Dün sinemada (1.5 yıl önceki dünyanın durduğu gün filminden sonra ilk kez sinemaya gittim bu arada) 3d olarak izlediğim güzel film.
Film 3d olduğundan bende bir merak vardı. ilk kez 3d olarak bir film izleyecektim. 3d nasıl bir şeydi? Ve miyop gözlüğümün üstüne takacağım 3d gözlüğü bende nasıl bir rahatsızlık yaratacaktı? Aslında filmi izlerken 2 soru birleşti ve rahatsızlık yaratsa da beklediğim kadar da kötü değildi 3d olayı. Benden öncekiler nasıl kullanmışlar bilemiyorum ama 3d gözlüğünün camı pek de temiz değildi. Ayrıca ekranı çok koyu göstermekteydi ama filme kattığı tat bunlara rağmen çok güzeldi. Beyaz perde'de gördüğünüz bir çok şey hemen önünüzde oluyormuş gibi görüyorsunuz. Kısacası iyiydi diyelim.
---spoiler---
Filme geçersek uzun uzadıya gözlemlerimi ve yorumlarımı karman çorman bir şekilde yazayım. Film insan ırkının dünyadaki doğal kaynakları tükettikten sonra yeni bir mekan! Arayışı içerisinde, na'vi halkının yaşadığı gezegene gelmesini ve bundan sonra olan olayları anlatıyor. insanoğlu buraya dostluk, kardeşlik, kültürlerin kaynaşması kılıfları altında geliyor ilkin. Ama asıl amaçları gezegendeki çok değerli madenleri (unobtanium) ele geçirmek. ilk olarak gezegendeki na'vi ırkıyla (ki kendileri mavi renkli, insan görünümlü ama insandan çok daha büyük boyutlu ve doğaya ve tüm canlılara saygı duyan bir ırk. insan ırkıyla bu açıdan çok farklı yani) dil öğrenimi vb. gibi birçok konuda iletişim kurulup, kaynaşılıyor. Ama sonradan para için, maden için amerikan görünümlü insanoğlu matrix ve terminatörden fırlamış dehşet verici yıkım araçlarıyla, na'vi ırkına, ve yaşadıkları doğaya kan ve ateş kusuyor. Başlangıçta içlerine koydukları amerikalı, belden aşağısı felç olan asker ve arkadaşlarının önderliğinde, bu yakıp yıkmayı seven ve yenilmez makineler kullanan ırka savaş açıp kaybediyorlar (daha doğrusu savaş içerisinde geri geçiliyorlar) ama na'vi ırkının tanrısı olan eywanın da desteğiyle gelen sayısız devasal hayvanlarla insan ırkı yenilgiye uğratılıyor. insanların kurduğu üstteki kişilere de siktiri çekiliyor. Böylece (şimdilik) na'vi ırkı ve doğasının yanmayan kısımları ve kutsal ağaçları kurtuluyor. Tabi avatar 2 gibi bir film çekilip bu madenler için insan ırkı daha kalabalık gelirse onu bilemeyeceğim. Ama tabii ki yine na'vi ırkını destekleyeceğim!
Film birçok filmle ve katliamlarla benzerlikler taşıyor. Mesela Bir nevi kızılderili-amerikalı çatışması gibi. daha doğrusu amerikalıların kızılderililer gibi doğaya saygılı bir milleti kesmeleri ile çok büyük bir benzerlik taşıyor film. Ayrıca da son samuray, son mohikan, kurtlarla dans, 300, district 9 gibi filmlerle de bir ırkın diğer bir ırkı, daha doğrusu güçlü olan ırkın, zayıf olan diğer ırkı, onların elindeki şeyleri almak için yokettiğikonusunu işleyen filmlere katılan bir film olmuş. Böylesine özeleştiri yapabilen fimlere saygı duyduğum gibi bu filme de saygı duydum doğrusu. Eskiden hep uzaylıların dünyayı istilasını ya da rambo gibi tiplerin vahşi doğu halklarını kesmesini izlerdik. Ama bu filmlerle beraber insanoğlunun (en azından güçlü olanlarının büyük bir kısmının) ne kadar aç gözlü olduğunu, yakıp yıkıp tüketmeyi sevdiğini izlemeye başladık. Bu da ülkemiz de yapılan filmlerde olmadığından benim için çok şaşırtıcı ve takdir edilesi bir durum.
