"yarattıklarını cezalandıran ve ödüllendiren ya da bizim yaşayacağımız bir irade türüne sahip bir tanrı düşünemiyorum. bedensel ölümden sonra kişinin yaşamını sürdürdüğüne ne inanırım, ne de inanacağım..."
hiçbir dine inanmamak. ancak o da sonuçta bir inançtır hakaret etmenin anlamı yoktur. atesitlerin cehennemde yanacaklarını söyleyen entrylere bakılırsa sözlükte öbür tarafa gitmiş gelmiş ya da kendisini tanrı adına karar verme yetisinde gören yazarlar vardır, acıdır.
gün itibariyle sözlükte açılan başlıklarda inanmıyorum buna saygı bekliyorum ama inananlarada kinim var diyen cahil provakatorlerin kendilerine tapınak olarak seçtiklerini zannettikleri çıkış kapısı.
atesitlerin çok az bir bölümü inancı yüzünden bunu seçmektedir. saçma bir laf oldu evet ama şöyle açıklarsak ateist olanların çok azında inanç yoktur. geriye kalan büyük kısım ise küçükte olsa inançlıdır, ve ateizm inancını başka sebeplerden seçmiştir. zorda kaldığı anda bir müslüman'a taş çıkartırcasına dua eden ateist gördüm, hiç biri "ilk kendiliğinden oluşan tek hücre, evrim geçir de kurtar beni demedi. bi namaz kılmadıkları kaldı, onu da bilmemelerinden diye düşünüyorum. 20 yıllık hayatımın anlayabildiğim son 10 yıllık kısmında çok çeşitli olarak, birbirlerini "papağancasına" taklit eden ateistler gördüm.
ilk duyduğumda lisedeydim. çocukluğun verdiği gaz ile sabah akşam orada burada gezerken birgün bir "ben felsefenin anasını bile belledim" tarzlı bir arkadaş çıktı geldi. "materyalizm bizim yaratılışımızı açıklar" dedi. "o ne lan" dedik, "madde oğlum madde" dedi. o zamanlar tabi suya tahta atıp üstünde durdurunca*, archimedes gibi hissediyorsun evreka diye koşasın geliyor. böyle madde felan daha kavrayamamışız, atom'un yapıtaşlarından başka maddesel bir bilgimiz yok. saçma geldi.
daha sonra öss denilen allah'ın belasını atlattıktan sonra hadi dedik beş arkadaş yazlığa gidelim. ardından ver elini antalya. gittik rus turistler piyasa yapmış. biz de liseden çıkan gençlerin abazanlık katsayısının etkisindeyiz. haydi barlar clublar. bir tanesinde alan diye bir rus kızla tanıştık.* çat pat ingilizce biliyoruz, "hav ay ri" ile "hav ar yu"'yu karıştırmadan doğru telaffuz edebilen ingilizce tercümanı kesiliyor. felan fişmekan. derken din mevzusuna gelince "there is no god, materialism is the explanation... bla bla" diye girince evet dedim, ben bu lafları bir yerde hatırlıyorum.
yazın bitmesi ile üniversitenin başlaması sanki askere gitmişçesine başka insanlarla kaynaşma fırsatı veriyor, özellikle yurtta kalıyorsan daha fazla şansın oluyor. sınıfa gidiyorsun, tanışma, öpüşme, "ben mehmet sen ahmet, melabaa" faslını geçip enseye şaplak göte parmak kıvama gelince tabi dini konular açılıyor. aradan bir kaç tane hıpır çıkıyor tabi ki "ya baba evrm diye bir şey var, materyalizm ile açıklarsak aslında tanrı... bla bla" ...
sürekli ardardına takip eden benzer laflar. ideolojinin aksine sanki etraftan duyularak aktarılan bir olgu. aynı laflaı aynı elemanlardan günde beş posta dinleyince tabiki de belirli bir süre sonra sıkmaya başlıyor. olgunun sıkmalığı kadar sıkma bir durum yaratıyor.
