schopenhauer genel olarak baktığımızda karamsar ve hayatın anlamının olmadığı aslında insan hayatının başından beri hata olduğunu savunan bir filozoftur. ama fazlaca karamsardır dediğim gibi kendi hayatındanmıdır bilinmez harika tespitleri olduğu su götürmez bir gerçektir.
--spoiler--
dünyanın nihai amacı olsaydı, bugüne kadar belirlenmiş en anlamsız, en saçma amaç olurdu bu.
--spoiler--
'Ben kalabalıklar için yazmadım. Çalışmalarımı, zamanın seyrinde nadir rastlanan istisnalar olarak ortaya çıkacak düşünen bireylere miras bırakıyorum. Onlar da benim gibi ya da gemisi batıp ıssız bir adaya çıkan ve kendisinden önce aynı sıkıntıları yaşayan birinin izlerinin, ağaçlardaki bütün papağanlardan ve maymunlardan daha fazla teselli sunduğu bir denizci gibi hissedeceklerdir.'
Schopenhauer
Schopenhauer'ın Goethe ve Shakespeare'den yaptığı özenle seçilmiş alıntılar, bahsedilen güçlü ve iradeli insanı öngörür, yani teslim olmayan insanı. Burada onun felsefesinin bir diğer baskın yönünü daha keşfedebiliriz, Yazgı ve Onun Karşısında Takınılan Tavır; Schopenhauer felsefesinin mihenk taşlarından biri olarak bu konu, yazgısını kabullenen insan ile bu yazgıyı en az acıyla yaşamaya çalışan mücadeleci insanın farkını en iyi şekilde açıklamaya yeter de artar bile.
Hayatı çekip çevirme bağlamında mutluluğu yakalamanın felsefesini yapan Schopenhauer, eserlerinde sürekli bu mesele üstünde durmuş ve bu mutluluğun hangi içgüdülerle sağlanabilineceğini sürekli vurgulamıştır. Schopenhauer'a göre bu içgüdüler hayatı yeniden anlamlandıracak ve bu anlamlandırma süreci mutlulukla sonlanacaktır.
Böylece hayatı bir yerde pragmatize eden Schopenhauer, hayatın üstesinden gelme ve (bireysel) mutlu olma öğretisini, tüm seçkinliğiyle güruha değil, farklı yaratılmış insanlara armağan ediyordu. Çünkü ona göre farklı yaratılanlar farklı acılarla boğuşmaktaydı, bu yüzden var oluş eksenindeki kurtuluşu sadece bu insanların hak ettiğine inanıyordu.
Peki, kimdi bu insanlar? Schopenhauer'a göre bu insanlar neden farklıydı ve neden biricik kurtuluşla müjdelendiler? Schopenhauer bu insanları sanat, şiir, edebiyat veya tiyatroyla uğraşan yaratıcı ruhlar olarak niteliyordu. Kısaca özgür iradeleriyle yaratan ve düşünen ruhlar; O tam bir sanat ve sanatçı âşığıydı.
Schopenhauer eserleri, edebi üslubun ve felsefi ciddiyetin estetik buluşmasının bir gösteri alanıdır. Bu özellikleriyle bir edebiyatçı, şair hepsinden öte sanatçı bir dehaya sahip; kurtuluşu bu uğraşlarda arayan bir filozoftu.
Bu konuda şunları söyler;Sanat eseri bize gerçekten hayatı ve şeyleri hakikatte nasılsa öyle (gerçekte olduklarıyla haliyle) göstermeye çalışır, fakat hayat ve hayattaki şeyler nesnelle öznel olumsuzluklarının sisi nedeniyle herkes tarafından doğrudan kavranılamaz. Sanat bu sisi dağıtır.
Sonuç olarak; Schopenhauer felsefesi, nesneler dünyasına dalan bir ruhun evrendeki oluşları seyrederken karşılaştığı
karamsarlığı ve yaşadığı acıyı en aza indirgemeyi amaçlayan bir misyona sahipti. Bu yüzden ölümcül ve ayartıcı bir üslubu vardı ve beraberinde getirdiği estetik kurtuluş da onun felsefesinin en cazibeli tarafıydı.
Alıntı: felsefe hayat(Schopenhauer felsefesi)
--spoiler--
aşık olan herkes sonunda zevke ulaştıktan sonra olağandışı bir düş kırıklığı yaşayacaktır; ve bu kadar büyük bir özlemle arzuladığı şeyin diğer cinsel tatminlerden daha fazla bir şeye neden olmadığını görüp şaşkına dönecek, böylece kendisini bu ilişkiden fazla yararlanmış olarak görmeyecektir.
