her çocuguna aynı sevgiyi vermek, eşit davranmak, menfaatleri bir kenara bırakmak kolay bir olgu değil haliyle.
çocukken altını değiştiren, seni emziren kadın, yani gerçek annelik duygularını en üst düzeyde hisseden insan, bazen babana olan benzerliğin yüzünden dahi seni dışlayabilecek duruma gelebiliyor.
söylediği ninnileri, uykusuz gecelerini unutuveriyor.
hani anneler kutsaldı? hani asla bırakmazdı seni sevmeyi?
annelik; doğurmakla olmuyor, büyütünce bitmiyor...
annelik; vicdanın ta kendisidir...
"her kadının doğası gereği anaç, anneliğin ise; cennetteki ırmaklar kadar duru ve kutsal olduğuna hararetle inananlar buna ihtimal bile vermek istemeseler de "o" doğurduğu "şey"i sevmemişti. kaç zamandır içinde taşıdığı, kendinden bir parça saydığı ama neye benzediğini, neler getireceğini kestiremediği yavrusuyla yüz yüze geldiğinde bu ufacık ama bağımlılık abidesinden, zamanın geri alınamazlığından, sevmeye mecbur oluşundan, kendi kendinden kaçamayışından, aslında hiç bir yere kaçamayışından korktu ve ondan bir an evvel ve kati suretle kurtulmak istedi. her kadının doğası gereği anaç,anneliğin ise; cennetteki ırmaklar kadar duru ve kutsal olduğuna hararetle inananlar buna ihtimal bile vermek istemeseler de "o" bir istisna değildi. yoksa tıpkı ulusların olduğu gibi, anneliğin de resmi bir tarihi olmazdı. bugünden geriye doğru özenli bir el yazısıyla yazılan bir tarihçe; yabani otları ayıklayıp taşlarını döşeye,döşeye. çünkü hazırhop gelmez her zaman,bazen de sonradan yeşerir sevgi; tedricen serpilir, zamanın refakatinde, damla damla. etraftakilerin ilgisi,dokunaklı bir an, anlık bir sıcaklık ve onlarca şefkat tortusu birbirine eklemlenip, çalışkan bir yelpaze gibi şekerriz bir esintiyle zihinden kovalar tüm yakışıksız fikirleri ve meymenetsiz hisleri. yelpaze çalıştıkça, bebeğin kendisinden önce, onunla birlikte adım adım gelişen anaç haleyi sevmeye başlayabilir anne. ve o haleyi o kadar derinden benimser ki, bebeği benimser sonunda ve bebeği o kadar çok sever ki, onu hep sevdiğine, hep aynı ölçüde sevdiğine inanmak ister. vaktiyle hissettiği sev-gi-siz-lik öylesine fena,ü ağıza alınmayacak, söze dökülmeyecek kadar fenadır ki, hiçbir koşulda itiraf edilemez kimselere. kocaya itiraf edilemez mesela: " bebeğini doğurduğuma pişman olmuştum önceleri ama sonra geçti." ne de çocuğa: "ilk başlarda seni pek sevmemiştim ama zamanla ısındım." ne de kendine: " kötü biriyim ben, kendi çocuğunu sevmeyecek kadar taş kalpli."
anneliğin resmi tarihi titiz bir temizlik gerektirir hafızanın kuytularında."
taşıyıcılığının caiz olmadığını duyup şaşırdığım dünyanın en güzel olgularından bir tanesidir annelik.
--spoiler--
diyanet işleri başkanlığı, anneden alınan yumurta ile babadan alınan spermin laboratuar ortamında döllenmesiyle oluşan embriyonun, başka bir kadının rahmine yerleştirilmesi anlamına gelen; taşıyıcı annelik'in islam dinine göre caiz olmadığını duyurdu.
