bugün

red light district in önünde kerhane tatlısı satmayı hayal ettiğim şehir. haftasonları ajax ın maçlarına da giderim, değme keyfime.
amsterdama adım atar atmaz alacağınız tek koku marihuana kokusudur..özgürlük kokusu vardır bu şehirde
red light ile coffee shoplarıyla tarihiyle müzeleriyle gayleriyle lezbiyenleriyle esrarıyla herşeyi ile tam bir şehirdir.
amsterdamı anlat anlat bitmez yasamak lazım sadece..sadece..
inanılmaz şekilde düzenli bir şehir planı olan kent. gidemeyenler google earth gibi programlarla bir sanal gezinti yapsın şehirde, tavsiyem.
153. entry 10 uncu paragrafa yer alan şu cümleye hitaben;
''burger king te 2 adet double cheeseburger menü 2.95 eu. hemde büyük seçim. ''
..

söz konusu şehir ve mekanda aynı menü 15,60 eu. dur, yani türkiye den çok daha pahalı fakat lezzetlidir.

* fişinide saklıyorum senin için:)
taksicilerin %75 kadarının türk olduğu özgürlükler şehri.
''taksicilere adres soracaksanız önce bir ''selam'' diyerek giriş yapın, tepki gelmezse ingilizce devam edin.''
yanına eşini, kız arkadaşını alan redlight'a gelmiş. olm genişlikte biR yeRe kadaR. ha hadi sex müzesini eş-dost gezin de, keRhane oRtamına karı kızla girmek tuhaf oluyor. hayır o deil, kırmızı odalardan bakıp 50 euro ya seni çağıran dişilerin tamamı afrodit lan. yanındaki kızın özgüveni yerle bir olur. yazık.

taksicilerin türklerden geri kalan %25 i de faslı buarada.
holland international casinoyu da tavsiye ederim, öyle skik merkurlere girip zaman kaybedeceğinize gidin efendi gibi canlı masalarda para kaybedin. feci rahatlatıyor.
masaj salonlarının çoğu hepi endle bitiyor lan burda.
madam tussauds müzesi bir önceki gelişimden daha güzeldi. hemen girişte joni dip abimiz duruyor karayip korsanları film kıyafetiyle şu anda.
burger mc falan kovalamayın. tüm dünya ülkelerinin mutfakları var buRda. taylanda, hindistana , arjantine gitmeden afiyetle buraların yemeklerinin tadını çıkarın.
eğer aksiyona -indirime- denk gelirseniz best western apollon museum hotel fena değil. red lighta yürüyerek 10 dakika. hem de tam o tüm ünlü mağazaların olduğu caddenin başında. (eşsiz gelinmesi önerilir) hermese 100 metre uzakta uyuyun. keyifli.
tüm bunları benimki gibi iş gezisindeyseniz ve şirketiniz sponsorsa yapın.
heineken fabrikasını mutlaka gezin. (bkz: heineken experience)5-6 euro bişey içerde 2 bira bedava.
görsel
Gidildiğinde benim yaptığım gibi ayı misali coffee shoplara saldırılmaması, alıştıra alıştıra başlanması gereken, yeryüzünde böyle bir şehir vardı da ben niye daha önce gelmedim dedirten şehirdir. Gece hayatı, müzikal kültürü, sanatsal aktiviteleri ve şehir yaşamı aşmış, insanların Avrupa'nın kalanında olduğu gibi rahat ve hoşgörülü olduğu memlekettir. Kafanız güzel, güle oynaya belediye otobüsüne bile binseniz şöförün de sizin kafanıza ayak uydurarak muhabbete devam etmesi muhtemel. Hollandanın genelinde olduğu gibi, Amsterdam'da da, yaşamak için iki şey zorunludur; vergi vermek ve ölmek. Gerisi teferruat.
an itibariyle sözlükte 174 online sayısına müteakip bilgi edinmeyi arzuladığım, finallerden sonra on gün boyunca kalacağım, eğlencenin dibine vurmayı planladığım, şehrin içindeyken çantamda her zaman bir not defteri ve kalem bulundurup her ince ayrıntıyı not düşmeyi planladığım, hakkında beklentilerimi yüksek tuttuğum, yüksek beklentilerimden ötürü içimi kaplayan korkunun kaybolmasını istediğim ve online ve orada bulunmuş arkadaşların bana özelden hakkında bilgi verileceğini düşündüğüm yer.
amsterdam (bkz: hollanda)'nın başkentidir. ama hükümeti barındırmaz, yani idari başkent değildir. idari başkent (bkz: lahey)'dir. yani den haag'tir. 12. yüzyılda amstel ırmağının kıyısında bir balıkçı köyü olarak kurulan amsterdam, bugün hollanda'nın kişi sayısı bakımından en büyük, kültürel ve parasal yönden de en önemli kentidir. kentte 1 nisan 2011 sayımına göre 783.364 kişi yaşasamaktadir.
amsterdam, çoğunlukla 17. yüzyıldan kalma yapılarıyla, avrupa'daki en köklü kent dokularından birini barındırır. kentin eski bölümü iç içe geçmiş ay biçimindeki kanallardan oluşur. bu kanalların iki yakasındaki tarihî evlerin bir bölümü bugün ev, geri kalanı ise, kamu ya da özel işyeri olarak kullanılır.
şehirde birçok müze bulunmaktadır. bunların en önemlileri rijks museum diğeri ise (bkz: van gogh) museum'dur. bunların dışında, amsterdams historisch museum, rembrandthuis, (bkz: anne frank) huis, hermitage, troppenmuseum, verzetmuseum stadelijik museum'u sayabiliriz.

