yaşamımın en güzel karelerine baktığımda ''aşık olduğum'' karelerden oluştuklarını artık hayret etmeden görüyorum ve bunu beni daha da iyi hissettiriyor.
aşık olmak bana sadece acı verir.şimdiye kadar iki defa aşık oldum(oturup saydım bide kategorize ettim. hoşlanmaları ayrı etkilenmeleri, sevmeleri aşık olmaları)hayır tabiki de.
ama her aşık oluşumda özellikle sonuncusunda çok canım yandı.çünkü tam yalnızlığa alışmışken benim gibi,beni anlayacak,benim içime dokunacak biri yok derken biri önünüze çıkıp sonra da hayatınızdan gidince insan ister istemez lanet ediyor.
yine de hayatıma girip, doğuştan ve sonsuza kadar benimle olacak yalnızlığımı acıtanlara teşekkür ederim.o acılar beni ha öldürdü ödürecek derken ben yine de ayaktayım,daha da güçlenip olgunlaşıyorum. haha.
--spoiler--
Aşık insan egoisttir,
Aşık insan şizoisttir,
Aşık insan mazoşisttir,
Aşık insan fetişisttir,
Aşık insan maaretsizdir,
Aşık insan muabbetsizdir,
Aşık insan çekilmezdir,
iki kişi arasında aşk,
Üçüncüsü mademki çekilmezdir,
Varıp gitse aşkına,
Yanımda oturması gereksizdir.
Aşık insan verimsizdir,
Aşk dışında YETERSiZDiR...
--spoiler--
eli elinizdeyken göğe yükselmektir beraber. sonra düşersiniz eliniz boştur yere indiğinizde; vücudunuzda hasar yoktur fakat kalbiniz kırılmıştır. belki o da düşmüştür dersiniz fakat o başka birinin elini çoktan tutmuştur bile.
hayatta herşey öyle yada böyle giderken 'bir anda, ansızın, hiç yoktan' kendi hayatınızın kontrolünüzden çıkması durumudur.
hareket halindeki bisikletiniz, tekerindeki milleri arasına sopa sokulmasına izin vermek gidir.
bu durumda durursunuz; ancak bu duruş her duruşa benzemez. fiziksel bir şok geçirir, cantınızı yer, sendeler hatta takla atarsınız.
yapacak tek şey hayatınızı; ya kontrol altında tutarak 'apansız' bir aşk sopasına muhatap olmamak yada bisikletiniz için milsiz cantlardan edinmektir. bu da aşksızlığı kabullenmek olup başka bir 'odunluk'tur ya neyse.
Şairin dediği gibi ''ne hallere düştük ulan durup dururken' ya da 'fall in love' lafları nerden geliyor sanmıştınız.
şimdi siz,yavaşlayın!... en azından düşüşünüz hafifler...
bisikletle denize giderken, ön tekere havlu sıkıştırmak gibidir:
denize atlamanın hayallerini kurarken, son hızla giden bisiklet bi anda durur. sizse üstünden geçerken gidonun ve selenin ayrıntılarını inceler, kendinizi şaşkın bakışlarla göt üstü bi şekilde yerde bulursunuz...
herşey bi yana o kadar tuhaf bi şeydir ki, karşılıksız da olsa vazgeçmek istemezsiniz, çünkü çektiğiniz acı onu -bakmak bile değil- düşünürken hissettiklerinizin yanında hiçtir, solda 0'dır.
aşk ciğerlerin ortasındaki güneş gibidir, gününüzü aydınlatırken, bi yandan da ısısıyla acıtandır...
yalnız yaz gecelerinde soğuk kış gecelerinde uyuma saatini geciktiren, asla gerçekleşmeyecek hayaller kurduran, olduk olmadık zamanda entry girerken göz yaşartandır...
yazarların çoğuna katılarak, bu kadar şeye rağmen güzel olandır, en az 1 kere yaşanması gerekendir. bi hayatta -genelde- max. 1 kere karşılaşılandır, yaşanandır...