durupdururken yine aklıma esip üçünü birden izlediğim seridir. yıllardır her izleyişimde birkaç ayrıntı farkederim. daha önce farketmediğim bir ayrıntıyı farkettim az önce. Biff Tannen ın yancılaından bitanesi (part 2) billy zane miş meğer. çok genç olduğundan hiç anlamamıştım.
bir dönem devamlı tv'degösterilen film (90'lar). ikinci filminde uçan arabalar falan vardı. 2015 senesinde geçiyordu. vay aq diye izlerdik. sene 2013 oldu hala tüplü şahin var aq..
konu-isim uyumu olarak tüm zamanların en başarılı filmidir. filmin konusu zaman makinesi, ismi de geleceğe dönüş. bundan daha güzel bir isim olabilir mi? çocukken 11 yaşlarımda ilk duyduğumda bir soru işareti olmuştu.. geleceğe dönüş ne demekti? gelecek zaman çizgisi üzerinde şimdiden ileride bir yerde olduğuna göre geleceğe nasıl dönülebilir? gibi soruları kendime sormama neden olmuştu.
Çocukluğumda her çıktığında soluksuz izlediğim, şimdilerde box setinden her izlediğimde yakın heyecanı hissettiğim film. Earth Angel şarkısı da 10 numaradır hani. rakı içicem duygulandım.
ilk izlediğinizde beyin amcıklaması geçirten seri. Bir de küçük yaşta izlediyseniz tamamdır. Arada bir oluyordu trtde. Şimdi koymuyorlar. Trt çok bozdu ya.
12 kasım 1975 22.04'te saat kulesine düşen yıldırımın yıl dönümü şerefine aynı gün tekrar izlediğim efsane üçleme.
her film ayrı güzel fekat tabi ki ilk göz ağrısı ilk filmin yeri ayrı. marty'nin babasına annesini ayarlamaya çalıştığı sahneler çok matrak.
2. ve 3. film planda yokken, çıkan ilk filmin konusu 1985ten 1955e yanlışlıkla gidip 1985e tekrar dönmek isteyen marty ve ona yardım eden geçmişteki doktor üzerinden işlenmiştir.
yani 1985ten 1955e gidip ordan 1985e tekrar dönünce geleceğe dönüş oluyor!
çocukken rüyalarıma giren film. düşün düşün ölmüştüm burada da ne oluyor o adam madem gelecekte nasıl geçmişte çıktı diye. harika bir seridir. eskiden yapılmış türkçe dublajı harikadır. özellikle doktorun sesi.
sinema tarihinin en iyi film serisidir. belki ben çok abartıyorum bilmiyorum ama benim için daha iyisi yoktur ve yapılamayacaktır. neredeyse senede 5-6 kere peşpeşe koyup bu 3 filmi izlerim. asla bıkmam. her sahnesini ezbere bilirim ama yine de doktorun Martin'i 1955 yılından 1985 yılına geri gönderdiği sahnede saat kulesinde ki kabloları birbirine bağlamaya çalıştığı sahnede heyecanlanırım.
ismini çok duyduğum ama bir türlü izlemeye fırsat bulamadığım bir filmdi. Bugün nihayet izledim ilk filmi. Karşımda o kadar iyi ve sıcak bir film gördüm ki sormayın gitsin. Canınız sıkıldığında açın izleyin.. içiniz ısınır kesinlikle. Aşırı fantastik bir yapısı var. Eğlenmek için yapılmış ancak çok iyi şekilde donatılmış bir yapım. Gelecek ve geçmiş kavramlarını sorgulatıp, filmle birlikte size de zamanda yolculuk yaptırıyor. Açıkçası beklentimi yüksek tutmayıp izledim. Bunun da bir avantajı vardır herhalde. Sadece kafamda eğlenmek vardı oysa ben fazlasını aldım diyebilirim.
ankara yolculuğu yaptım bir esnada otobüsün televizyonunda izlediğim ve yolculuğun nasıl geçtiğini anlamadığım harika film. özellikle serinin ilk filmi harikadır, ikinci film daha bilim kurgu ağırlıkta üçüncü film ise kovboyların arasında geçen maceraları anlatır. michael j. fox ve christopher lloyd'un oyunculuğu ise 10 numaradır.
Jules Verne' nin Ay' a seyahat eseri kendi dönemindeki çocukları nasıl etkilemiş ve ufkunu açmışsa şüphesiz bu filmde bizim nesle öyle etki yapmıştır.
ileride bir Rock star olma hayaliyle yaşayan çılgın genç Martin Seamus McFly ile ileride Edison gibi dünyanın saygın mucidi olmak isteyen, icatlarının tutmasını dileyen çılgın doktor Emmett Brown arasında sıkı bir dostluk vardır. Bir gün doktor, Marty' i çağırır * yeni icat ettiği Dmc marka delorean tipinden bozma zaman makinesini büyük bir heyecanla anlatır, ona göre zaman makinesi kazanç aracı değil, geçmişi ve geleceği bilme aracıdır, neydik nereye gidiyoruz *
Ama makine için Libya'lılardan plütonyum çalmıştır *, ve Libya' lılar o gece baskın yapıp doktoru öldürürler, marty daha yeni tanıdığı makineyi kullanmayı az önce öğrenmişken telaş ve korkuyla geçmişe götürür.