Ateist'in tanrıyı inkar eden olarak adlandırılması; dinlerin, her insanın anne-babalarının kabul etmiş olduğu dini inanışların mensubu olarak doğduğu kabulune göre, önceden tanrı varlığını tanırken, daha sonra reddeden gibi düşünülmesinden kaynaklanır. Sözlüklerde anlamının "tanrı tanımaz", "tanrıyı inkar eden" şeklinde verilmesi de bu duruma dayanır.
ateizmi mantık çerçevelerine sığdıramayanlar çoğu zaman mensuplarını araştırmamakla ve bu yüzden ateizmi bilmek istememe düşüncesinin topluma tezahür etme durumu olarak nitelendirir. öte yandan kadınların saçlarını örtmesi de bana hiçbir şekilde mantıklı gelmiyor fakat onları kör, örümcek kafalı tiksinç yaratıklar olarak görmüyorum.. aynı şekilde hz. muhammed'in son peygamber olduğunun belirtilmesini de son derece zekice düşünülmüş bir aldatmaca olduğunu varsayıyorum. daha fazla irdelemeyeceğim ama hani herkesin dini kendineydi..
Ateizm veya tanrıtanımazlık, var olan her şeyin tanrı ya da tanrılar tarafından yaratıldığını kabul eden dinsel öğretiyi kabul etmeyen felsefi akım, dünya görüşü ve yaşam biçimidir.
inanmayı istemli bir davranış bir biçimi olarak düşünmek ne kadar anlamsızsa, ateizmi bir din olarak görmek de o denli saçmadır. inanmak ya da inanmamak insanın elinde olabilen birşey değildir. ama inanmaya istekli olmak diye bir halden bahsetmek mümkündür. nice ateist aslına tanrının varolmasını ister, ancak içten içe bunun mümkün olamayacağını hisseder. bu baımdan insanın kendine ve topluma karşı cesur dürüstlüğü olarak tanımlanabilir.
sorgulamanın sonu gibi tanımlar girilmiş, allah a inanmama durumu. gerçekten iman etmenin tek yolu sorgulamaktır. insan sorguladıkça allahın var olduğunu görür. zaten müslüman anne babadan doğup bağnaz bir şekilde islama inanan insanların ne kadar müslüman olduğu tartışılır. "allah var mı" dersin "haşaaa dövbe de" derler. arkadaş allah kendisini sorgulamanı istiyor ki o beyni sana vermiş. o kafayı ne için taşıyorsun? her gün eline 10 kglik karpuz versem taşımazsın. ateistlikte günümüzde cool olmak için kullanılan bir olgudur.
(bkz: islam/#2013943)
burdan anlayacağınız üzere inanmak insana hiçbir şey kaybettirmez ama allah'a inanmamak öyle değildir.
nedense bu inanca sahip olanlar ikinci sinif insan gibi algilanirlar. oysa ki musluman olmaktan, musevi olmaktan, hiristiyan olmaktan sadece bir yonuyle farklidir. bu da bir inanctir.
bu inanca mensup insan da saygi bekler. inanan insana da saygi gosterir. ama gene de saldiriya ugrar, nedendir bilinmez. inanmanin gerekliligi dikte edilmeye calisilir falan. sacma ve fasizan davranislardir bunlar. biraz daha abartanlar ayni dine mensup olmadigi insanlarin kafalarini keserler, dunyaya izletirler falan. yani dinlerin amaci baris, izan, duzen getirmekken bunu cigneyerek bir sekilde teror estirir bu insanlar. bu cahillikten ileri giden bir seydir. sonuc olarak herkesin dusundugu gibi tanri onunde hepimizin esit yargilanacagi vakiyse sizin derdiniz nedir ki?
bir gun belki ateizm de yanilabilir. ama ateist olmus kimse ateist olmadan evvel inanmistir, okumustur, dusunmustur. olacak olan neyse katlanmaya hazirdir. sonra tercihini yapmistir ve bu onun en dogal ozgurlugudur. birileri inanarak rahatsa o da oyle rahat hissetmekle mecbur degildir. nitekim bes parmagin besi bir degildir. yani inanmak zorundasin diyen biri yarin bir siyahiye beyaz olmak zorundasin da der, almana turk olmak zorundasin da der... surer gider bu sacmalik boyle. her insan ayni olamaz.
