ne zeki, ne entel, ne çok bilgili ne de üst düzey bir insan değil. dikkat çekip adından bahsettirmek, marjinal olmak adına sürekli saçma sapan hareketler yapan, gülünç şeyler yazan bir kadın. hilal cebecinin bir üst modeli, o da kendini geliştirdikçe çok rahat bunun gibi gazetelerde falan da yazabilir, üstelik daha çok okunmazsa ne olayım!
bak ablacım, sen böyle salak salak cinsellikten, seksten bahsederek nereye varmaya çalışıyorsun anlamıyorum. ama inan senin yaptığın muhabbetin kat kat fazlasını, daha cesur ve daha açık olarak bizim apartmandaki her yaştan kadın oturup bahçede konuşabiliyorlar. tabuları yıkmak mı senin yaptığın, ben senin yazını gayet yüzümü buruşturarak okurken "şuna da bak, yine başkasının ağzından kendi pisliklerini kusmuş" derken, mesela ortaokul arkadaşın selin, o kadınların konuşmalarını duyunca çenem ışık hızıyla yerle bir oluverir, gel iki dakika dinle türk kadınının cinsel hayatı nasılmış, kendi kafandan uydurmadığın bir fikrin olur.
zekiymiş! ya en basit bir tanımla neydi zeki olmak, yaşadığı ortama uyum sağlayabilmek. ama sen aykırı olmak için resmen kıçını yırtıyorsun, nedir bu sivrilme çabası? nedir bu herkes beni konuşsun, akıllı kadın, farklı kadın, özgür kadın, istediği gibi yaşayan kadın diye parmakla gösterilme merakı? sırf bir kesim sana hayran olsun, sana yalakalık yapsın diye bir sürü insanın da tepkisini çekmeyi göze alıp gülünç rollere bürünüyorsun. entel geçinen lümpen kesimin gözbebeği olabilirsin hatta olmuşsun ama bu yukarıdan baktığın toplum için sadece eğlencesin.
röportajlarında bir tuhaflık dikkatimi çekti. yaptığı röportajlarda mutlaka konuştuğu kişi "deli misin?" ya da "delirdin mi?" diyor. yani herkesin an be an kullandığı bi cümle değil ki onlar. büyük ihtimalle o "deli misin?" leri kendin ekliyorsun ayşe'cim de neyin takıntısı bu?
vibratörlü fotoğraflar, cinsel içerikli yazılar, kelepçeli seksten bahsetmeler. ve bir diğer örnekte esra ve ceyda karde$ler. bu tür insanların ortak özelliği sanırsam ''ya$amdan tat alamamak'' olsa gerek. biraz melankoli varsa içlerinde yakında intihar ederler.
twitterda vibratörlü fotoğraflarını gezdiren erol köseye çok içten bir yazı yazmıştır ve hedef haline getirilmeye çalışılıyor .erol köse twitter da takpçi sayısını arttırmak amaçlı herkese salladığını zaten biliyoruz.adam eski sevgilisi olan şarkıcı gülşenin aşkından ölüp biterken reha muhtarla ilşkisi oldugunu öğrenince bir magazin programına ''reha muhtarın takıldığı yerler olursa gelsin sorsun''diyebilecek derecede çirkinleşebilen bir şahıstır.o yüzden ayşe arman doğru yerlere parmak basmıştır.vibratörlü fotoğraflardan daha rahatsız edici biri varsa o da bir erkeğin dedikodu yapmasıdır.
yoksul bir ailenin çocuklarını yardım görüntüsü adı altında fethullahçı okullara yönlendirerek, gericiliğin temsilciğiliğine soyunmuş olan sözde yazar.
menopozdan sonra bir röportaj yapmak istediğim kadın.
son derece itici, ben elitim diye basbas bağıran bir ruh.
yok dubai, yok abd.
bize ne?
parası olanın karısı sevinsin demiş eskiler.
Kürtaj konulu yazısıyla hak verilen gazeteci. Söyledikleri ne az, ne çok tam kararında.
--spoiler--
Sezaryene gelince...
Evet, dünyadaki oranlara göre Türkiye’de çok fazla.
Gereğinden fazla.
Peki bunu azaltmanın yolu, “Nüfusun artmaması için kullanılan bir yöntemdir” mi demek?
Bir kere, bu mantık doğru değil.
Sezaryen sadece bir doğum yöntemi, nasıl oluyor da doğumu engelleyici bir şey olarak değerlendiriyor, kimse anlayamadı.
E o zaman da herkese, politikacılar bilmedikleri konularda konuşmasalar daha iyi olur deme hakkı doğdu.
