Az yürüyeyim serin bir yerde çayımı yudumlarım dedim ama gölge bir ağacın altında otururken rüzgarda hafif yüzümü yalarken bir tane yangın musluğu dikkatimi çekti ne kadar yalnız, işi düşülünceye kadar kimse varlığından haberdar bile değil, yanından geçip gidiyor.
Kuşkusuz şu veya bu kanepede, çorabın altına nereden yapıştığı meçhul rahatsız edici şeyi güzel kız gitse de çıkarsam diye düşünmek rabbimin inayetiyle.
şirkette pinekleme eyleminde. bayram sonrası mayhoşluğu geçmedi daha kimsede. elemanların kimisi hala memleketinde kimisi tatil modundan çıkamamış mesaiye başlamış ama arazi olmanın peşinde. bunca işi tek başımıza nasıl yapacağız lan mitoz bölünüp çoğalalım mı arkadaş.
odadayım, masanın üzerinde dünden kalan işler var, ufak ufak onları tamamlıyorum. bir yandan şarap (kırmızı) husule geliyor. yarım saate tıraş olup duşa gireceğim. sonra dormire.
alsancak'ta malum kafede oturuyorum. az önce ilçe merkezinde kordon'da dolaştım. ne kadar nezih ne kadar medeni ne kadar pozitif bir şehir yaa bu izmir. uzun bir aradan sonra nefes aldığımı farkettim. bir istanbullu olarak artık kendimi buraya ait hissediyorum. arap yok, afgan yok, barzo yok... bazı şeylerde yokluk iyidir.