cok ilginc bir sekilde hayatin anlaminin sürekli degismesine neden olandir. ayse'ye asik olursun, veya asik oldugunu sanarsin, birden hayatinin merkezine yerlesir, her sarkida onu düsünür, alakasiz seylerde onu aklina getirirsin, aslinda o gelmez, sen getirirsin, sen onu hayatinin anlami yaparsin, o olmaz. sonra ayse'ye olan askin bir sekilde biter, aysegül'e asik olursun, veya asik oldugunu sanarsin, bu sefer de o odak noktasi olmustur, dünyanin merkezi odur, ayse'yi aklina getiren sarkilar simdi de aysegül'ü aklina getirmeye baslar, oysa ayni sarkilardir, sözler ayni, müzik ayni. kisir döngüdür aslinda. asik olursun, veya oldugunu sanarsin. bir gün bitmeye mahkum gibi. hic bitmeyecek bir ask, bir sevgi bekler durursun. sadece onu hatirlatan bir sarki, bir siir. ask böyle bir sey iste. olursun, veya oldugunu sanarsin. gercekten oldugunu anladigin güne kadar.
tahammül etmek ve dürtüleri bastırmakla ilgili bir hadisedir kanaatimce. bilim adamları bulmuştu 3 yıl ömrü varmı filan diye. şimdi bu veriyi doğru kabul ederek konuşalım ve zavallı tespitimizi yapalım, bakalım ne olacak.
efendim insan tek eşli bir canlı değildir. yaşayan tüm canlılar gibi, varlığının öncelikli amacı olarak türünü devam ettirmektir. bunun içinde de erkek insan, olabildiğince sağlıklı kadını döllemeyi hedefler filan, bunlar yüzlerce kez söylenmiş şeyler. tekrara lüzum yok.
aşk, ister öğretilmiş bir duygu olsun, ister insanın içinden gelmiş, bu dürtüyü bastırır. aşık olan insan, olabildiğince fazla sağlıklı kadını dölleme hedefinden vazgeçmez, bu dürtü yokmuş gibi davranır ya da kendini böyle davranmaya zorlar. ben ve etrafımda gördüğüm tüm erkekler, aşık oldukları zamanlarda bile, güzel bir kadın gördüklerinde onunla sevişmeyi düşünürler, en azından akıllarına sevişme fikri gelir. dün kadıköy'de tur atarken yaptığım gözlemlere göre, sevgilisiyle el ele yürürken yanından alımlı bir kadın geçen erkeklerin hemen hepsi o kadınlara baktılar. kimi cevvaller sevgililerine öte tarafta bir şey gösterip, kız oraya bakarken, alımlı kadınları bir güzel süzdüler de. bağa kalırsa aşk tam da böyle bir şey. başka kadınlara bakıyorsun, başka kadınların memeleri, kalçaları ilgini çekiyor ama o kadınlarla sevişmek için uğraşmıyorsun hatta o kadınlarla sevişme şansın olsa dahi reddediyorsun. yoksa, gözünün başkasını görmediği, diğer vücutların senin mideni bulandırdığı gibi bir şey yok ortada.
bu aynı hz. ali'yle ilgili mesel gibi. bana o mesel de hep atmasyon gelmiştir. hani omzuna ok saplanıyor da, bu namaz kılarken çıkarıyorlar, o da anlamıyor hiç. o derece hayattan kopmuş, transa geçmiş filan. böyle bir şey olduğunu da sanmıyorum. ibadet esnasında da aklına pek çok şey gelebilir, gelir de. ibadet, o zaman içinde allah'ı düşünmeye çalışmaktır. kendini dış etkenlere kapatmaya çalışmak, aşk gibi.
ben dahil bi çok kişinin hakkında bi dünya entry yazdığı, anlatmaya çalıştığı,üç harflik, kısa ama içinde milyarlarca anlam barındıran. aslında anlatılamayan yaşarken hissedilen büyülü kelime.
güzel sözlerin büyüsüne kapılıp, hissedildiği sanılan duygudur bazen. değildir aslında. aşk bu kadar kolay değildir. aşkın ömrünün üç yıl olduğu konusunda kitap bile vardır. üç yılı geçenler nedir diye merak eder insan. gerçek aşksa eğer, zamanla daha da derinleşir.
karşı cinsler arasında duygu yoğunlaşmasıdır aşk,bir anda başlar nedensiz,saf bir duygudur. yerini sevgiye bırakan aşklarda kutsaldır. onun yerini doldurmakda hiç mümkün değildir.
windowsun tanımlayamadığı dosyalar vardır ya hani,her programı denesen de o dosya açılmaz.ama illa ki açacak bir program vardır... belki sende yüklü değildir.
aşk ta tanımlanamayan bir dosyadır,onu açabilecek program ise kalpten başkası değildir.
tahteravalliden ilk kim kalkarsa yırtar, diğerinin kıçı yere vurur, demiş k. iskender aşk için. ağzını öpeyim ben onun. bir de "tarihe en büyük savaş diye geçsin g.tümüzle devirdiğimiz dağ gibi aşklar" demiştir ki o çok daha ayrıdır, yüreğimi sızlatır.
aşk galiba soğanın pembeleşmesi, biberin yumuşaması gibi. salçanın da kavrulması gibi. (bizim salça'dan bahsetmiyorum, tomates* salçasından bahsediyorum)
yani aşk sevginin yayılma hali. hoşunuza gittiğinde çekici bulmuş oluyorsunuz yalnızca. yani etki, yani istek, yani en absürdük versiyonuyla sevgi sadece muhtelif bölgelerde oluyor.
aşksa sadece beraber olmak isteği. yani muhtelif bölgelerde değil, daha geniş bir alanda.