gelmisken gormeniz gereken yerlerin basinda gelen o meshur genelevlerin olduğu "kırmızı işıklar" bölgesi (bkz: red light district) ile daha çok tütünle karıştırılarak ya da karıştırılmadan içilen esrarın, space cake (esrarlı kurabiye) ve mantarların satıldığı "kahvehane"ler ("coffeeshop") bahsetmemek olmaz herhalde. ama ben derim ki siz gelin en iyisi kendiniz gorun. birde sayet cok bisiklet gormeye asina degilse gozleriniz amsterdam bisiklet-dostu bir şehirdir. şehirde bisiklet yolları ve bisiklet park alanlarıyla "bisiklet kültürü"nün geliştiği bir merkez oldugunu ve sehirde 1 milyondan fazla bisiklet bulundugunu bilseniz iyi olur.

amsterdam, en çok ziyaret edilen 5. merkezdir. yıllık 4.2 milyon turist ülke dışından amsterdam'a gelir
üçüncü ve en son ziyaretimden sonra artık birşeyler yazabileceğim kendisi ile ilgili, amacım amsterdam'da iyi vakit geçirmek isteyecek uuserlara tavsiyelerde bulunmak;

Öncelikle coffeshoplar, kiralık kadınlarla dolu olan redlight district'i mutlaka ziyaret ediniz ama çok fazla oralarda zaman harcamayınız, oralarda manasız bir gerginlik ve stoned halde bir sürü turistten başka bir şey yok,
Biraz daha o bölgeden uzaklaşınız, jordaan mahallesini bulunuz, orada daha az turist görmek mümkün en azından biraz da olsa hollanda'lı görmek mümkün, bu bölgede daha iyi coffeshoplar ve barlar bulunmakta. Coffeeshop önerisi; rokerji bunların bir çok şubesi var ama jordaan'daki hem en büyüğü hem de en güzelidir.
Paradiso diye bir bar vardır haftanın her gecesi çeşitli konseptlerde partiler ve konserler düzenlenmektedir. Mevkii olarak yine jordaan'dadır eski bir kilise binasıdır, muhteşem bir ortama sahiptir.
Bu şehirde mutlaka bisiklete sahip olun çok ta zor değil, kiralayabilirsiniz ama şansınıza güveniyorsanız sağda solda kilitsiz binlerce bisiklet vardır onlara bakının bulursunuz, biz 12 günde 10 tane bulduk, 600000 tane bisiklet olan bir şehirden bahsediyoruz sonuçta. Tam bir bisiklet şehridir amsterdam onun haricindeki bütün ulaşım yollarını pahalı kılmışlardır trafikteki bütün öncelikler bisikletlilere verilmiştir, bisiklet yollarına dikkat edin ansızın çarparla hiç acımazlar, bisiklet yoluna bir turist atlasa da ezsek diye beklemekteler resmen.
Şehrin daha batı bölgesinde westerpark içinde pacific parc diye bir bar vardır ki o da süperdir, vakit geçirmek için harika bir yerdir. Haftasonları çok kalabalık olmakta ve herkes mutluluk içinde dans etmektedir, ansızın kocaman arkadaş grupları içinde kendinizi dans ederken bulabilirsiniz ve bundan da keyif alırsınız.
Bir de mutlaka sehirde bisikletle boş boş geziniz mutlaka şehir sizin için sürprizler hazırlamıştır. Turistik bölgede olmayan herşey daha ucuz, daha samimi ve daha kalitelidir.

