Uzun yol kamyon şoförüydü babam! Yan camlarında Sibel can’ın gözleri olan beyaz bir ford Cargo sürerdi!
Bazen babamla yola giderdim, Bolu dağından inerken, dümdüz Muş ovasını aşarken, Kırşehir’de buğday tarlalarının ortasından geçerken pür dikkat yolu izlerdim! Çocukluğumdan kalma bir alışkanlık halen daha uzun yolu çok severim!
Çok güzel yemekler yapardı babam, o sucuklu yumurtaların tadını hiç unutamıyorum!
Bilgiliydi babam! Bilgili dediysem atomu fiziği değil ama motoru şanzımanı iyi bilirdi! Güçlüydü de! insanüstü güçlüydü hem! Kocaman tomruklara baltayla toros dediğimiz zincir geçecek delikler açar, yola kadar kendi çekerdi. Kıbrıs gazisiydi! Foça komando okulunda Omuzunda mg3’üyle savaş kahramanı gibiydi!
Bazen yola gider, aylarca eve gelemezdi, haftasonu erken kalkar hep yolunu gözlerdim, ford’un köyü titreten aragazını duyunca dünyalar benim olurdu.
Koşa koşa gider boynuna atlardım, neler neler getirmezdi ki, biz köyde bakkala yumurta verip taneyle çikolatasız gofret alırken çikolatanın envai çeşidini getirirdi. Rus pazarından Zemberekli teneke tank, ırak’tan kaçak casio alarmlı saat ama en sevdiğim Şota’nın Trabzonspor forması!
Sonra bir kış günü kaza haberi geldi, baban öldü dediler! Hıçkıra hıçkıra ağladım, günler geceler boyu ağladım hem! Gözlerimin ağına kan çökene kadar ağladım!
Şimdi her uzun yola çıktığımda sanki yanımda babam varmış da o yolu izliyormuş gibi hayal ediyorum!
Babanız sağ mı bilmem, aranız iyi mi bilmem! Ama iyi kötü bir babanız varsa boynuna sarılın, kaybettiğinizde çok üzüleceksiniz!