baba

entry1781 galeri144 ses1
    738.
  1. ben babamı hiç sevmedim.

    şimdi duyar gibiyim içinizden geçenleri. insan babasını sevmez mi? ne olursa olsun bunu der mi diyorsunuzdur. ama oluyor inanın. insan babasının ölümünü duyduğunda sokaktan herhangi bir kişinin ölümünü duymuşcasına duyarsızlaşabiliyor.

    içerdi babam. ona dair hatırladığım tek şey içki kokusu ve sürekli iş değiştirmesiydi ve annemin yatak odasından gelen bize duyurmamak için yaptığı sessiz kavgalar. çalışıp emeğini eve getiren annemin yürütülen yüzükleri, saatleri...evet. bu kadar iğrenç şeyler yapabiliyordu size hayat veren biri. bu kadar küçülebiliyordu. çocuklarının rızkını kazanmak isteyen tekel işçisi gariban bir kadının parasını yiyip, üstüne onu aldatıp bu da yetmezmiş gibi onu dövebiliyordu.

    hepsini gördü bu gözler. bir erkeğin alçalabileceği en son noktayı gören ''ben'' annemin onu hayatından çıkarmasıyla ''baba'' kelimesini de hayatından çıkardım. ve unuttum. aslında unutmadım. insanlara olan güven eksikliğimle, erkek-kadın ilişkilerinde yaşadığım tüm başarısızlıklarla onu hep taşıdım aslında.

    nerde ne hatam varsa, umutsuzluğum, özgüvensizliğim... geriye dönüp baktığımda sebebini biliyordum artık.

    ölenin arkasından konuşulmaz ama yazılabilir. ölmen hiçbir şey değiştirmedi ve yüreğimde en küçük bir yumuşama belirtisi yok sana karşı. ben de yarattığın arızalarla bu yaşıma geldim hala mücadele ediyorum. ben affetmiyorum yaşattıklarını yüce gönüllü rabbim affetsin.

    sen benim hiçbir şeyimsin.
    1 ...
  2. 739.
  3. 740.
  4. 741.
  5. baba... babanın kıymetinin en çok anlaşıldığı anlardan biri uzakta olduğu zaman sanırım hele bir de özel günlerden biriyse ve yanında değilse nasıl da özleniyor... ben babamdan uzun zamanlar uzakta kaldığımdan yanımda olduğu her an için şükrediyorum sanırım. 2 sene önce bugün gecenin bir yarısı uyanıp doğum günü mesajı atmıştı . ' doğum günün kutlu olsun kızım yanında olmak isterdim ama nafile' yazmıştı. hala mesajı okuyup ağlayabiliyorum, şu an yanımda olduğu için çok şanslı olduğumu da biliyorum...
    0 ...
  6. 737.
  7. '' Çoğumuz, babamız henüz hayattayken onun yüzüne bir kere bile dikkatle bakmayız. ''Baba, baba'' demeye başladığımız günden itibaren sürekli karşımızda duran bir alışkanlıktır. Yıllarca babamızdan değil, bir alışkanlıktan bahsederiz: Annemize, ''babam bugün niçin gecikti?''diye sorarız; kardeşimize, ''babam yine su istiyor,'' der ve dertleniriz; bazen de ''babama hangi yalanı uydursam,'' diye planlar kurarız kafamızda. Baba, her seferinde, bize biraz uzak, biraz yabancı birisidir. Her gün elbiselerini giydirip sokaklara saldığımız o biraz yabancının, zamanın karşısında nasıl da eriyip gittiğini fark etmeyiz bile. Oysa ilk ve hep onun elbiseleri yaşlanır, ilk ve hep onun saçları ağarır, ilk ve hep o öksürür. Bir alışkanlığın perde gerisinden baktığımız o yüzde zaman, çizgilerden, girintilerden ve çıkıntılardan yeni bir yüz yapar; bunu da fark etmeyiz. içimizden az buçuk dikkat kesilenler bilirler ki, baba, gözaltlarındaki torbalarda yorgunluk biriktiren kederli göçmenidir evimizin. Bir an gelir, gözaltlarındaki torbaların bağcığını gözlerinin feriyle bağlayamaz olur artık. O iki bağcık da, hiç ummadığımız bir vakitte, hiç ummadığımız bir yerde çözülüverir. Çözülüverir ve babamız, bizden sakladığı bütün yorgunluklarını orta yerde bırakıp, kederli yüzünü terk eder. ''
    1 ...
  8. 738.
  9. her zaman yüzümü güldüren, şakalarıma katlanan hayatımdaki en değerli adam.

