bugün

Ne sırası olduğunu bile bilmeden 700 kişilik bir sırada bekleme, bir gün önce ya da o sabah kestirilen saçların bir kez daha traş edilmesinden sonra insanın kendini tavuk gibi hissetmesi, beklenen duş sıraları ve 3 dakikada ile 5 dakika arasında değişen duş zamanı.
ilk gün gider, acemiliği gecireceğiniz ilde berber ararsiniz. güzelim uzun saçlarinizi 3 numaraya vurdurur, * birliğe gidersiniz. gidip bir sürü evrak doldurur, sağ el parmaklarinizi tek tek kağida basarsiniz. oda yetmez koca elinizi kağida basarsiniz. ayni i$lem sol icin de uygulanir. utanmasalar ayak parmaklarinizi da bastiricaklar o derece.. * sonra ba$inizda usta bir asker verilir usta genelde kisa dönem olur, gider size bot, kamuflaj, havlu, di$ fircasi filan getirir alel acele deniyim dersin deneyemessin. sivilleri alir. -ee napicam ben bunlari giyemezmiyiz? dersin hayir der yassah. alir onlari boru cantasinin icine koyar. sonra giyinirsin kamuflajlari.. i$te her$ey o an deği$ir. artik asker olduğunun farkindasindir. bir süre aylak aylak dolandiktan sonra ustalardan birisi git hadi a$$ağida askerlerin arasina kari$ der. gidersin zirilyon tane acaip adamin, cocugun icine kari$irsin. tekrar yenilemekte faide görüyorum. siz siz olun acemi birliğinize bir kac gün gec gidin. hem üzerinize göre kamuflaj bulursunuz hemde yapilan i$lemlerde özen görürsünüz.

edit: lan unuttum saclari 3 numaraya vurdurmaniza rağmen bide size o kamuflaj i veren asker tarafindan tra$ olursunuz. bütün bu i$lemler sirasinda size davrani$ bicimleri, ki$iliğinize göre deği$ecektir.
(bkz: derbyciler permatikçilere karşı)
(bkz: turkish horror films)
kaderde varsa düzülmek neye yarar üzülmek. cümlesini o günden itibaren dilimizden düşüremeyiz.
ilk gece koğuşta kesin biri ağlar. hele bir de kısa dönemseniz burası asker ocağı, ana kucağı değil cümlesini duyarsınız gün boyunca.
(bkz: yarra yering)
dünya'ya gözlerinizin açıldığı günden farkı olmayan gündür. gözleriniz ilk görmeye başladığında da mal mal etrafa bakarsınız, nizamiyeden içeriye girip, yeşilleri üstünüze ilk geçirdiğinizde de mal mal etrafa bakarsınız.
kiminin 158 gün, kiminin yaklaşık 450 gün saymaya başladığı gündür. nizamiyeden içeri girilir. astsubay ve uzman çavuşlar tarafından çantalar didik didik edilir.aramalarda ilaç ve telefona özen gösterilir.revirde aşı sırasında beklenirken önümüzde düşüp bayılanları görmek mümkündür. verilen kıyafetlerin büyük ya da küçük gelmemesi o gün için tek mutluluktur.bu yorucu günün sonunda horlama sesleri arasında yastığa baş koyulur. şafak saymaya başlamıştır bile asker.
1.50 boyundaki çavuşun koca koğuşu inletmesiyle nasıl bir şeyin altına girdik denilen durum.gözyaşı bol olur.
(bkz: sivri tepe)
hayatınızda birçok ilk gün vardır. okula başladığınız, işe başladığınız, gerdeğe girdiğiniz..vs. ama bunların insanı en derinden etkileyeni nizamiyeden içeri girdiğiniz ilk gündür.

çok şaşırmışsınızdır. herşey düzenlidir. biryerlere koşuşturan ve onları at gibi biryerlere koşturan askerleri görürsünüz. sigara içmeye korkarsınız, ulan acaba benim gibi bir gariban daha var mı burada diye düşünürsünüz. zamanla anlarsınız ki herkes birbirinden garibandır. birliğinizin yazıhanesine gidersiniz. saatlerce ayakta bekletilirsiniz. ilginç ilgşnç talimatlara imza atarsınız. saçınız kesilir, üniforma verilir, koca koca postalları ayağınıza takarsınız. sorarsınız kendinize nerdeyim ben diye? burası ayrı bir dünyadır ve bütün mantık hesapları kalkmıştır ortadan. ve nihayet akşam olur ve yatacağınız yer gösterilir. o yatağa girdiğinizde en az iki saat uyuyamassınız. düşünür durursunuz. ah ulan biter mi bu askerlik dersiniz. sivil insanları düşünürsünüz. yüreğinizden bir kuş uçup havalanmak ister ama telörgülee takılır. velhasılı tüm boktan duygular hakim olur beyne.

