bugün

bir kuş cinsi ,ayrıca aptal anlamına gelir angut yerine anguduk kuşu demek daha zevklidir.
aslında angıt diye yazılır bir kuş türünü tanımlar. duffy duck gibi çapkın ördekler tarafından karısına sarkılmıştır, ancak bu kuş oralı olmamıştır. çocuklarına da hiç iyi bi babalık yapmamıştır. çocukları onu görünce bu kim la demektedir. bu yüzden dilimize bir hakaret daha kazandırılmıştır. halk arasında angut olarak telaffuz edilse de, bu kelimenin içerdiği hakaretin boyutunu değiştirmez.
söylemekten müthiş haz aldığım bir kelimedir. kızdığım zaman terbiye sınırlarını aşmamam gerekiosa hemen bu kelimeye başvururum. pek keyifli olur söylemesi böle anuguuuut diye uzatarak.
herkesin bildiği gibi bir kuş cinsidir ayrıca hakaret olarak da kullanılan bu kelimeye anlam kazandıran da angut kuşudur. şöyle ki; angut kuşları bülbül kuşları gibi çift olarak gezerler ve eşi öldüğü zaman kendisi de ölünceye kadar eşinin başından ayrılmaz ve gözlerini ölü eşinden hiç ayırmazmış.. insanların hakaret olarak kullandıkları angut ve angut angut bakmak terimleri de buradan gelmektedir.
Herkesin (haksız bir şekilde) kullandığı bir ifadedir "Angut".
Birisi bir salaklık yapınca, bir laftan anlamayınca, böyle boş boş bakınca
hemen "Angut'musun" der günümüzün insanı.. .
Angut'un aslında bir kuş olduğunu bilmeyen bir ton "Angut!" var
ülkemizde.. Angut kuşu'nun eşi öldüğü zaman (yanına o anda başka bir
yırtıcı hayvan veya bir insan gelse dahi) gözlerini bir dakika bile
eşinin ölüsünün üstünden ayırmadan o da ölene kadar onun baş ucunda
bekler...
işte bu canlının yaptığı en büyük"Angut"luk budur.. Ayrıca bu olay bütün
Angut kuşları için geçerlidir, arada bir görülen bir şey
değildir.. Çok ürkek bir hayvan olmalarına rağmen eşinin ölüsünün başında
bekleyen Angut kuşuna elini uzatsanız dahi oradan kaçmaz.. Hani derler ya
"Angut gibi bakmasana lan".. keşke herkes Angut gibi bakabilse değer
verdiklerine.. Bundan sonra bazılarına "Angut" demeden önce bir kere daha
düşünün..

Bir "Angut" bile olamayan o kadar çok insan var ki
artık günümüzde...
(bir mailden alıntıdır)
çift olarak uçan, göçen, konan, yaşayan bu hayvancık, eşi öldüğünde kendisi de ölene kadar gözlerini eşinden ayrımaz, başından ayrılmaz eşinin! *
(bkz: sadakat)
eşini kaybedince ölene dek kendiini yalnızlığa mahkum eden sadaktli kuş türü.
eşi öldükten sonra kendisi de ölene kadar eşinin başında durup ona bakan ve hiçbir canlıyı eşine yaklaştırmayan bir kuş.
en asil duyguların kuşudur. romantiktir. sadıktır.
Başka bir efsaneye göre, kaynanasının geçimsizliğine dayanamayıp kuş olan gelindir.
"ölümüne sevda, ölümüne bağlılık" betimlemelerinin ortaya çıkmasını sağlamış belki de bu yüzden tek eşlilikten yana olmayanların angut ismini taktığı kuştur.
çoğu insandan daha degerli kuş. keşke her insan angut kadar vefakar ve sadık olsa.
argoda embesil gibi bir anlamı vardır.
(bkz: angutyo)
en sevdiğim kelimelerden biri. birine söylemesi acaip güzel oluyor. cok seviyorum ya!!
-angut musun beee?!
soylendiginde, insani bulutlarin uzerine tasiyan, super kelimedir kendileri. her ne kadar bir ordek turu olsa da, anlama problemi olan ya da, kendisini oyle lanse eden vatandaslar icin kullanilir.
kuşa angut denmesinin bir sebebi var ...

havacılıkda bir kural vardır:"ruzgara karşı kalkılır,rüzgara karşı inilir."açık ve net... eger ufak bi yelken kanat veya yamaç parasutu egitimi alırsanız bile bu kural ilk ögreneceginiz kurallardandır. sebepse özellikle inişte arkadan yadiginiz ruzgarı kontrol edememeniz ve arkadan gelen ruzgar sebebiyle kullandıgınız aracın ,kanatlarının altında hava şişmesi oluşması ve aracın de tabiiki sizin takla atmanıza sebebiyet verir.

angut kuşuda tam bu şekilde iniş yapar.rüzgar onun için onemli değildir,kanatların kaldırma kuvvetiyle kalkışlarda problem yaşamaz ancak inişte ruzgarı hesaplamaz* ve indiği gibi paldır küldür taklalar atar. bundan angut kusu denmiştir efenim kendisine.*
emekli tümgeneral Osman Pamukoğlu nun piyasaya yeni çıkan kitabı;

TEMMUZ sonlarıydı...

