hasta çocukları revire çıkarmaktı görevim. ve hastalıktan kırılan o elemanlara nasıl davranıldığını görmek binlerce kez ölmekti. daha önce 3 kere viziteye çıkardığım bir hasta doktora
-iyileşemiyorum komutanım...
+al bu ilaçları...
-geçen sefer de bunları yazmıştınız, hastaneye sevk etseniz?
+sana kalkar iki tane patlatırım, görürsün sevkimevki, sen benle alay mı ediyorsun ulan?
-afedersiniz komutanım...
+afedersiniz yok lan, emredersiniz diyeceksin...
türkiye'de eğer zorunlu olmasaydı(ki tsk'nın bu konuda çalışmaları var 2011 yılına yönelik)erkeklerimizin %10'unun gideceği görev.her ne kadar klavye başında ''ölürüz abi'',''gideriz abi'' diye yazılsada,ben çevremde bugüne kadar askere giden yaklaşık,15 kişinin de hiç de öle sevine sevine gittiğini görmedim,askerlikten bir gece önce,hepsine birer uçak bileti verseniz,nereye olduğuna bile bakmadan,çeker giderlerdi.çünkü gerek yüz ifadeleri,gerek konuşmaları bunları gösteriyordu,üstelik bu bahsettiğim kişilerin arasında,en koyu ülkücüsünden,en koyu komunistine kadar herkes var.askere gittikten sonrada birşey değişmedi,(nadirde olsa)her konuşmamızda yada görüşmemizde ''böyle işin amına koyim..'' diye cümleye başladılar,telefonu kapatırken de ''şafağa da 45 gün kaldı bitiyor oğlumm!''diye telefonu kapattılar,birde heralde çoğunun torpilide olmasa,kaçaklık falan dinlemeyecek,atlayıp istanbula geleceklerdi....
en uzun tatil dönemi.
en fazla denize girdiğim ekmeğin elden suyun denizden geldiği yer. bir de akşam dışarı çıkılsa süper olacak diyebilirim.
mekan marmaris ordu evi
görev icrası resepsiyon
koğuş denilen yer deniz manzaralı dolabı bira dolu otel odası
er yemeği subay restaurant kebap menüsü...
* lost s04e05 olan the constant'da olduğu gibi bir sabitin bulunması, akılda tutulması ve dönüşte o sabit ile irtibata geçilmesi gerekli hadise, yoksa sivil hayata geçiş çok zor olacaktır.
üzerinde fazla düşünülmemsi gereken dedikleri gibi kapıdan girerken mantığın dışarda bırakılması gereken fazla takmazsanız zevk bile alabileceğiniz yer.
yaparken insana ölüm gibi zor gelen, isteksizce geçen 5 ya da 15 ay.
bitirdikten sonra geriye baktığınızda, aklınızda hiç kötü anı kalmayan, hatırladıkça güldüğünüz, aslında askerlik çokda kötü değilmiş be diyeceğiniz mecburi hizmet.
askerlik berbat birşey. tamam görev seve seve yapalim biz ama siz üst rütbeliler de bizim insan olduğumuzu unutali bir hayli oldu. askerliğimi kebap yapmama rağmen * gördüğüm düşünce sistemleri, davraniş biçimleri, ceza çeşitleri ile beni devletten topyekün soğutmayi başarmiş bir olgu dur askerlik. 5 ayim kalmasina rağmen düşünmekteyim nasil geçiririm bu beş ayi..
edit: siz siz olun gitmeyin yada bedelli gidin.. kısa dönem bile çok fazla be
özellikle 20 yaşına gelmiş gençlerin 15 ay yaptıkları(kısa dönem ve asteğmenler hariç), kimsenin zil takıp oynayarak gitmediği(bakmayın siz o asker uğurlama törenlerine), isteğe bağlı bırakılsa o vatan-millet-sakarya edebiyatı yapanların hiçbirisinin yapmayacağı, vatan borcu diye bize dayatılan, ama terörden dolayı olsun başka olaylardan dolayı olsun ordu'ya saygıdan dolayı da kimsenin ses çıkar(a)madığı olaydır...
