aydınlık neyin oluyor senin
gökyüzü akraban filan mı
beni bulur bulmaz gözlerin
şimşek çakıyorum yalan mı
yüzünde yalazını gezdirdiğin
saçlarından tutuşmuş orman mı
akla ziyan bir şey elektriğin
ayışığı mavisi dudaklarından mı
o ışık zenginliği mi giyindiğin
uzay tozları mı yıldızlardan mı
elime dokunduğu an elin
güneşler açıyorum sahi ondan mı
aydınlık neyin oluyor senin
kendisiyle röportaj yapmak isteyen kişilere bir kaç soru sorar arkasından sorulara verdiği yanıtlar doğrultusunda kişiyle röportaj yapıp yapmayacağına karar verirmiş. son sorusu da ismi ile ilgili olurmuş. benim ismim nedir? attila ilhan derse memnuniyetle kabul edeceğini ifade edermiş. lakin attila yerine atilla derlerse o an telefonda ses kesilirmiş.
attila ilhan ile ilgili duyduğum bu durumun gerçekliğinden emin değilim. nedendir bilinmez bu durumu öğrenince daha da bir hayran olmuştum kendilerine.
bilmez kimse söylemem
pek mahremdir aslında
kaçışım her kendimden
bir dönüştür
buzlu aydınlığıma
köpekler ulur, itler pusuda
sisli sokaklarda kalleş çığlıklar
hem yalnızım, hem korkuyorum,lakin erkeklik var
serde susuyorum
susuyorum ada
sen orada
bildiğini biliyorum ada
bela tohumlarını taşır elma
kendi çekirdeğinde
bundan önce ve bundan böyle
ne yapsa, ne etse
insanın
en büyük düşmanı
sessizce
kendi derisinin içinde
susuyorum ada
sen orada
soruyorsun
ve nerede nerede nerede? *
böyle bir sevmek adlı şiir i vardır çok ilginç bir anısı üzerne yazmıştır bu şiir i. anlattığına göre bir dönem bir * kız tarafından telefondan aranır ama sadece telefondan görüşürler. hiç görmediği ve sadece konuştuğu kendisine aşık kimseler ile görüşür ve severde. sonrasında ise kaybolup gitmişlerdir birdaha görüşememişlerdir. onun üzerine de böylebir sevmek adlı şiir i yazmıştır.
kimi sevsem sensin / hayret
sevgi hepsini nasıl değiştiriyor
gözleri maviyken yaprak yeşili
senin sesinle konuşuyor elbet
yarım bakışları o kadar tehlikeli
senin sigaranı senin gibi içiyor
kimi sevsem sensin / hayret
senden nedense vazgeçilemiyor
her şeyi terk ettim / ne aşk ne şehvet
sarışın başladığım esmer bitiyor
anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli
dudakları keskin kırmızı jilet
bir belaya çattık / nasıl bitirmeli
gitar kımıldadı mı zaman deliniyor
kimi sevsem sensin / hayret
kapıların kapalı girilemiyor
kimi sevsem sensin / senden ibaret
hepsini senin adınla çağırıyorum
arkamdan şımarık gülüşüyorlar
getirdikleri yağmur / sende unuttuğum
hani o sımsıcak iri çekirdekli
senin gibi vahşi öpüşüyorlar
kimi sevsem sensin / hayret
in misin cin misin anlamıyorum
türk şiirine ve edebiyatına kattıklarının yanında, yanlış aktarılan ulusal tarih konusunda ezberleri alt üst eden yaklaşımların sahibi merhum türkiye aydını.
o sözler ki acıdır
mapusane avlularında
demirli kırbaçlar gibi şaklar
o sözler ki sırasında
çiçek açmış bir nar ağacıdır
dağ ufkuna vuran deniz aydınlığı
sırasında gizemli bıçaklar
o sözler ki
imgelem sonsuzluğunun
ateşten gülüdürler
kelebek çarpıntılarıyla doğarlar ölürler
o sözler ki kalbimizin üstünde
dolu bir tabanca gibi
ölüp ölesiye taşırız
o sözler ki bir kere çıkmıştır ağzımızdan
uğrunda asılırız
birisinin eksikliğini duyuyorum ötekinin fazlalığını. eksik olan gelip boşluğunu doldurmuyor, fazla olan gidip yerini boşaltmıyor. ikisinin arasında kötü sevimsiz bi yerdeyim.
zeynep beni bekle,
gece ağaçlarına
yağmur çiseliyorum ,cam tozu su beyazı
yalnızlığını mutlaka değiştireceğim
bir yaprak halinde süzülüp saçlarına
eski teşrin´lerden ,kederli kırmızı
zeynep beni bekle,
mutlaka döneceğim
söyle kim önleyebilir buluşmamızı.
geceleyin ışıkları söndürdüğün zaman
benim şiir kitaplarından sızan aydınlık
elinde uyuyakaldığın heyecanlı roman
pancurların çarpıldığı lodos geceleri,
rüzgârın değil, benim
pencerendeki ıslık.
her akşam koridordaki ayak sesleri
yanlış çaldığını zannetiğin telefon
zeynep beni bekle,
mutlaka geleceğim
hem bu ne ilk ayrılığımız, ne de son.
pikapta eminağa acemaşirân saz semaisi,
sokakta çocuklar, saklambaç, hırsız, polis
hayat akıp gidiyor, olsam da olmasam da
saati durmamalı ufak sorumlulukların
resmi bırakmadın ya, son çektiğin hangisi?
bak mektuplar birikmiş yine masamda
fakülteler açılacak bak bugün yarın
zeynep beni bekle,
mutlaka geleceğim,
başladığımız filmi birlikte bitireceğiz..
kim ne derse desin içimde delice bir his.
okulda öğretilirdi devrik cümlelerden sakının diye. işte bu adam devrik cümleleriyle anlam kazanan aykırı ve harika bir kalem. türkiye'nin yetiştirdiği ender üstadlardan.