çok yorum yazmıcam filmle ilgili. tek diyebileceğim bence Şener Şen'e uymamış o rol. Yani şener şen baba adamdır ağırdır falan ama cinayet masası adamı değildir bence. tip olarak diyorum; uymuyor. Bir de insanı tam tatmin etmiyor. Hollywood'da o kadar varyasyonlu ve güzel çekilmiş örnekleri var ki bu tarz filmlerin, av mevsimini izledikten sonra tam doyurmuyor insanı. o değil de barda çalan ''benden adam olmaz'' temalı şarkıyı bulan varsa lazım.
türk filmi olarak son zamanlarda izlediğim en iyi senaryosu, oyuncuları ve kurguları olan filmdir. cem yılmaz yine büyük oyuncu olduğunu kanıtladı. şener şen ve çetin tekindor zaten müthiş. izlemeyenlerin vakit kaybetmeden izlemesi gerektiğine inandığım filmdir.
cem yılmaz ın film yapıp kendi filminde oynamak yerine başka filmlerde oynaması gerektiğini düşündürtmüş ve de hayde türküsünü kazım koyuncudan sonra en güzel haliyle dinletmiş filmdir.
asiye'nin güzelliğine aşık eden filmdir. sopayla yatırıp dövmek istersiniz o ayrı.
ama şu çocukları ünlü edelim tadında soundtrack'e sahne verip klip için zemin hazırlamak aynı zamanda film içinde reklam yapmak nedir. 3 gitarlı bar grubu mu olur. filme destek veren birilerinin tanıdığı falan heralde elemanlar, aradan ekmek çıksın demişler.
cem yılmaz adını görüp sinemaya gülmeye gelen ve cem yılmaz' ın her sahnesinde abartılı kahkahalar atan ergenlerin de gittiği sinema filmi. lan adam orda avrat otu falan diyor edebiyat yapıyor, yeni nesil öküzler gülüyor arkada. sinema öküzü nesil yetişiyor aman dikkat.
filme gelince
--spoiler--
çekim teknikleri, oyuncu seçimleri, çekim yapılan mekanlar herşey çok güzeldi ama senaryo zayıf kalmış bunların yanında. battal gibi güçlü bir karakterin tam da av evinin yanına cesedin bir parçasını bırakması karakterle özdeşleşmemiş pek. elin battal' ın karısına ait olduğunun anlaşılmasının ardından, av evinin de elin bulunduğu yere çok yakın olması, battal' ı bir numaralı zanlı yapıyor zaten ki öyle bir durumdan adamın heybeti yetmez gözaltına alınmamaya. lakin ortada kuvvetli deliller olacak.
birde film çok yavaş ilerledi sanki. yani yaklaşık 2 buçuk saat süren bir filmden daha çok ayrıntı çıkartılabilirdi.
bu eleştirilerin yanında cem yılmaz' ın kahvedeki eğlence sahnesi, şener şen ve çetin tekindor' un beraber oynadığı sahnelerdeki diyaloglar ve muhteşem oyunculukları, birde okan yalabık' ın oynadığı karakteri çok iyi yansıtması filmin güzel noktalarıydı. tabi cem yılmaz' a ayrı bir parantez açmak lazım zira herşey çok güzel olacak tan sonra ilk kez böyle sulu olmayan bir rolde gördük kendisini. hakkını da sonuna kadar vermiş valla ağzım açık kaldı. gerçi ölmeyi pek beceremedi, olsun. * o sinemada gülen yavşaklar olmasaydı daha da bi sevinecektim ama asabımı bozdular cidden.
filmin en duygusal yeri ise avcı nın karısının yastık altında sakladığı defteri bulması oldu. "ben gidersem eğer tek başına zorlanma diye aklıma geldikçe sana not yazıyorum." diye bir cümle vardı ki tüylerimi diken diken etti. süper sahneydi.
--spoiler--
--spoiler--
filmden tek arta kalan cem yılmaz'ın beyaz perdeye çok yakıştığıdır. onun dışında şener şen, çetin tekindor zaten bildiğimiz gibi. upuzun bir film olmasına rağmen konunun içini dolduramamışlar. diyaloglar çok basit kalmış, sadece cem yılmaz'ın oynadığı sahneler samimi ve etkileyiciydi. olay filmin ikinci yarısının başında hasta kızın görülmesiyle çözülüyor zannımca. polisiye filmlerde olması gereken psikolojik oyunlar ya da aksiyonlar yoktu. filmden ziyade dizi tadındaydı.
