bu günlerde geçirdiği finansal krizin yanında birde adam kıtlığı yaşayan; bu yüzden başkanlık seçimlerinde kenya'dan ithal ettiği birini başkan seçen süper güç.
barack obama' nın seçilmesi ile neredeyse tüm suç ve günahlarından arındırılan, dünyanın geri kalanına yine ve yeniden demokrasi cenneti olarak pazarlanan ülke.
hadi onların işlerine öyle geliyor da ya biz ne bok yemeye bildiğin aynı hıyara bir kez daha tuz dökeriz, işte bunu anlamak mümkün değil.
dünyanın hakimi olan ülkedir. ekonomik büyüklüğü 2008 yılı için 12.412.000.000.000 dolar (on iki trilyon dörtyüz on iki milyar)olup bu rakam diğer g7 ülkeleri olan japonya, almanya, çin, ingiltere, fransa, italya' nin toplamından biraz azdır. g20 ortaklarından türkiye ise 363 milyar dolar civarında bir ekonomiye sahiptir. yani amerikanın yaklaşık 40 da biri. sırf bu rakamlar bile gücünü göstermeye yetmektedir. bahsedilen ekonomik krizin son kertede kimi ne kadar etkileyeceği ise görülecektir. birleşik devletler krizden çok daha güçlü çıkacaktır.
kuruluş aşamasında iken devletin yazışma dili olarak hangi dil kullanılacağı konusunda oylamaya gidilmiştir, senatörler 1 oy fazlası ise bu dilin fransızca değil de ingilizce olmasında karar kılmıştır.
sonuç: bugün dünya çok daha farklı bir yer olabilirdi. tarihin kırılma noktalarından biri yaşanmıştır, küçümsemeyin lan. eğer fransızca seçilmiş olsaydı büyük müzisyen ibo meşhur şarkısına van tu tıri forooo değil de en do turua kheettrr diye başlayacaktı, öyle yani büyük bişey.
tüm dünyaya cehalet aşılayan ülkedir. Kendi vatandaşlarını zavallı konumuna düşürmüştür. ekonomik ve kültürel zaafları ne kadar derin olursa olsun aptallaştırılan dünya halklarının onlara karşı ses çıkarması zordur. * odundan put yapıp artık tanrı bu deseler dahi görecekleri tepki gerçekçilikten çok uzak olacaktır. halkların uyanışı denilen olguların hepsini kontrol etme ve müdahale etme olanakları mevcuttur. böyle bir kısır döngüde her gün, her an ırzımıza geçen bir yapıdır amerika birleşik devletleri diyor şu halkların öküzün trene baktığı gibi bakmayıp hızlanmasını, emeklemeyip inip mümkünse koşmasnı diliyor ama öncelikle kurtar bizi ya rab diyoruz. zira mecalimiz kalmadı efendim.
hergün dünyada binlerce insanın ölmesine sebep olan ülke olmasına ve sözde ülkemizde de o kadar antipati beslenmesine rağmen heryıl milyonlarca vatandaşlık başvurusu yapıan ülkedir.
vatandaşlık başvurusunda bulunanların büyük çoğunluğu hoccaları fettoş zihniyeti taşıyan ve en çok abd düşmanı olarak nietelendirilenlerin olmasıda ironiktir.
tabi amaçları bizim düşündüğümüz gibi değil onlar amerikayı fethetmeye gidiyorlar tüm halkı müslüman yapacaklar.**
seker kardesim(a.b.d), sen ortadogulu insanlara vize verirken killik yapiyorsun isimleri yuzunden cocuklarin anasini aglatiyorsun, adamlar vizeyi gec aldiklari icin ilk sinavlarini kaciriyorlar; sonra hala bu uygulama dururken (name check) yeni baskanin ismi; hussein.bravo..
her ülke gibi çıkarları doğrultusunda bir politika izleyen devlet. amerikancı falan değilim ama gerçek böyle bu devirde kimse kimseye aşkından, sevgisinden dolayı destek vermez. mecburiyet halinde olduğu için bizimle ilişki halindedir. onlardan bunun dışında bir iyilik ya da atılım beklemek fazlaca iyimserlik olur. yeni dünya düzeninde emperyalizm adı altında kurulumuş bir imparatorluktur ve bir gün elbet sonlanacaktır.