Ayrıca bu insan yıkımıyla ilgili olarak albayın "teröre terörle karşılık vereceğiz" demesi de çok enteresan bir ayrıntıydı ve amerikaya bir kere daha lafı giydirdi. Yani topraklarını savunan barışçı na'vi'ler terörist oldu!!
Başka bir konu olarak da Herkeste bu film çok alıntı ve klişe sahne içeriyor gibi eleştiriler var. Bence bunlara fazla takılmamalı filmi izleyenler. Hep iyi yönleri görmeye çalışırsak ve aman şimdi bir hata yakalayacağım diye kasmadan izlersek eminim ki daha çok zevk alacağımız bir film izleyeceğiz. Tabi bu diğer birçok film için de geçerli.
Filmde klişe sahneler var söylemi gerçekten de doğru. Filmdeki kötü adamın bir türlü ölmemesi ve en sonunda filmin iki kahramanı tarafından öldürülmesi, ormanda yaratıklar amerikalı kahramanımıza saldırmadan önce adamımızın elinde kibrit belirivermesi ve o uzun ağaç dalına sürdüğü şeyin yanacağını bilebilmesi, filmdeki kazanılması imkansız bir savaşın kazanılması gibi klişeler mevcut filmde. Hafızamı zorlarsam daha fazlasını da bulurum sanırım ama bence bunlar filme bir değer kaybettirmemekte.
---spoiler---
Son olarak da gelelim filmin en çok övgü aldığı görsel şölen konusuna. Gerçekten de harika bir dünya, orman, doğa ve 3d şöleni var. bunları yaptıkları için kendilerini tebrik ediyorum. O her tarafından ışık saçan bitkileri, değişik canlıları, börtü böceği gerçekten de iyi düşünüp resmetmişler. Ortalığı las vegas (ışıldaklık açısından) yaptı bu şerefsiz (iyi manada) hayvanlar. Bu görsel şöleni ve bu güzel filmi tekrardan bilgisayarımda blu-ray olarak izlemek için sabırsızlanıyorum.
Aryıca filmden bir beklentim daha var ki o da şudur. Titanik gibi inanılmaz abartılı (overrated) filmin tüm zamanların en çok izlenilen filmi olmasını, bir sinemasever olarak kabullenemiyorum. Avatar şu anda 1.300 küsur milyar dolarlarda (1 hafta önce böyleydi) gezinmekte. Titanik ise 1.800 milyar doların üstünde bir hasılat elde etmişti zamanında. Umarım avatar bu abartılı filmi geçecektir ilerleyen zamanda.
Kaçırmayın ve sinemada izleyin diyorum.
"yalnızca son ağaç kesildikten, son ırmak zehirlendikten, son balık yakalandıktan sonra... ancak ondan sonra paranın yenemeyecegini anlayacaksınız."
---spoiler---
klişeymiş.. pehh sanki her gün özgün senaryolarla dolu film izlionuz hayret bişey.. görüntü güzel çekim güzel oyunculuk desen müthiş daha ne olsun.. bi de vatikan beğenmemiş eleştirmiş filmi, eh o zaman bu film gerçekten güzel...
editimsi: imla
en sofistike özdeşleşmeyi gördüğüm film. kahraman yürüyemiyor, zira o esnada sinemada oturan bizlerin de kullanmadığı yegane organ. başından beri de biliyoruz ki sonunda jake, tıpkı salondan çıkıp giden bizler gibi bacaklarına (bir şekilde) kavuşacak. jake cennetine kavuşmuşken bizler yalnızlığımıza doğru ilerleyeceğiz, bacaklarımız, arabamıza binene kadar işe yarayacak.