Iğdır Ovası nı Erivan düzlüğünden ayırarak, siyasi sınırı çizen Aras ın, bizden taraf, kenarındaydım... Nehir, iran a doğru acelesiz akıyordu. Suyun yüzeyi, rengárenk ördeklerle kaplanmıştı.

Babamın yıllar önce avlanmam için yaptırdığı tekli kırma tüfeği, biraz da nostalji için istemiştim, o da göndermişti. Tek fişek almıştım yanıma... Amacım av değildi. Cansız hedef seçip, ateş edecektim. Ama gördüğüm ördek sürüsünün cazibesine kapılmamak elde değildi...

Çalıları siper alarak, sürünmeye başladım. Yılan bile daha sessiz olamazdı ki, ördeklerin melodileri kesildi. Varlığımı sezmişlerdi. Yüzlerce kanadın suya çarpma sesi, telaşlarını anlatan tiz ötüşleri gökyüzünü çınlattı. Yattığım yerden, havaya dikey olarak yükselen ördekleri görüyordum. Yapacak bir şey yoktu.

Ayağa kalktım, yürüdüm. Kaçan sürü için hayıflanıyordum... Birden, sağ tarafımda kanat uğultuları duydum. iki dev kuş geldi, önümdeki adacığın üzerine gürültüyle kondu. iki anguttu... Ben ayaktaydım, tüfek elimdeydi. Bana baktılar... Avcı burunlarının dibindeydi ve umurlarında değildi. Rahat, huzurlu, kaygısız... Tüfeği doğrulttum, kısa mesafeden, nişan almaya bile uğraşmadan, tetiği çektim... Patlamasıyla, angutun gövdesinden hışırtı gelmesi bir oldu.

Kıllarını bile kıpırdatmadılar!

Ne saçmaları yiyen, ne de öbür angut, tepki verdi... Bana mısın demiyorlardı... Ben, elde tüfek, angutlar önümdeki adacıkta, öylece kalakaldık... "Bu da nerden çıktı" der gibi, şöyle bir baktılar bana, sonra öbür tarafa döndüler yüzlerini... Kafaları da, gövdeleri gibi kalındı anlaşılan! Öylece izledim... Angutlar izlemeye değerdi çünkü... Bir süre sonra, kendilerini taciz etmeye çalışan omurgalı başka cinsler olduğunu, ne kadar angut olsalar da anladılar... Ve, istemeye istemeye iri gövdelerini kaldırıp, gözden kayboldular.
bugün yılmaz özdil' in de yazısında konu ettiği osman pamukoğlu kitabının adı.
BiR ÇEŞiT KUŞ TÜRÜDÜR ANGUT KUŞU'NUN EŞi ÖLDÜĞÜ ZAMAN (YANINA O ANDA BAŞKA BiR YIRTICI HAYVAN VEYA BiR iNSAN GELSE DAHi) GÖZLERiNi BiR DAKiKA BiLE EŞiNiN ÖLÜSÜNÜN ÜSTÜNDEN AYIRMADAN O DA ÖLENE KADAR ONUN BAŞ UCUNDA BEKLER...
namlunun ucuna konabilecek kadar cesaretli pardon anguttur.
(bkz: bildiğin angut)
yere konarken geri vitesle konması nedeniyle ismi hakaret literatürüne geçmiş diye duymuştum.
angut kuşu eşi öldüğü zaman (yanına o anda başka bir yırtıcı hayvan veya bir insan gelse dahi) gözlerini bir dakika bile eşinin ölüsünün üstünden ayırmadan o da ölene kadar onun baş ucunda bekler... işte bu canlının yaptığı en büyük"angut"luk budur.. ayrıca bu olay bütün angut kuşları için geçerlidir, arada bir görülen birşey değildir.. çok ürkek bir hayvan olmalarına rağmen eşinin ölüsünün başında bekleyen angut kuşuna elini uzatsanız dahi oradan kaçmaz.. hani derler ya "angut gibi bakmasana lan".. keşke herkes angut gibi bakabilse değer verdiklerine.. bundan sonra bazılarına "angut" demeden önce bir kere daha düşünün..