Kaç sevgiliyi sonuncu saydıysam
Hepsi de aynı kadındı
Bilmiyorlardı kendilerini
Ama ben biliyordum
Çünkü hep aynı bendim.
Kaç kadını seviyorum dedimse
Hepsi de aynı kadındı
Bilmiyorlardı birbirlerini
Ama ben biliyordum
Çünkü hepsini seviyordum.
Kaç kadın ihanet ettiyse
Hepsi de aynı kadındı
Bilmiyorlardı kaç yaram olduğunu
Ama ben biliyordum
Çünkü vurulan hep bendim,
Aziz Nesini anlatmaya kelimeler yetersiz kalır tabiki. "Medeniyetin yedek parçası" hikayesini elli defa okumuş, ortaokulda skecini bir türlü kabul ettirememiştim öğretmenlere. (Malum, hababam sınıfı biraz daha revaçtaydı.) Neyse efendim, bu düzgün insan, Vietnamda o kadar çok sevilir ki belkide tüm eserleri vietnam diline çevrilen tek yazarımızdır. Bir vietnamlıya "ben türkiye'liyim." deyin ve bakın. "Aaaa, Aziz nesin'in ülkesindensiniz!" deyip selamlanacaksınızdır. Ben bunu biliyorum tabii. Geçenlerde lisansı 150 milyar kadar olan bir yazılımı (söylemesi ayıp, sadece denemek için) vietnamlı bir vatandaşın blogunda buldum. Muhabbete hemen Aziz Nesin'den girdim ve sonuca ulaştım. Anlayın artık...
masamızın altında kırık yürek parçaları
konuşmasız donmuş zaman
gözleri bile susmuş ki, ne çok konuşurdu
o her zaman gülen saçları sessiz
salt ayakları konuşuyor geveze
durmadan yineliyor kendini
iskarpininin burnuyla, topuğuyla
yerde kırık yürek parçaları
dur yavaş ezeceksin
basma anıların üstüne...
madımak oteline yapılan saldırıdan sonra kaçarken Allah'ım yardım et diye bağırdığı rivayet edilen yazar. *
Oğlu ise kendisinin tam tersi son derece dindar biridir. Hatta hacca gidicekmiş.
meşhur sözünden sonra herkesin kendini yüzde 40 ın içinde görmesine sebep olmuş kişi.
kimler ulan bu yüzde 60 ? kimse sahiplenmiyor. nerede konu açılsa herkes kendini yüzde 40 ın içinde kabul edip "doğru söylemiş, haklı adam" diyor. ulan belki sizi de içine katarak söyledi bu sözü. yaşasaydı gelip şu entrylerinizi okuyup size "aptal sözlük yazarları" deseydi "yine doğru söylüyor, haklı adam" diyebilecek miydiniz ? kötü sözleri başkalarına, iyi sözleri kendimize söylenmiş olarak kabul ediyoruz ya seviyorum bu komik huyumuzu.
türk milletinin yüzde 60'ı aptaldır diyerek kimsenin cesaret edemediği gerçeği anlatmıştır. yani bugünlerde yaşadığımız gerçeği o yıllarda görmüştür. ayrıca ustalığını açıkça ortaya koyan öyküleriyle, şiirleriyle ve kurduğu vakıf ile ne kadar büyük bir insan olduğunuda kanıtlamıştır...
Kitabımı sana adamak istedim
Gözlerine baktım
Gözlerin yok
Öpmek istedim
Yüzüne baktım
Yüzün yok
Tutmak istedim elini
Elin yok
işit sözlerimi yüreğe işleyen
kulakların yok
Anlat bana bişey anlat
Dilin yok
Haydi yanyana
yanın yok
Kitabımı sana adamak istedim
Adın yok
Güvercin getirdi şiirimi geriye
Bu dünyada anlattığın kadın yok ....
türk milletinin bilmem kaçta kaçı aptaldır demeye cüret etmiş moskova hayranı yazar. ayrıca komedimidir nedir o türde yazdığı öykülerde hiç komik değildir.
Güneş altında söylenmedik söz yokmuş..
Bu yüzden geceleri söylüyorum sevdiğimi..
Ne gece ne gündüz yokmuş söylenmemiş söz..
Bende söylenmişleri söylüyorum yeni biçimde..
Hiç bir biçim kalmamış dünyada denenmedik...
Bende susuyorum sevgimi saklayıp içimde....
Duyuyorsun değilmi suskunluğumu nasıl haykırıyor...
Susarak sevgisini ilan eden çok var sevgilim ...
Ama bir başka seven yok benim sustuğum biçimde .....
Sen ağaçların aptalı
Ben insanların
Seni kandırır havalar
Beni sevdalar
Bir ılıman hava esmeye görsün
Düşünmeden gelecek karakış..
Açarsın çiçeklerini ..
Bense hayra yorarım gördüğüm düşü...
Bir güler yüz bir tatlı söz..