james cameron'da bir kubrick ruhu var. mükemmeliyetçi. belli ki kılı kırk yararak çalışıyor. ortaya da meydan okuyan bir hayal gücü ve görsellik çıkıyor. ama bir kubrick filmi derinliğinden yoksun. thought-provoking bir içerik beklemeyin.
navi halkından örnek alın doğanızla barışık yaşayın ey insan evladı demeye yelteniyor. benim de aklıma nietzsche yi getiriyor. "doğanın ölçüsüne göre yaşamak mı istiyorsunuz? ey siz soylu stoacılar, ne de aldatıcı sözler böyle! doğa gibi bir varlığı düşünün, ölçüsüzce savursun, ölçüsüzce kayıtsız amaçsız niyetsiz, acımasız ve adaletsiz, hem bereketli hem kısır hem de kesin olmayan; bir güç olarak kayıtsızlığın kendisini düşünün- bu kayıtsızlığın ölçüsüne göre nasıl yaşayabilirdiniz? yaşamak bu, kesinlikle doğadan başka bir şey olmayı istemek değil mi?"
navi lerin doğası bizimkisi gibi kayıtsız değil, onların ekosistemi dengede tutan eywa ları var. ne şans. o halde pandora gibi bir gezegen ancak sanal ortamda var olabilir.
filmin sosyalist bir metni olduğunu iddia edenler var. ancak avatar tam anlamıyla kapitalist bir filmdir. alt metin bir arzu nesnesi yaratır pandora- ve bunu bize satar. siz de yakında tıpkı jake gibi pandoraya girebileceksiniz. yakında.
kapitalizmin yıkıcılığı ve tüketimi üzerine giydirilmiş, muhteşem efektleri olan sinema filmi.
(film izlenirken soluk beniz amerikalılarla kızılderililerin hikayesi hatırlanacaktır.)
Ayrıca filmin yönetmeni James Cameron'ın da sosyalist olması muhtemeldir. Zira Titanic filminde de az da olsa sınıf çelişkisine parmak basmıştır.
filmi bugün 2. kez izledim. sözlükte de 3-4 tane girdim vardır filmi savunduğum lakin senaryosunu hiç savunmamıştım.
Merak ediyorum bu filmin senaryosunun klişe olduğunu söyleyip etkilenmediğinden dem vuranlar Güney ve kuzey amerika yerlileri hakkında ne düşünüyorlar? onların acılarını içlerinde hissedebildiler mi hiç? hayatlarında kaç kere bir yaylaya çıkıp doğayla başbaşa kaldılar?
Kaç kere ava çıktılar? kaç kere doğyladaki hayvanlarla evcil ineklerle onlarla bunlarla yakın ilişkiye girdiler? ormanın ortasında gördükleri koca bir kavlan ağacına hayranlıkla bakıp dokundular. en son ne zaman gökteki yıldızları şehrin o boğucu gece ışıkları olmadan gördüler? kaç kere ata eşeğe bindiler? kaç kere daha yeni doğmuş bir buzağıya sarılıp onun o ürkekliğini ama saflığını hissettiler. Filmin konusu klişe ama doğayı ucundan da olsa seven ezilmiş toplumlara asil kültürlü toplumlara gönülden bağlı olan insanları derinden etkiledi. Hem de o öldürülen sürülen varlıklar mavi yapay uydurma bir toplum olsalar da derinden etkiledi? James cameron bütün bunları ucundan da olsa doğayla ve doğanın insanlarıyla bağı olan kişilere bu duyguları yoğun olarak yaşattı. Lan bildiğin mavi yaratıklar bunlar Neytiri'ye bildiğin aşık oldum olm o mavi yerlilerle yaşamak istedim.
