Çok garip bir şey. içinde yaşarken her gün bitsin diye söylendiğin, bitmek üzereyken de keşke biraz daha burada kalabilsem dediğin. Akıl mantık işi değil ama. Evet. Tezkereciyim.
birlikte çilingir sofrası kurup elinde dolu rakı kadehiyle fotoğraf çektirerek yapan uzun dönem de bilirim; haftada 16 saât uyuyarak, yıkanmaya bile fırsatı olmayan, yemeğe inemeyen, sıçmaya bile zor fırsat bulan kısa dönem de... olay tümüyle şans yani. komutan, yer, tertip sayısı ve en önemlisi de zaman.
Tamamen göt yalama olayına dönen ve eskiden vatani görev olarak nitelendirilen ancak şuan tamamen komutan götü yalamak olan erkeklerin 20 yaşından sonra yapmaları gereken zorunluluk.
Ha yaptım mı Hayır ancak askerde türlü türlü fotoğraflarını paylaşan ve ciddiyetten tamamen uzaklaşan bazı arkadaşları görünce tasvip etmediğim olay.
349 kd olarak gittim 6 ay yaptım ama yetti fazla geldi bile .sümüğünü atmayacagin genelev cocugu komutanların bok islerini yap dur .ah ulan birini yolda gorsem dalarım valla .
askerliği erteleyebildiği kadar erteleyen, açık öğretimi yalayıp yutan adamların bile yaptıktan sonra "bence yap gitsin, aradan çıkarmış ol hemen. bekletme öyle" dediği görev. tecrübe edilmesi gerekiyor aslında.
349. kısa donem er olarak yaptığım şey.gidin erkenden yapın bitirin fazla uzatmaya anlam yok
-benim mesala tertibim vardı,gerci tertip diyorum ama adam benden 10 yas buyuk 35-36 yasında falan.herif neredeyse kendini asacakti mk.
mantıksızlık tanımını baştan aşağı karşılayabilen bir eylem.
bu topraklarda zorunlu hizmettir. çocukluktan itibaren gaz verilir, askerlik şöyledir böyledir vatan borcudur denilerek.
hayatı öğrettiğine inanılır çoğu kişilerce.
kız bile verilmez çoğu zaman, askerliğini yapmayana.
dedik ya, mantıksızlık işte. ama vatana hizmet! gidilecek.
istense de istenmese de..
zordur, öncesi de zordur, yaparken de zordur, yaptıktan sonra da zordur, yapılmadığı zaman da zordur.
bir şey ancak bu kadar "zor" olabilir, sıfatını bu kadar hak edebilir.
gitmeye karar verirsin, bin türlü teferruat çıkar.
celp dönemi diye, sevk diye birtakım tabirlerle tanıştırır adamı.
az daha bekleyeyim dersin, iş güç peşinde koşayım hesabına...
ama bu sefer ayak bağı olur, iş bulamazsın, pek çok yerde karşına çıkar.
yine zor.
ee hadi gidelim, vatana hizmet edelim madem dersin.
sorarsın ilgili memura, ben ne zaman asker olurum?
cevap net: belli olmaz!
nasıl belli olmaz dersin?
nasıl?
örnek verelim; üniversite okudun, okul bitti, askerliği bir süre erteledin.
evet, şimdi ayvayı yedin!
karar verdin, gideceksin, başvuru yapacaksın.
ama ne zaman gideceğin belli değil!
otur bekle diyor sana devlet.
hem mecburi hizmet, senin hayatını engelliyor.
iyi lafımız yok! ee hadii gidelim?
yok, otur bekle!
beklersin, zamanın gelir, bir sürü kovalamaca, tuhaf bir psikoloji...
ortalık zaten karışık, nereye gideceğin belli değil.
sonrasında zaman geçer, gidersin görev yerine, başlar enteresan olaylar.
gün sayarsın!
bir mahkum gibi gün...
sayarsın.
sorgularsın, seversin, nefret edersin...
düz gideceğin yolunda bir virajdır askerlik.
vatan millet ayağına boş bir zaman dilimi,
eğreti bir kamburdur hatta.
ama dedik ya, vatan hizmeti! diye...
vatana hizmet ederken dengelerini sorgular halde bulursun kendini.
şanslıysan vietnam sendromu hesabı, kısa sürede atlatırsın askerlik sonrası psikolojiyi.
yok şanssızsan vatana hizmet etmenin karşılığında bir madalya misali bozulmuş bir denge, sarsılmış bir benlikle uzun yıllar problem yaşarsın.
işin sonunda anlatılacak ve sınırsız ölçüde anı sahibi olursun.
ve yad ederek " askerlik mantıksız aga" der geçersin.