Sezaryen mi, normal doğum mu tartışmasında hepimiz, bütün gazeteciler, normal doğumdan yana haberler yaptık, yazılar yazdık.
Hekimlerin görüşlerini yayınladık.
Ama netice de, bu da, o çocuğu dünyaya getiren annenin tasarrufudur.
Çok korkuyorsa, “Yok efendim, olmaz! Normal doğum yapmayacaksan, doğurma!” mı diyeceksiniz?
Yine onun kararıdır, onun bedenidir.
Erkekleri nah ilgilendirir!
*
Başa dönüyorum.
Gittikçe muhafazakârlaştığımızın farkındayım.
Ama bu kadar muhafazakârlık da fazla.
insanı korkutuyor.
Sonunda işler iyice çığırından çıkacak.
Karı-koca evde ne şekilde yemek yiyecek, nasıl sevişecek’e kadar gidecek.
Neredeyse, evlilik dışı ilişki hapisle cezalandırılacak.
Çok çocuk yapanlara teşvikler ve primler verilecek.
Böylelikle, bu işin de çivisi çıkmış olacak!
--spoiler--
zamanında sevgililerinden birinden istemeden hamile kalıp kürtaj olmuş birisinin kürtajı bu denli savunmasına şaşırmamak lazım.
kürtajı sadece tecavüzcü seviyesin de tartışmak asıl kendisinin de yapmış olduğu hataları örtbas etmekten hatta gayet normal karşılamaktan başka bir şey değil.
sırf bir gecelik zevk uğruna ; canlanmış bir yavruyu katletmek doğrumudur? ey ayşe arman!
bundaki libido tüm türk karılarında olsaydı..yok lan o kadar karı tanıdım atıyo kesin..bi tane tanıdım böyle histerikti oda kime olsa veriyodu bana münhasır değildi yani.
yazisinda "cocugum cinselligi evlenmeden de yasayabilir" diyerek zina gibi bir gunahi yok saymis. bunun disinda yazisi son derece mantikli olmus. kimseye kimseye karisamaz, karismamalidir.
bu kadın neden yazar? kim yazar yaptı bu kadını? ne veriyor ki insanlara? hiçbir şey. kendi saçma fikirlerini güya mantıklı kılıflara büründürüp sunuyor sadece. bu kadının yazdıklarına hak verenin aklından şüphe ederim ben.
Yazarlık kalitesi tartışılır ama röportaj konusunda aşmıştır bence. Onun gibi röportaj yapan, sayılıdır. Tutup da sadece magazinsel insanları seçmez röportajları için, çok ilginç ve çok farklı insanları tanıtır. Soru sormayı iyi bilir. Merak edilebilecek her şeyi sorar.
Lakin imla konusunda sıkıntılı bir yazardır. Editörü dahi toplayamaz hatalarını yazıları içinden.
Fazlaca cesurdur, özgürdür, evli de olsa bekar da olsa aynı şekilde yaşayacağından şüphe yoktur. Kocasına aşık olduğunu her fırsatta dile getirir. Kızını anlatır. Alman annesini ve dıdının dıdısı diğer aile fertlerini yazar. Ama asla bi' Yonca Tokbaş kadar abartmaz sürekli kendinden bahsetme olayını. Kendinden bahsettiği zaman da mutlaka toplumsal bir mesaja dokundurma yapar. Yine de süper bir yazar değildir.
iyi bir gazetecidir.
Ha verdiği pozlar sonrası işleri açılmış olabilir. (Zaten ertuğrul özkök sever böyle insanları, ayşe arman bu anlamda doğru yoldan gidiyor denebilir.) Oysa benim görüşüm; yazıyorsan eğer karışmayacaksın böyle reklam işlerine arkadaş, sadece yazılarınla yapacaksın reklamını. ve sınırların olacak illa ki, sınırsızlık muhteşem bir şey değildir. insanın sınırları, kendisine ve karşısındakine olan saygısını gösterir. Bu yüzden gözümden düşmüştür bir miktar ama okumaktan vazgeçmeyeceğim sayılı isimlerden biri olarak da kalacaktır.
popüler kültürün yarattığı oldukça marjinal yazılar yazmaya çalışan, platinius saçlı köşe yazarı.iyi bir gazeteci olabilir, birikimi de olabilir lakin kendinden ve "ben buyum böyleyim" sürekli kendini tekrarlı yazılarından bıktıran yazar. aralarda güzel konuları uslübuyla güzel kullanıyor o ayrı tabi.