Memlekete gidip Memleketin o çam ağaçlarıyla bezeli karadenize bakan yamaçlarında doğayı içime çekmek istedim pandora'nın anımsatmasıyla. Sabah bir yaylada bozkırda uyanıp ayazda temiz havayı içime çekip soğuk suyla yüzümü yıkayıp hayatı her yerimde hissetmek istedim. iş güç ortamlarına yeni yeni atıldığım şu günlerde Kapitalist düzende ya ezen olursun ya da ezilen olursun kuralını iyice kabullenip ezen olmaya ciddi ciddi hırslanmışken insanlığımı hatırladım lan. Klişeymiş bilmem neymiş
modern çağ teknolojisiyle yeni nesillere aktarılacak doğayı sevme doğayı seven asil kültürlü halkları sevme filmidir bu. Hele de filmin izleyici kitlesi vahşi kapitalizmin ve şehirleşmenin kucağında boğulmuşken onlara nefes aldıran sorgulatan filmdir.
Klişeyse klişe.
Tekrar hatırlatılması gereken klişeler.
o hayal dünyasında gerçeği yaşatan klişeler
aşık eden klişeler.
insan olduğunu hatırlatan klişeler.
ayrıca filmi götünden izleyenlere hatırlatma filmin özelliği sadece yeni bir 3d teknolojisi kullanılması değil insan hareketlerini ve mimiklerini cgilara aktarmada büyük devrim yaratmasıdır da. Bu zamana kadar bu kadar başarılı örneği olmayan yansıtmadır bu.
Klişeymiş
le havle.
Gidin izlemekle övündüğünüz lakin sadece marjinal görünmek için izlediğiniz bağımsız filmleri izleyin siz.
Ulan sanki biz hiç senaryosu güçlü bağımsız vs film izlemedik sinemadan anlamıyoruz james cameron da Terminator 2 terminator aliens absyss gibi hepsi birer başyapıt olan filmleri yönetmedi sadece elinde parası olan alelade bir yönetmen. MCGnin maykıl beyin elinde dünyanın bütçesi vardı da ne yaptılar?
hakkında girilen entryleri hala okuyorum ya, ben ona yanıyorum.
bu filmdeki oyuncuların hepsi iyi konuşan, iyi telaffuzu olan, iyi oyunculardır.
ispat mı?
na'vi ırkını canlandıranların başka şansı var mıdır? mimik gözükmeyecek, oyunculuk farkedilmeyecek. ne yapmaları lazım? çıkardıkları seslerle oynayacaklar, sanatlarını böyle icra edecekler.
dünya sinemasının bu zamana kadar ki en başarılı yapımı. yaklaşık 3 saat boyunca sıkılmadan ve gözünüzü kırpmadan izleyeceğiniz başyapıt. michelle rodriguez'in asiliğini ve asaletini yeniden görmek ise elbette ayrı bir keyifti.
dünyanın en çok hasılat elde eden 3. filmi olmuştur. yüzüklerim efendisi kral'ın dönüşü 2. , titanic birincidir. titanic'in rekorunu bu filmin geçemeyeceği düşünülmekteymiş.
film, görselliğiyle bir mihen taşı olmaya aday, daha önce de 3d filmler yapıldı ama birkaç sahneden ibaretti bu. tüm filmin 3d olduğu ve oyunculukların animasyon değil, gerçek oyuncularla gerçekleştirildiği tek film budur sanırsam.
lakin tam da bu yüzden, kült bir film olmayı ıskalıyor sanki. bundan yıllar sonra, saygı ya da hatırlanma babında bu film izlenecek olsa, sıradan bir filme dönüşecek zira televizyonlarda ya da bu türden gösterimlerin olduğu sinemalarda 3 boyut yaygın olmayacaktır muhtemelen. bu yüzden , yani 3 boyutlu sinemada izlenmek zorunda olmasından dolayı uzun yıllar tazeliğini koruyacağı konusunda şüpheliyim.
