11.09.2009 - 18:05 tarihinden bulunduğumuz saate kadar, aniden bastıran sağanak yağışın altında kalmış ve akabinde sel görüntülerinin meydana gelmeye başladığı şehir.
bugün çok kısa - 3-5 dk.- zaman diliminde yağmurun çiselediği şehir.
biz ne "yağan" yaz yağmurlaqrı gördük, caddeleri derelere döndüren. *
ayrıca her zaman söylemişimdir, tatil için en ideal zamanı haziran 15-ağustos 15 arası hariç, her zamandır. bu dediğim zaman dilimi arasında gelenler ise ıstakoz gibi yanmayı, siğim siğim terlemeyi, sıcaktan dışarı çıkamamayı tatil zannetmektedirler.
hele bir mayıs veya eylül ayında gel de tatil neymiş gör.
oturduğum yerde terlediğim şu anlarda paylaşmak istediğim bir yiğit özgür esprisi ile anlatmak istediğim memleketim.
- alo meteroloji mi?
+ evet buyrun?
- allah sizin belanızı versin.
+ noluyo ya?
- ne lan bu sıcaklar ha?
+ ne alakası var kardeşim ölçüyoruz biz!
- kaç derece şimdi?
+ 43
- hah! allah belanızı versin!..
Dışının el alemi içinin ise bizleri yaktığı memleket.Magazin haberlerinden eksik olmayan memleket.
Gelenin pişman olduğu,gelmeyenlerin ise ruyalarını süsleyen bir gün gideceğim dediği sahte cennet.
halkının deniz kültürünün neredeyse olmadığı şehir.
bir antalyalı yaz mevsiminde en fazla 10 kere plaja gider, 5'inde denize girer. ha deniz kenarına bol gider alkole vurur o ayrı. antalya'nın sıcağından yaylalara kaçarak yırtar. sahillerde gördüklerinizin %80'i antalya dışındandır.
geri kalan 9 ay ise kebaptır. mayıs ve eylül en güzel tatil zamanıdır antalya için.
çok sıcak lan repliğinin sürekli yankılanmasına sebep olan şehir. gölgede rüzgar esse bir dert esmese başka dert... esince sıcak esiyo, boncuk boncuk terliyor zaten insan...
bu ayıp türel'in akaydın'ın değil hepimizin ayıbıdır. yöneticiler kadar yönetilenlerde suçludur. yöneticileri biz seçiyoruz bizi yönetsinler diye yeri geliyor biz yönetici oluyoruz, olacağız. bir başka suçlu ise fiba'dır ki haketmeyen bir ülkeye bu organizasyonu verdi. biz bunu değil hiçbir şeyi haketmiyoruz.
gelelim ayrıntılara türel kendince bir yol bulmuş, arsa karşılığı bu tesisleri yaptıracak antalya'ya, eee gsgm denen kurum bunu yapmıyorsa ben bu şekilde yaparım demiş. projesini bile görmediğimiz bir tesis karşılığında inşaatı yaptırmaya onay vermiş. kimse kimseye bedava stad yapmayacağına göre mantıklı gözüküyor, fakat adamlar 65 katlı bina dikeceklermiş kardeşim oraya, suyunu kaçırmamak lazımdı heralde dediler. ha bence ona da tamam. sırf marjinal olmak adına bile muhalif olmayı seçen bir kesim tutturmuş bir siluet bir de rant yüklen yavrum yüklen. ben mimarım siluet nedir desen bi çırpıda cevap veremem, lan amma siluet meraklısı insanlarmışız. ayrıca emsal denen bir şey vardır. 65 değil 650 katlı olsun emsali geçmiyorsa bir yapı inşa etme hakkı vardır. bu kadar siluet meraklsısın madem git yeni yapılan ramada oteline karşı çık. konyaaltından bakınca at sikinde kelebek gibi duran bir yapı yapıldı şehirde kimseden gık çıkmadı. yoğunluk bakımından trafik bakımından şehrin merkezine ağır yükler getiriyor burası neden karşı çıkmıyorsun, hani marjinaldin sen, siluetti, ottu boktu çok biliyosun her şeyi. geçiniz beyler, hanımefendiler bunları. rant denilen şeye niye karşı çıkılır onu da anlamak mümkün değil rant öcü müdür ki? şehrin rant kazanmasında ne kötülük olabilirki rant olan yerde istihdam olacaktır, çark dönecektir.
tamam tüm bunlara rağmen her şey prosedür neyse öyle yapılsındır, fakat yok be kardeşim olmuyor, gsgm yapmıyor, devlet bakmıyor, ilgili federasyonlardan tık yok; şehrin ihtiyacı var.
topyekün suçlu olduğumuzu bir kez daha tekrar etmek istiyorum, bu işi a kişisine yükleyerek, b kişisine yükleyerek, x partisine yükleyerek, y partisine yükleyerek kendimizi için içinden sıyıramayız. biz sosyal bir devlet olamadık olamayız, her şeyi prosedürüne göre yapamayız, her şeyi kılıfına uydurarak yaparız.