Orada anne babasının tanışmasını engeller ve bir takım olaylardan sonra yeniden anne babasını birleştirmeyi başarıp geleceğe döner...*
2. serisi ise en muhteşem seridir, 3. seri ilk ikisi kadar bende aynı etkiyi uyandırmamıştır, yine de burada şimdi izleyen herkes için uzun uzadıya filmde ne olup bittiği anlatırsam, izlemeyenlere haksızlık olacaktır *
Kısaca film nasıl doğmuştur bundan bahsedelim ;
Fikir, Bob Gale'in aklına Used Cars'ın gösteriminin ardından St. Louis, Missouri' deki ailesini ziyareti sırasında geldi. Onların bodrum katını karıştıran Gale, babasının lise yıllığını buldu ve onun mezuniyet sınıfının başkanı olduğunu keşfetti. Kendi sınıfındaki başkanı düşündü. Öyle biriyle arkadaşlık yapmak istemezdi. Sonra Gale, babası ile aynı sınıfta okuduğu takdirde onunla arkadaş olup olamayacağını merak etti. California'ya dönüğü zaman, aklındaki düşünceyi Robert Zemeckis'e açıkladı. Zemeckis sonradan, evlenmeden önce hiçbir oğlanla öpüşmediğini söyleyen annenin aslında okulun en aşüfte kızı olduğu fikrini düşündü. ikili projeyi Columbia Pictures'e götürdüler ve 1980 yılının Eylül ayında senaryonun ilk taslaklarını yazmaya başladı.
Zemeckis ve Gale, 17 yaşındaki kahramanın, ailesinin de 1950'lerde 17 yaşında olduğunu düşünerek öykünün matematiğini 1955 yılına kurdu. O çağda Rock'n Roll'un doğması ve varoşun genişlemesi hikâyeye lezzet kattı. *
ilk taslak şöyleydi ;
Marty McFly uyanık bir korsan kasetçiydi ve zaman makinesi de buzdolabıydı ve eve dönebilmesi için de Nevada'daki bir atom bombası test alanındaki güce ihtiyacı vardı. Zemeckis, "çocukların kendilerini buzdolabına kilitleyebileceği ihtimali" ve filmin sonunun çok masraflı bulunmasından dolayı bu fikirden vazgeçti. Araba 1955 yılına gittiğinde onu gören çiftçilerin uçan daire sanmasını isteyen ikili, en uygun aracı aradı ve en sonunda tasarımın çok beğendikleri Delorean 'de karar kıldı. Marty'ye arkadaş olarak Doc Brown karakterini yaratan Zemeckis ve Gale bu dostluğu inandırıcı kılmak için filmin açılışındaki devasa amfiyi kullandı. Marty'yi annesi ile yaşadığı ödipal durumdan kurtarmak için "It's like I'm kissing my brother (Onu öptüğümde erkek kardeşimi öpmüş gibi hissettim)" repliğini yazıldı. Biff Tanen'ın soyadı için, I Wanna Hold Your Hand senaryo toplantısında Zemeckis ve Gale'e saldırgan bir tutum gösteren Neff Tanen'dan esinlenildi. *
Film önce Mcfly rolüyleEric Stoltz ile çekildi neredeyse tamamlanan film Zemeckis 'in, Stoltz'un beklenen performansı gösteremediğini düşündürmeye itti ve ardından Spielberg' e danıştı, Spielberg de Stolz' un karakteri çılgın, asi, rock hastası genci yansıtamadığını fazla dramatize ettiğini düşündü. Ve o sıra Aile bağları dizisinde oynayan Michael J. Fox' la anlaştılar. Stoltz neredeyse film bitmek üzereyken kadrodan çıkarıldı film yeniden çekildi *
Kısaca bu muhteşem komedi ile harmanlanan bilim kurgu tarzında çekilen fantastik film çoğumuzun çocukluğuna damga vurmuş, kendisinden sonra ABD' de fantastik zaman yolculuğunu konu alan dizilerin çıkmasına neden olmuştur. * Bu film devamı çekilesi filmler kategorisine girer.
Hakkında Türkçe http://www.bttfturkiye.tr.gg/Ana-Sayfa.htm gibi sitelere rastlayabilirsiniz.
Hasta olduğun gün hastahaneye mi gitmeli bu filmi mi izlemeli kararsızlık yaşayanlardandım ben de * ya da orta okulda dönem ödevini yarın teslim etmen lazım ve hiç yapmamışsın işte o akşam da bu film varsa yarın boş kağıt verebilirsin hocaya. Bu film öyle filmdir, hastasıyız, yıllar geçti hala dün gibi taze, her bir seride ayrı bir heyecan, hikaye, birbirinin devamı değil sanki her seri yeni bir başlangıç gibi.
Aslında bu tür filmler anı yaşayamayanların iç özlemini bastıran filmlerdir.
izlemeyenler için izlemelerini tavsiye edebilirim. Film böyle yapılır dedirten filmlerdendir