sinema kültürü hollywood' la sınırlı olduğundan; tüm filmlerin aslında para için çekildiğini düşünen sinemaseverlerin olduğunu bize göstermiş filmdir.
filmlerin uzman eleştirmenler veya yönetmenler dışında eleştirilemeyeceğini söyleyen bir mantık, kendisinin yaptığı "über film harika" yorumunun da bir eleştiri olduğunu bilmiyor sanırım. re re re ra ra ra mantığıyla film savunuyorsunuz yahu.
bazılarının sinemayı görsellikten ibaret sanması, sinema kültür seviyesini ortaya koyuyor zaten. merak ediyorum aynı film 3 boyutsuz gösterime girse, yorumlar ne olacaktı. ve ben yapımcı olsam, yaptığım filmin 3 boyutlu olması filmin önüne geçiyorsa; yaptığım işten utanırım arkadaş. ha yok sinemacıdan çok tüccarsam eğer, zevkten dört köşe olurum. 3d sinema salonları var. hatta koltuklar hareketli falan. çok zevkli valla bak.
nedense çizgi filmin devamı gibi hayal edip koşa koşa izlemeye gidip hayal kırıklığına uğradığım film. çok para hercanmış belli ama klişeden geçilmiyo. daha başından sonu belli. avatarın kıza aşık olup pandorayı kurtarmaya kalkışacağı kızla ilk tanıştığı sahneden anlaşılıyordu. bu bir aksiyon filmi sanat filmi tadında bir hikaye beklememek lazım biliyorum. sanırım ben artık yaşlandım aksiyon, animasyon değil içerik arıyorum. bana göre tek güzel yanı filmin mesajı. zenginlik toprağın altında değil üstünde. senelerdir kaz dağlarında siyanürle altın çıkarılmasın diye bağırıyoruz zaten * bize göre çok sarsıcı bi slogan değil. doğayı insanoğlunun nasıl mahvettiğine dem vurmuş ama ben çok eminim o savaş sahnelerinde ki, üstün teknoloji eseri silah ve araçlara ağzının suyu aka aka bakıp özenen bi sürü az gelişmiş beyin de başka tarafından algıladı.
3d olarak ilk tecrübem. anneannemin yıllardır sakladığı, çok eskilerde kalma , sallayınca göz kırpan kartpostalları hatırlattı 3d teknolojisi bana. pandoraya yapılanları, kızılderililere, yakınlarda da ırağa yapan amerika günah mı çıkardı diye iyi niyetli bir düşünceye kapıldım biran ama filmin hasılatını düşününce vazgeçtim. para için herşey mübah. yıllardır sımsıkı sarıldıkları, bütün dünyaya empoze ettikleri kapitalist sistemi de gişe için harcamışlar * ya da kaynaklar tükendi paçalar tutuşmaya başladı yıllardır ağzına sıçtıkları doğaya sahip çıkmaya karar verdiler. açtırmasınlar pandoranın kutusunu...
lakin okuyorum bizim çakma atilla dorsay kılıklıları da gülesim geliyor burada.
yahu siz böyle götünüzden element uydurup bir anda eleştirmen kesiliyorsunuz eyvallah da, ulan hepinizin önüne bir kemal sunal, şener şen, adile naşit triolu film koysak oturur halen daha izlersiniz. bıkmadan, usanmadan. hiç izlemediğiniz bir filmleri dahi olsa da. üstelik aynı filmlerin daha 1. dakikasında sonunu tahmin edebilecek olmanıza rağmen.
ee hayırdır, turnusol kağıdı gibi renk atmalar başladı galiba.
emekse avatar'da da var, hababam sınıfı'nda da. paraysa avatar için de harcandı, hababam sınıfı için de.
