ne kadar büyük işlere adım atarsa atsın dün geceki mac sonu konumsaı ile sıg adam olduğunu kanıtlamış kişidir. takımın tarihinde ilk defa ceyrek finale cıkmış, herkes bir çoşku içinde sen çıkmış bu seneki hedefimiz buydu artık seneye diyorsun. yani peşin peşin elenmeyi kabul ediyorsun. sen umut beslemezsen seneye de aynı seyle karsılasırsın. inter'i yenen sen değil miydin? şimdi çıkmış peşinen yenilgiyi kabul ediyorsun ki ceyrek finalde karsına cıkacak herhangi bir takımın inter'den farkı yok. onu yenebildiysen * bu takımları yenersin.
ama sıg adam ne yapıyor takımın moralinin en yüksek olduğu anda öyle bir laf ediyor ki hersey yalan oluyor. o konusmayı sonraya sakla o dakikada edilecek laf mı şimdi bunlar. hem sen galatasaray'ı kastederek ne yapmaya çalışıyorsun. takımın tarihinin en büyük olayını gerçekleştirmiş ama sen hala türkiye sınırları içinde düşünüyor ve insanların sana olan nefretini kat be kat arttırıyorsun. o galatasaray ki o dönemin en parlak takımlarına karsı catır catır oynamış, şampiyonlar liginden garip bir şekilde elenmiş*, inancın zaferi ile milan'ı son 5 dakika da yenip uefa'ya gitmişve orda namaglup birşekilde kupayı almış. ve bu macları yaparken inancını hiç kaybetmemiş.
hatta o takımdaki futbolcular milan macı sonrası biz uefa'yı almaya yemin ettik derler.
fenerbahce'nin baskanı olması gereken adam bu mactan sonra soyunma odasına gidip sizden bu kupayı istiyorum der. ama aziz yıldırım bunları diyebilecek kadar kültürlü, geniş görüşlü bir adam değildir.
kıvraklığından şüphemiz yoktu da arkadaş, **** altyapıdan, türk futbolculara verilmesi gereken önemden dem vurdu amcam. nan şu tarihe kadar yabancı sayısı serbest bıvakılsın diye bağıran kimdi? zafer sarhoşu heralde.
yine doğru konuşmuş daha 1 hafta önceye kadar 5 yazıyla (beş) yiyenlere gerekenleri söylemiş, kanımca türk futbolunun çıkışını göstermiş büyük başkan. *. *
tek kelimeyle antipatik. türkün gurur gecesini karartan baş etken. kesinlikle tesadüf olmayan bir başarının bile tadını kaçıran insan. söyledikleri gerçekten yakışıksızdı.
sevginin ve sevmenin ne anlama geldiğini bilen insan.
onu anlamak için yakınında yer almalısınız. bambaşkadır. o başkalığı ve candanlığıdır milyonlarca insanı etrafında kenetleyen...başkanlığa geldiği ilk yıllarda hatırımda tazeliği daha dün gibi capcanlı duran bir tartışma var. "sportif başarı mı, tesisleşme mi?"
aziz yıldırım'ın ilk başkanlık dönemlerinde tıpkı önceki yıllardaki gibi gruplar vardı kulübümüzde. kulübü de üç aşağı beş yukarı bu gruplar yönetirdi.** aziz yıldırım ve ekibi tenkit edildi sürekli "bunlar inşaatçı, bunlar müteahhit, biz sportif başarı istiyoruz" sesleri çıktı heryerden. yılmadı, biz gözlerindeki inancı yüzünden okuduk ki taraftarlar olarak, başkanımızın etrafında kenetlendik. sabrettik. çünkü o bizim gibiydi. karşılıksız ölesiye seviyordu. önce bizi sonra etrafındakileri ikna etti "tesisleşme gelirse, sportif başarı tesadüfi olmaz, köklü olur" fikine. sonrası malum. money league'e girmiş fenerbahçe. Türkiye'nin geliri giderinden fazla tek kulübü. Bu kulübün Piyasa değeri 1 milyar doları aşmış, fenerium gibi bir markası ve şükrü saraçoğlu gibi stadı var. Forma satışlarından, naklen yayın gelirinden daha fazla kazanan bir yapısı var bu kulübün.
