bana sözlükle ilgili gizli bilgiler veren, sarhoş taklitlerime hemencik kanan, bir dilim elmanın yarısı, firatin annesi, buselin pencesinden kurtulmaya çabalayan atem dutem ben seni şekere gatem ben seni insan.
kahve fincanlarini dile getirip onlara 'previously on death greets me warm' dedirten, gecenin üçünde sıcak sohbetiyle sairlikneyine ile bana ankaranın zorlu kış şartlarına nanik yaptırtan kişiliktir. ama bu kış şartları bizlerden öcünü fena almıştır o ayrı.
bir de kağıt kotamı eritmiştir kendileri. feda olsundur.
bir kahve fincanı içinde atıyorum deyip bütün hayatımı gören * olmaz bu kadarı dedirten her türlü etkin hiç enerjisi bitmeyen ayın nurundan nasiplenmiş türkçe aşığı şeker mi şeker bir insan.
(bkz: mülkiye)'de siyaset bilimi hocası olan (bkz: ayhan yalçınkaya)'nın kendisinde var olduğunu söylediği kavram. haklıdır da kendisi. cidden kendi deyimiyle karizmatik değildir ama aurası vardır.
tanımlamakta zorlandığım az sayıdaki insanlardan birisi. sözlüğün bana kazandırdığı en büyük, en süper, en mükemmel, en güzel şeylerden biri. *
sevgi krizine girdiğimde, damarıma enjekte edebildiği sevgisiyle vazgeçilmezim, dizine yatılıp, bir kedi gibi, sevmesini bekleyebileceğim insan. her zaman , her yanımda olmasını ümit ederek yaşıyorum. **
samsunda yaşayan insanların "şura" veya "bura" (örnek: şurada, burada, şuraya, vs...) yerine kullandığı manasız kelimenin fonetik okunuşu.
mesela;
- a onu auradan al da, auraya koy. (şunu buradan al da, şuraya koy.)
+ efendim abi?
bildiğin sevgi yumağı.
öyle böyle değil ama bayağı
değişik işte diyeyim hacı.
çıkarmayayım en iyisi çileden
aura, aman eksileme! dur bacı.
nerde görsem tanırım hemen
insanın kalitelisini, şahını.
önerdi iyiki de, adı frente!
sevdim, tatlı bir ses hemde.
esp horizon fr-ii kadar olmasa da
güzeldi bu ses, yer etti zihnimde.
eluard girer entry'sini.
pek sallamaz artık gerisini.
edemez yazmadan kendisini,
nays tu mit yu, kedi perisi.
nasıl anlatsam bilemiyorum,
ilk harflerine baksana.