    bugün çok üzdü beni, çok sarstı. çok hasta ve ciddi bir ameliyata girecekmiş sabah haberini aldım. kahroldum ailede hep güçlü duygusuz olarak bilinen ben yine metanetimi korur gibi yapıp alelacele kapadım telefonu. işe geldim sonra 8 saat toplantı nasıl geçti ne konuşuldu hiç birşey duymak ve görmek istemiyordum bugün sadece biran önce çıkıp hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordum şuan olduğu gibi. uzaklık çok kötü. neden burdayım niçin çalışıyorum kimin için, ne kadar bencilim, neden orada onun yanında değilim diye düşündüm tam 8 saat. her şey çok anlamsız derler ya bugün anladım. gerçekten şuana kadar beni sarsan uzun etkiler yaratan bir durum olmamıştı hayatımda. belki de biranda yıkılmamın nedeni bu. yaşanmamışlık.. bana her zaman; sen beni hiç yormadın hep güldürdün yüzümü der.. ama sen beni bugün okadar üzdün ki baba o kadar yordun ki şuan dünya üstüme yıkılsa yerimden kalkacak gücüm yok. umarım atlatırsın bunu Allah seni bize bağışlar benim ömrümden sana versin, çünkü daha kötüsüne şuan dayanacak gücüm olmadığını anladım. yapmazsın bana bu kötülüğü biliyorum, inanmak istiyorum..
    1 ...
  10. 739.
  11. oğlunun ilk kahramanı, kızının ilk aşkıdır..
    1 ...
  12. 739.
  13. "baba, laptop'ımı evde unuttum, getirir misin?"

    "baba, bluzum lekelendi, evden yeni bir bluz getirir misin?"

    "baba, bankaya gitmem gerek ama o kuyruk beni çok yoruyor, ne yapsak?"

    "dolapta karpuz varmış, dur kesiyim ama onu kesmek de çok zor ya, kocaman bıçakla insan korkuyor."

    "baba, saat 1 olmuş, ben bu saatte yürümeye korkuyorum, gelip beni alabilir misin? uyandırmadım değil mi?"

    ve buraya yazamayacağım daha sınırsız şımarıklığıma hep anlayışla cevap veren, pazar sabahları ben seviyorum diye gidip su böreği alan, meyve soyup önüme getiren, her konuda yol gösteren, sayısız tavsiye veren ama bunları uyup uymama kararını bana bırakan, "böyle yaparsan/yapmazsan daha iyi olur ama hayat senin" diyen, öğle tatilinde beni doktora götüren, üstüne üstlük bir de bana sürekli güzel sözlerle iltifat eden, destekleyen, akşamları servis geç kalktığı için ben beklemiyim diye beni işten alan dünyanın en iyi insanı.
    3 ...
  14. 740.
  15. yüzümü, doğduğum ilk andan itibaren mesken edinmiş mutsuzluğun sebebidir. ellerimin titremesinin, sinirlendiğimde aklımdakilerin dilimden çıkarken sekteye uğramasının yani kekelemenin yani gözlerimin dolmasının sebebidir. uykusuzluğun, bitmek bilmeyen sorgulama halinin, hüznün, savaşacak kimse bulamadığımda kendimle savaşıyor olmamın tek sebebidir.

    kimsenin hatta hiçbir şeyin olmadığı bir boşluğu saatlerce izliyor olmamın, asla son bulmayacağına inandığım suskunluğumun, söylemek isteyip de siktir et dediğim her şeyin kaynağıdır. yeterince sevemiyor ve güvenemiyor , hiçbir hususta kesin yargılara varamıyor oluşumun, "ya bu mutlu anın sonu da hüsran olursa" paranoyaklığımın ve buna bağlı olarak içten bir kahkaha savurmaktan aciz olmamın yegane sebebidir.

    anne olmaktan hatta evlenmekten korkmamın, büyümekten korktuğum yılların, yaşlanmaktan korktuğum anların kaynağıdır. hiçbir şeyden korkmadım ben. ne dayak yemekten, ne öldürülmekten, ne hırsızdan ne ağzından salya akan haşin bir hayvandan, ne böcekten, ne sinirlenmiş bir sevgiliden. ölmekten de korkmadım, ölüm kurtuluştu her daim. başaramadım o ayrı.

