devletin kasasından çıkarak yapılan yollara, kaçak saraylara, gemiciklere, %0 ötv ile verilen pırlantalara, yolsuzluklara karşı çıkmayan halk asgari ücretten kesilmeyen vergiye mi karşı çıkacak?
tipinizi de,
siyasi görüşünüze de,
tuttuğunuz takımı da..
hakediyoruz aga..
sikin la bizi.
çatır çutur, domaltıp sikin.. doymayız biz.
asgari ücret, işçi sınıfının tarihsel kazanımlarından biridir. 1890 yılında avusturya ve yeni zellanda’da uygulanmaya başlandı. daha sonra avrupa’ya ve giderek tüm dünyaya yayıldı. çalışma saatlerinden tutalım da, ücret ve diğer sosyal haklara kadar hemen her şeyin tamamen kuralsız bir şekilde işlediği o dönemde ücret mücadelesi sınıf hareketinin önemli bir parçasını oluşturuyordu. kuralsız-keyfi ücretlendirme karşısında, bir işçinin ailesiyle birlikte kendisini yeniden üretebileceği ortalama bir ücretin belirlenmesi önemli bir kazanımdı. bu kazanım, 1928′de uluslararası çalışma örgütü (ilo)‘nun kabul ettiği sözleşmeyle belirli ölçütlere bağlandı. yıllar içerisinde asgari ücretin belirlenmesi tüm sınıf için kolektif bir toplusözleşme anlamı taşıdı. çünkü bu ücret, sınıfın toplusözleşme yapma hakkına sahip sendikalı kesimlerinin ücretlerinin belirlenmesinde de bir parametre haline geldi. asgari ücreti belirleyen temel ölçütse sınıf mücadelesinin düzeyi ve örgütlenme seviyesi oldu.
türkiye bu sözleşmeyi 1973 yılında imzaladı. 1989 yılında ise asgari ücret uygulaması ülke genelinde yaygınlaştırıldı. çünkü artık tüm dünyada olduğu gibi türkiye’de de üretim sermayenin neoliberal politikaları temelinde yapılanıyordu. taşeronlaştırma, özelleştirmeler, sendikasızlaştırma, dolayısıyla güvencesizlik-kuralsızlık bir olgu haline geliyordu. aynı politikalar sınıf hareketinin zayıflamasıyla birlikte ücret sisteminde de ciddi değişiklikler yaratıyordu/yaratıyor. eskiden ücret (asgari olan da) bir işçinin ailesiyle birlikte kendisini yeniden üretebilmesinin asgari karşılığı olarak belirlenirken, giderek bir işçinin asgari ihtiyaçları temel çıta haline gelmeye başladı!
sadece bir işçinin kendisini yeniden üretmesinin asgari koşulları beslenme, barınma, ulaşım, ısınma, giyinme, elektrik-su giderleri, sağlık gibi ihtiyaç kalemlerini karşılayabilmesi demektir. eğitimi, kültür-sanatı, gezme ve diğer eylenme biçimlerini bir yana bırakıyoruz. bu ihtiyaç kalemlerinden baktığımızda -bugün ülkemizde ve aslında giderek tüm dünyada- asgari ücretin en fazla kira ve faturaların yatırılmasına yettiğini biliyoruz! bu ücretin 4 kişilik bir işçi ailesinin ancak 1 haftalık asgari ihtiyaçlarını karşıladığıysa açık. kısacası gelinen noktada ücret karın tokluğuna bile yetmeyecek miktardadır. keza ücretler düştüğü oranda, temel ihtiyaçlar da piyasalaşıyor. eğitim, sağlık, ulaşım, ısınma,.. gibi toplumsal ihtiyaçların hepsi fahiş fiyatlarla satılan metalara dönüşüyor. en temel gıda ürünlerine ulaşmak bile zamlarla birlikte giderek güçleşiyor. o yüzden de bugün bir işçinin asgari geçim ve yeniden üretimi için en az iki kişinin çalışması bir zorunluluk haline gelmiştir. ki bu bile kredi kartlarına bağımlılıkla birlikte söz konusu olabiliyor. çocuklar bile belli sürelerde çalışmak zorunda kalıyor.
gelinen noktada türkiye’de sınıfın ana gövdesi asgari ücrete talim eder durumdadır. bunun rakamsal karşılığı 10 milyona yakındır. bu 10 milyonun aileleriyle birlikte toplam sayısının 40 milyon olduğu açıktır. artık güvenceli-sendikalı ve toplusözleşme hakkına sahip işçiler sınıf içinde sadece yüzde 5 gibi küçük bir çekirdeği oluşturuyor! işsizlik oranları katlandıkça burjuvazi için işçinin kendisini yeniden üretebilmesinin ölçütleri de en alt sınıra çekiliyor!
