Aslında olmayandır. Takıntılarımıza, alışkanlıkarımıza yapıştırdığımız sahte bir duygudur sadece.
Eğer aşk varsa sadece bir kişiye özel olmalı. Her hayatınıza girene "aşığım" dediğiniz için dünyanın en sıradan, en şişirilmiş duygusu bu.
Aşk evcilleştirilememiş bir güçtür. Onu denetlemeye çalıştığımızda bizi yok eder. Onu hapsetmeye çalıştığımızda bizi köleleştirir. Onu anlamaya çalıştığımızda bizi arkasında aklı karışmış bir şekilde bırakır.
Paulo Coelho
üzerine yazılan şiirlerin, şarkıların ve yazıların haddi hesabı olmayan kavramdır. aynı zamanda da bi şanstır. kavramlarla tanımlarla uğraşmaya gerek yok aslında. tek yapılması gereken sadece değerini doğru zamanda bilmektir. gerisi teferruat zaten. umarım ki hepimiz bunu yapabiliriz. tekrar.
bir insanın günden güne kendini bitirmesidir bana göre. hatta şu şekilde de örnek verebilirim: ''Peki ya oksijen bizi ortalama 70-80 yılda öldüren zehirli bir gazsa ?''. peki bu aşk da bizi günden güne öldüren duyguların toplamıysa ? işin içinden çıkamıyorum.
Oldukça soyut bir kavram. Varlığı şüpheli. Sevgili anlamında zaten yok denecek bir duygu. Kime kendimi aşık hissettiysem hepsi gitti. Gitmeseler bile, benden bu his çekip gidecekti. Yani bu nedenle aşka inanan bir insan değilim.
denizde yüzen foklar gibidir aşk. uzaktan bakınca neşeyle gülüyorlar ama onlara yaklaştıkça sanki hiç orada olmamışlar gibi kayboluyorlar. aşk var mı , yok mu bilemiyorum, aynı o foklar gibi.
yoktur, en azından günümüzde. insanlar kendilerine en azından cinsel açıdan tatmin edici birini bulup kişiliğini bile önemsemeden ona bağlanıp buna aşk diyorlar. bunun ne kadar saçma olduğu da sorgulayıp araştıran deneyimli insanlar tarafından fark edilir. ki çoğunluk hayatlarını hiçbir şeyi fark etmeden, önemsemeden kendi halinde toz pembe mutlu bir şekilde sürdürmektedir. eksileyip toz pembe hayatlarınıza devam edebilirsiniz. okuyanlara teşekkürler.