Dünya medeniyetinin en güzel yansımasıdır. Giderken jet-lag yaşanırken gelince toplumsal bir lag yaşanır. Ülke gelirlerinin %25 ile 30 arası eğitime bir o kadar da sağlığa ayrılmıştır. Insanları kibar ve naziktir. en önemlisi de yaya gecidinde herkes yol verir. Böyle bir kültürü kötüleyerek kendi egomuzu tatmin etmeye çalışmak sadece kıskançlıktan ibarettir. Kısacası müthiş üniversitelerle dolu, dünya kadar yeşil alan olan, dünya lideri, ayrı bir güzel olan ülkedir. Onlara kafa tutacağımıza asıl yardımlarını isteyip kendimiz geliştirmemiz gerekir ama maalesef bir önceki bölümde söylendiği gibi kıskançlık meselesi...
küçükken izlediğimiz filmlerle tanımaya başladığımız ülke. kocaman yemyeşil bahçeler içinde beyaz villa tipi evler, üstün yeteneklere sahip dahi çocuklar, konuşabilen, basketbol, futbol gibi sporları insanlardan daha iyi yapabilen mükemmel hayvanlar, evden kaçan çocuğunu asla azarlamayan, 'ah tatlım çok özür dilerim bir daha sana karşı daha anlayışlı olucam' diyen sevgi pıtırcığı anne babalar, hırsız çetesiyle tek başına mücadele eden kahraman ruhlu çocuklar, süper güçlere sahip kahramanlar, hep güzel, hep zengin, hep kültürlü, hep yetenekli insanlar...
... özgürlüğün ülkesi...
biraz büyüdük sonra. baktık seri katiller, hırsızlar da var amerikada, ama yine de korkmadık hiç, nasıl olsa üstün yetenekli polisleri, ajanları, hatta halktan adamları iş başındaydı. kimsenin canı yanmadan büyük ustalıkla çözülen olayları izledik. kötüler hep kaybediyordu, adalet yerini buluyordu nasıl olsa.
...adaletin temsilcisi...
sonra biraz daha büyüdük. asıl katilleri gördük. amerika sadece filmlerden ibaret değilmiş dedik. küçüklüğümüzden beri bize dayatılan onca şeye rağmen, gerçek amerikayı gördük. baktık ki kocaman bahçeli beyaz evlerin arka bahçesi göründüğü gibi değilmiş. baktık ki süper güçlü insanlar dünyanın dört bir yanında denemek istemişler güçlerini. baktık ki üstün zekalarını bizim üstümüzde konuşturmuşlar. orda burda, en son ırakta engel olmuşlar teröristlere.
...teröristlerden kurtar bizi...
başından beri herşeyi izlemişiz biz de, küçüklüğümüzde izlediğimiz filmler gibi.
...özgürlüğün ülkesi, adaletin temsilcisi, teröristlerden kurtar bizi...
tarihleri ; baska ulkelerin politikalarina,duzenlerine ,ticaretlerine kismen kaba kuvvet, kismen sinsice mudahale etme ,hipokrasi ile kolonici ve emperyalist yonlerini saklama uzerine, kurulu olan son buyuk imparatorluktur.
(#1560646)kronolojisine ek detaylardan bahsetmek gerekirse;
once, kendi iclerinde kuruldugu 1789 'dan itibaren ,icten ice hirlasan ve bunu bir ic savasa (1861-65)donusturen, kapitalist sanayi duzenini simgeleyen kuzey(union) 'in kazanmasi ile sonuclanan birligini, baska dis gucler icin gostermekten asla cekinmemislerdir.
amerikanin ilk isgali ,bugun ki zengin eyaletleri olan kaliforniya ve teksas arasindaki araziyi (turkiye buyuklugundedir) 1846 da meksikaya karsi giristikleri savasla ic etmeleridir.( arada napolyondan 12 milyon $ karsiligi fransiz somurgelerini (u:yanlis hatirlamiyorsam virginia) almalari ve alaska'nin ruslardan 7 milyon$ karsiligi tpraklarina katilmasi, keza ilginc alim satim ayrintilari olarak tarihte yer alir.
amerika hipokrasinin anavatanidir.bir cok tarih kitabi ,amerikan ic savasini kuzeylilerin kazanmasinda, onlarin koleleri ozgur birakma soyleminin etkili oldugunu soyler.
oysa bu sadece lincoln'un taktiksel bir aciklamasindan ibarettir.kolelik umrunda degildir.
ic savas sirasinda;
guneylilerden(feodallite yanlisi konfederasyon) kacan zenciler cok istedikleri halde ,savasa 2 yil sonra girmislerdir.neden?
cunku guneylilerin agir kayiplar verdirmesi, general lee nin basarilari karsisinda partinin de sikistirmasiyla linkoln " eh alalim bari" diyerek 100.bin uzerinde zenciyi askere alir .(yarisina yakini da savasta telef olur)
1960 lara kadar, otobuste beyazlarla oturmalari bile olay olurdu.
1896 yilinda ispanyaya savas acilir.bugunki kuba'nin cevresindeki adalarin amerikalilara gecisi bu savasla saglanmistir. (bkz: amerikan deniz piyadeleri)
panama meselesine gelirsek, panama'ya kanal kurmak isteyen abd, o zamanlar kolombiya ya bagli olan bu topraklari, 1903 yilinda kolombiyali bir albayi rusvetle ayartip , isyan cikartarak ayri bir devlet haline getirttigini pek az kisi bilir.ayni satilmis albay ,plan geregi kanali amerikaya devreden anlasmayi imzalamakta hicbir sakinca gormez.
amerikanin disariya bariscil baskan diye pazarladiklari, 1919 nobel baris odulu sahibi ,bizde daha cok wilson prensipleri ile taninan kurtarici baskan...
"history of the american people " da bakin ne diyor wilson;
"amerikan kapitalizminin temeli ,butun zayif ulkelerin hammadde ve pazarlarini kendi icin acik bir kapi olarak tutmaktir.bunun icin diplomasi ve gerekirse zor kullanilmasi gerekir."
sanirim ,son kisma ornek vermek icin irak basli basina yeterli olur.
bence dünyaya bir ülkenin nasıl olması gerektiğine dair çok güzel bir model koymuş ama dünyanın kendisini takip etmemekte ısrar ettiği ülke. gerçi ısrar etmeyen ülkeler var. avrupa, japonya, güney kore amerika'nın modelini takip etti ve başarılı oldular.
nedir peki amerika'nın modeli? ekonomide ve sosyal yaşamda liberalizm. ekonomik liberalizm belki zengin ve fakir arasında bir uçurum yarattı ama amerika'nın en fakiri, bazı sosyalist ülkelerdeki insanlardan daha refah içinde. rekabet nedeniyle verimlilik en üst düzeyde. sistem tepeden değil, tabandan kendi kendine oluştuğu için her taş yerine oturuyor sistem içinde.
sosyal hayatında da liberalizm vardır amerika'nın. amerika'da gerçekten inanç özgürlüğü vardır. her insan istediği dine inanabilir ve isterse cemaatler, dinler kurabilir. bizde yeni din kurmak hemen sahtekarlık olarak görülür. amerika'da ise yeni din kurma özgürlüğü anayasanın koruması altındadır. her yıl yeni dinler kurulur. örneğin 20. yüzyılda kurulmuş scientology'nin bir sürü inananı vardır.
ortada bu kadar başarılı bir model varken maalesef takip etmiyoruz. takip edenlerin başarıları ortada. bir japonya gerçeği ortada. dünya bu modeli takip etmiyorsa bu amerika birleşik devletleri'nin suçu mudur? mutlaka hataları vardır ama sorumluluğu herkes biraz da kendinde aramalı.
bu ülke öyle bir ülkedir ki, yobazlık bile serbesttir. sadece hristiyanlık değil islam'ın yobazı da, yahudinin yobazı da, scientology yobazı da hatta hatta ateistin yobazı da görüşlerini televizyonda, radyoda, gazetede, dergide açık bir şekilde ifade edebilir. tek yasakladıkları şiddet içeren terör eylemleridir.
şimdi fethullah gülen, recep tayyip erdoğan gibi insanlar çoğu zaman amerika birleşik devletlerini örnek gösteriyor inanç özgürlüğü adına. tamam kabul. ama önce siz de hristiyan misyonerlere, siyonist yahudilere, yeni din kuran peygamberlere, dinin yok edilmesi gerektiğini düşünen ateistlere saygı duyun, mesela o insanları tehdit etmeyin, o zaman işte size de aynı özgürlükler sağlanacaktır.