--spoiler--
Arthur Schopenhauer, 22 Şubat 1788'de Danzig'de dünyaya gelmiş, 21 Eylül 1860'da Frankfurt am Main'de hayata gözlerini yummuş Alman bir filozof, yazar ve eğitmendir. Aynı zamanda Kant'ın en en çok değer verdiği öğrencisiydi. Schopenhauer, Alman felsefe dünyasındaki ilklerdendir ve dünyanın anlaşılmaz, akılsız prensipler üzerine kurulu nedenselliklerinin olduğunu söyleyerek dikkatleri çekmiştir.
arthur schopenhauer ne diyor bak ''yarabbül'alemin ne kadar güzel yaratmışsa şu böcekleri ufak bir veled ezebiliyor ama mahallenin bütün bilim adamları toplansa bir böcek yaratamıyor'' diyor. adam bildiğin müslüman. ezan almanca olsun demeyecekti işte orda hata yaptı ama. gott ist ein gott ist ein ne lan ?! öyle ezan mı olur rammstein parçası gibi.
annesinden nefret eder hem de öyle böyle değil bu yüzden ünlü kadın düşmanları arasında yerini almıştır. aşkın sadece türlerin devamlılığı konusunda olduğunu söyler yani aşka inanmaz.
düşmanı hegel ile aynı başlangıcı yaparak Kant'ı etüt ederek yani felsefesini oluşturmaya çalışmış olan filozoftur. hegel'in akılcı felsefesine ters olarak o, iradeyi işleyerek belki de çağdaş psikolojinin temellerini oluşturmuştur. hegel'in felsefesi her ne kadar kurgusal olarak hayranlık verici olsa da tutarlılık olarak Schopenhauer'in onu geride bıraktığını da itiraf etmekte fayda vardır. üniversitede hocayken rakip olduğu ünlü hegele karşı ilk raundu kaybetmiş olsa da özellikle psikoloji alanında kalıcı etkisi olarak düşünüldüğünde tüm hegel hayranlığıma karşın bence maçı kazanmış kişidir.
nietzsche'nin üstinsan'ına benzeyen bir aforizması vardır.
--spoiler--
insanlar birbirlerine verip alacak düşünceleri bulunmadığı için, iskambil kağıdı alıp verirler ve birbirlerinin parasını almaya çalışırlar. Ah, acınası insanoğlu!
--spoiler--
acınası insanoğlu kısmına girmeyen insanlar nietzsche için üstinsan dır.
" Beraberinde getirdikleri umutlar ve korkularla akın akın gelen arzulara teslim olduğumuz sürece kalıcı mutluluğa ya da huzura hiçbir zaman kavuşamayız. "
iskambil kartları hakkında yaptığı tespit takdire şayandır. canı sıkılan insan boş insandır çıkarımını yapmış altına imzamı atayım.
--spoiler--
Boş zaman, Ariosto'nun dediği gibi, cahillerin can sıkıntısıdır. Sıradan insanlar sadece zamanı geçirmeyi düşünürler; herhangi bir yeteneği olan kişi ise ondan yararlanmayı düşünür. Sınırlı kafaların, can sıkıntısına çok maruz kalıyor olmalarının nedeni, onların zihninin, istençlerinin konularının ortamı olmaktan daha fazla bir şey olmamasıdır. Bunun üstesinden gelebilmek için, istencin önüne, onu uyandırmak ve böylelikle bu konuyu kavrayacak zihnin de etkinliğe geçmesini sağlamak için, küçük, salt geçici ve gelişigüzel kabul edilmiş konular sürülür.
Bu konular, sözü edilen amaca yönelik olarak uydurulmuş, iskambil vb. oyunlardır. Bu oyunlar olmazsa, sınırlı insan çareyi eline ne geçirdiyse şıkırdatmakta ve tıngırdatmakta bulur. Sigara da seve seve düşüncelerin yerine koyacağı bir şeydir. Bu yüzden tüm ülkelerde, tüm toplumun baş uğraşısı iskambil oyunu olmuştur. Bu oyun topluluğun değerinin ölçütüdür ve tüm düşüncelerin iflasıdır. insanların birbirleriyle alışverişte bulunacakları düşünceleri olmadığı için, iskambil kağıdı alıp verirler ve birbirlerinin parasını almaya çalışırlar. Ah, acınası insanoğlu!
Nasıl ki en mutlu ülke az ya da çok ithalat yapması gerekmeyen ülke ise, iç zenginliği kendine yeten ve eğlenmek için dışarıdan az ya da çok bir şeye gereksinmeyen insan da en mutlu insandır; dışarıdan alınan pahalıya mal olur, bağımlılık yapar ve tehlike getirir, bıkkınlığa neden olur ve sonunda da, yerli toprağın ürünlerinin kötü bir ikamesidir.