--spoiler--
Oyunculukları harika, müzikleri harika, hikayes, harika olan film.
10/10
Cem Yılmaz'ı ayrıca konuşursak, zaten tahmin ettiğim üzere komedi dışında da gayet iyi oynayabileceğini açıkça göstermiş.Yalnız herhalde kendi filmi olmadığından mütevvelet genelde ağzı bozuk olmasına rağmen bu sefer sadece "yavşak" ve "puşt" duyuyoruz kendisinden.Oysa ki oynadığı deli karakteri birkaç sahnede normalde en az bir tane okkalı küfür ederdi, yakışırdı da.
eşkiya dan beri olan "daya şener şeni ne verirse gider ağa" mottosu aynen gitmekte.
eyvallah şener şen iyi oyuncudur da o eşkiya daki gibi sağlam bir senaryo olmasaydı o da tırışkadan bir film olurdu. nitekim kabadayı da bu mottoyla yazılmış ve tutmamıştır.
şener şen in kenan ın karşısında "eşkiya daki elemanın vurula vurula yürümesi" sahnesinin neredeyse aynısı kullanıldı. kabadayı da bizim elemanın neden terminator gibi yürüdüğü anlaşılmadı. yoksa boynundaki kurşunları uzaklaştıran muskaya mı güveniyordu??? aaa bir dakika o filmde öyle bir muska yok değil mi?
herneyse filmimize dönelim , tırtlamıştır efendim 2 gram senaryoyu bir araya getiremedikten sonra sen istersen al pacino yu johny depp i koy ortaya yine film gibi birşey çıkmaz.
türk sineması denildiği zaman bu filmi izlemeden önce 3 tane film yapılmış derdim. pardon, eşkıyaumut.
fakat bugün av mevsimini izledikten sonra 4 oldu benim arşivim. adam gibi adam dediğim 4. türk yapımı filmdir..
herşeyi güzel. oyuncu kalitesi, kurgusu şusu busu. ben ki her filmi beğenmem. düşünün yani yabancı bir filmi alt yazı okurum, türklerin seslendirmesi filmin amına kor. o derece seçiciyimdir. marjinal olmak için göt yırtmıyoruz şurda dur hele.
2 kusur buldum.
birincisi o kol olmamış. o kol çok büyük. o kol bir çocuğun kolu olamaz. o kol 2 metre boyunda bir adamın olabilir. o kol sana girsin.
ikincisi filmin son sahnesinde battal amcam avcı'yı o ormanda vurmalıydı. vurması gerekiyordu. ha diyeceksin ki ' ulan yarram zaten herşeyi tek bilen aVCıydı, o da ölürse oyunu kim çözecek '' diye. çömez çözebilirdi. avxı herşeyi çömeze söyler. orman yürüyüşünde de dinleyici ve görüntü çekecek bir aygıt ile birlikte avcı ölebilirdi. olmamış..
bir konu da daha tiskindim ama o filmle ilgili değildi. benim suçumdu. ben bu filmi gebze center'da izledim.. öküz gebze halkımın olduğu bir avm'de. zaten hep öküz diyordum, bugün de bir sefer daha haklı olduğum kanaatine vardım..
doktorun intihar ettiği silahın mermi sesi ile sinema salonun farklı bölgelerinde yaklaşık 30 kişi diye tahmin ettiğim bir güruh gülmeye başladı.
ohaaa. g.tünüze koyim dersem yeri var.. ulan komedi filmi mi izliyorsunuz yavşaklar ? ulan polisiye, gerilim filmi bu. filmin anahtarlarından biri olan doktor intihar etti, silahı kendi ağzına dayayıp vurdu kendini.. siz bunun neyine güldünüz ? edep yahu..
netice itibari ile güzel filmi. beni etkiledi düşün artık. gidiniz, gönderiniz. izleyin, izletiniz. pişman olmayacaksınız efenim. pişman olan varsa gelsin ben parasını iade edicem.
