açı

entry86 galeri2
    26.
  1. Ancak uzun bir alıntıyla tanımlayabileceğim hissiyat.
    “..kimi acılar yalnızca aşılabildiğinde, yani karanlık iyiden iyiye yaşandıktan uzun, çok uzun bir süre sonra anlatılır. Soruları sormak, ama yalnızca sormakla yetindiğim, kendime göre bir yıpranışı her geçen gün biraz daha çok kabullendiğim, sorgulamaların üzerine eskisi kadar gidemediğim bu günlerde, bir zamanlar anlatmak istediklerimin tam aksine, kimi acıların
    sanıldığında aşılamadığını, hiçbir zaman aşılamayacağını; dile gelenlerinse, o acıları imgelememizdeki değişik bir biçimden başka bir şey olmadığını düşünüyorum oysa şimdi.” Mario levi
    0 ...
  2. 27.
  3. dilimizin arka kısmıyla algıladığımız tad.
    0 ...
  4. 28.
  5. eskiden size bakmaya kıyamayan birinin yüzünüze kapattığı ilk telefon.
    1 ...
  6. 29.
  7. Birbirini kesen iki yüzey veya aynı noktadan çıkan iki yarım doğrunun oluşturduğu geometrik biçim, zaviye.
    ayrıca üçgenin iç açıları toplamı 180 dereceye tekabül eder.
    0 ...
  8. 30.
  9. yemegin üzerine fazla konulunca kişiyi ejdarha hissetiren nesne.

    (bkz: yandim yahu)
    0 ...
  10. 30.
  11. açı nın sözlükteki karşılığıdır.

    (bkz: açı dersaneleri)
    2 ...
  12. 31.
  13. kimsenin yardım edemediği, tek başına katlanılması gereken, canınızdan can alan benzersiz bir ruhani yıkım. yıkım sonrası iyileşme sonucu; iyi bir yol gösterici. tabi o zamana kadar canınızdan olmazsanız!
    0 ...
  14. 32.
  15. --spoiler--
    geceden daha karanlık bir şey varsa oda gecedir ; acıdan daha acı bir şey varsa oda içinizde taşıdığınız acının kendisidir .
    --spoiler--
    1 ...
  16. 33.
  17. tarifsiz sızı.. kramp, ağrı , bir kaç damla göz yaşı ...
    0 ...
  18. 34.
  19. "daha az acı istiyorsanız, beklentilerinizi küçültmeli ve en yüce zevkten vazgeçmelisiniz"
    (bkz: nietzsche)
    0 ...
  20. 35.
  21. başlangıç noktaları aynı olan iki ışının birleşim kümesidir.
    0 ...
  22. 36.
  23. 37.
  24. komutan logar'ın, benimsin'den önceki eserinin adıdır.

    - eserimin adı acı.

    - eserimin adı benimsin.
    0 ...
  25. 38.
  26. 39.
  27. insanı duygusal anlamda besleyen en önemli olgu.
    acı yoksa hiç birsey yok
    1 ...
  28. 40.
  29. "Acı tanımamış olmak, büyük bir acıdır." cicero
    0 ...
  30. 41.
  31. bir umut altınçağ parçası..

    Acıyı başımda nar eylediler
    Hayaline doğdu gözlerim bugün
    Başımı dumanlı dağ eylediler
    Seni her nefeste özledim bugün

    Göğsümde yırtıldı çığlığın sesin
    Ciğerime düğümlendi nefesin
    Yüreğime akan şu kanı kesin
    Yediğim kurşunu sezmedim bugün

    Kırıldı umudu serçe kuşların
    Yüzüne dağılmış sırma saçların
    Böyle acımı olur günü baharın
    Yüzüme dayandı dizlerim bugün
    4 ...
  32. 42.
  33. dilimizin algıladığı ızdırap veren tad. ızdırap verdiğini bile bile yenildiği için, acı çekmekten zevk duyma diye tabir edilen mazoşistlik yanımızı ortaya çıkaran lezzet. iştah açıcıdır, bazıları için vazgeçilmezdir. * **
    0 ...
  34. 43.
  35. 44.
  36. bu yüzyılda iz bırakmayınca izi de kalmayan birşey acı. acılarını da tutkuyla yaşayan insanlara bile imreniyorum hatta. onlar aşkıda tutkuyla yaşadılar çünkü. hayatı da tutkuyla kucakladılar.