hiç beklenmeyen bir anda insanın hayatının içine eden olay. yaşım gelmiş meğersem normalde bu sene ağustosda askerdim. lakin okuduğum için tecil ettirmek zorunda kaldım. aldım okuldan belgemi gönderdim memlekete. 1 hafta sonra kontrol amaçlı aradım, telefona bakan çapsız asker arkadaş tecil edilmiş dedi. oysaki ben ona inandım güvendim. neyse ondan sonraki günlerim askere giden arkadaşlarla taşak geçmekle, kızdırmakla ya da moral vermekle geçti. ben de kendime en afillisinden bir tatil programı yaptım bu sene için. nah sana tatil. az önce telefonum acı acı çaldı bende acı acı açtım. nurtopu gibi 20 gün sonra asker ve de en şerefsizinden yoklama kaçağıyım. lan dünyam başıma yıkıldı. prosüdürü bilmem ama inşallah herşey için çok geç değildir. pırıl pırıl bir gence bu şekilde kıyılmaz. moralim çok bozuk sözlük çok..
Askerde öğretildiği üzere savaşma sanatıdır. Nasıl bir sanattır çözemedim 1,5 yılda. Ben hiç ateş ederken bülbül gibi şakıyan , ya da bir tuvale ateş eden , yada ne biliim dans eder gibi döne döne mermi boşaltan bi asker ne gördüm ne de duydum. Taktik ve strateji belirlemek sanatsal öğemi içeriyor acep ? Ya da komuta kademesi kağıt üstünde natrmort * stratejiler mi geliştiriyorlar ?
Sanatsal edit: Balet kıyafetiyle mi yaptın askerliğini ?
tamamen farkli bir dunya.
er olarak yapanlar icin akil hastahanesi ile erkek lisesi karisimi ortama sahip olan bir yerde verilen hizmet.
insana ilkokul gunlerini hatirlatiyor.
bazılarınca kaçılması, yapılmaması, hatta yapılmaması için çürük raporu alınası bir görev olsa da, yapan insanların en şahane duygulara sahip olduğu, hele ki son dönemlerde yapanların ayrı bir alkışlanma potansiyeline sahip oldukları aşikardır. umarız ki, gençler, başımızdakileri örnek almak yerine, kendi bildikleri, kalplerinin istedikleri şeyi yapıp, askerliklerini tıpkı bir türk gibi yapar, ileride torunlarına torbalarına anlatacakları binlerce askerlik anısına sahip olurlar.
ilginç insanları tanıyacağınız ve ilginç olaylar yaşayabilceğiniz bazı ülkelerde zorunlu bazı ülkelerde ise kişinin vicdanına bırakılan savaş sanatını ve harp taktiklerini öğrendiğiniz ve bu süre içinde özgürlüğünüzün bir kısmını bilerek ve isteyerek bıraktığınız yer. bir de askerlik anıları hiç bitmez.
misal bir gün bağlı olduğum ulaştırma takımının üstteğmeni beni odasına çağırıp bir güzel kalayı bastıktan sonra beni askerlikten kovmuştu. şaka değil ciddi ciddi "seni istemiyorum git nereye gidersen git" diye bağırdı. askerlikten kovulduğumamı şaşırıyım yoksa bu emir karşısında vereceğim cevabımı düşüneyim bulamadım.
şimdi gitmeyin, yapmayın desem sen neden gittin diyeceksiniz..gidin yapın desem anarşizme sığmaz öyle garip bir olgu bu askerlik.
göğsünüze el bombası asılı iken uyumaktır askerlik.
yirmibeş baştan aşağı silahlı adama fırça atabilmektir ayrıca.
25 askerden sonra fırça atabilmek için muhazzaf subay olmak gerekiyor.