bugün

sinema okuyan öğrencilerin özellikle kariyerlerini yönetmenlik üzerine kuran öğrencilerin hayranı olduğu yönetmen.
Andrey Tarkovski Röportajı:
http://www.sinemazingo.co...ndrey-tarkovski-roportaji
--spoiler--
izin ver çocuklar gibi çaresiz olsunlar, çünkü güçsüzlük muhteşem bir şeydir ve güç, hiçbir şey. insan doğduğunda güçsüz ve uysaldır, öldüğünde ise, katı ve duyarsızdır. bir ağaç büyürken hassas ve esnektir, ama kuruduğunda ve sertleştiğinde ölür. sertlik ve güç, ölümün refakatçisidirler. uysallık ve güçsüzlük, varlığın canlılığının dışa vurumlarıdır. çünkü katılaşan hiç bir zaman kazanamaz.
--spoiler--
"ilginç olmak için ilginç olunmaz," diyor Tarkovski. O böyle yalın ifade etmişken, üzerine eklenecek her şey, fazlalık.
Kamera kullanarak şiir yazan adam.

"Her sanat eseri bir dua, Tanrı'ya bir yakarıştır. insan yalnızca duasıyla yaşa" demişliği vardır.
5 dakikayı 45 dakikada anlatabilmektedir. işin ilginci bunu sıkmadan yapar. vasat diyenler hollywood sineması çocuğudur. solaris'i george clooney'in rol aldığı versiyonuyla tanır.
günlüklerindeki yalınlığa, sadeliğe vurulduğum yönetmen. Sinemadaki o ağdalı duruştan, durumdan eser yoktur günlüklerinde.

“Eğer genel bir izleyici kitlesine ulaşmak istiyorsanız, Star Wars ve Superman gibi, sanatla hiç ilgisi olmayan filmler yapmalısınız. Bununla halkın aptal olduğunu söylemek istemiyorum, ama onları memnun etmek için de kesinlikle böyle bir ıstıraba katlanamam. Sinema, insanlığa hiçbir şey öğretemez, çünkü insanlık, hiçbir şey öğrenemeyeceğini, son dört bin yılda yeteri kadar ispatlamıştır.”
4 Nisan 1932'de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nde doğdu.
Sergei Eisenstein'den sonra adı en çok duyulan Sovyet sinemacılardan biri olan Andrei Tarkovsky ( Ünlü şair Arseniy Tarkovsky'nin oğlu ), VGIK Sovyet Film Okulu'na girmeden önce müzik ve Arapça eğitimi aldı. VGIK'te saygın yönetmen Mikhail Romm'un öğrencisi oldu. Romm öğrencilerini bireysel yeteneklerini geliştirmek yolunda teşvik eden bir entelektüeldi.
Tarkovsky uluslararası sinema arenasında, ilk uzun metrajlı yapımı olan Ivanovo detstvo (ivan'ın Çocukluğu - 1962) ile dikkatleri üzerine çekti ve Venedik Film Festivali`nde büyük ödül kazandı. On iki yaşında bir casusun hikâyesini anlatan bu ödüllü film, ikinci yapımı için otoritelerde büyük bir beklenti oluşturdu.
ikinci filmi Andrei Rublyov (Andrey Rublev - 1969 ), 1971'e kadar Sovyet yetkililerce yasaklanmış olarak kaldı. Cannes Film Festivali dahilinde, ödül almaması için kasıtlı olarak festivalin son günü sabah saat 4:00'de gösterilmesine rağmen bir ödül kazanmayı başardı. 1972'ye gelen, ünlü bilim kurgu yazarı Stanislav Lem'in aynı adlı romanından uyarlanan Solyaris (Solaris), Stanley Kubrick'in 2001: Bir Uzay Destanına Sovyetlerin cevabı olarak görüldü ancak Tarkovsky bunu hiçbir zaman kabul etmedi. Solaris gezegeninin yörüngesindeki bir uzay istasyonunda yaşanan doğaüstü olayların ve insanların hayalleri ve vicdan muhasebeleri üzerine derin bir gerilim-bilim kurgu filmi olan Solaris, diğer yapıtlarına göre daha rahat bir şekilde seyirciyle buluştu ancak 1975'te çektiği Zerkalo ( Ayna ) ile tekrar Resmi Engellere takıldı. Tarkovsky'nin kendi çocukluğundan kalma bazı anıları ile, kırklı yaşların sonundaki bir adamın çocukluğu, annesi ve savaş ile ilgili anılarında Sovyet halkına farklı bir bakış açısı sunan bu film yine pek çok resmi otorite tarafından yasaklanması gereken bir film olarak görüldü.
Bir sonraki film Stalker (iz Sürücü - 1979), ilk versiyonun bir laboratuar kazası ile ile yok olmasından sonra, çok düşük bir bütçe ile yeniden çekilmek zorunda kaldı. Tarkovsky sinemasının belirgin özelliklerinden olan ağır ve uzun planların, özenli kompozisyonların, derin anlamlar içeren diyalogların en güzel şekilde kullanıldığı bu filmi takip eden ve resmi makamların izni ile italya'da çekilen Nostalghia (Nostalji - 1983) Andrei Tarkovsky'nin sıla özlemini dışa vurduğu ve sürgünde çevirdiği ilk filmidir. Son filmi Offret (Kurban - 1986)'in çekimlerini isveç'te, Ingmar Bergman'ın ekibi ile tamamladı. Aynı sene Cannes Film Festivali'nde tam dört ödül alarak festivale damgasını vurdu. 28 Aralık 1986 tarihinde, Paris'te akciğer kanseri sebebiyle hayata veda etti.
1990'da "sinema sanatına olağanüstü katkısı, evrensel insani değerleri ve hümanist düşünceleri olumlayan yenilikçi filmleri" nedeniyle Tarkovsky'ye Lenin Ödülü verildi.
bu bilgiler http://tr.wikipedia.org tan alınmıştır.
filmleri metinlerarasılık yöntemi ile tasavvufla dahi kıyaslanabilir. her karesine bir hikaye sığdırılır niteliktedir. şahsen favorim "nostalghia" ve "zerkalo"dur. ayrıca nuri bilge ceylan ne kadar etkilenirse etkilensin tarkovski ile yan yana gelebileceğini zannetmiyorum. severleri kızmasın lakin zerkalo filmindeki yükseliş sahnesinin yanından bile geçemez nuri bilge ceylanın elma sahnesi. naçizane yorumum.
sinemanın bilge kişisi, offert ile nostalghia ile dimağları allak bullak etmiştir.
insanlar, yalnız olmayı ve mümkün olduğu kadar çok tek başlarına vakit geçirmeyi öğrenmeliler. Bence günümüz gençliğinin yaptığı hatalardan bir tanesi gürültülü ve her daim agresif etkinlikler ile bir araya gelmeye çalışmaları. Bana kalırsa yalnız hissetmemek için bir araya gelme arzusu talihsiz bir hastalık belirtisi. Her insan çocukluğundan itibaren kendi kendine vakit geçirmeyi öğrenmeli. Bu insanlar yalnız olmalı anlamına gelmiyor, fakat kişi kendinden sıkılmamalı çünkü öz benlik tarafından baktığımda kendi kendine vakit geçirmekten sıkılan insanlar bana tehlikede geliyor.