ne kadar dogru bir felsefe oldugu da tartisilabilir olmakla beraber bir sonuca varilamaz. ben varirim, inanmak sarttir falan filan diyen ihtirasli insana zaten lafim yok. zaten onunla tartisilabilecek te bir sey yok. bu bir fenerbahceliye uefa kupasini aldik biz demek gibidir. dedigin zaman fotoselliymis gibi biz de onu alan takimi alti sifir yendik derler. ve sonunda bir sonuca varilamaz. bir nevi kisir dongudur.
kisacasi, buna da beyniyle ve kalbiyle inanan insan vardir. teist olupta ateistim diyenler zaten yalan dolan, soz konusu bile degil. ancak bunu kendi yasam tarzi yapmis insanlari yermenin anlami yok.
son olarak ateizm, vicdansizlik demek degildir. ateistim oh kafama gore gunah isliyorum demek sadece mal olmaktir.
hesap sorulacagi icin degil, insan olmanin gerekliliginden.
şimdi bakıyoruz bu tür insan profiline; genelde inançlara saygılı, okumuş düşünmüş kişiler. fakat bir de karşı tarafa bakıyoruz; sürekli ateistlere saldırma, inançları hor görme yakıp yıkma var. tabi bunlar genelde var olanlar tersi durumlarda mevcuttur.
kendisini artık inanç haline getirirsek dini bir sembol gibi oluyor. inanmama dini gibi. bu da inançla alakalı değil de inanmadığın için din oluyor. yoksa inanmıyorsan inanmıyorsundur. başkalarına inanmamak için protesto değil bu kişisel görüş.
kısaca din değil, inanç değil. algı bozukluğu var.
aslında belli bir cesarete sahip insanların seçimidir. eğer varsa diyerek aklında şüphe ile, ne olur ne olmaz diyerek ya da insanlar ne der diye düşünmeyerek kendi mantıklarının peşinden giden insanlardır.
bir dine inandığını iddia eden kişiler bu inançlarını çevre, eğitim faktörü ile elde etmişlerse ya da başka bir yola bakmamışlarsa ateistlerden daha anlamsız bir çaba içerisindedirler. inandıklarının varlığını kanıtlama yoluna gitmiyorlarsa eğer öylesine inanıyorlardır.
gerçek bir ateist inanılanları kontrol eder, ondan sonra inanmamayı seçer. ve varsa vebaline katlanır.
tabi bunlar rasyonel insan davranışı ile hareket eden kişiler için söylenmiştir. ortam ateistleri, kız kapmak için ateist olanlar, ergenler bu tanıma uymazlar.
kutsal kitapları okuduktan, anladıktan, dinlerin kaynaklarını araştırdıktan sonra seçilen inanıştır.
218 yıl önce, 1784 yılında yayımlanan ''akıl çağı'' adlı eserinde Thomas paine, tevrat ve incil'in eleştirisini yaparken;
''tevrat'ın müstehcen hikayelerle, şeheviliklerle, gaddarlıklarla, intikamcılıkla dolu sayfalarını okuduğumda, bu kitabın tanrı sözleri olmaktan ziyade şeytan sözleri olduğunu söylemenin daha uygun olduğunu anlarız'' demiştir.
lloyd m. graham, 1979 yılında yayımladığı ''incil'in aldatıcı ve efsanevi yönleri'' adlı kitabında;
''kutsal kitap gerçekten kutsal mıdır; gerçekten tanrının sözleri midir. (hayır)..incil'de kutsal olan bir şey olmadığı gibi, bu kitap tanrı'nın sözleri de değildir. Bu kitap tanrı'dan esinlenmiş azizler tarafından değil, fakat iktidara susamış (ihtiraslı) papazlar tarafından yazılmıştır... incil tanrı sözleri değil, fakat putperestlik dönemine ait kaynaklardan aşırılmış (şeylerle dolu bir kitaptır)...