geçin allasen bu götünü yiyim ayaklarını. adam sinema için yeni bir teknoloji kullanmış. izleyeceksen onun için izle. amnsikyim sanki izlediğiniz tüm filmler hayatınızı değiştiriyor bir anda, hayatın anlamını keşfediyorsunuz da tutup senaryo mantar abi hiç izlemeyin tandanslı bok atmaya başlıyorsunuz ya açıp götümü gülesim geliyor ama abazalardan ötürü tırsıyorum ucuza gitmesin kıymetli.
neticede,
arkadaşım her filmi yapımcısı para kazanmak için çeker. kimisi öyle kimisi böyle. amaç elbet ki para kazanmaktır. lakin bu film sinema için teknolojik anlamda gelişim öncüsüdür. senaryosunu beğenmezsin, müziklerini beğenmezsin, oyuncu performansını beğenmezsin. hepsine eyvallah. lakin bu senin usta film eleştirmeni ya da yönetmen olmadığın gerçeğini değiştirmiyor. sizin o dediklerinizi bir ridley scott, luc besson ya da wachowski bacı kardeşler söylese anlarız. ama siz kıtıpiyoz ne idüğü belirsüz, sadece sahnenin karşısında duran tipler olarak kusura bakmayın bu kadar abartı bir yergiye hakkınız yok, değil bok atmak.
'adam 500 milyon dolar harcamış emek vermiş sen klavyeyi kucağına alıp bık bık yap' inanlarına selam yola devam; ruhsuz filmdir. shrek buna her türlü koyar, o derece.
*insanların kendilerini dünyayı yok etmeye gelen uzaylılarmış gibi düşünmesiyle kıvılcım alan bir hikayeye sahip olan film.* hani o uzaylılar biz olsaydık başkalarının dünyalarına gitseydik durumu*. bu açıdan mükemmel ve orjinal olan bir başlangıç noktasına kurulan harika senaryo ve 3 boyutun getirdiği aşırı gerçeklik duygusuyla şimdiye kadar sinemada izleyebileceğiniz en iyi filmdir aynı zamanda. öyle bir film ki gelecek olan yeni avatar filmleri için yeni bir dünya yaratılmış ve ilk filmdeki senaryoyla alakası olmayan filmler bile çekilebilir. bu yüzden efsane olmaya aday.
ana gezegeninin jüpiter'e inanılmaz benzediği pandora isimli doğal bir uyduda geçen film. filmi izlerken dikkatimi çekti bu, baktım ama jüpiter'in toplam 63 tane doğal uydusu arasında pandora isimli bir uydu yokmuş. gerçi henüz isimlendirimemiş, sadece kod adlı uydular da mevcut.
eşzamanlı edit: bizim güneş sistemimize çok benzeyen başka bir hayali güneş sisteminde (alpha centauri) imiş meğer bu pandora.
sinemada çığır açmayı uzun deri ceketli insanlarla değerlendiren sinema özürlülerin eleştirdiği film.
Lord of the ringsle karşılaştırılması da başka bir alem.
Arkadaş Lord of the rings dediğin Dünya edebiyat tarihinin en önemli romanlarından biridir.
Filmi ise Karakterler, tasarımlar ve mekanlar açısından Romanı yansıtması açısından ROmanın fanlarını bile hayretler içerisinde bırakacak kadar tatmin edicidir. Lord Of the rings filmi Sinema tarihinin bu açıdan en önemli yapıtıdır. Sen tutup avatar'dan Edebiyat tarihinin en önemli başyapıtının sinemaya aktarılmış hali kadar etki bekliyorsan baya bir aklın gitmiş demektir.
Matrix'e dönersek, Equilibrium filminin sırf uzun paltolar nedeniyle matrixten esinlendiğini iddia eden andavalların sinemayı yorumladığı çağları gördü bu ülke bu dünya. hiç unutmuyorum MAtrix çakması denmişti bu film için o yüzden de gidip izlememiştim. meğersem filmin uzaktan yakından alakası yokmuş.
