bugün

Özgürlükler şehri falan değildir, uydurmayın. Ot falan serbest derler fakat ben orada yıllardır yaşıyorum ve hergün yüzlerce insan ot ticaretinden tutuklanıyor. Özgürlük yerine kolaylık denebilir bu bakımdan fakat zaten hollandanın ve kuzey avrupanın her yerinde çok rahat ot bulabilirsiniz.

Özgürlük şehri diyorlar ya, 15 kişi yürüyün bakalım polis sizi ne hale getiriyor. Polisten izinsiz sesinizi yükseltin caddede bakalım kırılmadık kemiğinizi bırakıyorlar mı?
burda ağzını açanı sikiyorlarmış.
yaya geçidinde yol vermeyen sürücülerin götünden kan alındığı şehirdir. ne biçim özgürlükler şehri hıaamınaa!! 1! 11!
Roma bir ihtiyarlar şehridir. Barcelona gündüz arap turistlerin barcelona formasıyla gezdiği akşamsa gençlerin carre de ambreyde eğlendiği iki farklı havası olan şehirdir. paris sevgililer şehri, bol öpüşmeli romantik geçebilecek şehir.
amsterdam ne turist ne ihtiyar şehridir. gençlik şehridir. şehirde gördüğün on kişiden 9 u bisiklet sürer 8 i gençtir. avrupayı gezen herkes fotoğraf çekilme limitini buraya geldiğinde doldurmuş olur. eve geldiğinde her şehirde 100 fotoğrafı varken amsterdamda 10 tanedir.
buraya geldiğinde fotoğraf çekilmeye fırsatı olmamıştır hayvanlar gibi eğlenmiştir. avrupanın en güzel şehir planlamasına sahip şehirlerdendir. yüksek binalar göremezsiniz çoğu birbirine yakın aynı mimariye sahip evler vardır. gezilmesini tavsiye ettiğim yerler; heineken fabrikası, van gogh müzesi, vondelpark, redlight, sex muzesi ve bir daha fırsatını bulamayabileceğiniz liveporn'a gidin. kek ve mantar içinse adres bulldog.
Ziyarette bulunan Türk gençlerinin bir cofee shopta ot çekmenin, space kek yemenin öncesinde ya da sonrasında (bkz: red light district) gidip, belki biraz daha paraları varsa sonrasında (bkz: life theatre) a uğramasının ardından belki çok duydukları (bkz: madame tussauds)a gittikleri ve ardından çekilen bir I AMSTERDAM fotoğrafı sonrası ayrıldıkları şehirken. Mükkemmel hikayeleri de olan vakti zamanında tersane işçilerine büyük imkanlar sunulmuş, kanallarına artık daha fazla tekne bağlanmasına izin verilmeyen, evlerin üzerinde görülen makaralar ile Amsterdam halkının bu küçük koridorlardan geçmeyen eşyalarını cam soktuğu gibi enteresan olaylardan bir haber olan gençleri ağırlayan, bizim gibi yurdum insanına devasa gelebilecek bir kütüphaneyi de içinde barındıran (bkz: http:openbare bibliotheek amsterdam), ana kara ile bağlantının bir insan hakkı olduğunu düşünüp 24 saat ana kara ile feribotların ücretsiz yolcu taşıdığı, sağlam bir güvenliği olan bir belediyesi olan (Amsterdam belediyesine saygılarımı da buradan yollıyayım), Sokakların sabahları sabun ile yıkanıp geceden eser kalmayan, bisiklet cenneti su seviyesinin altındaki bir ülkenin herkesçe başkenti sanılan ufak ama bir okadar da güzel şehir.
her şey yolunda giderse bu yaz yeni evim olacak şehir, her şey yolunda gitsin nolur.
en sexy adamların yasadıgı memleket...
yanınızda bir yakınınız olmadan ölürseniz ve cenazenize kimse katılmazsa, bir şairin bir şiir yazıp mezarınızın başında okuduğu şehir.
Bisiklet şehri.

2 hafta kalmışım ama ben sadece ilk üç günü hayırlıyorum. *
Teşekkürler magic teşekkürler mushroom.
sevgili bulamayan bir erkekseniz çaktıracağınız bol bol erkekler bulabileceğiniz bir yer. haydi toplar Amsterdam'a!
geçen gün oradaydım. insanın elinde değil, her yan yana kızı lezbiyen her yan yana erkeği gay sanıyor.
nasıl dünyanın en güzel şehri londra ise, amsterdam da dünyanın en güzel/yakışıklı insanlarının yaşadığı yerdir. müzeleri, özgürlükleri (kıps ;), red light'ı bir yana gittiğiniz süpermarkette yerleri silen hatuna "gel türkiye'ye manken ol, evimin de kadını ol" dememek için kendinizi zor tutarsınız.
(#24024682)
kaldığımız 3 gece süresince malum nedenlerden hostelde uyuyakalıp gecelere akma şansımızı içimizde ukde olarak bırakan şehir.
Şehrin en iyi gezi ve kafa notlarından birisi için;

http://kesfetsene.com/amsterdam-gezi-rehberi/
800bin insanın ve 1,5 milyondan fazla bisikletin bulunduğu ve birçok bilinen binasının su seviyesinin altında olduğu hollanda şehri.
Bugün uçak biletlerini aldığım çok yakında beni smoke weed everyday moduna sokacak olan şehir.
bir şehre gitmeden neyle başlayıp neyle bittiğine bakmak lazımdır.
özgürlükler ülkesi hollanda' nın başkenti olan şehir.

