bugün

Önce Banu'dan gelen mektubu okuyalım..
"Eskiden sizi hiç sevmezdim, bana çok itici gelirdiniz. Sonra bir gün sizin yazınızı okudum... O kadar ihtiyacım varmış ki o yazınıza, benim umudum oldu. ilişkilerimizde ne kadar çok yenilsek de vazgeçmememizi, sizi terk eden insana teşekkür etmemiz gerektiğini söylüyordunuz; ondan sonra gelen insanı tanımamıza izin verdiği için...
Hâlâ başucumda asılı o yazınız. Gerçi henüz teşekkür ettirecek insanla tanışamadım. Yarı ilahlar hayatıma girip çıkıyor, ben büyük bir umutla gerçek ilahımı bekliyorum...
Aslında ben sorunumu biliyorum, ama akıllanmıyorum. ilk başta tapılan, sonra da kovalayan kızı oynuyorum... Bir kere sevildiklerini anlayınca erkekler, her şey bitiyor... Tamam, kaçan kovalanır ama, eğer ben ilişkimde hissettiğim gibi davranamazsam, kendim olamazsam, garip olmaz mı? O zaman nasıl mutlu olucam? Bunun bir sınırı, bir kanunu var mı? Sevdiğimle değil, beni sevenle çıkayım dedim, o da olmadı, yapamadım, içimden gelmediği şekilde davranamadım. Eminim bana bu konuda yol gösterecek bir tecrübeniz vardır...
Umutla bekliyorum..."
Bu tür mektup çok alıyorum.. Banular çok.. Belli Güzin Abla, sevgili Feyza kardeşim hepsine yetmiyor, bana da soruyorlar..
Ah Banu ah!..
Kelin merhemi olsa..
Sen işin kadın tarafını yazmışsın.. Erkekte durum farklı mı yani?..
Aşk oyununda ille de bir kaçan, bir kovalayan olmuş tarih boyu..
içinden geldiği gibi davrananı anlayan, ona hak ettiği gibi davranan kaç sevgili var dünyada..
Oysa mutluluk formülü bu..
Oynamayacaksın.. Aşkta oyun olmaz.. Neysen o..
Karşısındaki bunu özümlemez, sindirmez, ona aşkını, tutkunu zaaf kabul edip seni ezmeye kalkarsa, bunun anlamı şu..
Yanlış insan seçmiş, on para etmez birine âşık olmuşsun.. O zaman arkasından koşmaya, ağlamaya değmez..
Bunu yazıp söylemesi kolay, gel de uygula bakalım..
"Sen uyguladın mı" diye bana sormayın..
Giden, terk edip giden, beni yıllarca kullanıp gidenleri dahi unutmam yıllar sürdü..
Hayat boyu hiç oynamadım. içimden geldiği gibi oldum.. Sonuç?.. Yalnız yaşıyorum.. Oyuncular birini bırakıp ötekiyle gönül eğlendirir, işlerine kim geliyorsa, onunla yaşarken..
Onun için bana sorma Banu..
Kendin karar ver.. Ya sen de oyuncu ol..
Ya da yalnız başına bekle.. Umudunu asla yitirmeden ama..
En kötü yalnızlık, insanı umudun da terk etmesidir!..

hıncal uluc
aşk bir oyun değildir ve içinizden geldiği gibi kendiniz olarak yaşamanız gerekmektedir.neyseniz o olun.başkasının istekleri altına girerek kendinizi ifade edemezsiniz ve yaşadığınız hiçbir şey aslında sizin olmaz.bir oyun olarak yaşadığınız aşk asıl aşk değildir.
tamamen katıldığım bir önermedir. kaçan kovalanır mentalitesi hayatımıza yeni giren modalardan biridir bence, evet sadece yeni bir moda. gerçek aşkta çiftlerin birbirlerini alt etme gibi bir çabası olmaz, olamaz...
başkası olma kendin ol felsefesi.
aşk bir tiyatro sahnesine dönüşüyorsa, oynanması gereken başroldür.