2010 dünya basketbol şampiyonası'ndaki yerini kayseri'ye kaptırmış olan şehir.
kaptırılma şekline girmek isterim.
büyükşehir belediye eski başkanı menderes türel efendi, mehmet özhaseki gibi raylı sistemi belli plan dahilinde, ihtiyaca göre yapayım gibi bir mantıkla değil, gereksiz bir güzergaha, gereksiz şekilde ve gereksiz bir acelecilikle yapmaya kalktı. menderes türel efendi antkart, düden parkı, minibüslerin değişimi, antray gibi rant aktarımları yaparken, mehmet özhaseki stad ve kapalı spor salonunu bitiriyordu. üstelik hi. borç yükü yaratmadan. menderes efendi ise giderken arkasında 1 milyar liranın üzerinde bir borç bırakıyordu.
menderes türel efendi seçime 6 ay kala antalya'nın göbeğine 60 katlı rezidans yapılması karşılığında yine antalya'nın göbeğine stad inşaatı ihalesini verdi bununla beraber spor salonu da yapılacaktı. spor salonuna eyvallah da, antalya'nın silüetini bozacak gökdelen ve şehrin göbeğinde trafik keşmekeşi yaratacak stad projesi alelacele verildi. tabi danıştay bu ihaleyi haklı gerekçelerle iptal etti. iptal etme kararı da seçimden sonra geldi.
yeni başkan mustafa akaydın ise belediyenin parasının olmadığını, ankara'dan ödenek gelmesi durumunda salonun yapılabileceğini belirtti. ben akaydın hoca'dan "hemşerim! antalya, ankara'dan zengin" sloganıyla oy istemesi, hükümetten gelecek paraya ihtiyacımız olmadığını gerçeklemesini bekliyordum ama yapamadı. e hocam nerede kaldı antalya'nın zenginliği? insan şu salonu izzet-i nefis uğruna yine yapar! dünya basketbol şampiyonası hocam bu, böylesine bir fırsat nasıl kaçırılır? tamam bu durumun asıl sorumlusu 10 ay önceye kadar yatıp, seçim öncesi aceleye getirip rant peşinde koşan menderes efendi ama bunu yapmalıydın hocam.
velhasıl, dünya basketbol şampiyonası'nın menderes türel efendi sayesinde ve mustafa akaydın'ın cila çekmesiyle kaybetmiş şehirdir.
menderes de orada burada konuşuyormuş, "biz olsak salonu bitirirdik" diye. danıştay kararlarına rağmen inşaatı durdurmazsan, mühürlemezsen, mahkeme kararına uymadan yaparsan bitirirsin menderes. antalya'nın göbeğinde rant aktarımı yaparsan bitirirsin tabi. mehmet özhaseki de belediye başkanı. aynı partidensiniz. lan adam stad da yaptı, salon da. raylı sistem de yapıyor. üstelik borç yok ortada. ağzını açtığında "ben hizmet ettiğim için eleştiriliyorum" dersin.
hadi oradan!
çakallık peşinde koşarak bir şeyler yapmaya kalkarsan "alıp da gaçan mı?" derler adama böyle.
Havasınada insanınada güvenilmeyen, nem oranına bağla olarak mantar hastalığının çok yaygın olduğu, turizm nedeiyle kara paracıların gözbebeği, torbacıların kadın satıcılarının, travestilerin caddelerde cirit attığı ilginç bir memleket.
hayvanlar gibi göç alan eski cennet şehir.Ağzına sıçtılar şehrin karı var meme var diye,gelinip görülcek bir yanı kalmadı her yer arap her yer esmer oldu.Nerden geldiyseniz oraya dönün hayvan adamlar,ırkçıyım da faşistim de satanikim de,istemiyoruz lan antalyada böyle insan.
Yazın yatılcak yerde klima yoksa tum geceyi haram edebilen şehir,memleketim.
ayrıca okadar para ve emek harcanan hafif raylı sistemin neden çalışmadıgını merak ettigim şehirdir aynı zamanda.