hayatımda ilköğretim, lise, üniversite, yüksek lisans, devlet kurumu, özel sektör gibi müesselerde bulunmama rağmen hayatımın en ciddiye alınabilecek dönemi askerliktir. hani bir şair demiş ya "hayatımdan şiiri çıkarsam geriye hiçbirşey kalmaz" ben de hayatımdan askerliği çıkarsam geriye hiçbirşey kalmıyor.
doğu'da yapılan askerliğin ilk günü, k.t.m. denilen kabul toplanma merkezi'nin pis yataklarında kalmak demektir. askerler tarafından bu ktm'lere kaderine terkedilmişler merkezi denir. Eğer bir ktm'ye katılacaksanız mutlaka yanınızda temiz çarşaf veya havlu gibi bir şey alın. zira bu yataklarda yatmak bir derece kabullenilir ancak o aylarca yıkanmamış ve her gece başka birinin yattığı yastığa kafa koymak cesaret ister. çantanıza kilit alın ve gece ayakkabınızı da çantanıza koyun. çünkü kimin eli kimin cebinde belli olmaz. ıslak mendil alın çünkü elinizi yıkamanız gereken yerde sabun olmama ihtimali yüksektir. peçete de bulundurun. yoksa benim gibi 3 gün sıçmadan beklemek durumunda kalabilirsiniz. genellikle ktm'lerin mıntıka alanı dışına çıkmanız yasak olur. mıntıka içinde kalan kantin ise keyfi olarak açılıp kapanabilir. fazla güvenmeyin. yanına minik bir araba büyüklüğünde bavul alanını da gördüm. ufacık bir sırt çantası alanını da. en iyisi rahatça taşıyacağınız bir büyüklükte ve ağırlıkta olması.
(bkz: şafak olmuş kuzi keri)
Gün akşam olur çabucak, lafla, sıra beklemekle... ilk gece daha bir enteresandır. Yeri yadırgarsınız, otuz küsur tanımadığınız adamla yatmayı daha da yadırgarsınız, sağdan sola soldan sağa döner zoraki uyursunuz. Sonra gecenin tam ortasında adının sonradan nöbet değişimi olduğunu öğrendiğiniz bir şey sizi yerinizden zıplatır. Rap rap ayak sesleri, yatak odanıza (!) giren onbeş asker, tüfekler...

- aha da darbe oldu anasını satiim !!!
o kadar sıraya girip işlemlerinizi yaptırdıktan sonra yatagınızı bulursunuz o kadar tanımadıgınız adamla aynı yerde yatarsınız. Kimi umursamazca horlamaya başlamıştır. Kimi sessizce ağlamaktadır. Nereye geldim ben sorularıyla tam dalarsınız oda ne!

Ulan bu saate kadar yatılır mı? Koğuş Kalk! Saat 5:30'dur, acaba saati ters mi taktım dersiniz, ama nafile saat dogrudur ve askersinizdir.

Dışarı cıkarsınız. Yatak düzenlendikten sonra herkes bir yerlere koşuşturuyordur. Bir lavaboya gireyim dersiniz bir aynada 30 kişinin traş oldugunu görünce... gerisini anlatmayayım gizemi kacmasın.
askerlik sırasında birbirinin aynısı olacak günlerin ilki olan gündür.
koğuş kalkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkk.
diğerlerine göre çok daha zor geçen, annesi babası olan, başını sokabileceği bir yer olan insanın hüngür hüngür ağlayacağı gündür. çok sert bilinen birçok insan askerliğin ilk gününde, hatta devamında da ağlar. üzüntüden midir, sinirden midir bilinmez; ama askerliğe alışmak diye bir olay yoktur.
yüzlerce kişi sıraya sokularak sayım yapılır ardından saçlar kesilir, kucağına yeşil elbiseler verilir, botlar bir yada iki numara büyük verilir ( zaten bir numara büyük söylenmesi daha önceden tembihlendiği için bir numara büyük söylemiştir garibim ve onun üzerinden 2 numara daha büyüğü verilir), boynuna numaralı bir tabela asılarak askeri kıyafet ve kel kafayla bir resim çekilir, akşam sayımından sonra yatılır ve daha güneş yokken biri başunuzda avazı çıktığı kadar bağırır koğuş kallllkkkkkkkkkk.
(bkz: burası neresi lan)
buğulu cama dışarıdan, meçhul kişilerce 'şafak 540' yazılmak suretiyle çömlere moral depolanması muhtemel hareketin vuku buldugu zaman.
bunu yazanları yakalamak isteyenler bir parti kurmaya kalkışsa sanırım tek başlarına iktidar olurlar, aynı zamanda sivil anayasa teraneside son bulur.
iç ses: "nerdeyim lan ben?!!"
hani kızlar için kullanılan ilk gece tabiri vardırya. hah işte onun aynısının erkekler için kullanılan versiyonu. kardeşim sağına bakarsın aynı, soluna bakarsın aynı. o kuyruk bittikten sonra bir aşı kısmı vardır ki sormayın gitsin. 3 adet aşı çeşidi var. bunu da belirtmemde fayda var. 1. aşı menenjit, 2. aşı tetanoz ve 3. aşı karma aşıdır. ancak bu böyle olmadığı gibi, bir adama yanlışlıkla 2 tane tetanoz çaktıklarını da duymuşuzdur o aşı hengamesinin içinde. ya nazi toplama kampından biraz daha iyi bir durum desek yeridir heralde ilk gün için. ama ilk gün ve hatta ilk geceyi atlattığınız an, kafa ve bünye otomatiğe bağlar 5 ay 5 gün mal adam'ı oynarsınız. öyle de yapmalısınız lakin akıllı adamlar burada kaybederler.
etrafınızda sizle beraber sıraya girmiş yaklaşık 1000 kişi vardır etrafınızda gördüğünüz zihinsel özürlü olmaya ramak kalmış tipler sonucu içinizden dersiniz ki bu 1000 kişinin içinden en zeki ilk 100'e hatta 50 ye bile girerim kesin ve en aptal olanların bile bitiridği bu işi bende bitiririm. Yemin törenine doğru ise yemek yemeyi hatta tuvaleti bilmeyen arkadaşların rap rap nizami yürürken siz kendinizi takım komutanından yürüyemediğiniz için gerizekalı muamelesi görürken bulursunuz.
kapıdan içeri girmeden önce komutanlar tarafından gayet güzelce karşılanan kışladan içeri girdiğin anda geçin lan sıraya nidalarını duyduğunuz anda kaçmak istersiniz ama geriye döndüğünüzde çıkış kapısı orada değildir.