--spoiler--
schopenhauer abimizin şöyle bir sorusu gelir akıllara: 'şu dünyayı tanrı yarattıysa, onun yerinde olmak istemem doğrusu. çünkü, dünyanın sefaleti yüreğimi parçalar.yaratıcı bir ruh düşünülürse, yarattığı şeyi göstererek ona şöyle bağırmak hakkımızdır: "bunca mutsuzluğu ve bu üzüntüyü ortaya çıkarmak uğruna, hiçliğin sessizliğini ve kıpırdamazlığını bozmaya nasıl kalkıştın? ' *
"kendi başına hayatın gerçek ve hakiki bir değeri yoktur, ihtiyaçlar ve yanılsamalar aracılığıyla sadece devinim halinde tutulur. ihtiyaçlar ve yanılsamalar kaybolur kaybolmaz hayatın mutlak yavanlığının ve boşluğunun farkına varıveririz."
arthur schopenhauer.
yazdıklarının etkisi kişiliğe göre değişir, kimi insan için umut vermek o insanla dalga geçmektir, nietzsche'nin de dediği gibi * kimi insan için umut işkenceyi uzatmaktan başka bir işe yaramaz. yine kimi insan için gerçeklerle yüzleşmekten daha değerli bir şey yoktur -ne kadar acımasız olurlarsa olsunlar- kimi insan ağır bir depresyon halinden schopenhauer aforizmalarıyla çıkabilir.
1860 doğumlu alman filozoftur kendisi. Kitaplarındaki anlaşılması zor ve dolaylı cümleleriyle anlatmak istediklerini çok profesyönelce anlatan ve kendi felsefe dünyasını yaratmış filozoftur.
Yaşlılık konusunda yazdıkları bir hayli çarpıcıdır. Yaşlılığın aslında ruhun en dingin en ketum olduğu zaman dilimi olduğunu ifade eder, çünkü yaşlılıkta insan zamanında öğrendiklerini hayatı boyunca tekrar ede ede özümsemiştir, artık ilgisini çeken şeyler çok azaldığından ve aynı zamanda cinsel yönden iktidarsızlık ile savaştığından ruhun saflığının ve nazikliğinin yaşlılık döneminde ortaya çıktığını iddia eder. Ayrıca yaşlılıkta insanın hiçbir zaman canının sıkılmayacağını ve bunun sebebi olarak geçmişte öğrenilen kesikli bilgilerin yaşlılık döneminde bir bütün halinde şekillenmesinden dolayı olduğunu savunur.
Can sıkıntısı konusunda çok can alıcı tespitleri vardır. Aslında insanın yanlız kalmamak için girdiği klüpleri, seyahat etmek için çıktığı uzun yolculukları insanın can sıkıntısına bir çözüm üretmek amacıyla yaptığını savunur. Çünkü canı sıkılan insan ruhunu törpüleyememiş ve yontamamış insandır. Hem de o kadar kıttır ki bu konuda, boş zamanını * harcayacak ve yapacak hiç birşey bulamamasından dolayı insanın ruhunun kendi bilinci altında ezildiğini söyler.
insanın hayatta 3 şeyle var olduğunu savunur bunlar:
1)Bir insanın ne olduğu
2)Bir insanın neleri olduğu
3)Bir insanın neyi temsil ettiği
Bunlar dışında ruhun zenginliğine işaret eder. Lüksün, gücün, paranın ruhu mutlu etmeyeceğini ancak mutluluğuna yardımcı olabileceğini söyler. Ruhu zengin olan bir insan aslında küçük bir dünyadır. Kendini eğlendirmek için başka insanlara ihtiyaç duymaz. Özellikle paranın adeta deniz suyu gibi olduğunu söyler. insan içtikçe daha çok susar ve en sonunda açgözlülüğünün ve cimriliğinin kurbanı olur.
En çok okunan ve gözde olan kitabı "Aşkın metafiziği"'dir.
Diğer kitapları: *
-istenç ve Tasarım Olarak Dünya
-Parerga ile Paralipomena
-Ruh Görme Üzerine
-Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar
-Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine
-Seçkinlik ve Sıradanlık Üzerine
-Hayatın Anlamı
-Hukuk, Ahlak ve Siyaset Üzerine
-Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine
Son söz olarak da bu kitapları kendi eşsiz bakış açısıyla 19. yüzyılda yazmış olmasıdır. insan ilişkilerini ve insan psikolojisini bu kadar derinlemesine inceleyen, bu kadar sıkı ve nokta vuruşu tespitler yapan ender filozoflardan biridir. (bkz: Yaşam bilgeliği üzerine aforizmalar)
çok karamsar.
mutluluk kalıcı bir şey midir bilemem fakat hareketsizliğin insanı mutsuzluğa ittiği bir gerçek. her yerde bir doğruya rastlamak ve seçim aşamasında bu doğruları bütünleştirmek de bu hareketsizliğin çıkış noktası. schopenhauer'in karamsarlığının nedeni de onun bu çok yönlü hayat görüşü bence.