Ha bir de star wars olayı.
Star warsın yayınlanan son üç filmini yani seriye göre ilk üç filmini eski filmlerin remakei sanan aklı evvelleri görmek de çok eğlenceli. Kaldı ki Star wars lan, Star wars, Sinema tarihinin bilim kurgu-fantazi düzlemindeki en önemli eserinin yeni bölümleri. bütün filmlerin toplamından daha fazla fan sayısına sahip olan üçlemenin yeni filmleri. Kocaman bir evrene, alabildiğince fazla ırklara, kültürlere sahiplik yapan dünyanın yeni filmleri. sen tutup reklamlarında her şeyinde bilinen bir hikaye olduğunun üzerine vurgu yapan bir filmi Star warsın hikayesiyle karşılaştırıyorsan, helal olsun.
James cameron O beğenilmeyen senaryosuyla, o klişelerle dolu senaryosuyla "güya görselliğin" öncelikli olmadığı sinema sanatında sinema tarihinin en fazla gişe yapan filmlerinden birini çekmiştir. Avatar'a giden hiç kimse Avatardan önce Avatar'a benzer bir film izlediğini söyleyemez. senaryo benziyor olabilir hatta aynısı bile olabilir görseller ve görsellerin işleniş tarzı daha önce hiçbir filmde yoktur. Geleceğin görsellerine de avatarın yön vereceği kesindir.
görselli nenem de yapar diyen varsa eğer
Al sana baştan aşağı görsellerle dolu, aksiyonla dolu ama hiçbir sikime yaramayan Transformerslara bak.
iki filmi yapabiliyorsan ardı ardına izle tabi avatar sinema salonunda olmak şartıyla, yanına terminator 4ü koy izle, hatta yüzüklerin efendisini de koy (eski teknoloji ama gelişim açısından referans olarak alınabilir) sonra avatar'ın görseller açısından neler başardığını ve bu görsellerin geleceğe nasıl ışık tuttuğunu anla.
sinema tarihinin en büyük yönetmenlerinden biri götü çıkmış kamera geliştirmiş, yeni teknikler geliştirmiş insanlara görsel manada yeni bir şeyler sunmayı hedeflemiş bizim beyefendiler olmayan sinema bilgileriyle daha önce tadmadıkları deneyime rağmen adamın eserini beğenmiyor. bir de kendilerine dayanak olarak lotr, star wars gibi efsane filmleri gösteriyorlar.
öncelikle:
(bkz: #6888608)
filmi izledikten sonra düşüncelerim:
gidilip görülmesi gereken filmlerdendir. emeğe saygıdır, evet, ama ancak bu kadardır.
özellikle sözlüğü okuyup, okunulan övgüler üzerine çığır açacak bir filme kendinizi hazırlamıssanız tam bir hayal kırıklığı yaşatır. ama "süper bir film" ön gazı almamışsanız belki beklentilerinizi karşılayabilir.
kesinlikle hayatınızı ve sinema tarihini değiştirecek bir film değildir. bir filmde en önemli şey senaryodur, görsellikten çok daha önce, ve senaryosu vasattır, sıkar.
bana konusunu bile daha bilmezken zaman doldurayım diye vizyona girdiği ilk gün öğlen gittiğim matrix filminin şokunu yaşatamamıştır. o derece çığır da açmayacaktır kanımca. unutmatın matrix'ten sonra çoğu film ona benzetmeye çalışmıştır kendini, sokakta uzun deri ceketli insanlar dolaşmıştır.
ya da bana kitabını okumamış olduğum ama meraktan gittiğim lord of the rings kadar bile etki edememiştir. ki ben 1 yıl arayla iki devam filmini gün sayarak beklemişimdir.