15 şubat 1998 yılında çıkan 1 fazla oy türk sporu için milâttır.
Diğer kulüp yöneticilerinin aksine Fenerbahçe içerisinde parası olmayan insandır. Fenerbahçe kulübünün şahıslara borcu yoktur.
Aziz Yıldırım Fenerbahçe'yi money league içerisinde yer alabilecek derecede mükemmel bir anonim şirket mali yapısına kavuşturmuştur.
Bir entry okudum da bir söz geldi aklıma, bakalım nasıldı;
hakkında ileri geri konuşulurken kırk defa düşünülmesi gereken insandır. laf olsun diye söylemiyorum gerçekten de herşeyini kulübümüze adamıştır. o yüzden Fenerbahçeli olmayan insanların hakkında yapacağı yaptıkları yorumlar, ettikleri küfürler bana o kadar anlamsız gelmektedir ki.
Ben Fenerbahçeliyim. Semtim yaşadığım yer de Fenerbahçe. Fenerbahçelilik kültürü içerisinde büyüyen birisi olarak Aziz Yıldırım'ı başımdan geçen bir olayla anlatmak isterim. Pazar sabahı saat 7.30. Rutin bir hafta sonu kâh yürüyüşü kâh koşusu. Fenerbahçe kulüp binasının önünden geçiyorum, tadilatın yanında pek de işçiye benzemeyen bir adam var... yanında işçiler var onlara bir şey anlatıyor. elinde bir kazma tutuyor. kolunun üstüyle yüzündeki teri siliyor, "şöyle yapacaksınız, şu tarafta doğru vuracaksınız" der gibi bir hali var. işte o adamın adı Aziz Yıldırım...
isteyen hakkında istediğini konuşsun, kimin var böyle başkanı? benim diyen beri gelsin.
Kendisi ile gurur duyduğumuz her kararının arkasında Fenerbahçe camiasının kenetleneceği başkanımız. Ayrıca inşallah, Şubat ayında Fenerbahçe başkanlığında 10. yılını doldurarak Faruk Ilgaz'dan sonra en uzun süreli başkanlık yapan kişi ünvanını alacaktır.
ayrıca stadlarında ana avrad ve koro halinde dakikalarca küfredilirken, sırıtarak oturup izleyen yönetici müsveddelerine örnek olması gereken kişidir.
kendisi sportif anlamda başarılı bir kulüp başkanı olup, kişilk açısından kurtlar vadisindeki nizamettin kişisine çok benzeyen hayatı fırıldaklarla dolu insan.
fenerbahçe'de göreve geldikten sonra fenerbahçe'nin galatsaray ve beşiktaş'la aradaki farkı hergün biraz daha açmasını sağlayan(sportif başarı hariç) bunun yanında antipatik konuşmaları nedeniyle fenerbahçeli olmayanları fenerbahçe düşmanı yapan türkiye'de fenerbahçe antipatisini başlatan insan ayrıca bir zamanlar yanında olduğu genç fenerbahçeliler grubunu son dönemlerde devirmek içinde elinden geleni yapmış ancak ne yaptıysa başarılı olamamıştır.
gercektende bugun (son derbi) bu noktaya geldigini izleyip kis kis gulen insandir. Bir haftadir hakem hakem hakem diye etmedigi lafi birakmadigi adami korkudan duduk calamamaya sebebiyet vermeyi dolayli olarak saglamistir. 3-5 puan alinca kendisini tahil ambarinda zannetmeye basladi, ayrica turkiye'deki fanatizmi ve takimlarin birbirleriyle olan nefretinde buyuk rol oynuyor ne yazikki.
rakip takimdan biri sampiyon oldugunda istifa karari veren; ama uygulamayip, gundemi kendi uzerine cekip ilgi topladiktan ve ortam sakinlestikten sonra kararindan vazgecen* birisi.
ayrica baskanligini yaptigi klubun aleyhinde verilen hakem kararlarina, klubunu ligden cekmek suretiyle tehditsel bir yaklasimla cozum aramaya calismis; fakat klubu lig sampiyon olduktan sonra bu yaklasimdan eser birakmamis kisidir.