gözün hiçbirşeyi görmemesi,kulağının karşı cinsin sesinden başka sesi algılamaması,her anını başbaşa geçirmeyi istemek onunla ağlamak,gülmek herşeyiyle kabullenmek.
aşk, onsuz düşlerde o var sanmaktır. Onun olmadığını anladığın zaman kendini kandırmaktır. Kendini kandırmaktan yorulduğun an hiç susmayacakmış gibi ağlamaktır. Eğer pençesinden kurtulunulursa ömür boyunca geçmeyecek bir iz bırakan hastalıktır. bedene değil ruha ait olandır. Bir çok duygu gibi sadece kalbi değil tüm ruhu kapsayandır. Sessizliklerin efendisi, yalnızlıkların yoldaşıdır. velhasılkelam aşk öyle bir şeydir ki ne elle tutulur ne gözle görülür ne de kalple varlığı kanıtlanabilir. sadece ruhla varlığı sezilir, dille olduğu anımsatılır ama ne aşkı yaşayan ne de aşka ait olan aşkın varlığından emin olamaz. olsa bile bunun farkında olmaz...
"... karşılıklı oturup biribirinin gözünün içine bakadurmak değil, elele verip ileride aynı noktaya bakmak ve gene elele o noktaya doğru ilerlemektir." (Saint Exupery)
"aklımdan çıkmıyor. sürekli yüzü, gözleri, dudakları, bedeni, sesi, kokusu geliyor. ona dokunma hissi ve isteği ile yanıp tutuşuyorum" gibi, ya da, "onu sahiplenişimin hiç bitmemesini istiyorum" ya da, "istediği, amaç edindiği her şeyi gerçekleştirmesine yardım edeceğim" gibi tanımlamalara mazhar olan şeydir aşk. aşk o'dur.
oturduğu yerde rahatı kaçan ve durup dururken huzur kaçırmaya meraklı yaramaz. bir başka söylentiye göre, hedefini bulunca fayda getiren, eros' un oku.