aşaka adı verilen doğuya has bir sarmaşığın isminden türediği de rivayet edilir. sarmaşığın asalak yaşamı bu veya şu şekilde bağımlı bir ilişki içine girmesi yüzünden aşk a evrildiği belirtilir.
Aslında gerçekten varolmayan bişeydir..Ya da vardır ama yaşanmaz..Şöle izah edeyim..Aşkı şarkılarda ve hayalimizde görürüz,yaşadığımız zaman değil bittiği zaman aşk olduğunu anlarız...
bazen en yaşanmaması gereken, en imkansız olandır aşk...
belki imkansız olduğu için aşktır, aşkta imkansız var mı o da tartışılır. ama kanımca vardır...türevleriyle hayatınızı idame ettirmeye çalışırken, hep içinizde taşıdığınız ve gün yüzüne çıkarmaya korktuğunuzdur aşk. yıllar geçse de aynı kalandır.yaşamın suyuna gitmekten ölesiye korkarken, bi o kadar yaşamın anlamının elinizden kayıp gitmesine izin vermektir. dili geçmiş zaman içinde, mutluluğun arkasından el sallarken... *
kafada oluşan düşünme baloncuklarının yuvarlaklığını kaybedip, kalp şeklini almasıdır. o andan itibaren bütün hayaller, bütün planlar o şekildedir. bir de bakılırki hayat kalp şeklini almıştır. işte aşk budur.
gitmem gerek bu şehirden.
bir rüya oldun, sevdamın gergefinde
neden çocuklar beni gösteriyor.
yağmur yağsa güneşin yerine
ha gayret güzelim gayret!
biter elbet bu yağmur sabret!
sensizlikten olsa gerek;
çekilmez oldu buralar.
hep benle beraber bulamadıklarım.
bak cesaretim yok artık
geç oldu yorgunum
yine deli oldum sayende!
saçında rüzgar
ha gayret güzelim gayret!
biter elbet bu yağmur sabret!
ayrılıktan olsa gerek;
gecikiyor sabahlar.
hep benle beraber unuttuklarım
dönmüyor epeydir başım.
denizler, yalan.
sevmek, ateş olurmuş derler
yanmak yalan.
şimdi öyle uzak ki; geldiğim yollar.
yanlış bir öyküdeyim beni yeniden yaz!
bir çoçuktum sevmiştim.
avuçlarımda aynalar.
gayret et güzelim elini uzat!
ha gayret güzelim gayret!
biter elbet bu yağmur sabret!
murat çelik
öyle peynir ,ekmek gibi harcanmasın "ota, b.ka aşık oldum" edebiyatı bitsin. tanımlanamaz bir kavram değil bence .eğer bir simgesi olacaksa bunun yakın bir zamanda italya da kazılarda çıkan bir çiftin birbirine geçmiş 3000 yıllık iskeletleri olabilir tam kartpostallık süper..
aşk olmassa olmaz,olursa bilinmezdir...
seni nereden yakalayacağı,yakaladığında nereye götüreceği bilinmeyen....
aşk asla pişman olunmayandır...
acı bir biberdir severek yediğin,cayır cayır yandığın ama asla vazgeçemediğin!
aşk onun hakkında yazdığın bir hikayedir....
surekliligi olmayan ve zaten surekliligi oldugu takdirde katlanilmasi hemen hemen olanaksiz olan 'an' sendromudur...kendini dunyanin en onemli insani hissetmene neden olan fevkalade duygudur...yasanilmalidir, yasatilmalidir...
aşk anlık gelişen duygu, zorlamaya gelmez. aşk öyle dönüp dönüp vurur mu bilmez yazar ama ah almamak gerek bu aşk meşk konularında tecrübeyle sabit dönmeden direk vurur.
ruhla da sever insan kelimede sever. aşkı kelimede harcayanlar ruhu da harcamakta hiç çekinmezler. onlar için ruh bakkal hüsrem amcada duydukları tuz ruhunun ikinci esas kelimesi olmaktan öteye gidemez.
Yıllar yılı gülmedi yüzüm.
Buralara doğmadı güneş,
Ben hep güzüm.
Baş edemedim,
Ben aşksız edemedim.
Medet umdum hep fani para puldan,
Anladım yalan dünya malı
Yalnız edemedim,
Ben aşksız edemedim.
Hey!..
Ama seni gördüm göreli,
Ateşine düştüm düşeli,
Gün doğdu sabahlarıma.Hey!..
Seni gördüm göreli,
Gözlerimiz sevişeli,
Gün doğdu rüyalarıma.
Sen o bildiğim bütün aşk bahçelerinin en nadide çiçeğisin.
Ta ilk bakışta vurdum mühürü kalbime,
Sen ezelden vazgeçilmezimsin.