kısaca özetlersek ;

görsel
Yılbaşında gideceğim özgürlük şehridir.
Cahil ve aşağılayıcı tavırlı pasaport polisi havalimanından girişte o şehre olan tüm sempatinizi bitirebilir. Dönüş biletin, otel rezervasyon belgen, dışarda bekleyen hollandalı kız arkadaşın bile olsa yarım saat köpeklere çantalarını koklatabilir. Kaldığınız otel ot kokar, caddeler manyak doludur ama güzel ve cool şehirdir. Ordan trenle Düsseldorf'a geçiş kısa bir yolculuğa bakar.
red light districtten ve coffee shoplardan çok daha fazlası olan mükemmel avrupa şehri. tarihiyle, mimarisiyle, kanallarıyla, parklarıyla, insanıyla ve her gün on binlerce turiste ev sahipliği yapmasıyla insanı büyüler.
tam bir yeralti sehrine donmektedir, son 3 senede rekor sayida cinayetler yasandi.
Eger ilk defa gidiyosaniz tren istasyonundan ciktiginiz anda marijuana kokusuyla karsilasirsiniz gerci bi ilk yarim saat basini fena agritsada ondan sonra alisiyon tabi tren istanyonundan ciktiktan sonra dumduz yuruyup en ünlü meydani olan dam meydanina cikarsin ordan da gitmek istedigin yere gidersin genelde acikcasi ben oyle yapiyodum gerci oraya bi simit sarayi acilmisti diye duymustum bi bakayim dedim etrafa simit alirim diye iceri girddim bi gordum simiti 2 euro ya satiyolardi dedim tovbe girersem bi daha her neyse konu bu degildi.her acidan enteresan bi sehir aslinda sahilde goruceginiz insanlari sehir merkezinde gorebilir her kose basinda bi sokak sanatcisinin sesini duyabilirsiniz hele hele bi dunya kupasinda hollandanin maci varsa heryer turuncu olur hep birlikte barlara dolusup mac izlerler sende ustunde "hup holland hup" yazili tisortunu alip aralarina girersen bunu taniyoz mu tanimiyoz mu nedir ne degildir diye sormaz direk alirlar aralarina eglenceli insanlardir eglenmeye bilirler gerci sehir eglencelidir zaten her turlu seyi bulabilirsiniz yani anlayacaginiz eglenmeyi seviyosaniz ve birikmis paraniz varsa eger gidin cunku sehir baya pahali ama sizi eglendirir mi eglendirir ve tabi gitmisken rijk muzesini gezmeyi sakin unutmayin.the end.
SUda yüzen evleri ile de beni çok etkilemiş şehirdir. Ayrıca lale ve lale tohumu satan çiçekçileri de. Bir de Amsterdam' a giderseniz mutlaka Madame Tousseaud müzesine de uğramalısınız. Evet Amsterdam' da turistler için pek çok para tuzağı var ama Madame Tousseaud onlardan biri değildir bence. Eğlenebileceğiz, bol bol fotoğraf çekebileceğiniz bal mumu heykellerle doludur. Seyahate yalnız çıkmayı tercih eden biri olduğum ve o zamanlar selfie çubuğu pek de bulunur bir şey olmadığı için fotoğraf konusunda biraz zorlanmıştım fakat çekik gözlü bir gruba takıldım. Ben onlarınkini çektim onlar benimkini çekti. Öyle müze gezisi boyunca gül gibi geçinip gittik. Johnny Depp, Charlie Chaplin ve Obama'nın bal mumu heykelleriyle olan fotoğraflarım favorilerimdi. Bon Jovi' yi görünce de çıldırmıştım. Dam Square' de mutlaka vakit geçirmelisiniz. Kendiniz gibi bir çok turistle karşılaşacaksınız. Özellikle cuma akşamları grup grup insanlar müzik yapıp eğlenir ve marijuana içerler. Siz de aralarına pat diye katıldığınızda "sen de kimsin" demezler * Bu coffee shop'ta ot içebilirsiniz fakat alkol alamazsınız. Alkol alabildiğiniz yerde de ot içemezsiniz. Tüm şehri yürüyerek de gezebilirsiniz. Tek yapmanız gereken tourism information desk'in birine uğrayıp bir harita istemek ve önemli yerleri işaretlettirmek. Amsterdam karışık bir şehir değildir. Ayrıca benim gibi tek başına sıkılır gibi olursanız imdadınıza "hop on-hop off" adı verilen kırmızı sightseeing otobüslerini kullanabilirsiniz. Her dilde anlatımı mevcut olan kulaklık sayesinde önünden geçtiğiniz her nokta hakkında bilgi alabilir, istediğiniz durakta inebilir o bölgeyi gezebilir ve daha sonra yine aynı duraktan sıradaki otobüse binip şehir gezintinize devam edebilirsiniz.