ali sami yen stadı koltuğu.
ali sami yen stadyumu yıkılmadan sondan bir önceki maçta söküp çilelerle eve götürdüğümde annemin yaptığı hadisedir. neyse ki çok geç olmadan aldım elinden.
seramik üzerine yaptığım resim çalışması. öyle demeyin, el emeği göz nuru vardı üzerinde. neden attığını sorunca, 'ressam mı olacaksın oğlum?' dedi. olamadım.
paylaşımcı yazarın ebay üzerinden binbir uğraş aldığı,
constantine armor zippo.
ömrümde belediye anonsunu kullandığım ve bununla yetinmeyip bulana ödül vermeye teşebbüs ettiğim sevgili objedir.
15 yaşındaydım.
14 sene çocukluğumu geçirdiğim, belki de dünyanın en güzel semtlerinden biri olan ortaköy'den taşınırken geride çocukluğumla beraber hatıralarımı da bıraktım.
galatasaraylı olduğumu söylememe gerek yok. o güne kadar gittiğim bütün maçların biletlerini saklamış, kendimce koleksiyon yapıyordum.
bu biletlerin arasında efsanemiz gheorghe hagi'nin galatasaray'a veda ettiği * maçın bileti de vardı... ve bu biletler çöpe gitti. neden hagi, neden?
cep telefonu şarj cihazı. ("e bir sürü vardı bunlardan birini bıraktım" bahanesi hazırdır)
öğrenci kimlik kartı ("her sene vermiyorlar mı zaten bunun yenisini?"şeklinde çıkışırlar)
dağ gibi zorla biriktirilmiş dergiler ("ben sana yenilerini alırım yavrum taa 2004 yılından kalmıştı onlar"der.)