saat 20:00 itibariyle izlediğim, müziğini duyduğum an 'aha bu (bkz: çağ erçağ)' dediğim, özellikle şener şen, çetin tekindor ikilisine bir kez daha hayran kaldığım, izlenesi film. *
spoiler koymadan filmin sonunu anlatan, önemli bölümlerini yazan, kime ne olduğunu açıklayan malların hakkında yorum yazdığı filmdir. biraz beyin ya hu!!
dün izleyip çok fazla beğenmeyip fakat kötü film olmadığını da düşünmekteyim. kısaca eğer sinema ya gidecekseniz bu filme girin. fakat çok büyük beklenti ile gitmeyin. filmin ilk yarısı geçmek bilmiyor. ilk başlarda cem yılmaz dan hep bir espri komiklik bekliyorsunuz. hatta cem yılmaz ın duygusal sahnelerinde bile millet güldü. fakat ikinci bölümünde tip oturunca insanlar artık o rolde onu izledi.
okan yalabık çömez rolünde gerçekten küçük oynayıp büyük iş çıkartmış. fakat senaryo da çömez,deli ve avcı nın hayatını vererek hem film uzamış. hem belli bir zamandan sonra cinayet olayına konsantre olmamızı engellemiştir. keşke ölen pamuk üzerinden hayatı irdelenseydi diyorum. son sahne harici pamuğun yüzü bile görünmüyordu. kız filmde oynadım dese kimse inanmayacak. bir iki kızın hayatından flashback yap; ailesi ile muhabbet edeceğine can alıcı yerleri dramatize ederek ver ki kıza öldü diye üzülüp çetin tekindor un yaptığı nın son sahnede ki gibi ''mahrametsizlik'' olduğunu görelim.
filmde ince bir ayrıntı daha yan oyunculardı. ölen kızın abisi rolünde ''kenan birkan ın gençliği ve geniş aile de tayanç tikisi'' ni görmek garip oldu. ayrıca hasta kız rolünde geniş aile de ki pırıl ı ve asit rölünde ezel in psikopat katili temmuz yani rıza kocaoğlu nu görünce cast ezel ve geniş aile üstünde dönüyor gibi bir hava esiyor.
filmin artıları; kesinlikle cem yılmazdı. ilk başlarda onu sürekli espri yapan bir tip olarak bekleme amacımızda sonra ikinci bölümünde deli karadenizli rolüne girince gerçekten her esprisi nin tepki alması ve gerçekten hem deli aynı zamanda saf bir adam rolünü bize geçirdi. aynı zamanda ''içelim mi'' ve ''soru sordukça kızıyorsun'' sözleri ile kısa süre yarmıştır. okan yalabık yine el yıkama olayı ve ölü görünce ki tepkileri ile gerçekten sade bir oyunculuk çıkartmıştır. asit yani rıza kocaoğlu nun ''bu kız nereni beğendi?'' sorusuna verdiği ''gözlerim maviymiş.'' cevabı bile salonu baya güldürmüştür.
filmin eksikleri; avcı yani şener şen çok pasif kalmıştır. aslında senaryo deli nin yani cem yılmaz ın üzerinden dönmüştür. ondan dolayı avcı olayları çözen kişi olmasına rağmen pasif bir karakterdir. yan karakterler tanıdık olmasına rağmen kenan birkan ın gençliği ni oynayan arkadaş hariç vasatı geçen bir oyuncu olmamıştır. çetin tekindor bile bir ışık vermemiştir. senaryo cinayet üzeri yerine yan rollere çok boğulmuş. kanıt gibi cinayet üzerine değil de daha çok behzat ç ye dönmüştür. yani daha çok espriler orada ki kişilerin hayatını irdelemiştir. tabi behzat ın tırnağı olamaz.
newyorkta beş minare hüsranından sonra mutlu ayrıldığım filmdir.
özellikle müziklerine bittimdir.
oyunculuklar hakkında yorum yapacak seviyede değilim. kadro kendini zaten belli ediyor.
son olarak gitmeyenlere söyleyeceklerim;
roman tadında ilmek ilmek işlenen duru bir polisiye filmdir.
eğer çok şey bekleyenler varsa;
--spoiler--
ruhani varlıklar, tarikatlar yok.
--spoiler--