Erdoğan kendine halkın parasıyla saray yaptırmışken gelmiş Atatürk'ün içkisinin lafını yapıyorsunuz. Büyük ihtimalle kendi parasıyla aldığı içkiyi içiyordur ayrıca o zamanlar içkiden bu kadar vergi alınmadığı için çokta pahalı olmayan içkidir.
keşke içmeseydi daha sıhhatli ve uzun yaşasaydı. yarım kalan heveslerini tamamına erdirseydi.
koca devlette bir adam çıkmamış mı uyku ilacı kullan demek için.
başbuğumuz büyük adamdı.
içmeden ülkeyi batırmak. Terör yuvası yapmak. Abd nin altına yatmak. 1000küsür odalı sarayın maliyetini giydirmek. Her gün şehit vermek. Kandırılmak. Pkk ışidle mücadele edemeyip liselileri hakaret etti diye tutuklatmak. Halkı kutuplaştırmak ................. sorun değil
Vatan kurtaran Atamın içkisi sorun.
Ayık kafayla sizin gibiler cidden çekilmez hoşt.
Koca bir imparatorluğun sonunun gelmesi ve yeni bir ülke kurmak, hele ki bu ülkede daha önce hiçbir Türk Devletinin uygulanmadığı bir sistemle, cumhuriyet ile yoluna devam edeceğini bütün dünyaya kabul ettirmek kolay iş değildir. Bu açıdan bakınca az bile içmiş derim.
k Atatürk, şarap üreticisi istanbullu Dimitrakopulo Biraderler'in 1920'lerin ikinci yarısında kendi adıyla çıkardığı “Dimitrakopulo” rakısını severdi.
Ayrıca, istepan Berberyan tarafından Galata'da üretilen (1930'lu yıllarda Fransa'da ödül kazanan) “Bilecik Rakısı” içerdi.
k Atatürk, keyifli olduğunda yarım kilo (50 cl) içtiği olurdu.
Askeri öğrenci iken başlamıştı içkiye…
k Atatürk rakı ve bira severdi.
Arada cin, vermut, seribrandi likörüyle yapılan “Napolyon kokteyli” içtiği de olurdu..
Viski içmişliği de vardı.
1904 Ağustos ayı…
M Kamal, Harp Akademisi üçüncü sınıfında idi. Sınıf arkadaşı Ali Fuat (Cebesoy) ile Con Paşa'nın lokantasına giderdi. Deniz Yolları Müdürlüğü yapmış olan Ermeni Con Paşa'nın mekanı, Tünel'deydi. Gizli bir yerdi; lokantaya binanın birinci katındaki bakkal dükkanının içindeki merdivenlerden çıkılırdı. Burada sadece öğlen yemeği servisi yapılırdı ve içki olarak yalnızca viski soda verilirdi.
II. Abdülhamit subaylara ve askeri öğrencilere içkiyi yasaklamıştı. Con Paşa'nın mekanı pek kimsenin dikkatini çekmez, inzibatlar uğramazdı. (Keza, inzibatların gelmediği bir emekli Alman astsubaya ait Zeuve Birahanesi'nde de bira içerlerdi.)
M Kamal izinli olduğu günler genellikle Con Paşa'nın mekanına giderdi; ingiliz sodası ile iskoç viskisine burada alışmıştı.
az bile içmiştir. Iler gorusluluguyle bugunleri gorup icmistir, dunune icmistir, bu milletin dusunce yapisina icmistir.Elinden baska bi sey gelmiyo, daha fazlasini yapamadigna icmistir. keske daha cok icseymis belki biraz rahatlarmis. Hoş simdi liderlerimiz yaeini goremiyo ki çocuklarimiza gelecek biraksinlar...
Her çeşit insanın rakı içebileceği gibi, atatürk ün de içmesi veya içebilecek olmasıdır.
Başlık altında bu durumu eleştirenler olmuş değinmeden edemeyeceğim.
Öncelikle bir insanı eleştirebilmek için önce onun mertebesine ulaşman gerekir ki eleştirinin bir yanıt alabilsin. Yoksa cahil zırvalaması der, geçerler.
Şimdi, sen önce kimsin de neyi eleştiriyorsun, sen onun yaşadığı ortamda bulundun mu? hayır, derdini biliyor musun? hayır, onun aldığı eğitimi aldın mı? büyük ihtimalle hayır. O zaman cahil zırvasıdır.
Hikayenin bir tarafı da şu; ya bu adam Türkiye cumhuriyeti devletini cehalet ortamından kurtarıp muasır medeniyetler seviyesine ulaştırmaya çabalamış, senin gördüğün şey adamın içkisi. Buradan anlayacağımız, bir kısmımız hala daha bu cehalet ortamından tam olarak kurtulamamış . Bir yazar vakti zamanında şöyle demiş, " Eğer doğru soruyu soramıyorsan belki de konuyu bilmediğindendir. " Evet saçma sapan soru sormak, saçma sapan analiz yapmak, konuyu bilmemenin sonucudur.
Hikayenin öteki tarafı ise; Size ne milletin ne içip ne yediğinden, onun içki içmesi senin demokratik hak ve özgürlüklerine sınırlama mı getiriyor? hayır. Ee o zaman, adamı sevmeyebilirsin, kendi düşüncen kendi kararındır, saygı duyarım ama gelip burada atama saygısızlık edemezsin. Saygı bekliyorsan, önce saygı duymayı öğreneceksin.