baş karakterimiz Aang isminde dışarıdan 12 içinden 112 yaşında bir eleman. sırtından başına ve ellerine mavi bir ok uzanıyor. arkadaş yüzyıllardır dünyadaki düzeni koruma görevini üstlenmiş avatar müessesinin son üyesi. lakin 100 yıl önce ateş güçlerinin diğer milletlere(hava, su ve toprak) saldırmalarıyla barış bozuluyor.
son avatarroku ölünce bizim küçük şehzade pusuya düşüyor ve suyun derinliklerinde kendine buz topundan bir sığınak yapıyor. katara ve sokka(sakko okuyorlar gerçi) adlı iki kardeş açlıktan kırılmamak için suda kayıkla avlanırken bunu buluyorlar. böyle bir çatlamalar, patlamalar falan filan hikaye başlıyor.
ileride çoçuğuma izletmek için dvd'sini aldığım, süpersonik çizgi dizi. çok heyecanlı ve de eğlenceli bir kurgusu, sempatik bir atmosferi olmasının yanısıra dünya'ya bakış açımızın nasıl olması konusunda güzel dersler veriyor. izlet bunu çoçuğuna, hem sen izlemiş ol bir daha, hem de denge kavramını öğrenmiş, anlamış güzel bir bireyin yetişmesine katkıda bulun.
--spoiler--
tüm dizinin en sevdiğim kahramanı sürekli lahanalarının başına bir şeyler gelen satıcıydı. ne bahtsızmışsın kardeşim, o kadar özenle parlat, diz lahanaları, sonra üstüne appa düşsün, aang uçsun, katara su fırlatsın. acını paylaşıyoruz.
--spoiler--
ateş ırkı*
elinden, orasından, burasından fütürsuzca kıvılcımlar, ateşler, ateş topları çıkartıp durabiliyorlar.
su kabileleri*
bu yavrucaklar suyla bir topmuşcasına bir ipmişcesine oynayabiliyorlar. kızınca dalga çıkartıp denizi bulandırıyor, sevinince şipi şipi suları neşeyle bir oraya bir buraya saçıyorlar.
toprak krallığı*
toprağı istemdışı oynatmak diyince akla ne geliyorsa, bunlar yapıyor kardeşim. misal hapishanelerinde asla kapı yoktur. toprakbükücü gelir istediği bir yerden kendine kapı açar, içerdekini bir güzel pataklar, gözüne filan kum kaçırtır, sonra defol olur gider.
ayrıca en çok korkttukları durumokyanusun ortasında kalmaktır o zaman senden benden bir farkı kalmaz bunların, köyümü isterim diye türkü çığırırlar.
geldiik hava göçebelerineair nomads
bu vücutları doğuştan mavi oklarla dövmelenmiş kader mahkumları havayı duruma göre bir top şekline sokarak, kimi zaman yelkenlerine rüzgar olsun da hızlı hızlı gidebilsinler diye bükerler. dört ırk arasından uçup kaçabilen tek ırk bunlardır. bir görsen nasıl dost canlısıdırlar ki sorma gitsin. bunların hayvanları da kendileri gibi dost canlısı ve oldukça yeteneklidir. mesela bir appa vardır uçan bizon. bizon dediğime bakma mamut gibi bir şey altı ayağı, dev kuyruğu, başıyla başlı başına bir apartman.
avatar kardeşimiz ise seride bahsi geçen dört ırkın bütün özelliklerini kullanabilme yeteniğine sahip battal gazi gözüpekliğinde, he-man çevikliğinde lakin gandalf bilgeliğinde mustafa kemal atatürk liderliği gücünde bir insandır. her jenerasyonda herhangi bir ırktan böyle biri çıkıyor kesin.
avatar son olarak da, daha sonra yüz yıl savaşlarında soyları tükenecek olan hava ırkından çıkmıştır.
filmde oynayan elemanları gördüğüm andan beri uyuyamıyorum. allah belanızı versin. direkt dizinin senaryosunu okuyup cast seçimine akmışlar sanki. ulan hiç alakası var mı o tombiğin aang'le? ha? o boş beleş bakışlar?