    korkmadım işte. korkusuzluğum cesaret adıyla anıldı diğerlerinin ağzında. hayran bakışlara gülüp geçtim. öyle büyük bir korkum vardı ki benim, ölüm bile diğer küçük detaylara dahildi. korkmaya ne gerek vardı ki. adını baba koyduğum insanın ağzından çıkan ve çıkacaklardan korktum ben. her harfi kalbimin ağzımdan çıkmasına sebep oluyor, sesinin her tonu ölüme sürüklüyordu beni. hiç kimse üzemiyordu, hiçbir kelam yeterince doldurmuyordu gözlerimi. ama o... yıllarca ona olan hissimin ne olduğunu çözmeye çalışıp vazgeçtim sonunda. beni meydana getirerek en büyük kötülüğü sunmuştu ve devamında o büyük kötülüğü aratmayacak davranışları layık görmüştü. nefret ettim bazen, sonra ağırdı başı ya da midesi. nefretim banyo lavabosuna akıtılan göz yaşlarına dönüştü aniden. göstermedim ama, korktum aczimi görmesinden.

    baba, korku demektir benim parçalara ayrılmış ruhumun dilinde. baba, tüm korkularımın merkezidir. keşke diyorum bazen, en yakın olduğum ölüme itse beni. korkum ve o cezbedici isteğim birleşse en karanlık anımda. o vakit severdim onu, başlattığı korkuyu sonlandırdı diye. o vakit "baba" derdim en içten halimle.

    baba, her seferinde daha da büyük bir yara açıyorsun aciz ruhumda. korkuyorum, o yaralar kapandığında hiçbir hissim kalmayacak sana. ve belki de nefretin bile özlemini çekeceğim varlığın karşısında.
    1 ...
  16. 741.
  17. 25 yıldır aynı hayali-rüyayı görüyorum baba. akşam yemeğindeyiz. sen yine dinlemeden konuşuyorsun cümlelerin ırzına geçerek. suskun herkes, suskun masadaki örtü bile. kıpırdamıyor, sadece kaşık darbeleriyle çınlatıyoruz kulaklarını. ardından söylediklerimizi zihinlerimize emanet ediyoruz. aslında konuşuyoruz hepimiz, bağırıyoruz avazımız çıktığı kadar. sen duymuyorsun... gözlerine bakıyorum bir ara, neden duymadığına mana vermeye çabalıyor biraz daha bağırıyorum içime. kaçırıyorsun gözlerini yine, sesin daha da yükseliyor ardından.

    sonra... bırakıyorum kaşığı masaya. gülüyorum şaşkın bakışlarına aldırmadan. son cümlen o kadar komik ki, kahkalarım komşuların duvarlarına çarpıp geri geliyor boşluğuma. "daha ne istiyorsun anlamıyorum ki, sen bu kafayla daha çok mutsuz olursun" diyorsun. ömrümde duyduğum en komik cümleyi bıkmadan tekrarlıyorsun. kahkahalarım korkutuyor seni. zaten iri olan yeşil gözlerin daha da büyüyor, öyle ki heba ettiğin ömrüm sığabilir o gözlerin içine.

    neden sonra duruyorum. suskun ev ahalisi, bir cevap bekliyorlar belli ki. en çok da sen... bakıyorum gözlerinin en derinine, hani konuşmasam da olur, anlaman gerekir bakışlarımdaki çaresizliği lakin görüyorum ki aynı şekilde bakıyor gözlerin. anlamsız, bencil...

    -daha ne mi istiyorum? daha çok mu mutsuz olurum? tamam tamam gülmüycem. öhöm, sakinim tamam. ne mi istiyorum baba? seninle konuşmak istiyorum ben. 25 yıldır her gün her an seninle konuşmak istedim. yoo sandığın gibi mühim şirketlerin parlak masalarına yayılmak, o ülkeden bu ülkeye koşturarak mevkinin tepesinde kuluçkaya yatmak istemedim ben. milyarlık arabaların içinde götümü yayarak sigaramdan bir nefes daha çekmek istemedim. ne bileyim, mühim değildi maddiyat. hiçbir şeyin önemi yoktu seninle konuşabilseydim. baba, ben yaşadığım tüm zamanlar boyunca senin beni anlamanı istedim. tartışmayla yahut senin yükselen sesinle, ön yargılarınla, bencilliğinle sonuçlanmamış bir konuşma istedim sadece. beş dakika sürse bile yeterdi. sadece beş dakika dinleseydin beni, ne istediğimi ne düşündüğümü bilseydin en azından. ben bunu istiyorum baba, bunu istedim sadece. sana sarılmıyor olmam, sevgisini gösteremeyen babalar listesinin en başında olman sorun olmadı hiç. zira ben de sen gibiydim. gösteremedim kimseye hislerimi. senden en çok uzak olan çocuğun sana benziyor, sıçarım böyle düzenin çarkına. pardon, küfür ettim. evet, küfür de ederim ben. ben sana rağmen senden nefret edemedim baba. içten içe sevdim ve şu an 25 yıllık hayalimi gerçekleştiriyorum. yok, açma ağzını. açarsan ölürüm. baba, gerçekten ölürüm. lütfen, sus... sadece beni dinle. bak o kadar birikti ki cümlelerim, susamamaktan korkuyorum. ben hep korktum baba. senin konuşmandan, kendi suskunluğumdan. şimdi ne olacak? sonucundan da korkuyorum.