Andrei Tarkovsky
üstad tarkovski'nin sağlam bir tespiti vardır..

"doğu daima ebedî hakikate daha yakın olandır. ama batı 'bana bak, beni dinle, ben aşk kadar acıyı da anlarım' der. doğu kendi hakkında konuşmaz. kendini tanrı ve doğa içinde yitirir, kendini onlarda yeniden keşfetmek için.”
eğer olmasaydı şu an sinema olmazdı denilmesi gereken yönetmen. bir çok çekim tekniğine bulmuş ve insanlığa sunmuş adamdır.
düşsel niteliğinde izleyici düşündürmeye iten ve akıldan cıkmayan görüntüleriyle erişilmez birisi. bergman tarafındanda üstün görülmüşdür.
kamerayla sanat yaratan efsane yönetmen. bizdeki karşılığı ise nuri bilge ceylandır.
eğer şuan nuri bilge diye bir yönetmenden bahsediyorsak bu tarkovski'nin sayesindedir.
yedinci sanat tanrısı. delirmeme az kaldı.
filmlerinin tamamını izlemeyi düşündüğüm yeni türk sinemasını ışığıyla biçimlendirmiş usta yönetmen.
evet delirtebilir. olamaz mı olabilir?
(bkz: sadece yazarı ilgilendirecek subjektif bir delilik)
filmlerinde zaman kavramı olmayan, yedinci sanat dahisi kişilik. tekrar tekrar söylüyorum. tarkovski nin bizdeki karlılığı nuri bilge ceylan dır. hala buna gülüp geçenler yedinci sanat özürlüleri var.
varoluşçuluk felsefesinin sinemadaki en büyük temsilcilerinden olan rus yönetmendir. stalker, zerkalo, solaris ve nostalji filmleri tarkovski' nin sinematiği hakkında derin görüşler sunan filmleridir.
--spoiler--
"Sanat, dünya mükemmel olmadığı için vardır."
--spoiler--
--spoiler--
''Onların, bütün planlarının gerçekleşmesini sağla.
Onların, inanmasını sağla.
"Ve onların, kendi tutkularına gülmelerini sağla.
Onların tutku diye adlandırdıkları şey,
gerçek bir duygusal enerji değil.
Dış dünyayla ruhları arasındaki çatışma.
En önemlisi, kendilerine inanmalarını sağla.
Onların, çocuklar gibi çaresiz kalmasına izin ver.
Çünkü zayıflık harika bir şeydir.
ve güç hiçbir şey değildir.
Bir insan yeni doğduğunda, zayıf ve esnektir.
Öldüğü zamansa,kaskatı ve duygusuzdur.
Bir ağaç büyürken, körpe ve yumuşaktır.
Ama kuru ve sert hale geldiğinde, ölüp gider.
Sertlik ve güç, ölümün arkadaşlarıdır.
Esneklik ve zayıflık, varoluşun tazeliğinin ifadeleridir.
Kendini sertleştiren hiçbir şey kazanmayı başaramaz."
--spoiler--
"işçi sınıflarının acil ihtiyaçlarıyla ne ilgisi var bu filmlerin",
"doktrinin neresinde yazıyor böylesine aymaz bir bireycilik", denilerek sscb tarafından düşman ilan edilmiş ve yurtdışına çıkmak zorunda kalmıştır.
"dünya mükemmel olmadığı için sanat vardır." diyen güzide yönetmen.
(bkz: neden tarkovski olamıyorum)