--spoiler--
Kendi halinde ne güzelsin ey hayat
uğultular vadisine ben kendim girdim
gördüm karıncanın tanrılığını
utandım göklere avuç açmaktan
giyindim ömrüme aşk hırkasını
--spoiler--
yaşamdır. olmazsa yaşamanın hiçbişiye benzemeyeceğini düşündüğüm olgudur. çünkü başka birisi için heyecanlanmak,başka birisini kendinden fazla düşünmek bunların hepsi fedakarlık gerektirir. ve aşık olduğun insan için deyiyosa daha güzel bişi yoktur bence.
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git.
Gözlerin durur mu onlarda gidiyorlar. Gitsinler
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı,
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun oturmuştu
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı
Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı istanbullular
Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi ki sevmek
Ki karaköy köprüsüne yağmur yağarken
Bırakasalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik
Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatrı kalıyordu
iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
Sonrası iyilik güzellik.
herkesin farklı farklı yaşamış olduğudur. ya da henüz yaşamadığı, belki yaşayacağı.
kimi yüceltir, kimi yerer, kimi de iç geçirir.
yaşamayan da merak eder, "lan harbiden öyle mi acaba?" ya da "bana aşk meşk işlemez" diyerekten. olay; bu aşk denilen şeyin; rengten renge girmesi, kalıptan kalıba sokulması, sabit olamayışı, genel bir tanım yapılamayaşıdır.
yani; bir insanın aşk tanımlaması, saptamaları, önermeleri diğeri için geçersizdir. nedeni açıktır; herkes farklıdır, herkesin içinde bulunduğu şartlar farklıdır, mantalitesi farklıdır. aşk da hep farklı yaşanır.
Aşk; yalnız bir operadır kış güneşinde dinlenen. Aşk; bazen bir zaman hatasıdır. Aşk; bazen kavuşamamak, adını karalamaktır kağıtlara. Uzun bir suskunluktur ya da durmadan ondan konuşmaktır. Aşk; bir filmin, bir karesinde takılıp kalmak... Bazen tuhaf bir cesaretle meydan okumaktır. Aşk; bazen nedenini bilmediğiniz bir duraksamadır. Aşk; bir harabenin ortasında
bulup da ne yapacağını bilemeyen iki savaş çocuğu gibi kalmaktır. Eylül'ün toparlanıp gitmesini izlemektir. Bir bakış bile anlatmaya yeterken herşeyi kalbinizi dolduran duyguların kalbinizde kalmasıdır. Aşk; canınızla beslemektir hüznün kuşlarını. Aşk; vazgeçmektir gözlerinden. Geceleri ansızın nedensiz uyanmaktır uykularından, usul usul ağlamaktır. Aşk; birgün anahtarın ters döneceğine inanıp ışığa kavuşmayı özlemektir. Aşk; buralardan öylece çekip gitmek ve sonunda kendine bir gül vermektir. Acını içine alıp, göz damlalarını tutup, güçlü olmaya çalışmaktır.
(bkz: iclal aydın)
eğer gerçekten biri seviliyorsa, onun için hiç düşünmeden seni hayata bağlayan canını bile vermektir aşk. böyle bir aşk bulunduğu zaman mutlaka bağlı kalınmalı ve sadık olunmalıdır. günü birlik ilişkiler ve şeytana uyma yüzünden o masum aşk zedelenmemelidir. hayatı güzelleştiren aşk mahfedilmemelidir. aşk hayattır. temiz kalmalıdır.
aşk; açıklanamayan, açıklansada engel olunamayan hadisedir. yeri gelir güldürür, yeri gelir ağlatır, yeri gelir huzursuz eder, yeri gelir huzur dolar içi insanın... keşke tam açıklanabilse, kişiye göre farklı yorumlanması belkide onu farklı yapandır.
günümüz insanının çoğu zaman tam olarak sahip olamayacağı, evrenin bize bahşettiği en yüce duygulardan bir tanesidir.
şahsi fikrime göre; aşk eski pırıltısını kaybetmiştir. aşk artık seneler boyu süren asil bir duygudan uzaklaşıp, saniyelere-saatlere-bazende günlere sığdırılmaya çalışılan bir kavram olmuştur beyinlerde. illaki kendi kendine başarmamıştır bunu. dejenere denilen, kendi duygularını hiçe sayan, gerçeklerden sürekli kaçan ruhların yardımıyla eski asilliğini kaybetmiştir. aşk çırpınsada her saniye, kirlenmiş bedenlerde, yosun tutmuş yüreklerde yer edinmemek için çabalamaktadır. birkaç özel insanın haykırışlarıyla hayat bulmaya devam etmektedir.
tamamiyle sorun bizim beyinlerimizde. yozlaşmış, iradesine sahip çıkamayan biz insanlar sonunu hazırlıyoruz senelerdir aşkın. elimizdekinin değerini hiçbir zaman bilemeden; libidomuza yenik düşerek daha da fazlasını istiyoruz. nasıl bir egoya sahipiz yahu biz; anasını satayım bir türlü doymak bilmiyor. acı çekiyor, deliriyor ama yok, nafile.
vicdan azabından dolayı ölüme yaklaşıp, sonra aynı boku tekrar yiyen başka canlı var mıdır bu yeryüzünde? artık utançlarımızı kalkan ettik yaşamımızda. aldattık, aldatıldık, yalanlar söyledik, 'bir kereden bişey olmaz' dedik.. yaptıkta yaptık.. sonuç; fevkalede başarılı kaçışlar.. kimden, neden, nereye kadar? bunun cevapları sadece benliğimizde gizli!!
ama ne olursa olsun inanıyorum ben gerçek aşka. saflık mıdır, açlık mıdır, kendimi kandırmak mıdır o kadar kafa yoramam! bildiğim tek şey var sadece; özel insanlar var oldukça gerçek aşkta yaşacaktır...