Açarım yüreğimi hemen
Yemişe durmadan çarpar seni karayel
Beni karasevda
Hemde bilerek kandırıldığımızı
Kaçıncı kez bağlanmışız bir olmaza
Koo desinler bize şaşkın
Sonu gelmesede hiç bir aşkın
Açalım yinede çiçeklerimizi
Senden yanayım arkadaşım
Havanı bulunca aç çiçeklerini
Nasıl açıyorsam yüreğimi
Belki bu kez kış olmaz
Bakarsın sevdan düş olmaz
Nasıl vermişsem kendimi son sevdama
Vur kendini sen de bu güzel havaya
Sadece Türk edebiyatının değil dünya mizah edebiyatının da sayılı isimleri arasında yer alan Aziz Nesin, düşünceleri ve yazıları nedeniyle siyasi iktidarlardan sürekli baskı gördü, tutuklandı, yargılandı, sürgün edildi, cezaevlerinde kaldı. 6 Temmuz 1995 tarihinde yaşamını yitirdi. Öykülerinde Türk toplumunu ayrıntılarıyla yansıtır. Anlatımında halk edebiyatının ana öğelerinden yararlanır.
masamızın altında kırık yürek parçaları
konuşmasız donmuş zaman
gözleri bile susmuş ki ne çok konuşurdu
o her zaman gülen saçları sessiz
salt ayakları konuşuyor geveze
durmadan yineliyor kendini
iskarpinin burnuyla topuğuyla
yerde kırık yürek parçaları
dur yavaş ezeceksin
basma anıların üstüne...
gibi insanın içine işleyen şiirlere sahip, hayran olunası şair.
aziz nesin ateisttir ancak bir çok sözde aydından üstünmdür.örneğin başörtüsü konusundaki konuşmaları ortadadır.necip fazıla yazdığı mektubu:
Üstad. Çoktan beri ziyaretinize gelmek istiyorum. Ancak ben, sizden uzakta oturuyorum. Çatalca'da kimsesiz çocuklar için kurduğum vakıfta yaşamaktayım. Yine de bir gün ziyaretinize geleceğim.
"Kültür Bakanlığı büyük ödülünü kazandığınız için sizi candan kutlarım. Bu ödülü almakla Kültür Bakanlığını onurlandırdınız.
"Size gelecektim, ama üç gün sonra Almanya'ya gidiyorum; bir ay sonra döneceğim.
"Altı yıldan beri 'Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığı' adı ile bir yıllık çıkarmaktayım. Size son sayısını gönderiyorum, tetkik etmeniz için. inşallah yüzüncü yaşınızda da sizi tebrik etme bana kısmet olur. Ben sizden dokuz yaş küçüğüm. Nesin Edebiyat Vakfı Yıllığı için yetmişbeşinci yaşınıza dair bir yazı vermenizi rica ediyorum. Bu yazıyı eski Türkçe yazabilirsiniz, size daha kolay gelirse. Yazmaya zamanınız yoksa bu mektubu size getiren hanıma söyleyerek yazdırabilirsiniz. Ama ben sizin yazınızı tercih ederim. Yazı istediğiniz uzunlukta olabilir. Her ne isterseniz yazınız. Mesela yetmişbeşinci yaşınız dolayısıyla bir muhasebe, geçmişle muhasebe... Yahut hatıralarınızdan bir bölümü anlatabilirsiniz. Şiirinizde yahut tiyatro yazarlığınızdaki merhaleleri de açıklayabilirsiniz, ya da büsbütün başka şeyler...
"Yazınızla birlikte bir de fotoğrafınızı rica ediyorum. Bu yıllığın neşri gecikmişti, bu münasebetle mümkün olduğu kadar çabuk gönderirseniz beni sevindireceksiniz. Ziyaretinize geleceğim. Yolunuz düşerse bir gün sizi vakfa da misafir etmekten şeref duyarım. Neslihan Hanımefendi'ye lütfen saygılarımı bildiriniz."
1915 gibi bir tarihte türkiyede doğmuş* ve kimsenin yalakalığını yapmadan hep muhalif durumda olmasına rağmen bile hep kendisini okutmuş,güldürmüş bazı beton kafalıların sırf ateist diye yerdikleri türkiyenin gördüğü en büyük aydınlardandır.ve kendisini tanımadan laf atan bazı beton kafalıların islam düşmanı diye yaftalarıkları ateist ama islam peygamberinin sıkı hayranı olan güzide insan.şunu da görüyorum ki aydın kıstası içerisinde model olarak alındığında aydın yakıştırılması yapılan gubidik,medya maymunu insanlarla mukayese bile edilemeyecek gerçek aydın.
ülkemiz topraklarında yaşamış sözde aydınlardan biridir. yazarlığı, çizerliği değil din düşmanlığı onu bazılarının gözünde sempatik yapmıştır. bu ateist ve komünistleri bilirsiniz hepsi badem gözlüdür. nice şairler, aydınlar, yazarlar bu coğrafyada yaşamıştır ama hep bunların adı öne çıkarılmaya çalışılır. nedenini sanırım hepimiz biliyoruz.
türk olduğumdan dolayı gurur duyduran isimlerden.kendisi cennet, cehennem gibi muamma kavramlara inanmadığı halde hayatının son anlarına kadar sevap niyeti olmadan vakfı için müspet işler yapmıştır.
yıllarını kara mizaha vermiş birinin bu derece anlaşılamaması çok vahim. kara mizah diyorum duy beni. kara murat demiyorum. olmamış şeyleri olmuş göstermek dedin de aklıma cüney tarkan geldi. kartal tibetten pike yaptı bir kuzuya diyorum. kara mizah olmamışı olmuş göstermekten çok uzak bir kavramdır. bilakis - hele hele bu ülkede - hakikati biraz mizahla pişirip sunmaktır okuyucuya. yılların eleştirmeni gibi konuşuyorum farkında mısın ? la fontenden bahsetmiyoruz azizim aziz nesin diyoruz. nesin'in yazdıkları bu ülkenin gerçeklerinin zemzemle yıkanmış halidir desem benle duşa girer misin?
kendisini anlatan trt yapımı belgeselde nesin'e sorulan " nasıl yazarsınız ,şartlar nasıl olmalı yazdığınız ortamda?" sorusuna nesin: " sakız leblebim ve rakım olmadan yazamam" demişti. ironi ütü değildir demek istemişti yani. ok ?