babaların,tek düze hayatından çıkarak.hayatlarının en renkli anlarından biri olması yanı sıra çocuğunun bir şey oğrendiğini görünce,gözlerindeki mutluluğu da kelimelerle anlatması mümkün olmayan durumdur.
walla zordur hele ki baba daha 2 km gitmemişken direğe gömerse canım buz mavisi anadol sl i imkansız hale gelir. netekim, büyük erkek kuzene falan başvurmak daha iyidir.
cok b.ktan bir tecrübedir. babamdan uzun bir süre nefret etmeme sebep olmustur. en az yirmi yillik hikayesi vardir ve aslinda anlatma özürlü kendisi oldugu halde, beni "anlama özürlü" "gerizekali" konumuna koymaya calismistir.
hatta bugün bile ben babamin arabasini kullanmak istemem...kendisi kullanir. ben kendi arabami kullanirim. o da kendisininkini kullanir, eger benden kullanmami isterse "sen benden daha iyisin, sen kullan" diyip, fazla konuya girmiyorum.
bana ne zaman "ya paganviodio, sen gercekten cok iyi bi söförsün" falan deseler, aklima babam geliyo, ona ragmen mi, onun yüzünden mi iyi söför olduguma karar veremiyorum.
o zamanlar aklima geldikce beni tepeden asagi sinir basar. arabayi 20 dakka kullandiktan sonra bostanci kadiköy minibüs yoluna beni cikartip, dakika da 5 küfür saymasi sahnesi vardir ki, o sahne aklima geldikce kendisine karsi hic de iyi hisler besle - ye - miyorum, hayir, beslemek istiyorum, ama "besleyen yerlerim" izin vermiyor....
sözlük icin tanim : cok kötü bir tecrübedir, insanin asagilik komplekslerine gark olmasina sebep olur.
tam anlamıyla mümkün olmayan şeydir..baba iyi bir şöfördür ama eğitmen değil dolayısıyla arabayı yokuşta kaydırmadan kaldırmak için babaya değil bir direksiyon hocasına ihtiyaç vardır.*
yavaş gidersiniz hızlı der, hızlı gidersiniz yavaş der. arabayı durdurursunuz "sen öğrenemeyeceksin" der, hareket ettirirsiniz "ne biçim kalkıyorsun" der.
Arkadas yaninda babasi var diye arabayi yavas yavas ve temkinli kullanmaktadir. dar bir ara sokakta arkasina araba gelir ve selektor yapar. Arkadasin onu bos olmasina karsin kendini tutamaz ve selektoru one iletir. * (bkz: bos yola selektor yapmak)
çin işkencesinden beterdir.
köy yolunda babayla araba sürme öğrenmeye gidilmiştir. neyse daracık yollar toprak filan. ben kaldırdım arabayı gidiyorum. derken dur dedi! şimdi geri dön! . döneyim de dönecek alan yok dedim. nasıl yok al anaryaya dedi kendileri. temem dedim. neyse aldım anaryaya ama yol bildiğin dar. usta şoför bile belki zorlanır yani bilmiorum o anda öyle gelmişti. geri geri götün götün gidem derken gaza fazla yüklenmişim yolun kenarından lastik aşağı doğru kaymaya başladı o anda frene abandım korkuyla. fakat debriyaja basmadıgım için araba istop etti. of puf derken ben. peder enseye şaplağı indirdi. oğlum niye istop ettiriyon? debreje bas demedim mi sana? ağlamaya başlamıştım devamını hatırlamıyorum.
bir de sonraki yalnız denemem de aküyü boşaltmıştım çalıştırayım derken.
ondan sonra 6-7 yıl hiç sürmeyi denemedim. sonra yine mecbur kaldıgım bir an tek başıma öğrendim sürmeyi şindi araba almayı planlayacak kadar sürebiliyorum.
normalde sinirli olan babanızın ne kadar sabırlı ve de anlayışlı olduğunu anlarsınız hatta arabayı tarlaya kaçırsanız dahi gülümseyerek karşılık verir. *
çoğu babanın çocuğundan direksiyonun başına oturur oturmaz usta pilot kesilmesini beklemesidir. bunun neticesinden aracın içerisinde kavga gürültü başlar. ancak aradan geçen bir süre sonra o çocuk babanın istediği kıvama gelecektir.
baba çok agresif biriyse akıbeti salya sümük olacağı kesin eylemdir.
-oğlum frene bassana!
+tamam baba yaa! geriliyorum bağırmasana!
-oğlum bas! bas lan!
+ühü.. *
-tabi oğlum fırsat buldukca pazarları çalışırız derler,
cünkü bilirler araba bir gece uçabilir yoksa evin önünden, her zaman kapı girişinde bulunan anahtarlar artık yatak odasına taşınmaktadır.
- ben simdi sana tek tek anlatıcağım ona göre şıp diye kapacaksın, yeterki dediklerimi yap
derler,
2 saat kadar sonra
-lan eşşek sıpası bas ulan şu debriyaja,
diye işgence çektirici cümleler ile saldırmaya başlayarak devam eder
-ya baba ben yapamıyacağım ya olmuyor, kesin hic kullanamayacağım diye tepkilere dönüşünce
ağlamaklı ifadelerle
- yok oğlum söyleme öyle söz bu yaz, yazlığa kadar sen kullanıcaksın
diye gönül almaya dönüşür
hazır baba bulunmuşken bir yemek ısmarlatmadan da eve dönülmez.
genelde arabayı kullanmayı değil, araba kullanmaya tövbe etmeyi öğreten eylemdir.
birgün çok çok iyi araba kullanabilseniz bile, babanın içinde olduğu arabayı yerinden bile kaldıramama gibi alışkanlıklar yaratabilir.
başlarda anlayışla yaklaşan babanız arabasını hıpralayan size öfkeli gözlerle bakmaya başlar. tabi bu durumda eli ayağına dolaşan bünye hata üstüne hata yapar sonuçta direksiyon babaya, arabayı bir daha sürme isteği başka bahara kalır.
ilk deneyimlerde debriyaja basmadan vites değiştirilmeye kalkıldığında, eş zamanlı kafaya indirilen tokat ve "salak oğlum dişlileri kıracan, kaç para onlar biliyon mu sen?" laflarıyla ayrı bir güzel olaydır.