aklımızda hep bir soru işareti olmalı galiba. bu filmde önyargıları kırmak adına "bir soru işaretinden" bahsediliyor bence.
önceki entrylerden farklı olarak aslında sadece tek birşey ekleyebilirim: iki taraf da önyargılı..
bir dinsiz olarak arada aklıma düşer: "gerçekten dinler" ya da "din" var mı diye.
ya da bi zaza ve bulgar göçmeninin ortak yapımı olarak "acaba bi haklı var mı?" diye.
biz o kadar önyargılıyız ki herşeyi unutuveriyoruz. ben bi şehit çocuğunun annesinin ağıtına şahit oldum. sonra ben, genç bir itü mühendisinin dağa çıktığını biliyorum ve annesinin peşi sıra ırak'taki kamplara kadar gidip de ağlayarak geri döndüğünü de.
size birşey söylüyeyim mi? ikisi de o kadar farklı ki! ama tek ortak noktaları acı çekmek.
suya sabuna dokunmadan yazabilirim burda, hibirşey umrumda olmadan. hatta size başka birşey daha diyeyim mi? yaşayabilirim de! kulaklarımı tıkayabilirim.
ama önyargılarımla nefret kusmayacağım. insan olmak böyle birşey değildir çünkü..
unutmadan ve foruma çevirmeden sözlüğü: izlenmesi gereken!
bir handan ipekçi filmi. ölümden şans eseri kurtulan küçük bir kürt kızın (dilan erçetin) kürtçeye karşı olmayı türkçeye bağlılık sanan, ne kadar cumhuriyetçi gözükmeye çalışsa da kendi içinde tutucu olan bir emekli yargıçla(şükran güngör) yaşamaya başlamasıdır hikaye. fakat bu küçük kız kocaman bir adamın hem hayatını, hem de sınırlarını değiştirecektir.
2001'de altın portakal film festivalinde en iyi film, en iyi yardımcı kadın oyuncu ve en iyi senaryo dalında ödül alan film dilan erçetin'e de jüri özel ödülünü getirmiştir.
derin olmayan bir sürü karakter yerine, ayrıntılarla işlenmiş az sayıda karakterden oluşan film; kürt sorununu en açık şekliyle gözler önüne seren yapımlardan biri.
keşke türkiye'de de yurtdışındaki kadar anlaşılsa da yasaklanmak yerine daha çok insana ulaşsa.
savaşın ortasında dünya ya gelmiş küçük bir kız çocuğudur,kavganın ortasında yapayalnız anlamlı olan sadace annesini ve özlemesi savaştan anladığı da budur küçük kız çocuğunun, küçük aşkıda budur.
bir de cumhuriyet hakimi vardır bu hikayede nasırlanmamış onca yarası vardır,kapatmaya çalışırken tekrar dirilir bu yaralar,insan her koşulda insandır çünkü,
cumhuriyetin savcısı, hakimi kaldırır duvarları kürtçe öğrenir, kürtçe konuşur oysa onlarca kez yasakladığı bir dildir bu...
bundan 6-7 yil once cocuk yaslarda izlememe ragmen gerekli dersi alabildigim icin sevindiren film. ben cocukken ne demek istendigini anlayabildiysem, kazik kadar herifler de izlediklerinde anlayabilmeliler. izlenesi film.
"...hain pusuda hayatını kaybeden şehitlerimiz gözyaşları içinde uğurlanırken içişleri bakanı...
...kırsalında güvenlik güçleriyle girdikleri silahlı çatışmada dokuz terörist ölü olarak ele geçirildi. yetkililer operasyonların aralıksız olarak sürdürüldüğünü...
...kazadan sonra polis-mafya-siyaset ilişkisi tartışılmaya başlandı sayın seyirciler. vatandaşların başlattığı aydınlık için bir dakika karanlık...
rıfat bey: insanlar bozuldu.
hejar: ağlama!
rıfat bey: insanları bozduk.
hejar: ağlama!
rıfat bey: biz bozduk. dengeyi bozduk. doğayı bozduk. her şeyi bozduk.
şükran güngör'ün ölmeden önce rol aldığı son film olma özelliğini de taşıyan, terör'ün küçücük çocukların psikolojileri üzerinde açtığı derin yaraları gözler önüne sermekte oldukça başarılı olan, buna karşılık gösterildiği dönemlerde beyin hasarlı bünyelerce tepki çeken, sıcacık ve mutlaka herkesin izlemesi gereken bir film.
son derece katı prensipleri olan emekli bir yargıcın, kimsesiz bir kürt çocuğu sahiplenişinin öyküsünü anlatan; gerek konu işlenişi, gerekse oyunculuklar bakımından son derece başarılı bulduğum filmdir.