--spoiler--
annelik sevmektir once, gozlerine baktigin zaman kendini butun hissettigin adamin bir parcasini bedeninde harmanlayip butun dunyaya hissettiginiz o kutsal duyguyu ispatlarcasina mucize gibi bir canlinin yaratilmasinda arac olmaktir. ve o deli gibi sevdigin adamin kucaginda ikinizin bir parcasini nasil da titreyerek tutmaya calistigini fark edip bugulu gozlerle, cekilen aciya ragmen gulumsemektir belli belirsiz..
geceleri uykusuz kalmak, tahammul edilemez denilene tahammul edip ustelik bunu severek ve bir cocuk sahibi olduguna sukrederek yapabilmektir.
o gune kadar bundan daha fazla sevmem olasi degil diye dusundugunuz adama cocugumun babasi sifatini yukleyip ilahlastirmaktir. bedenini, bedeninden yetisen o minicik varlikla paylasmaktir, onun nefesini hissetmeyi dusleyince bile urpermek, teninin karincalanmasidir. fedakarliktir yasanan hayattan, kendini geri plana atip, once babasina sonra ve en cok da onun bir parcasi olan o henuz gozlerini nasil acacagini bile bilmeyen bebege adamaktir omrunu..
annelik allah tarafindan kutsanmaktir.
boyu sizin kadar olan evladinizi her kotu seyden sakınmaya calismaniz anneliktendir. 60 yasina da gelse evlattir, anneye muhtactir. gecenin ucunde "atesi mi var acaba" deyip boldugunuz uykunuzdur anneliginiz. karsilik beklemeden yaptiginiz seylerin butunudur annelik.
anne olmadan asla anlaşılamayacagı söylenen duygudur.
dünyada sizi ondan baska bu denli fedakarca seven kimsenin olamayacagını hissederek sevindiğiniz, bu sevginin hiç bir zaman bitmeyecegini bilmenin verdigi cesaretle yeni maceralara atıldıgınız, ne yaparsanız yapın tüketemeyecegini bilmenin verdigi şimarıklıkla yasatılan sıkıntılar için utanılan varlıktır. koynu baldan tatlı, kokusu miskden hoştur.
(bkz: toprak ana)
toplum oluşturmak zordur, devamlılığını sağlamak daha da zor. doğa doğurma işini kadına verince, toplumun devamlılığını hedefleyenler kadını biçimlendirme işini çağlar boyunca farklı şekillerde ele aldılar.
toplumun bekaası için üstlenilecek her işi "kutsal" sözcüğünün fanusu altına koymak en bilindik tuzaktır. Sorgulatmazlar, elletmezler, üzerinde düşündürtmezler, düşünenlerin konuşmalarına da izin vermezler. Bir şeye "kutsal" dendi mi sular akmaz olur. Eksiğini gediğini konuşmaya kalkanlar kutsala saldırmış şeytana tapanlar safına geçer, dışlanmayı peşinen kabul etmek zorunda kalır.
Annelik de böyle bir konudur. "Kadın" tek başına bir kelimeyken görmediği saygıyı "anne" iken görür. Kadın sokakta dövülebilir, köhne mekanlarda üçotuza satılabilirken anne'ye küfür etmek cinayet sebebi olur. Çünkü toplumu ilgilendiren kadının kimliği değil, toplumun devamlılığını sağlayacak "üretim" mekanizması oluşudur.
Kadın da yüzyıllardır süren bu formatlanmaya karşı duramamış belli ki. Kadınken göremediği saygıyı elde etmek için istese de istemese de, becerebilse de beceremese de anneliğe soyunmuş.
Çocuk anne-baba işidir. Ama erkek kendi görevlerinden feragat ettiğinde "şerefsiz" damgası yemez pek. "iyi baba" şans işiymiş gibi kabul edilir. ama çocuk doğurup da "annelik" işini beceremeyen kadın orospudur, üveydir, hayvandır.
hele anne olmayı düşünmeyen kadın bireylik yolunda yanılsamalara kapılmış zavallıdır, en fazla kedisi olur onların, saygı da duyulmazlar. Bütün işbirlikçilerin acımasızlığıyla, en çok kendi hemcinslerinin saldırısına uğrarlar.
Oysa çocuk sahibi olmak ciddi bir iştir. Bağlanacak bir şey arayan, kendini bütün hissetmek için onu koşulsuz sevecek bir çocuğa ihtiyaç duyan kadınlara göre değildir. Doğurduğunun ondan bağımsız, tek başına bir insan olduğunu "fark"etmeyen kadınların yetiştireceği çocukların doldurduğu dünyanın halini kanıt olarak sunuyorum sayın jüri.
Doğurmak sadece bir tercihtir. ve kadını kutsal hale getirmez, doğurduğunuz bir peygamber değilse.