ilgili linkler: http://www.rokerij.net/ http://www.paradiso.nl/web/show http://www.pacificparc.nl/

Edit'e açık entry'dir henüz döndüm yorgunluğumu bile atamadım, sorular doğrultusunda da editlenebilir. Ama aklıma geldikçe doğaç editlere de maruz kalacak başlıktır.

ilk edit: Meyve, sebze çok lezzetsiz, çok keyifsiz, çok kimyasal...Buradaki insanlar bir çok meyvenin sebzenin ne tadını ne de şeklini orjinal haliyle biliyor, onlar fabrikasyon, tatsız, sağlıksız, renkli, düzgün şekilli birşeyler yiyorlar ama isimleri haricinde hiç bir benzer yanı bulunmuyor bu bahsettiğim şeylerin bizim meyve ve sebzelerimizler .
a state of trance 2012 albümünde yer alan orjan nilsen'in son bombası!

ilk olarak armin van buuren tarafından ocak ayındaki radio 538 live performansında çalınmıştır.

bu arada parçanın a state of trance 550'nci özel partisinde insanları uçuracağı kuşkusuzdur.

http://www.youtube.com/watch?v=seOpOh2F1BU *
orjan nilsen'in vasat parçası.
ceza'nın küçük avrupa turundan amsterdam da bulunduğu zamanda yaptıklarını özetleyen güzel bir video. buradan;http://www.youtube.com/wa...E9nWM&feature=related *
insanın hiç ayrılmak istemediği şehir. çok romantik bir kere, sap olarak gitsen bile romantik. şehrin içinden kanal geçiyor, 3-4 katlı 2 pencereli apartmanlar sıralanmış bu kanalların etrafında. her yer eski görünüyor, restorasyonla ayakta bir çoğu. gece ışıklar yandıktan sonra kanalda ışıkların yansıması ayrı bir güzellik oluşturuyor. dünyanın en güzel kahveleri ile birlikte en yumuşak içimli biraları belki de bu şehirde. yel değirmenleri tek başına yeter bu şehri güzelleştirmeye. hele o binlerce bisikleti alan bisiklet garajı... müzelerini saymıyorum bile. kesinlikle gidilip görülmesi gereken şehirlerden biri.
pegasus'un muhteşem kampanyası sayesinde aralık'12 tarihi için 250 tl'ye gidiş dönüş biletini kaptığım şehir.

vurucu tim gibi gidiyoruz...
hollanda'nın idari olmayan, bisikletleri ve kanallarıyla olan şehri.
kim ne derse desin bir turist için eğlenceli bir şehir arkadaş. uyuşturucunun serbest olduğu ama yine de bulaşmak istemedikten sonra hiçbir belaya bulaşmadan takılabileceğiniz xlarge şehir. ister marihuana iç, ister van gogh müzesini gez, ister kanal turu yap, ister alışveriş. tek başına da gitsen, hemcinslerinle de gitsen, sevgilinle de gitsen eğlenceli bir şehir. sevgilimle gittim diye demiyom. valla bak. tamam onsuz daha iyi olabilirdi belki.

