçer, bu oyuncağı tutkuyla isteyip vitrinde her gördüğünde "anneeee" diye ağlamak. fakat ne yazık ki kanayan yaramızdır, genelde aileler "sen şimdilik bununla idare et" diyerek, evlatlarının ellerine dandik bir ayakkabı kutusu tutuşturuverirler. çocuk da naapsın, oturur makasla ayakkabı kutusunun yan yüzeylerine pencere, kapı işlevi gören delikler açmaya başlar. fakat o acı gerçekle karşılaşması da yakındır, barbie bebekler hiçbir zaman o kapıdan geçemezler...
güncel Önemli Başlıklar