son 130 yılın en sıcak yazını geçireceğimiz şehir.. denize girmek her zaman fayda etmeyebilir, zira denizin dışında kalan taraflarınız (amuda kalkmadıysanız başınız) cayır cayır yanar, yine terlersiniz yine terlersiniz..
tarih itibariyle güneşin sıcaklığını hissettirmesi gerekirken havanın kapalı olduğu şehir.. bu aylarda hiçte böle olmazdı antalya'm.. ince ince yağan yağmurun yerleri ıslattığı görülmektedir.
deniz ürünleri kültüründen uzak mekânların sahibi sahil kentimiz. düşünün ki ekmeğinin önemli bir kısmını turizmden kazanan bir ülkenin lokomotif kentisiniz ama yiyecek-içecek hizmeti veren işletmelerinizin ezici çoğunluğu deniz ürünleri kültüründen uzak. çipura, lüfer, hamsi, kupes, palamut, karides gibileri tamam. ya aterina, melanur, lampuka, granyöz gibileri? bırakın pişirmesini, adını bile bilmiyor, soranın suratına bön bön bakıyoruz! amaç anlık kârlar olunca, sonucun böyle olması kaçınılmaz elbette...