burjuvazi azami kar güdüsüyle asgari ücreti yaş ve bölge farklılıklarına göre kategorize ederek sınıf içi bölünmenin önemli bir aracına dönüştürüyor. son düzenlemelerle 18 yaş altındaki işçilerin aldığı asgari ücret normalin altında. ki bu patronlar için devasa bir kar kaynağı. çünkü ücretle birlikte sigorta primlerinde de belirğin farklılıklar oluyor. 18 yaşın altında istihdam edilecek işçi sayısının 1.7 milyon olduğunu düşünürsek ne demek istediğimiz anlaşılır. aynı şey bölgesel asgari ücret açısından daha fazla böyledir. fiilen uygulanan bu ücretlendirme işçi sınıfını kendi içinde rekabete sürüklemenin yanı sıra, tüm sınıfın kolektif haklarının en alt sınıra çekilmesi için önemli bir basınç unsuru olarak kullanılıyor/kullanılacak!
asgari ücret patron-devlet ve sendikalardan oluşan 3’lü bir komisyonca belirleniyor. görünürde son derece “demokratik” olan bu uygulamanın gerçek karşılığıysa patronların borusunu öttürmeleri oluyor. sınıf mücadelesinin güçlü bir basınç oluşturmadığı koşullarda bu son derece doğaldır! o nedenle de günümüzde artık tüm sınıfın toplusözleşmesi niteliği kazanan asgari ücretin belirlenmesi de tüm sınıfın sorunu olmalı, bu iş sendika bürokrasisine ve özünde patronları temsil eden komisyonun keyfi tutumuna bırakılmamalıdır. asgari ücretin bir işçinin ailesiyle birlikte kendisini yeniden üretebileceği, insanca yaşayabileceği tüm ihtiyaç kalemlerini karşılayacak bir düzeyde belirlenmesi için işçi sınıfının kolektif gücü konuşmalıdır
Prosedürde çalışanların alması gereken en düşük ücrettir. Tabi ki sadece prosedürde. Kulaktan dolma bilgilerle, özel sektörden bihaber "asgari ücret şu kadar olsun yhaa" diyen tipler var.
Sigortasız çalışan binlerce işçiyi ve yahut emekli olduğu halde çalışmak zorunda olan ve sigortasını kendi isteğiyle yaptırtmayan kesimi bir kenara bırakıyorum.
Özel sektördeki deneme süresi, oryantasyon dönemi saçmalıklarını da bir kenara bırakıyorum.
Yahu bu ülkede 750 tl maaşla çalışan insanlar var! işverenleri zorunluğu olduğu için banka hesabına 950 Tl yatırıyor. Bu adamlar o parayı bankadan çekip, 200 Tl'yi tekrar iş yerlerine veriyorlar.
Hal böyleyken Sen asgari ücreti 1.500 tl değil, 5.000 tl yapsan ne olur ?
hayatımda ilk defa almak zorunda oldugum ve iki ay boyunca alacagım ücret.
bakalım gercekten haberlerdeki pazara cıkan teyzeler gibi aglayacakmıyım merakla bekliyorum..
Aslında herkes yanlış biliyor. Bu asgari ücret uygulaması tamamen bir deney. Bilimsel bir çalışma bizdeki. Aksini savunan hain ve kışkırtıcıdır., toplum mühendisliği yapıyordur. Asgari ücretin amacı ise insanoğlunu fotosentez yapar şekilde mutasyona ve modifikasyono uğratmaktır. Asgari ücret insanı fotosentez yapabilir hale getiren en düşük ücrettir velhasıl.
Asgari ücretin kaldırılması çözüm değil zulümdür. Neden diyecek olursanız bugün asgari ücreti dahi çalışanlarına vermemek için elinden geleni yapan işverenlerin asgari ücret uygulaması kalktığında neler yapabileceğini biraz düşünmek gerekir. Bunun dışında asgari ücretlere ciddi bir yapılandırma ve iyileştirme şarttır.
modern kölelik ücreti değildir. egemen sınıfın kölelik masrafını azaltmak için uygulamaya koyduğu ücrettir.
kölelikte, barınma, yeme içme, kılık kıyafet, sağlık vs her türlü konuyu efendiler sağlamak durumunda kalıyordu. üstüne köleyi almak için de görece olarak yüklüce bir para veriyor ve aldığı bir kölenin tam verimli çalışması için yeme içme, sağlık vs gibi masrafları yapmak zorunda kalıyordu.
hatta kölenin evlenmesi gibi durumlar ortaya çıkarsa da ekstra bir maliyet olarak efendiye bu masraflar yansıyordu.
egemen sınıf sanayi devrimi ile birlikte baktı bu iş masraflı oluyor ben bunlara para vereyim de bu işleri kendi yapsın anlayışını güderek maaş vererek kölelikte yaptığından daha az harcama yaptı ve sözde de köleliği kaldırmış oldu.
eskiden yine hakettiğini alamadan çalışan bu kölelerin en azından geçim derdi yoktu. artık bir de kırbaç olarak sırtında o yük var.