    acı iyileştirir insanı. *
    1 ...
  37. 45.
  38. 46.
  39. hissizleştirir, öyle ki ağlayamazsınız bile...
    1 ...
  40. 47.
  41. bir gün geliyor ve bedeninize uğramadığını farkediyorsunuz işte o gün yeniden gelip yapışıyor... nefes almak gibi, terk etmiyor insanı...
    0 ...
  42. 48.
  43. ferman karaçam'ın bir şiiri.

    seni de vururlar bir gün ey acı
    uçuşup durduğun kanatlarından
    sazın sözün türkülerin tükenir
    ellerin koynunda kalakalırsın

    şakaklarına kar yağıyor bilesin ey acı
    gül açan yüzlerimizde
    göğeriyor rengin senin de

    biz seni
    tâ eskiden tanırız hani
    göğüslerimize taş olur inerden
    avuçlarımızda hira dağıydın

    al atların tan yerine ayarlanmış yelelerinde
    akdeniz rüzgarlarına karışan sendin

    biliyorum
    hiçbir tarıh yazmayacak ve bir
    sır gibi kalacak yakılan kitaplarda
    göbek bağı anasından henüz çözülmemiş
    bebelerimize mitralyözlerin okyanus ötesinden
    ayarlandığını

    seni de yakarlar bir gün ey acı
    bir taptuk kul gözlerinden vurursa
    parmakların eğri ağaç tutmaz
    çığlıkların çağlar aşar duymazsın

    ve ben biliyorum
    örümceği, mağarayı, güvercini, asâyı

    ve ibrahim'in baltasını
    biliyorum

    nereden başladı bu kesik dans
    ve bu dansa karşı afyonlanmış hecin yüzlü
    insanlar kim?

    kim kimin yanında
    kim kimin karşısında

    meclis kürsüsünden konuşan bu adam kim

    üsküdür kız lisesinde okuyan genç kız
    çantasında kimin fotoğrafını taşıyor

    kadıköy vapurunda sigara tüttüren delikanlılar
    neden gülüyorlar ki

    seni de vururlar bir gün ey acı
    filistin'de sapan taşlı çocuklar
    dalın, kolun, fidelerin, budanır
    kuru bir kütükle kalakalırsın

    öyle bakmayın balkonlarınızdan
    fırat nehri ayrılık çıbanına tutuldu,
    damarlarımızı yırtıyor
    tuna nehri, onulmaz boşnak sızıları
    pompalıyor yüreğimize

    pilevne türküleri ağıtlara dönüşürken,
    çeçenya'da yiğitler
    inancın emeğin/ve aşk'ın
    kılcal damarlarına ulanıp sustular...
    ve ne bağdat'tan
    ne şam'dan
    ne mekke'den
    ne diyarıbekir'den
    ne istanbul'dan
    ne buhara'dan
    bunca telefon direğine rağmen kimse kimseyi
    duymuyor

    seni de vururlar bir gün ey acı
    halepçe'de soldurulmuş gül gibi
    bu sevdaya düşsen, sen de yanarsın
    suskun, sıcak, uzun yaz geceleri

    ve siz
    ey analar,
    hani siz, gecelerinizi böler, çocuklarınıza ninniler
    söylerdiniz

    hani siz, fatihler doğururdunuz...

    gelin-kızların giysileri kirletildi
    çocuklar hep yetim kaldı

    'elem yecidke yetimen feava'

    ve ben biliyorum
    ben biliyorum
    istanbul'un
    bağdat'ın
    diyarıbekir'in
    mekke'nin
    buhara'nın
    birbirine nasıl bağlandığını, nasıl çözüldüğünü/sonra
    ey insan
    ey insanlık
    ayağa kalk

    kolları ve bacakları budanmış delikanlıları
    boyunları gövdelerinden ayrılmış insanları
    gözleri uyur gibi kapanmış, kan pıhtıları içindeki bu
    çocukları

    gelişmiş laboratuarlarınızda dikkatle inceleyin
    ve bir gün
    bu dünya
    gül bahçesine dönecek
    bunu böyle bilin/ ve
    unutmayın
    0 ...
  44. 49.
  45. Rüyada acı bir şey yemek, birden sevinmek demektir. Bir söz veya işiteceği şeyler bu sevince de söylenecek neden olabilir. Rüyada acı çekmek tam aksi olarak yorumlanır. Duyulan acı büyük huzur ve mutluluğa işaret eder. Ellerdeki acı hissetmek bolluk olarak yorumlanır.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük