gökyüzünün kışın hiç parlamadığı yazın sıcağından durulamayan gecesi serin gündüzü sıcak bir şehirdir. her kış insanın içini karamsarlık bulutları kaplar kimse de farkına varmaz. neden bu şehre aşık olan şairler olduğunu belki de anlamama yardımcı bir durum. şair adam karamsar adamdır. her türlü aydınlıkta bir karanlık nokta bulmakta üstüne yoktur. şimdi bakıyorum da gökyüzüne ankara'da bu şehir için bir sebep yok karanlık arayacak her yer kararmış zaten.
başka şehirlere giderken yaşanan hüznümüz varolacak.
ve geri dönüşlerimiz bir ankara sabahına denk gelecek, o havayı ciğerlerimize dolduracağız... hiç bir şehirde bulamadığımız o havayı su içermişcesine, yemek yermişcesine...
bir de ankara'ya kar yağacak. daha da aydınlanacak, parıldayacak şehrin sokakları ışıl ışıl... kravatlı insanların şehrinde gecenin bir yarısı herkes kar topu oynamaya çıkacak. kimisi hüznünü, kimisi sevincini paylaşacak yağan karla birlikte...
zordur ankarayı sevmek her şeye rağmen. bozkırın ortasında, havası soğuk, alabildiğine ayaz ! zordur ama zorla sevemez kimse !
sıcak yaz günlerinde kıpırdamayan yapraklar olur, bir meltem eser o yapraklar kıpırdar demeyin keyfimize...
ancak ne oldu ankara'ya ? biz bu kadar severken ankara'yı bir belediye başkanı yaşanmaz bir hale getirdi....
sanat damarlari kesilmis,
tretuvar çalışmalarının sadece başkanın oy aldığı yerlerde yapılmış,
yarın ayrılacağım şehirdir. 15 gün boyunca ayrı kalınacak anılar gözde canlanacak her gün. karlara basa basa yürünen sigara dumanının,nefesin buharına karıştığı geceler canlacak gözde. dostlar gelecek akıla her biri yurdun bir köşesine dağılmış. kıymeti biraz daha bilinecek odanı derdini ekmeğini paylaştığın dostun, manasız muhabbetler yapıp kahkalara boğulduğun alt kattaki komşuların, soğukta kızaran burna gülen sevimli yaratığın. ve sonra geri dönülecek bu şehre biraz buruk anneyi babayı geride bırakarak. özlediklerine kavuşulacak, yeni özlemleri yüreğine ekerek. şairin dediği gibi hasretin nazlıdır ankara.
iki yüz metrelik mesafeyi dikine gidemeyip bir buçuk saatte dolaştığınız şehir. * ruhsuz taş yığını. sultanbeyli bile birkaç senede daha yaşanılabilir bir kent olur.
yılmaz erdoğan'ın "Ankara'yı sevmeyene bir zulümdür bu kadar insanın neden Ankara'yı sevdiğini anlamadan Ankara'da yaşamak" dediği ve hakkaten düşününce neden sevdiğimi bulamadığım ama tam anlamıyla aşık olduğum şehirdir Ankara. yaşanılması gereken şehirdir...
insanlara bağlanmak yerine beton yığınlarına bağlanmayı tercih edenlerin burun kıvırdığı şehir. müteahhit misiniz nesiniz? ankara deyince hep bir ağızdan "ıyy gri binalar öyk" tadında tepkiler. burada bizi bağlayan öyle süper kimseler var ki seviyoruz burayı, yemişim beton bloğunu da, grisini de, olmayan denizini de...
iyi ki geldiğim, bana daha çok şey katacak olan ve gerçek aşkı sonunda burada buldurtacak olan şehirdir, başkentimdir. -büyükşehir belediyesi adı altındaki sirke rağmen-
yaşamaktan çok zevk aldığım, her ne kadar son zamanlarda havası hükümet tarafından kirletilsede kızılayıyla, 19 mayıs stadıyla, ankaragücüyle, atakulesiyle, yemyeşil keçiöreniyle, alışveriş merkezleriyle, daha nice güzellikleriyle ve en önemlisi en uzak yerleşim yerine (köyleri kastetmiyorum) arabanla taş çatlasa 1 saatte gidebilmenle hayatın yaşanacağı şehir.
sanki istanbuldakiler her sabah kahvaltısını boğazdaki yalısında yapıyor. bir şehri güzel yapan sadece boğaz değil kanımca.
gezilecek yeri, eğlenilecek yeri az olan ancak karın çok yakıştığı, ankara kalesinde kar yağarken şarap içmenin bir başka olduğu, sıcak dostlukların mekanı...
beni gerim gerim geren, sıkım sıkım sıkılmama neden olan ve bir an önce sektör değiştirerek caanım izmire ya da eskişehire kaçmam gerektiği fikrine kapılmama neden olan şehir.
yağmur yağdığında daha güzel olan şehirdir. insanın en derindeki duygularını uyandırır, duygulandırır, ve nihayet ağlatır. hiç gitmek istemediğim şehir memeleketim, hayallerim...
rüzgara takılan ferrariler mi dersin, hortumun içinde kaybolan yaşlı amcalar mı dersin, bu sebepten eteği açılan karı/kız mı dersin... ah ah. yok yahu, o kadar da fantastik değil ama harbi harbi kuvvetli bir rüzgar var buralarda.