bunun bir değişik versiyonu da şöyle: normalde çok sık arabayı alan bir kimse değilim. çoğunlukla toplu taşımayla gidip geliyorum. öyle alışmışım ki arabayı aldığım bir gün arabalı olduğumu unutup eve metroyla dönmüştüm.
eve geldim. e araba dediler? ne arabası dedim.
ertesi gün gidip almıştım yerinden. kafam çok güzeldir.
Zaman zaman yaşanan, demans başlangıcı mı yaşıyorum diye dehşete düşüren hededir.
" Geh bili bili" dediğiniz, ebleh dakikalar bile yaşanır.
Nihayetinde bulunur, sarılır, öpülür filan.
bodrum'da başıma gelen hadise. şirketin aracını, otoparka para vermeyim diye marinanın arkasındaki sokaklardan birine bıraktım. personel alımı için görüşme yapacaktık koordinatörümle birlikte. arabayı bıraktıktan sonra içgüdülerimle deniz olduğunu düşündüğüm istikamete doğru uzun bir süre yürüdüm. denizi bulamayınca geri gelip arabayı bulmak istedim. onu da beceremeyince 2 saat avuç içi kadar yerde araba aradım. personel görüşmesine katılamadım. hoş görüşmek için randevu alan 6 adaydan hiçbiri de gelmemiş.