zuko? zuko'ya ne demeli? ulan o adam kenarmahalle çocuğu bi kere. (bkz: slumdog millionaire) olmuş mu hiç koskoca ateş lordu'nun oğlunu kenar mahalle itine oynatmak? hiç alakası var mı o çocuğun zuko'yla?
allah belanızı versin başka da birşey söylemiyorum. hadi bu ikisini harcadınız. toph, suki, azula (hadi katara'ya da pay çıkaralım) gibi güzelim char.lar gidecek ona yanıyorum. ibneler varsa bi derdiniz-sıkıntınız gidin jet, haru, longshot, hapishanedeki* ince ruhlu kel adam, hama gibi arka plandaki char.ları harcayın.
dipnot: tam cast'i bilmiyorum. iroh rolünün morgan freeman'a verilmiş olabileceğinden çok korkuyorum.
ilginç bir şekilde türkçe dublajı orjinalinden daha güzel olan ailenin eşşek kadar adam oldun hala mı bunları izliyorsun oğlum yaa demesini sağlayan bağımlılık yaratan çizgi dizi.*
canım sıkıldıkça dört bölümlük finalini izlediğim 2000'li yılların efsane dizisi.
her seferinde boğazımda bir şey düğümleniyor; kardeşlerin arasındaki son agni kai esnasındaki koreografi ve arkadaki hüzünlü müzik, karakterlerin kaderlerinin dönüm noktalarına gelmeleri, arkada çalan müzikler, firelord'un muazzam gücünü gösterdiği o ilk an, ses efektleri, arka planda sozin kuyrukluyıldızı yüzünden kızıla boyanmış kıyamet gökyüzü, koskoca ba sing se'nin white lotus tarikatı tarafından kurtarılması, energy bending olayı, canavar azula'nın acınacak hallere düşmesi ve kelepçelenmesi, zuko'nun fedakarlığı, tacı takarak firelord olduğu sahne, aang ile kucaklaşmaları..
şimdi şiping yani orcinaliyle shipping nedir bakalım.
bir ilişki içerisindeki insanların isimlerinin birlştirilme hali. genelde hayali ilişkilerde galiba bilmiyorum.
osman'la melahat düşünün. osmelahat. yani ortak bir yerlerden harf bulup iki kişiyi bir etme hali.
çok saçma evet. tam kız işi itiraf etmeli.
allah'tan daha bize sıçramadı bu. ama avatara sıçradı.
iki şiping fan club'ı var avatar'da, katara'yı merkez edinen:
(bkz: kataang) katara ve aang ilişkisini destekleyenler.
(bkz: zutara) zuko ve katara ilişkisini destekleyenler.
hatta şu entryde (bkz: #3764553) bulunan video da sonunda anlaşılacağı gibi kataangcilerin işidir.
şimdi bana sonunu sölemeyin bitirmedim daha 3. sezonu. kan çıkar.
bi de var mı bilmiyorum gönül şöyle bir şiping ister (bkz: sotoph) sokka ve toph yani.
edit: sotof diye iyi atmışım, meğer varmış: tokka !
hastalık. resmen hastalık. son zamanlarda izlemeden duramadığım başyapıt. 3.sezonu loop'a aldım müzik dinler gibi izliyorum resmen. psikolojik problemlerim var açıkçası bu çizgi diziyle. ulan onlarla aynı evrende olmadığım için hayata küstüm be. içimde bi burukluk var. yolda yürüyorum, adamın teki oturuyor kaldırımda. diyorum "lan hiç bending olayı yok herifin hayatında, oh mis".. izledikçe müptelası oluyor, müptelası oldukça izliyor, bu kısır döngüde kendi özümü kaybediyorum. meğer benim ruhum anbendıbıl* değilmiş. eğer bu denli bi yapıt daha varsa ne olur birisi söylesin. söylesin ki nefes alabileyim biraz, ulan her dakikasını ezberledim bildiğin. off..
zuko napıyodur acaba şimdi...*
edit: 5-12 yaş aralığında bir yerdeyim. ama tam emin değilim neresi.