    -sen bu kafayla daha...

    işte geldi hayalini kurduğum sonum. melekler dahi suskun, beni dinliyorlar sadece. söylemiştim halbuki, ardımdan konuşursan ölürüm demiştim. dinletememiştim, anlamadın gerçekliğimi. öyle bir ölüm ki bu, yüzyılın en afilli sonu. cümlelerim celladım olmuştu işte. oysa ne kadar da özenle saklamıştım onları.

    evet, ben bu kafayla gittim baba. hayatımdaki en büyük emelime kavuşup öyle gittim. özür dilerim sözünü böldüğüm için. devam edebilirsin...
    0 ...
  18. 742.
  19. özlenendir.
    bu hastalığı atlatacak inanıyorum yanıma gelecek daha benim canım o.
    3 ...
  20. 743.
  21. dişiye döl vererek, hamileliği tetikleyen er birey.
    0 ...
  22. 744.
  23. baba ? tam 3 yildir soylemeyi hem unuttugum hem de artik soylemek istedigim kelimedir. ne kadar sinirlensem de bir o kadar sevdigim tek adamsin be baba.
    2 ...
  24. 745.
  25. evi otel olarak kullanan, gördüğünde selam vermeyen, sigara içme makinesi, ayyaş, ama emeklerini ödeyemeyeceğim herif.
    1 ...
  26. 746.
  27. Değeri kaybedilince anlanan insandır. Gölgesi yeter.
    0 ...
  28. 747.
  29. her daim parası olan varlık.
    0 ...
  30. 748.
  31. ne söylenebilir ki? dünyanın en önemli iki olgusundan biri. eğer bir gün baba olursam baba olmak nasip olursa kendi babamdan gördüklerimi aynen uygulayacağım. çünkü o harika bir adam.
    2 ...
  32. 749.
  33. beni çağırdı uzaktan: 'yok.' dedim.

    duymazdam geldim, olmayan sesi.

    ben oynadım, seyrettim, yaşadım, yoruldum, heveslendim, durdum, düşündüm, kurdum, kuramadım da bazen, dağıttım; dağıttıklarımı topladım.

    hiç birinde sen yoktun.

    daha da kötüsü;

    sen hiç olmayacaksın...
    1 ...
  34. 750.
  35. her gece saat 2 gibi kalkıp odamın kapısını hafif araladıktan sonra zombi gibi olan haliyle "yatmadın mı sen daha" diyen zatı muhterem.. şükretsin uykulu haline veriyorum yoksa yatmayan bir kişiye yatmadın mı sen dersen ortaya fena taşak muhabbeti çıkar, ona göre..

    bizde babaya saygı esastır..
    1 ...
  36. 751.
  37. bir evlat için " çınar " gibidir. Meyvesi olmasa da gölgesi yeter..
    4 ...
  38. 752.
  39. Neden sanki benim babam bu kadar erken öldü? Ne yani. Şimdi benim çocuklarımı göremeyecek mi? Hep hayalini kurduğum kız isteme olayı babasız mı geçecek? e o zaman ne anlamı kaldı bunların? Boşverin gitsin. Ben evlenmeyeceğim o zaman.
    2 ...
  40. 753.
  41. kimisinin hayat idolü olur, hayatı boyunca ona özenir, onun yolundan gitmek ister, çok çok sever.

    kimisinin kabusu olur, eve gelmemek için bahane arar, nasıl bir baba olmayacağını ondan öğrenir sonrasında anneyi tanıyınca nasıl bir kadınla evlenmeyeceğini anlar, hayatı ondan nefret etmekle geçer.

    kimisi için baba her şeydir, kutsaldır.
    kimisi için baba her türlü şeydir; yalakadır, ibnedir ve en önemlisi yalancıdır.

    babasının gözüne sevgiyle bakan çocuklar vardır,
    göz göze gelmekten kaçınan çocuklar vardır.

    psikolojik olarak baba en büyük kişilik verisidir;
    kimisi şanslı doğar, kimisine çürük elma düşer.
    4 ...
  42. 754.
  43. ölümün zamansız yakaladığı tek insandır.
    1 ...
  44. 755.
  45. 756.
  46. bir erkek için maddiyattan daha öte olan omzunuza elini koymasıyla dünyaya kafa tutacak kadar size güven veren yüce şahsiyet.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük