cumleyi sarfeden kisinin merak etmemesi gereken durumdur.zira sevenler ya gozaltina aliniyor ya fisleniyor.korkmaya gerek yoktur.basiniza is gelmez turban korur,diyerek teselli verilebilecek düsüncedir.
burada geçen konuşmada çok ufak bir kelimenin dikkatlerden kaçmaması gerekiyor. "nene hatun'un baş örtüsüne kalkan bir el" diye ifadesi var kızın. o sırada fatih altaylı müdahele ediyor, "erzurum'la karıştırdınız galiba" diye. kızın cevabında, "bize öğretilen bu" şeklinde bir ifade geçmekte. size ? bize ? siz kimsiniz ? biz kimiz ? burası hangi ülke ? alınan-verilen eğitimler-bilgiler farklı mı ki? ya da size öğretenler kim? insanların beynine bunları aşılamaya çalışanları hatta aşılayanları bulmak esas sorun.. gerçi bulunsa bile şu durumda hiç bir şey yapılabileceğini zannetmiyorum. amaçları da belli. senelerdir yapamadıklarını yapmaya çalışmak. baştakiler zaten meyilli.
fatih altaylı'yı kutlamak lazım. bu gerçeği herkese gösterdi. ülkemizi neyin beklediği maalesef bilinmemekte.
çok güzel bir söz var fatih altaylı tarafından söylenen..
ne zaman adam oluruz ??
Özgürlük istediğini söyleyenlerin gerçekte ne istediğini anladığımız zaman.
beyin kıvrımlarındaki neronların akışı doğuşundan itibaren hiç faaliyet göstermemiş olacak ki yaşadığı hayatı henüz sorgulama gereği duymamış zannımca.
şayet sorgulamış olsaydı bugun kimden nasıl doğduğunu bilip buna şükrederdi(!).
başına bir iş geleceğini bile bile, istanbul'dan anadolu'ya geçip kurtuluş savaşını başlatan, cesur ve korkusuz bir kimseyi sevmeyen, başına bir iş gelmesinden korkan kişi söylemidir.
tanrı esirgesin, kutsal ruh üfürügü ile bizi korusun, kollasın, anayasa mahkemesi iyi ki, anayasal haklarını kanırtıp, rejim bekçiligini meclise bırakmamış, bu kararı almış, bak rejimi yıkmaya hazırlanıyorlarmış.
kimsenin atatürk'ü sevme mecburiyeti olmadığını gözönüne almamız gereken durum. ayrıca bu arkadaşımızın başıma bir iş gelmeyeceke cümlesi ülkenin durumunun vehametini gösterir. çünkğü bu cümle ülkede atatürk'ü sevmediği halde kanunlardan dolayı seviyormuş görünen bir çoğunluğun olduğunu gösterir. saygı duymamız gerekir.
video' yu bu gün izledim. oraya çıkan iki tane zeka özürlü "eğer ingilizler olsaydı daha özgür olurduk" diyorlar. ben şimdi ne yapayım ne edeyim ki. hümeyni' yi seviyorum diyor neden sevdiği hakkında tek bir fikri yok. kurtuluş savaşı diyor, bilgisi yok. atam için "iyi bir asker" diyor başka bire bilgisi yok zira o bu konuda hep atam' a kötü bakıldı o zihniyet tarafından. bu ülke için yaptıklarından, bu ülkeyi getirdiği yer hakkında en ufak bir bilgisi yok. ey atam, sen bizi bu halde görsen ne derdin acaba? ne derdin emeklerini bir kenara koyup senden sadece "iyi bir asker" diye bahsedenlere?
--spoiler--
sana hasret san vurgun gönlümüz
neredesin mavi gözlüm
nerdesin dost?
bu gemi, bu karadeniz
sarı saçlım, mavi gözlüm
nerdesin dost?
ararım izini dolmabahçe'de
bir daha dönmez mi bu yola giden
nerdesin dost?
içimde sen, gözümde sen
sarı saçlım, mavi gözlüm
nerdesin dost?
"atatürkçü düşünce adı altında bana zulm ediliyorsa benden atatürkü sevmemei bekleyemezsiniz." *
evet asıl mesele bu. işin özü bu. bunun üzerinde kafa yormak lazım bence.
senin başına bir şey gelmez de bizim başımıza sizin gibileri geldi diye cevaplamak istediğim cümlemsi. bir iki eşcinsel idam etsin, bir de kadın taşladılar mı kendine gelir o, kendi haline bırakın...
Herkes Atatürk'ü sevmek zorunda değildir. Ama ona ilkelerine , bu vatan için yaptıklarına ve o büyük zekasına saygı duymak zorundadır.
Ayrıca o kadın kim ? Neden o proğramdadır ? Onun orda olması vatana , millete ne sağlar ? Fatih Altaylı neyin peşindedir ?
Bu soruların cevabını düşününce aslında hiç dikkate alınmaması gereken zavallı bir kadının ağzından çıkan değersiz bir cümle ...
basi bezli bir hanim kizimiz soylemis heyecanlanip televizyonda. humeyni'yi seviyormus ataturk yerine. yok bir sey sasacak, elbet beslenen nadide nefretler, kabak cicegi gibi bir gun acacak. acmis iste.
- ıı şeyy, düşmanlardan bizi kurtardı ya silah arkadaşlarıyla birlikte bizler için çatıştılar, binlerce şehitler verdik bu ülke için işde o yüzden sevmiyorum.
- o ve silah arkadaşları olmasaydı, düşmanlar ebemizi ninemizi yedi ceddimizi bi güzel ellerinden geçirip ırak'daki masum siviller gibi ilk önce tecavüz edip sonra çoluk çocuğumuzu öldürürlerdi, ne güzel hayaller, fanteziler dimi? ah bee.. kaçırdık o fırsatı..
- üniversitelerde eğitim görüyorum, istediğim gibi gezebiliyorum, "heyy you, come here!" diye böğüren, kolumuzu bacağımızı kesden, biçen, sıkan eli silahlı askerler yok ya ondan rahatlık batıyor.
- kendi cumhireyitimiz var, sömürge devleti olmadık ya...
- ben çok dinarım ya, atatürkü o yüzden sevmiyorum, "milletim ne okuduğunu anlasın", dinimize sahip çıksın diye kur'an-ı kerim'i türkçeye çevirmiş ya, savaşlardan önce namaz kıldırtmış ya... (sanki atatürk din düşmanı gibi gösteriliyor)
ezik ve hayati boyunca ezilmeye mahkum bir zavallinin beyanatidir, ciddiye almak gereksizdir.
bak gulum;
ataturk iyi bir askerdi, evet hem de en iyisindendi.
ama ataturk ayni zamanda buyuk bir dahiydi. ataturk bir milleti kurtarmadi, bana gore bu kurtarmak degil bastan yaratmaktir. ve o savas din icin falan yapilmadi gulum, cunku o savas cihat degildi ki. hadi, senin istedigin gibi olsun. o savas din icin yapildi diyelim, kime karsi? hristiyanlara karsi.
sen simdi ingilizler'i isterdim diyosan senden ne musluman olur, ne turk olur.
ve zaten sen hep bu yuzden kaybediyosun be gulum. ne ne istedigini biliyorsun, ne de kim oldugunu.
burda sana seriat laik bir duzen altinda marjinallik yapmak gibi geliyor. lutfen okuma yazman varsa git su persepolis'i bir oku.
ondan sonra soyle bakalim humeyni'yi hala seviyor musun? ki ne diye seversin onu da anlamadim gulum, ne oldugun belirsiz.
başörtülüleri atatürk düşmanı göstermek için söylettirilmiş cümle.
böşörtüsüzleri dinsiz, başörtülüleri de atatürk düşmanı gösterip kargaşa çıkartmak isteniyor.
fatih altaylı tarafından hazırlanmış bir programa elma şekeri vaadiyle çıkarılmış gariban bir kızın ağzından çıkan cümle.
yani böyle olduğunu tahmin ediyorum, evet kesin böyle olmuştur, fatih abim kıza birşeyler vadedip böyle bir açıklama yapmasını istemiştir, ya da kızı tuzağa düşürmüştür sırf bu cümleyi ve devamında gelen cümlecikleri alabilmek için.
Bunun dışında, herhangi birinin bir tv programına çıkıp da bu tarz bir açıklama yapacağına, hadi yapsın, "ingilizler olsa daha iyi olurdu" tarzında zeka belirtisinden yoksun bir cümleyi sarfedeceğine kesinlikle inanmıyorum.
Kişisel fikrime göre anılan programda geçen konuşmalar tamamen bir kurgudur.
Fatih Altaylı bugün kişisel web sayfasına koyduğu yazısında dün geceki programdan bahsederek sabaha kadar uyuyamadığını belirtmiş. Ben şahsen yazıyı okuduktan sonra götümle güldüm, evet götümle güldüm.
Türkiye'de yaşananlara götümle gülüyorum. Koskoca memleket hep bir elden bir magazin programı havasında hareket ediyor. Kızın söyledikleri umrumda bile değil. Hem şunu da belirtmeden geçemeyeceğim, eğer başıma birşey gelmeyecekse söyleyeyim, kızları çok beğendim, vahşi bir cazibeleri var, sözlüğü okuyorlarsa benimle temasa geçsinler.
Artık yazmaktan sıtkım sıyrıldı.
Verilen tepkiler manasız.
Anlamsız. içi boş.
Uzun uzun karşı argümanlar öne sürerek kızın haksızlığını ispatlamaya çalışmak da anlamsız.
Bizler bir matriksin içindeyiz.
Atari oyunu karakterlerinden hiçbir farkımız yok. Oyuncunun izin verdiği kadar canlıyız.
Ve emin olunmalıdır ki, bu kız kurgu olsa dahi, bu kız gibi düşünen binlerce, yüzbinlerce insan var türkiye'de.
Çok kişiden, bu memleketi atatürk'ün değil müslümanların kurtardığını, atatürk'ün değil askerlerin savaştığını işitmişimdir.
+humeyni'yi seviyorum ama atatürk'ü sevmiyorum.
-peki o halde çocukluğuna ineceğiz, en son ne zaman bir kadın recm edilirken izlediniz?
+anlayamadım???
-bsgçk...
Fatih Altaylı: Sizin facebookta bir siteniz mi var? Kevser adlı arkadaşımızın facebook adlı paylaşım sitesinde iran devriminde Ayetullah Humeyni'nin fotoğrafları yer alıyor. Doğru mu?
Kevser Çakır: Bir tane fotoğrafı var evet. Evet, seviyorum ve saygı duyuyorum.
Fatih Altaylı : Ama o Şii . Humeyni'nin nesini seviyorsun?
Kevser Çakır: Şii olması önemli değil. Benim için Müslüman biri. Humeyni'yi seviyorum.
Fatih Altaylı : Ama iran'da baskı rejimi var.
Kevser Çakır: Ama iran'daki rejimi ben desteklemiyorum
Fatih Altaylı: Ama kurucusu Humeyni.
Kevser Çakır: Humeyni'nin aynı görüşleri sahip olması anlamına gelmez bu. Ben Humeyni'yi seviyorum şahsen.
Fartih Altaylı: Sen seviyor musun?
Nuray Bezirgan: Evet seviyorum.
Fatih Altaylı: Atatürk'ü seviyor musun?
Nuray Bezirgan : Atatürkü sevmeme hakkı var mı? Başıma bir iş gelmeyecekse ben sevmiyorum.
Atatürk'ün yetkiyi padişahtan alırken yani saraydan alırken laik bir Cumhuriyet kurmak için aldığını düşünmüyorum. Halk o zaman islami değerler için savaştı. Nitekim Kurtuluş Savaşı'nın başlaması da Kahramanmaraş'ta Fransız askerlerinin Nene Hatun'un başörtüsüne uzanmasıyla olmuştur.
Fatih Altaylı: Maraş'la Erzurum'u birbirine karıştırdın.
Nuray Bezirgan: Her neyse. Maraş'ta Fransız askerleri bir kadının örtüsüne saldırıyor. Sütçü imam buna karşı ilk ateşi açıyor. Böylelikle Kurtuluş savaşı başlıyor. Sonuçta cepheye cephanelik taşıyan kadınlar o dönemin insanları, o dönemin sosyolojik yapısını incelerseniz hep Müslüman insanlar.
Fatih Altaylı: Peki bu ülkenin Kurtuluş Savaşı'nı örgütleyen bir adamı niye Humeyni kadar sevmiyorsun. Bunu merak ettim. Eğer Atatürk olmasaydı burada belki de ingilizler vardı, Fransızlar vardı.
Nuray Bezirgan: Yani ingilizler olsaydı benim haklarım daha geniş olacaktı. Zaten mesele bu yani. insanlar bana Atatürkçülük adına zulmediyorlarsa benden Atatürk'ü sevmemi bekleyemezsiniz.
Kevser Çakır: Yani bir insanın ismi üzerinden ideolojik bir kurgu oluşturulmaya çalışıldığı için bunlar oluyor. iyi Bir asker. Bunu biliyoruz.
Fatih Altaylı: Bu ülkeyi düşmanlardan arındırma sebebi. En azından bir minnet duygun yok mu?
Kevser Çakır: iyi bir asker biliyoruz.
Fatih Altaylı: Bugün sizin savunduğunuz özgürlükçü, cumhuriyeti kuran sizin temsil ettiğiniz iradenin, bugün iktidar olmasına olanak veren de rejimi kuran da yine Atatürk değil mi? Camileri de kapatmamış.
Nuray Bezirgan: Benim fikirlerimi savunucak parti kurulamaz Türkiye'de. Zaten bu yasak. Benim fikirlerimi herhangi bir parti savunmaya kalktığı zaman parti kapatılır.
Müslümanlar haklarını elde etmek için gece gündüz çabalarlar. Birileri gelir parlementonun azıcık bir özgürlük tanımlamasına bile Atatürk adına, Cumhuriyetcilik adına, demokrasi adına ne adına olursa olsun özgürlüklerimizi elimizden alır.
Ben tamamiyle özgür olduğum hak ve özgürlüklerimin kısıtlanmadığı bir sistem istiyorum.Mesela siz nasıl ki başörtülü hakim bir hanımdan rahatsız olacağınızı söylüyorsanız ben sizin, mesela bu fikrinizin temelde Atatürk tarafından kurulan Cumhuriyet'te bizlerin hep tehdit olarak sizlere sunulmasından kaynaklandığını düşünüyorum.
Fatih Altaylı : Hayır ondan kaynaklanmıyor. Sizin siz, biz demenizden kaynaklanıyor.
Siz islami inançları sizin tarafınızda yaşamayan veya sizin gibi algılamayan insanları farklı görüyorsunuz. Sen, Recep Tayyip Erdoğan ve başkaları "siz- onlar, biz-onlar" dediğiniz zaman kendimi kötü hissediyorum.
Nuray Bezirgan : Sizin inancınız ne olduğu beni ilgilendirmiyor. Benim ilgi alanım değil. Kişi istediği dine sahip olur ya da olmaz yada dinsizdir. Bu benim size ikinci sınıf vatandaş olarak göreceğim anlamına gelmez. Ama Fatih Bey siz başörtülü bir hakimden rahatsız olduğunuzu söylüyorsunuz
Fatih Altaylı: Önyargılı olur diye rahatsız olurum.
Nuray Bezirgan: Tabii ki. Önyargınızın temelinde 85 yıldır yürütülen laik sistemin dayatmalarının olduğunu düşünüyorum. Biz hiçbir zaman özgür olamadık. Hiçbir zaman kendimizi ifade edemedik. Siz hiçbir zaman başörtülü bir hakim tarafından yargılanmadınız. Dolayısıyla bu şekilde düşünüyorsunuz.
Fatih Altaylı: Senin rejimden istediğin ne? Üniversiteye gitmen, kamusal alanda görev yapman dışında ne isteğin var?
Nuray Bezirgan: Ben başörtümle birlikte sosyal hayatta da var olmak istiyorum
--spoiler--
Yıllarca tarihin her ülkede farklı yazıldığı, bizim zaferimizin başkalarının yenilgileri olduğunu öğrendik durduk. Ama ben şimdi farkediyorum ki, tarih ülke içinde de farklı anlatılıyormuş. Atatürk her ne kadar bu ülkeyi bir sınıf ayrımından kurtarsa da ***, başka bir ayrımın ortaya çıkmasına karşı elinden bir şey gelmemiş. Gelmemiş ki bu insanlar kendilerine bir "biz" yaratıp Atatürk'ü de "siz" e koymuşlar. iki gruba ayrılıp diğerine nefret kusmaya başlamışlar. Minnet duygusunu unutup nankörün alası olmuşlar. Atatürk olmasa belki başka bir kahraman doğacaktı, evet tüm fikirlerine gözü kapalı evet denilemez ama Türkiye Cumhuriyetinin kahramanı Atatürk'tür, bu da göz ardı edilip minnet duymaktan kaçınılamaz.
mümkünse ananızı da başbakanınızı da başortusune yuklediğiniz idealist kavganızı da alın gidin.
ortada olan mantık hatasını 18 yaşını doldurmuş herkesin anlaması lazımdır. bilmez mi ki atatürk de sonuna kadar müslümandı ve müslüman olduğunu dile getirirdi. o bayanın cümleleri arasında ingilizler olsa daha özgür olurdum tarzı bir cümle geçiyor. nah olurdun afedersin. bugün ırakta minareleri roketlerlerle yıkan ingilizler mi sana inanç özgürlüğü sunacaktı? işin bu boyutunu herkes biliyor.
--spoiler--
Atatürk'e göre, Osmanlı imparatorluğu'nun çöküşünü hazırlayan önemli sebeplerden birisi islamiyet'ten uzaklaşmaktı:
'Türkler' diyor Atatürk, 'islam oldukları halde, bozulmaya, yoksulluğa, gerilemeye maruz kaldılar; geçmişin batıl alışkanlık ve inançlarıyla islamiyet'i karıştırdıkları ve bu suretle gerçek islamiyet'ten uzaklaştıkları için, kendilerini düşmanlarının esiri yaptılar. Gerçek islam'ın çok yüce, çok kıymetli gerçeklerini olduğu gibi almamakta inatçı bulundular. işte gerilememizin belli başlı sebeplerini bu nokta teşkil ediyor...
Evet, Türk insanının yaşadığı din gerçek islam'dan uzak, hurafeler ve batıl inançlar üzerine kurulu bir dindi. Bu din, Türkiye'yi karanlığa götürüyordu. Bu gidişi durdurmanın tek çaresi vardı: Gerçek islam'ın halka anlatılması... Yani hurafeleri, batıl inançları içinde barındırmayan, Atatürk'ün, 'akla, fenne, ilme uygun...dediği, dinin özünü teşkil eden Kuran'ın anlatılması gerekiyordu. Atatürk bu amaçla şunları söylüyordu:
Türkler, dinlerinin ne olduğunu bilmiyorlar. Bunun için Kuran, Türkçe olmalıdır.
Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu Kitap'ta neler olduğunu Türk anlasın.
Atatürk, Kuran'a olan bağlılığını onu 'Kitab-ı Ekmel' yani En Mükemmel Kitap diye tanımlayarak dile getiriyordu. Dolmabahçe Sarayı ve Çankaya Köşkü'ne hafızları çağırtarak sık sık Kuran okutmuş, ayetler üzerinde incelemelerde bulunmuş ve hafızlarla meal ve tefsir konularında fikir alış verişinde bulunmuştu.
Atatürk özel sohbetlerinde pek çok kez dindar olmanın gerekliliğinden, Peygamber Efendimiz'in hayatından, Asr-ı Saadet ve Hülefayı Raşidin (dört halife) dönemlerinden, dinimizin yüceliğinden, Allah'ın kudretinden söz etmiştir. islam Dininin son ve mükemmel din, Peygamberimiz (sav)'in de son peygamber olduğunu her fırsatta vurgulayan Atatürk, ulusuna da dindar olmayı, dinini öğrenmeyi öğütlemiştir.
Din eğitiminin öneminin de farkında olan Atatürk, bu eğitimin okullarda verilmesi gerektiğini şu sözleriyle ifade etmiştir:
Her fert din ve diyanetini, imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır. Orası mekteptir. Fakat nasıl ki her hususta yüksek mektep ve ihtisas sahipleri yetiştirmek lazımsa, dinimizin hakikatini tetkik, tetebbu ilmi ve fenni kudretine sahip olacak güzide ve hakiki ulema yetiştirecek yüksek müesseselere sahip olmalıyız.
Atatürk, dinimizin akıl ve mantığa uygun olduğunu da aşağıdaki sözleriyle belirtmiştir:
Bilhassa bizim dinimiz için herkesin elinde bir ölçü vardır. Bu ölçü ile hangi şeyin bu dine uygun olup olmadığını kolayca takdir edebilirsiniz. Hangi şey ki akla, mantığa halkın menfaatine uygundur; biliniz ki o bizim dinimize de uygundur. Bir şey akıl ve mantığa, milletin menfaatine, islam'ın menfaatine uygunsa kimseye sormayın. O şey dinidir. Eğer bizim dinimiz aklın mantığın uyduğu bir din olmasaydı mükemmel olmazdı, son din olmazdı.
islam Dini hakkında bu kadar güzel fikirlere sahip olan ve her ortamda bu düşüncelerini dile getiren Atatürk, açıktır ki Allah'tan korkan, Allah'ın emirlerini elinden geldiği kadar yerine getirmeye çalışan bir Müslümandı.