-öncelikle şunu söylemek gerek herhalde: her parti asgari ücreti arttıracağını söyledi, söylüyor. hiçbiri samimi değil, her partinin vaadlerinde bulunan bir şey nasıl oluyor hala yapılamıyor ilginç.
-öte yandan belli ki bu vaadler gerçekleşmiş olsaydı veya gelecekte gerçekleşse de, sorunun çözümü olmayabilirler. iç talebi arttırabilir evet ama üretimi ne kadar arttıracak? enflasyon karşısında ne kadar korunacak bu ücret seviyeleri? belki iyi gelebilecek bir şey fakat tek başına yeterli değil gibi.
-türkiye'de şehirlere göre fiyat farkılıkları çok fazla. bence ücretlerde bu şekilde dağıtılmalı bu yönde bir çalışma yapabilirler.
-ayrıca yukarıda bir çok arkadaşın söylediği gibi, bazı temel devlet hizmetlerinin piyasalaşması söz konusu. bu bir seçim olabilir çok karşı değilim, fakat eğer bu devletin bir göreviydi ise ve artık yerine getirmiyorsa, bu hizmeti vermekten vazgeçtiği insanlara destek olması gerekiyor. eğitim, sağlık vb. konularda özellikle
-aynı evin içerisinde 2-3 kişi çalışıp asgari ücret alan var, tek başına asgari ücretle çocuk okutmaya çalışan var. destek politikaları belki bu tarz kıstaslara göre belirlenebilir, belirleniyorsa destekler artabilir.
Ortalama 2 cocuklu esi calismayan bir adam dusunun. 400-500 kira, 100 elktrik su telefon, dogalgaz ?? Cocuklarin masraflari?? Mutfak masraflari?? Kalan 400 lira neye yetecek ne yiyip ne icecek bu adam? O kadar iki yuzlu ki insanlar esitlik adalet diyip en buyuk adaletsizligi yaparlar.
yapılacak zammın enflasyonu tetikleyeceği konusunda görüşler var. asgari ücretten fazla ücret alan çalışanlarında bu yönde bir zam talebinde bulunması çok da doğal. ben fakülte mezunun 8 yıllık bir devlet memuru olarak bu kadar zam istiyorum. bu benim en tabii hakkım.
dolandırıcılıkta oyun kapatıyor adamlar. verdiklerini bile çalıyorlar.
türkiye de Asgari ücretle çalışan sayısı 5 milyon, 21 milyon kişi asgari ücretle geçiniyor,
Asgari ücret açlık sınırının altında,
Asgari ücretlilerin oranı Avrupa bölgesinin iki katı,
Türkiye'de asgari ücret AB ortalamasının üçte biri kadar,
Asgari ücretliler AB ülkelerine göre daha fazla çalışıyor, daha az kazanıyor,
Hükümetin 2014 yılı araç harcaması 70 bin 250 işçinin bir yıllık maaşı kadar.
Şimdiye kadar hep yanlış anlaşılmış bir durum var bence bu işte, asgari kelime anlamı olarak en alt limit, en az, en düşük, gibi anlamları vardır, TDK ya bakmadım ama bizim anladığımız bu.
Devlet daha aşağı ücrete insan çalıştırılmasın diye ödenecek ücretin alt limiti bu demiş ve kanunla güvence altına alınmıştır. buraya kadar her şey normal ve olması gereken burada sorun işveren yani bizlerde başlıyor, düşünsenize sendika genel merkezlerinde çalıştırılan çaycı ve temizlikçi ne ücret alıyor tabiki asgari ücret ama işvereni istese daha fazla verir. veya etrafınıza bakın tanıdıklarınızdan işveren varsa asgari ücretten bir kuruş fazla veriyor mu çalıştırdığı elelmana (kalifeye eleman bunun dışında)
sorun burada başlıyor bizde, sende, onda, asgari ücret alt limittir, iktidar ve ve muhalefet vekillerin çoğu iş adamı düzeyinde çoğunun yanında asgari ücret alt limitinden çalışan vardır mutlaka. sorun devlet değil işveren sorunudur yani bizden kaynaklanıyor. bunu bir öz eleştiri olarak yazmak istedim devleti aklama olarak görmemek lazım