edit: ama o sırp hatun çok fazlaydı be hacı oooof of. görsen hak verirdin.
sürekli kafam dumanlı olduğu için tam olarak hatırlayamadığım şehir.
kısa süreli bir tatil için gidildiğinde otelin adresinin iyice bellenmesi gereken şehir. hem çok güzel hem de yürünesi yolları olduğu için otelden çıktıktan sonra ne kadar mesafe kattediğinizi unutursunuz. eğer otelin yerini ya bir kanal vardı, bir de köprü, bisikletler vardı şeklinde hatırlıyorsanız, bu tarife uyacak binlerce yer olduğu için bulmanız o derece imkansızlaşır. taksiler sanki sürekli popstarlar biniyormuş havasındadır. lüks görüntüsü binince bu lüksün bir yerinizde patlayacağının ipucu sayılabilir.
gün içinde seyahat için günlük paso alırsanız gün içinde her yeri bir biletle gezebilirsiniz.
zamanında hayvan pazarlarının ve tabak*ticaretinin yapıldığı bir bölgesinin sokak isimlerinin tamamen hayvan isimlerinden oluştuğu bir bölgesi vardır. şu an bu bölgedeki sokaklar, kızların gözde mekanı vintage dükkanlara evsahipliği yapar. burada gezinen 10 gençten 7si hipster olup, kız arkadaşlarınızla gidebileceğiniz tatlı minik kafeler, kahvaltı yerleri vardır.
avrupanın köyü de denilebilir, ekonomik açıdan zengin ülkedir, sokaklarda çok dilenci göremezsiniz, insan olarakta biraz soğukturlar yani almanlardan çokta bir farkları yok, sakin bir ülkedir.

aynı zamanda bisikletleriyle de ünlüdür, arabalar vardır fakat bisikletleri yolda çok daha fazla görebilirsiniz, bunlar için de özel bisiklet yolları vardır zaten, binaların dışında evler genellikle yanyana ve müstakildir, sokakları ise tertemizdir yolda çöpleri çok fazla göremezsiniz, zaten her ailenin 3 tane büyük çöp kutusu var, ev hijyenini bilmiyorum da sokak hijyeni olarak çok duyarlılar, kağıtları, plastikleri ayrı ayrı çöp kutularına atıyorlar.

onun dışında istanbul gibi büyük bir yer değil, mesela burada eminönü,taksim,beşiktaş,bebek,nişantaşı,cadde varken orada bu tarz yerleri çok göremezsiniz oranın ünlü anca 1-2 caddesi vardır ve orası da taksim gibi uzayıp gider, gece klüpleri falan vardır ve uyuşturucu falan da satımı yapılır.

fakat o uyuşturucu olayı barlarda sınırlı mesela sadece bilmem kaç gram verebiliyor, tabii siz uyanıklık edip başka bir bardan da uyuşturucunuzu alabilirsiniz, kendi tercihiniz.

onun dışında yaşaması güzel bir ülke, yaşlı nüfusu fazla ve her taraf yeşillik dolu, fakat ingilizce çok bilen yok gibi.
soyle bir otel var bu sehirde -ki zaten gidecegi icin heyecanli olan bunyeyi 2 kat heycanlandirir-.

http://www.citizenm.com/amsterdam-city/

eylul ayinda ziyaret ettikten sonra bildiricem nasilmis nasil degilmis ama simdiden o oteli gidecek olanlara tavsiye ederim. sirf merkeze yakin diye sidik kokan ama pahali olan yerlerle hemen hemen ayni fiyat. (azcik daha pahali) trip advisor'dan da kontrol edin, goreceksiniz ne demek istedigimi. bekle beni amsterdam!
bir fırsat ile ucuza gidilebilecek ülkenin başkenti.

http://www.birliktealalim...si-dahil-bu-mukemmel-tur/

gidiş geliş uçak paraları + otel parası dahil olarak 500 lira. 110 lira da vize demiş. daha ucuz bir yerden schengen alıp meblağı düşürebilirsiniz.

gitmeyenler gitsin, amsterdam güzel yerdir.