hatta 90'ların sonunda görsel efektleri yenilenerek yeniden vizyona giren star wars trilogy kadar bile heyecan yaratmamıştır filmden çıkarken.
bu ise sadece cnbc-e'nin yönetmene saygı kuşağında yer alacak bir filmdir bence. ha sinemada izlenmelidir, dvd aynı keyfi veremez, haklısınız o ayrı. ama o kadar. fazlası beklenmemeli. **
dün gece bilet bulamadığım için 1'de izlediğim film. nerden başlasam bilemiyorum ki. öncelikle şunu belirtiyim ki bu ödül kesin ya oscar alır yada grafik başarı ödülü falan birşey kesin alır.
gece 1 de başlamadığı için kesin uykum gelir diyordum ama film size uyuyacak fırsat vermiyor ki 3 saat boyunca gözlüğümü kırpmadan izledim. film tam anlamıyla bütçesinin ve konuşulan 14 yıl emeğin hakkını vermiş.
-konusu itibariyle klasik olarak gözükse bile hiçde öyle değil. evet klasik ama o konuyu öyle bir grafikle ve zamanlamayla işlemişler ki -amaan bumuydu bee- diyemiyorsunuz. aslında konusu gayet açık abd nin dünyaya yaptığı zulümü başka bir açıyla işlemişler.
-aslında bu filmi her insan istediği her yere çeker. benim ilk olarak aklıma kurtuluş savaşımız geldi. bizim kendimizi güçlü devletlere karşı savunmamız, bu mavi. ırklarında kendilerini ve yaşadıkları yerleri güçlü silahlı düşmana karşı savunmaları. bu mavi ırklara doğa ananın yardım etmesi, bizede kurtuluş savaşı ve çanakkale savaşında allah'ın yardım etmesi.
-bu film şunu gösterdi ki bir insan aşkı uğruna kendi ırkını yok sayıp ırkını değiştirebilir *
-grafiklere gelirsek harikalar... ama aklıma şu takıldı. acaba bu avatar insanların dizaynında bilimsel birşey olabilir mi? yani yüz grafikleri ve mimikleri gerçekten insanları etkiliyor. sonuçta bunları oynayan bir insan kamera arkasını izledim sonradan bilgisayarla kalıp ekleniyor ama sanki bana bizim etkilenmemiz için 14 yıllık emeğin içinde bu tasarımın araştırmasıda var gibi geldi
(bkz: komplo teorileri)
ve bu filmi izledikten sonra karar aldım ki, recep ivedik saçmalığına 10 tl sinema parası vermeyeceğim. yahşi batıya giderim ama böyle bir filmi izledikten sonra filmlerde seçici olmaya karar verdim.
ayrıca filme gitmemiş olanlara diyorum ki, filmi kesin 3 boyutlu olarak sinemadan izleyin. kaliteli bir sinemaya gidin ama zevki öyle çıkar. televizyondan pek sarmaz..
görselliği ve vermek istediği mesaj ile başarılı olsada ,konu ve oyunculuk açısından bende district 9 etkisi bırakmayan,sonu itibariyle ikincisinin çekilmesi kuvvetli ihtimal olan film.
"keşke pandora gezegeni gerçek olsaymışda orda yaşasaymışım." dedirtecek filmdir. ancak bu kadar güzel bir gezegen oluşturulabilirdi bilgisayarda. ikincisinin gelme ihtimalide bulunuyor bu arada iddialara göre.
filmden çıktıktan sonra uzunca bir süre herşeyi 3 boyutlu görmeye devam etsen de, daha kısa yapılabilirmiş dedirtse de yine de mutlaka gidilmelidir, görülmelidir. (bkz: adamlar yapmış)
güzel bir film olmuş.
çekim, effectler harika. senaryo ortalama bir sinema seyircisi için fazla süprizlerle dolu değil. 20 dakikadan sonra finali görüyorsun.
kendi adıma en azından twelve monkeys etkisi bekliyordum.