Atatürk; Peygamber Efendimizi çok iyi tanımış, onun üstün özelliklerini çeşitli vesilelerle anlatmıştır:
O, Allah'ın birinci ve en büyük kuludur. O'nun izinde bugün milyonlarca insan yürüyor. Benim, senin adın silinir; fakat sonuca kadar O, ölümsüzdür.
Tarih, hakikatleri tahrif eden bir sanat değil, belirten bir ilim olmalıdır. Bu küçük harbte bile askerî dehâsı kadar siyasî görüşüyle de yükselen bir insanı, cezbeli bir derviş gibi tasvire yeltenen cahil serseriler, bizim tarih çalışmamıza katılamazlar. Hz. Muhammed (sav) bu harb sonunda çevresindekilerin direnmelerini yenerek ve kendisinin yaralı olmasına bakmayarak, galip düşmanı takibe kalkışmamış olsaydı, bugün yeryüzünde Müslümanlık diye bir varlık görülemezdi.
'O'nun hak peygamber olduğundan şüphe edenler, şu haritaya baksınlar ve Bedir destanını okusunlar.
Hz. Muhammed (sav)'in bir avuç imanlı Müslümanla mahşer gibi kalabalık ve alabildiğine zengin Kureyş ordusuna karşı Bedir'de kazandığı zafer, fani insanların karı değildir; O'nun peygamber olduğunun en kuvvetli işareti işte bu savaştır.
Atatürk'ün Hz. Muhammed (sav)'e duyulacak sevgiyi tarif ettiği sözleri ise şöyledir:
Büyük bir inkılap yapan Hazreti Muhammed (sav)'e karşı beslenilen sevgi, ancak onun ortaya koyduğu fikirleri, esasları korumakla tecelli edebilir.
Bizde ruhbanlık sistemi yoktur. Hepimiz eşitiz ve dinimizin buyruklarını eşit olarak öğrenmeye mecburuz. Her fert; dinini, diyanetini, imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır. Orası da okuldur... Nasıl ki, her hususta yüksek meslek ve ihtisas sahiplerini yetiştirmek lazım ise, dinimizin gerçek felsefesini tetkik ve bilimsel ve fenni telkin kudretine sahip olacak güzide ve gerçek büyük alimler dahi yetiştirecek yüksek kurumlara malik olmalıyız
ikinci perdede chp'nin anlaşılamaz tutumları vardır. sadece biz atatürkçüyüz. siz düşmansınız, bölücüsünüz vs vs... ülkücüler de şöyledir böyledir... geriye sizden başka kim kalıyor o durumda. en sonunda insanları atatürk'e karşı cephe aldırmak mıdır amaç? çok düz bir mantıktır. okur yazar olduğunu iddia eden solun kabul edilemez ve savunduğu fikirler ile çelişen bu tutumu ülkemize eksi olarak dönmekte. ben chp'nin insanlar atatürkçü değilim, mustafa kemal düşmanıyım deyince mutlu olacaklarını sanıyordum demekki mutlu olamadılar. o halde bırakın herkes atasını kendi tanısın, yorumlasın...
Yeni yetme ilahiyatçıları tvlere çıkarıp başörtüsü dinde yokmuş bilmemneymiş tarzında konuşturduklarını görüyorum. islam alimlerinin başörtüsü hakkındaki yorumları sabittir. namazın 3 vakit olduğunu iddia edenler kalkıp islamı yprumlama kalkışmasın. her ne denirse densin başörtüsü allah'ın bir emridir. siz isteseniz de istemesenizde, sevseniz de sevmesenizde... tüm dünya müslüman ülkelerine bakın, müslümanların başı örtülü... burada şu soruyu sorun kendinize; bu kadar 5 vakit namazında müslüman bu işi yanlış yorumluyor, islam alimleri şaşırıyorda, bu işi baykal mı doğru biliyor?